E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriKRİZDEN ÇIKIŞ ÖNERİSİ: BUKALEMUN BONOLAR---

KRİZDEN ÇIKIŞ ÖNERİSİ: BUKALEMUN BONOLAR

KRİZDEN ÇIKIŞ ÖNERİSİ: BUKALEMUN BONOLAR
22 Ağustos 2010 - 05:46 borsaningundemi.com

Batık bankaları bir daha devletlerin kurtarmasını kimse istemiyor. Bankaların hem sermayelerini güçlü tutmaları hem de bunu kredi musluklarını kısıp ekonominin daralmasına neden olmamaları için bazı ekonomistlerin çözüm önerisi bukalemun tahviller

2008 yılında Lehman Brothers adlı yatırım bankasının çökmesiyle zirve noktasını yaşayan küresel finans krizinin ardından kapitalizmin sonunun geldiği, yeni bir ekonomik sistemin kurulması gerektiğine dair pek çok makale, yazı ve haber kaleme alındı. Bir yandan mortgage piyasası kaynaklı varlık balonları patladıktan sonra ortaya çıkan hasar gelişmiş ülkelerde devletlerin bankalara el koymasıyla ve “toksik varlıkları” piyasadan almasıyla temizlenmeye çalışılırken, bir yandan da aynı hatanın tekrarlanmaması için nasıl bir kurallar dizisi oluşturulması gerektiğine ilişkin çalışmalar yürütüldü. Lloyds öncü oldu Hükümetler düzeyinde G20 zirveleri bu görevi yerine getirmeye çalışırken uluslararası finans kurallarını yeniden yazma görevi de Basel Bankacılık Denetleme Komitesi’ne verildi. Bu komitenin yıl bitmeden bankalara uygulanan sermaye yeterlilik oranını yukarı çekecek bir karar alması bekleniyor. Söz konusu düzenlemenin pek çok yan etkisi olacak. Bunların başında da dünya çapında bankacılık kuruluşlarının istenen sermaye rasyosunu yakalayabilmek için yeni kaynak üretmesi geliyor. Kendini küresel iş yönetimi okulu olarak tanımlayan ve dünyanın pek çok ülkesinde kampüsü bulunan INSEAD’ın finans profesörlerinden Theo Vermaelen, dönüştürülebilir kıymet tahvilleri (contingent convertibles, ya da kısaca coco tahviller) olarak bilinen yatırım enstrümanlarının bu konuda çözüm olabileceği görüşünde. Bu yatırım enstrümanları, satın alındıktan belli bir süre sonra ya da belli bir gelişmenin ardından hisse senedine dönüştürülebilir tahvillerden oluşuyor. Yani bir nevi bukalemun tahviller. Banka bunları ihraç ettikten bir süre sonra borç/özkaynak oranı belli bir eşiğin altına düşerse hisse senedine dönüştürebiliyor. İlk bukalemun tahviller Lloyds tarafından 2009 yılında ihraç edilmişti. Lloyds, sermayesini yeniden yapılandırırken toplam 15.7 milyar dolar değerinde tahvil ihraç etti. Bu tahviller, bankanın ana sermaye kaldıraç oranı yüzde 5’in altına düştüğü anda hisse senedine dönüşebiliyordu. Amaç, “batmak için çok büyük” denilen bankalar sıkıntıya girdiği takdirde 2008 krizinde olduğu gibi devlet parasıyla kurtarılmasını önlemekti. Not alamıyorlar Eğer Basel Komitesi onaylarsa birçok Avrupalı bankanın bukalemun tahvili ihraç etmek için sırada beklediği biliniyor. Financial Times gazetesine bu ayın başında konuşan bir Fransız bankasının yöneticisi, “Eğer bu enstrümanları özsermayemize katabileceksek oldukça çekici olurlar. Bu yılın sonunda ve gelecek yıl çok fazla ihraç olacağını düşünüyorum” demişti. O günden bu yana yalnızca Hollandalı Rabobank benzer bir ihraç girişiminde bulundu. Kredi derecelendirme kuruluşları bukalemun tahvilleri notlamaya yanaşmadığı için uygulamanın yaygınlaşmadığı belirtiliyor. Ancak Basel Komitesi’nin sermaye rasyosunda yapacağı değişikliğin ardından birçok bankanın bu yola başvurması bekleniyor. Komite bu konuda eylül ayı içinde görüşünü açıklayacak. Bukalemunlar ne zaman dönüşecek? Vermaelen, Wall Street Journal için kaleme aldığı makalede, bukalemun tahvillerin hayat kurtarıcı gibi görülmesinin doğru olmayacağını, bazı riskler taşıdıklarını da söylüyor. Her ne kadar somut tanımlaması yapılsa da bukalemun tahvillerin ne zaman hisse senedi muamelesi görmeye başlayacağı konusu her zaman çok net olmayabiliyor. Örneğin ilk bukalemun tahvil ihraççısı Lloyds’un borç/özkaynak rasyosu, her bilanço açıklayan kuruluş için geçerli olduğu gibi yılda dört kez, yani üç ayda bir ölçülüyor. Bu arada yaşanacak ani bir gelişme tahvillerin hisse senedine dönüşmesi için bilanço döneminin beklenmesi gerektiğinden zamanında müdahale edilemeyebilir. Yatırımcıyı korumak için... Hisselerin defter değeri yerine piyasa değerine göre ölçüm yapmak bu sorunu azaltabilir. Vermaelen’in verdiği örnek, bin dolar değerinde bir tahvil hisselerin fiyatı borsada 5 doların altına düşerse 200 hisseye karşılık gelecek şekilde ayarlanabilmesi. Ancak bunun da yatırımcıların hisseyi açığa satarak dönüşüm işlemini tetikleme riski var. Böylece tahvili ihraç eden banka, tahvili alan yatırımcılara ne olursa olsun fiyat belirtilen seviyeye düştüğünde hisse vermek zorunda. Ayrıca hisse senedi piyasalarında zaman zaman yaşanan dalgalanmalar hisselerin olması gerekenin çok altında fiyattan işlem görmesine neden olabiliyor. Bu durumda banka zor duruma düşmüş olmasa da tahvilleri hisseye dönüştürmeye zorlanabilir. Hisse hareketleri anlık olduğu için tahviller hisseye çevrilene kadar hisse fiyatı çok daha düşük seviyeye gelebilir, bu da tahvili alan yatırımcının kayba uğraması anlamına geliyor. Vermaelen, George Pennacchi ve Christian Wolff adlı iki akademisyenle birlikte kaleme aldığı makalede, bu olumsuzlukları engellemek için hissenin fiyatı piyasada ne kadar olmuşsa, yatırımcılara ona uygun miktarda hisse verilmesini öneriyor. Yani hisse fiyatı 5 doların altına düştüğünde bin dolarlık tahvil 200 hisse senedine dönüştürülecekse ve dönüştürme anında hisseler bir dolardan işlem görüyorsa 200 yerine bin adet hisse verilmesi gerekiyor. Tahvili ihraç eden banka, daha sonra bu hisseleri sattığı fiyattan geri alma hakkına sahip olacak. Melis Şenerdem - Milliyet Global Piyasalar

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)