Cumhurbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetten gelen 'Faizleri indir' çağrıları ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın üst üste yaptığı açıklamalar, geçen hafta döviz piyasalarında hareketli günler yaşanmasına yol açmıştı. Yeni haftanın ilk gününde dövizin ve özellikle doların yönünün ne olacağı merakla beklenirken
Uğur Gürses Radikal'deki köşesinde oynak kurun şirketlere etkilerini yazdı. İşte o yazı: Türkiye 2015'e nasıl girdi? Geride kalan bir aylık dönem gösteriyor ki; 2014'e nasıl girdiyse öyle. Yani döviz kuru dalgalanmasını konuşarak. Peki, bunun yan etkileri neler? Hem de çok. Bakın nasıl?
2007-2014 döneminde borçluluk oranında en çok artışın olduğu şirketler, Türkiye'deki şirketlerde. Türkiye'deki şirketlerin yarısında, vergi ve faiz öncesi kazancın (EBİT) faiz ödemelerine oranı iki kattan az; yani riskli kategoride yer alıyor. IMF ve kredi dereceleme kuruluşları, yüksek borç yüklenme ve düşük borç geri ödeme kapasitesi olan borçlu şirketlerin, dış finansmanın azaldığı ve sermaye akımlarının terse döndüğü bir konjonktürde daha kırılgan bir hale geleceği yönünde uyarmışlardı.
Geçen hafta, Coface Türkiye'nin daveti ile Paris'te yapılan 'Coface Ülke Riskleri Konferansı'na katıldım.
Coface, dünya çapında faaliyet gösteren ticari alacak sigortacısı bir Fransız şirketi. Kamu şemsiyesi altında ihracat kredi ajansı olarak kurulup, 1994'te özelleştirilmiş. Özellikle ihracat alacakları konusundaki uzmanlığı sayesinde, faaliyette bulunduğu ülkelerdeki işletmelerin genel durumunu ve ödeme kayıtlarını izleyebiliyor.
Konferans'ta Coface Baş Ekonomisti Yves Zlotowski tarafından yapılan sunumda, Eylül 2014'de Türkiye'nin yanı sıra Brezilya, Güney Afrika ve Hindistan'ın da dereceleme sıralamasını düşürdüklerini hatırlatarak; "Gelişen ülkelerde sistemik risk beklemiyoruz. Kriz beklemiyoruz. Bankacılık krizi de beklemiyoruz. Herhangi bir IMF programı falan da beklemiyoruz. Ama beklentimiz, şirketler kesiminde daha fazla zorluklar yaşanması. Nedeni de ekonomik yavaşlama; döviz kuru oynaklığı ve şirketlerin aşırı borçlu olması bu zorlukların kaynağı. Bu birçok gelişen piyasa ekonomisinde söz konusu; risk artmış durumda" diyor.
Borçluluk ve döviz kuru sorunu Zlotowski, "İki tür sorun var. Biri, içeride banka kredileri ki ekonomik büyümeye oldukça duyarlı, faiz oranlarına duyarlı. İkincisi de, Türkiye'de şirketler kesimi oldukça yabancı para borçlusu. Bu da döviz kuru dalgalanmasına çok duyarlı" diyerek açıklıyor.
Başekonomist Zlotowski, Türkiye'ye özel olanın, şirketlerin borçluluk ölçüsü olarak kaldıraç oranının seviyesinden çok, kurun oynaklığında olduğunu vurguluyor; "Türkiye'nin sorunu cari açığın finansmanının portföy ya da kredi, kısa vadeli sermayeye dayanmasında."
Coface, son çeyrekte büyümenin kötü de olsa 2015'de yüzde 3.5 olmasını bekliyor; "Türkiye'deki büyümenin iniş çıkışlı olması ve son dönemde düşük olmasından şikayet edenler olabilir ama makroekonomik istikrarın önemli olduğu, döviz kurunun istikrarlı seyretmesinin ise en önemli konu olduğunun altı çiziliyor.
Coface Türkiye ekonomisti Seltem İyigün ise döviz kuru ve iç talebin şirket karlılıklarını etkileyen iki temel unsur olduğu dikkate alarak, 2015'in ilk çeyreğinde ılımlı bir toparlanma karlılıkları olumlu etkileyebileceğini düşünüyor. Ancak, küresel ekonomideki gelişmeler, jeopolitik riskler, Fed'in faiz artırım süreci ve yaklaşan genel seçimlerin döviz kuru riskini gündemde tutacağını vurguluyor. Bu yüzden de, şirketlerin nakit akışları ve borçlanmalarını yönetme konusunda daha temkinli olmalarını öneriyor.
Coface, Türkiye ekonomisinde metal ve konut sektörünü 'çok yüksek riskli' sektörler olarak görüyor. Kimya ve elektronik (IT) sektörleri ise 'yüksek riskli' kategoride yer alıyor.
Borç ödemelerinde sorunlar Coface Türkiye Genel Müdürü Belkıs Alpergun, 2009 krizinde şirketlerin ödeme zorluğunun hızla arttığını, ancak ilerleyen zaman içinde toparlanma ile hızla geciken ödemelerin yerine getirildiğine işaret ederek, 2014'de bu tür bir toparlanma gözlenmediğini söylüyor.
2013'de inşaat ve bağlantılı yan sektörlerde başlayan ödenmeme ya da geri ödeme sorunlarının KOBİ'lerden alacaklı poliçelerde hasar oranını yükselttiğini, kur artışının zirve yaptığı 2014 Ocak ayında ise hasar adet ve tutarlarının neredeyse 3'e katlandığını anlatıyor. Dolar kurundaki hızlı artışlar doğrudan ödeme sorunlarını patlatıyor. Alpergun, iç talep daralması ve kur oynaklığı nedeniyle, geçen yıl Ocak ayından sonra da ödemelerdeki bozulmanın biraz hız kesse de, genel eğilimin aynen devam ettiğini anlatıyor.
Alpergun, iç piyasa durgunluğu, emtia fiyatlarındaki dalgalanma ve ithalatçının karşılaştığı kur şokunun kalıcı sorunlara yol açtığını düşünüyor. İflas erteleme kararlarının da çokça verilmesinin, 'ödeme ahlakının' bozulmasına yol açtığını da ekliyor.
Coface'ın Türkiye'de kapsadığı risk miktarı 50 bin şirkete yayılmış 8 milyar dolar seviyesinde. Bu alacakların yüzde 80'i KOBİ'lerde; bu yüzden, şirketlerde ne olduğuna dair iyi bir ölçüm merkezi aynı zamanda.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.