Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ihracatçı birliklerinin Merkez Bankasına karşı adeta savaş açmasına neden olan değerli kur konusunda taviz vermeyeceklerini söyledi. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) 8. Başkanlar Kurulu toplantısının açılışında konuşan Babacan, Kur rejimini asla sorgulatmayız, asla tartışmaya açmayız. Dalgalı kur rejimi Türkiyenin ekonomik istikrarının temel ayaklarından bir tanesidir. Sağlam kamu maliyesi, serbest kur rejimi ve yapısal reformlar üç temel ayaktır. Bu üç ayaktan bir tanesini çektiğiniz anda diğer iki ayak üzerinde ekonomiyi tutamazsınız. Dolayısıyla serbest kur rejimi tartışmaya açılacak bir konu değil dedi. Kriz öncesine dönülmedi Türkiyenin ihracatının 32 milyar dolardan 132 milyar dolara çıkmasının serbest kur rejimi içinde sağlanan bir başarı olduğunu vurgulayan Babacan, Bu rejim çerçevesindeki uygulamalarımızı nasıl daha iyi yapabiliriz, bu riski nasıl yönetebiliriz gibi konulara odaklanmamızda fayda var. Türkiye sabit kur rejimini denedi, tarihin en büyük ekonomik felaketlerinden biri yaşandı dedi. Savaş dönemi tedbirleri Babacan, global krizde Türkiyeyi koruyan önemli unsurların bankacılıkla ilgili zamanında alınan tedbirler, kamu borcu ve açıklarının düşürülmüş olması ve dalgalı kur rejimi olarak sıraladı. Sıradışı bir dönemden geçen dünya ekonomisi için 2009un bir kayıp yılı olduğunu ifade eden Babacan, son dönemlerde krizden çıkış işaretleri görülüyor olsa da, şu andaki iyileşmelerin geçen sene yaşanan dip noktasıyla mukayese edildiğinde bir büyüme olduğunu, kriz öncesine dönülmediğini söyledi. Babacan, dünya ekonomisindeki büyümenin çok olağanüstü tedbirlerle elde edildiğine işaret ederek, hükümetlerin ancak bir dünya savaşı döneminde uygulanacak politikaları uygulamaya koyduğunu kaydetti. Banka alımlarını biz zorladık ABD Merkez Bankası Fed bünyesindeki bir birimin, bankaların bilançosundaki sorunlu varlıkları alarak, bankalara parasını ödediğini söyleyen Babacan, O parayı nereden alıyor, biraz kağıt biraz mürekkep açıkçası dedi. Devletlerin bugün olağanüstü müdahelelerini geri çekmesi halinde dünyanın ekonomik büyümesini sürdürmesinin mümkün olamayacağını belirten Babacan, Küresel ekonominin içinde bulunduğu tablo, bir yandan toparlanma ama içinde ciddi riskleri barındıran bir toparlanma dedi. Gelişmiş ülkelerde uygulanan banka stres testlerine de değinen Babacan, Biz bunları 2004, 2005, 2006da hep yaptık. 2006 yılına, bankalarımızdan iyice emin olana kadar hep yaptık. 2004, 2005, 2006daki Türkiyedeki bazı banka birleşmeleri, satın almaları bizim zorlamamız sebebiyle olmuştur. Bu stres testlerini çok sessiz yaptık, bu baskıları da sessiz gerçekleştirdik diye konuştu. Yüksek borç nüksedebilecek bir hastalık Ali Babacan, ekonomik büyümenin devletin harcamalarını artırmasından mı, özel sektörün yatırımlarının ve özel tüketimin artmasından mı kaynaklanacağına ilişkin tartışmalarda kendilerinin, kamu borç stoku piyasalar tarafından risk olarak algılanan ülkelerin, daha fazla açık vererek büyümesi nin mümkün olmadığını savunduklarını anlattı. Yunanistan ve İspanyanın ilk yolu seçtiğini kaydeden Babacan, Türkiyenin de kamu borcu hala yüksek. Yüksek borç, Türkiyenin hala kronik bir sorunu ve nüksedebilecek bir hastalığı olarak görülüyor. Dolayısıyla biz ikincisini tercih ettik diyerek, bu yönde aldıkları tedbirleri anımsattı. Babacan, ilaç firmalarıyla yaptıkları pazarlık sonucunda 2.5 milyar dolar tasarruf elde ettiklerini belirterek, bugün İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkelerin ilaç firmalarıyla pazarlığa oturduğunu söyledi. İSO örneğine bakıp şikayet ediyorlar Özel yatırım harcamalarının geçen seneye göre ciddi artış gösterdiğini söyleyen Ali Babacan, halkın tüketim eğiliminin ve geleceğe bakışının daha pozitif hale geldiğini belirtti. Tüketici güven endeksinin 2008 başındaki rakamlara döndüğünü belirten Babacan, üretici güven endeksinin de 2006 yılında yaptığı zirveye ulaştığını anlattı. Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: Bazı iş dünyası örgütlerine bakıyorsunuz, özellikle yönetim söylemleri, kamuoyunda tartışılan ya da gazetelere, televizyonlara haber olan söylemleri, hep bir korku, herşey kötüye gidiyor, sıkıntı. Fakat tabanına gidiyorsunuz, üyelere gidiyorsunuz, araştırıyorsunuz durum çok farklı. İSO örneğini verdim. Bir bakın son bir yıldır feryat, Batıyoruz, firmalarımız kapanacak, sonra rakamlar ortaya çıkıyor. Yüzde 30 kar artışı. Demek ki söylemle tabanın gerçek durumu farklı. SICAKLAR ENERJİ TÜKETİMİNDE REKOR KIRDIRDI Enerji Bakanı Taner Yıldız, 6 Ağustos Cuma günü aşırı sıcakların etkisiyle klima kullanımı ve sanayi tüketimi ile 700 milyon kilovat-saatlik tüketime ulaşıldığını, bu rakamın Türkiye Cumhuriyeti tarihinde enerji kullanım rekoru olduğunu söyledi. Yıldız, Yaklaşık 34 bin megawattlar civarında bir güçtü. Türkiyede şu ana kadar bir rekor. Bunu sembol olarak söylememiz gerekli dedi. MİLLİYET
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.