"Yeni bir dönemin başında, yeni umut ve heyecanlarla yola çıktığımız şu günlerde, ekranlarınız aracılığıyla evlerinize misafir olmaktan, yeni Türkiye'nin büyük hedeflerini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum" ifadelerini kullanan Davutoğlu, demokrasi adına herkese gurur veren çok olgun bir sürecin sonunda yeni cumhurbaşkanını seçtiklerini vurguladı.
Kendisinden başbakanlık görevini devraldığı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 10 Ağustos'ta gerçekleştirilen seçimle Türkiye Cumhuriyeti'nin doğrudan milletin oylarıyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğuna işaret eden Davutoğlu, bu seçimin demokrasi açısından bir milat değeri taşıdığını, millet iradesinin nihayet en yüksek seviyede tecelli ettiğini kaydetti.
Davutoğlu, "Geçmiş hükümetleri boyunca ülkemize çok önemli ufuklar açan, çok değerli hizmetlerde bulunan, unutulmaz eserler bırakan Sayın Cumhurbaşkanımıza, huzurlarınızda bir kere daha ülkem ve hükümetim adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin hızını hiç kesmeden, yürüyüşünü hiç sekteye uğratmadan, hem cumhurbaşkanlığı hem başbakanlık makamında bir görev değişimi yaşadığını dile getiren Davutoğlu, bu değişimi bir bayrak yarışı, bir nöbet değişimi olarak gördüklerini, bu şuurla hareket ettiklerini bildirdi.
"Dünyada hem başbakanlık hem cumhurbaşkanlığı değişim sürecini bu kadar başarıyla yürüten başka bir örnek göremezsiniz" değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye kökleşmiş demokrasisiyle, çok şükür, kriz beklentilerini boşa çıkarmıştır. Sancısız bir geçiş yaşadık ve kaos bekleyenlerin elleri boş kaldı. Bundan sonra da paralel yapı da dahil, her türlü demokrasi dışı vesayet odağıyla mücadelemize kararlılıkla devam edecek, kriz fırsatçılarına göz açtırmayacağız.
Türkiye'nin kazanımlarının korunmasında ve atılımların hiç kesintiye uğramadan sürdürülmesinde devamlılığın ne kadar hayati olduğunu iyi biliyoruz. İşte tam da bu yüzden, sadece 3 gün içerisinde Bakanlar Kurulu başta olmak üzere tüm dönüşüm sürecini başarıyla tamamladık. Yeni görevlendirmeler, atamalar hızla gerçekleştirildi. Bizim bu süreçlerle kaybedecek vaktimiz yok. Biz önümüze bakıyoruz."
"YENİ TÜRKİYE HAYALİMİZ ADIM ADIM GERÇEĞE DÖNÜŞÜYOR" Türkiye'nin artık normalleştiğine işaret eden Davutoğlu, "Gayri tabii yollarla, siyasi mühendislik operasyonlarıyla iktidar devşirmek isteyenlere kapılar kapanmıştır. Milletimizin her bir ferdi tamamıyla emin olabilir ki; bu medeniyet kervanı, yoluna her geçen gün hızını arttırarak devam edecektir" dedi.
Yeni Türkiye hayallerinin artık adım adım gerçeğe dönüştüğünü ifade eden Davutoğlu, bu yolda aldıkları her hayırlı mesafenin önlerine yepyeni kapılar, çok daha parlak ufuklar açtığını söyledi.
Başardıklarının daha fazlasını başarmak, 2023 hedeflerine doğru ilerleyen yeni Türkiye'yi inşa etmek için hiç ara vermeden çalışmalara aynı aşk ve şevkle başladıklarını belirten Davutoğlu, "Nihai hedefimiz, aziz milletim bunun da ötesinde, bu toprakların sahip olduğu kadim mirası yeniden canlandırmak, yeni bir medeniyet ihyasını gerçekleştirmektir" ifadelerini kulandı.
"YÜKLENDİĞİMİZ TARİHİ SORUMLULUĞUN ŞUURUNDAYIZ" Türkiye'nin nevzuhur bir ülke olmadığını, köklü bir tarihi ve zengin bir geleneği bulunduğunu vurgulayan Davutoğlu, kendisinin de 62. Hükümete güvenoyu aldıktan hemen sonra, bu köklü geleneğe sahip çıkmak adına Selçuklu başkenti Konya'yı, Osmanlı'nın tohumlarının atıldığı Söğüt'ü ve Cumhuriyet meşalesinin yakıldığı Samsun'u ziyaret ettiğini kaydetti.
Bundan sonraki siyasetlerinde de bu tarihi şuurla hareket edeceklerini bildiren Davutoğlu, "Aynı bilinçle göreve başlar başlamaz Türk demokrasisinin kökleşmesine kendilerini adayan seleflerim rahmetli Adnan Menderes'i, Turgut Özal'ı ve Necmettin Erbakan'ı ziyaret ettim. Onların bu demokrasi mücadelesinde ödedikleri bedellerin farkındayız ve bu bedelleri hiç unutmayacağız" diye konuştu.
Yüklendikleri tarihi sorumluluğun şuurunda olduklarını belirten Davutoğlu, hesaplarını popülist bir anlayışla değil, 2023 vizyonu çerçevesinde belirledikleri kısa, orta, uzun vadeli hedefleri yakalamak üzere yaptıklarını kaydetti.
Seçim siyasetine, seçim ekonomisine, kısa vadeli popülist uygulamalara geçmişte prim vermedikleri gibi bugün de vermediklerini, yarın da vermeyeceklerini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'yi daha güçlü, daha müreffeh, daha itibarlı bir ülke haline getirmek, demokrasimizi ülkemizin her bir ferdinin, her bir vatandaşının gurur duyacağı ileri bir seviyeye taşımak adına gereken her adımı atacağız.
Çözüm süreci başta olmak üzere, bu ülkenin ne kadar kanayan yarası varsa, hepsine kararlılıkla çareler üreterek, toplumsal barışı her yönüyle mutlaka tesis edeceğiz. Birliğimizi, dirliğimizi, dostluk ve kardeşliğimizi hiç kimsenin bozmasına izin vermeyeceğiz, saflarımızı sık tutarak, birbirimize kenetlenerek, birbirimize muhabbetimizi arttırarak aramıza fitne ve fesat sokmayacağız. Geçmişte olduğu gibi, kendi önceliklerini koruyan, barışın yanında, haksızlıkların karşısında, gerçekçi ve aktif bir dış politika izlemeye devam edeceğiz."
Ekonomide güveni ve istikrarı asla kaybetmeden çıtayı sürekli daha yukarılara taşıyacaklarını, rekabetçi, yenilikçi, üretimini arttıran, istihdam üreten bir anlayışla büyüyeceklerini bildiren Davutoğlu, ekonomik kazanımlardan, refah artışından toplumun bütün kesimlerinin en adil şekilde pay alması için ne gerekiyorsa yapacaklarına işaret etti.
Davutoğlu, "Tek bir insanımızın bile mağdur olmasına, tek bir vatandaşımızın bile mahrumiyet yaşamasına asla rıza göstermeyeceğiz. 81 vilayetimizin imarından, 77 milyon insanımızın mutluluğundan, gelecek nesillerimizin akıbetinden kendimizi sorumlu sayıyoruz" ifadelerini kullandı.
"BU KAVUŞMA ANI GÖRÜNTÜLERİ İÇİN ÇOK BEKLEDİK" "Aziz vatandaşlarım, işte bu kavuşma anı görüntüleri için çok bekledik. Sabırla, metanetle, dirayetle çok kritik bir süreci yönettik ve nihayet geçtiğimiz hafta IŞİD'in elinde rehine olarak tutulan vatandaşlarımızın kurtarılmasıyla birlikte millet olarak Elhamdülillah erken bir bayram yaşadık" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"101 gün boyunca Musul'da başta Başkonsolosumuz Öztürk Yılmaz olmak üzere 46 vatandaşımız ve üç yerel görevlimizi kurtarabilmek adına çok dikkatli, adeta kılı kırk yararak sürdürdüğümüz çalışmalardan 20 Eylül sabahı nihayet beklediğimiz sonucu aldık. Böyle bir operasyonun fiziki ve stratejik zorlukları bir yana, hepimize yaşattığı duygusal boyutlarıyla da millet olarak zor bir imtihandan geçtik ve çok şükür bu zorlu süreçten alnımızın akıyla çıktık. Ülkemiz evlatlarına, vatandaşlarımız vatanlarına, yavrularımız babalarına, 77 milyon insanımız yeniden huzura kavuştu."
Başbakan Davutoğlu, "Böyle zor bir süreci mükemmel bir şekilde sürdürerek mutlu sona bağlayan, pek çok risk alarak zoru kolaylaştıran, vatandaşlarımızı özgürlüklerine kavuşturan güvenlik görevlilerimizin her birini bir kez daha şükranla selamlıyorum. Başta müsteşarımız olmak üzere, Milli İstihbarat Teşkilatımıza teşekkür ediyorum" dedi.
"İnsan hayatı söz konusu olunca tabiidir ki her adımı büyük bir hassasiyetle atmak, öncelikleri iyi belirlemek gerekiyordu" ifadelerini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Her şeyden önemlisi, tek bir vatandaşımızın bile canını tehlikeye atmadan süreci yönetmeliydik. Rehin durumda bulunan kardeşlerimizin de bu uzun zaman boyunca metanetlerini, ümitlerini kaybetmemeleri, ülkelerine güvenmekten bir an bile vazgeçmemeleri elzemdi. İftiharla ifade edeyim ki bu olayda Türkiye ne kadar büyük bir devlet olduğunu ve ne kadar işinin ehli bir hükümet tarafından yönetildiğini bütün dünyaya göstermiştir.
Daha önce de benim Dışişleri Bakanlığı görevini sürdürdüğüm dönem zarfında 200'ü aşkın vatandaşımızı Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Somali'de kaçırılan, rehin tutulan çeşitli vatandaşlarımızı kurtarma operasyonlarıyla özgürlüklerine kavuşturduk. En zor şartlar altında Libya'dan 26 bin insanımızı tahliye ettik, 10 gün içinde. Her bir vakanın kendine özgü şartları vardı, kendine özgü dengeleri, hassasiyetleri vardı. Bu olayların tamamında Türkiye'nin gücünü, etkinliğini, harekat kabiliyetini gördük, bununla gurur duyduk."
Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD'i terör örgütü ilan etmiş bir hükümete bu iftiranın atıldığını belirten Davutoğlu, ''Ülke olarak, bu ateşin söndürülmesi, masum canların canına kasteden zorbalıkların ve terör yapılanmasının bertaraf edilmesi için her türlü adımı atmaya hazırız'' diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, televizyonlarda yayımlanan "Yeni Türkiye Yolunda" konuşmasında, son birkaç yıl içinde bölgede herkesi üzen pek çok olayın yaşandığını ifade ederek, milyonlarca masum insanın, zalim yönetimlerin, güç çatışmalarının, terör saldırılarının kurbanı olduğu belirtildi.
Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de defaatle uyarmalarına rağmen uluslararası toplumun doğru olanı yapmaktan sürekli kaçındığını ifade eden Davutoğlu, ''Bu duyarsız ve çelişkili politikalar neticesinde kıvılcımlar bütün bölgeyi tehdit eden yangınlara dönüştü. Devlet otoriteleri ortadan kalktı, orduların etkinliği kalmadı ve halklar çeşitli çatışmacı gruplar karşısında savunmasız kaldı. IŞİD gibi terör örgütleri bu kaostan faydalanarak, bu büyük otorite boşluğunu kullanarak etki alanlarını genişletti'' diye konuştu.
Davutoğlu, bugün ortaya çıkan tablodan rahatsızlığını dile getiren uluslararası topluma, yakın geçmişte bölgede esen demokrasi rüzgarlarına destek olmalarının, demokratik yöntemlerle göreve gelen yönetimlere sahip çıkmalarının gereğini defalarca anlattıklarına dikkati çekti.
Davutoğlu, ancak farklı hesaplar içine girerek bu hayati adımları atamadıklarını, alınması gereken tedbirleri etkin biçimde uygulayamadıklarını ve maalesef bölgenin büyük acılara gark olduğunu belirtti.
''BÖLGE İNSANINA ÇOK ACI BEDELLER ÖDETTİ''
Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Uzun bir zamandır çeşitli çevreler haksız ve mesnetsiz biçimde Türkiye'nin IŞİD'le çeşitli ilişkiler içinde olduğu, bu örgüte destek verdiği gibi maksatlı ve art niyetli iddiaları dolaşıma sokuyor. Bu iddiaların hangi kirli hesapların ürünü olduğunu gayet iyi biliyoruz. Türkiye'nin bu konuda sürecin en başından beri nerede durduğu, nasıl bir tavır ortaya koyduğu belli. Daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD'i terör örgütü ilan etmiş bir hükümete bu iftira atılıyor.
Maalesef uluslararası toplumun bu kayıtsızlığı bölge insanına çok acı bedeller ödetmiş, yüz binlerce insan canından olmuş, şehirler yıkıma uğramış, toplumların farklı kesimleri arasındaki düşmanlıklar had safhaya yükselmiş durumda.''
Ülke olarak, bu ateşin söndürülmesi, masum canların canına kasteden zorbalıkların ve terör yapılanmasının bertaraf edilmesi için her türlü adımı atmaya hazır olduklarını vurgulayan Davutoğlu, ''Ancak bu arayışların Türkiye'nin hassasiyetlerini gözetmesi ve meseleye nihai çözüm getirecek kapsamda olması gerekiyor. Aksi halde, yapılacak lokal operasyonlarla, alınacak palyatif tedbirlerle elde edilecek her netice, kısa zamanda akamete uğrayacak, önü alınan bir terör örgütünün yerine bir yenisi gelecektir'' diye konuştu.
''HÜKÜMETİNİZE GÜVENİNİZ'' Bu meselede Türkiye'nin baştan beri tavrını açık şekilde ortaya koyduğunu, kendi sözünü söylediğini belirten Davutoğlu, ''Siz vatandaşlarımızdan ricam, belirli çevrelerden yayılan maksatlı ve art niyetli spekülasyonlara kesinlikle prim vermemeniz, hükümetinize güvenmenizdir'' dedi.
Türkiye'ye zarar verecek, insanları tehlikeye atacak, menfaatleri zedeleyecek hiçbir girişime ''olur'' vermelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Herhangi bir adım atılacaksa ve Türkiye'nin de bu ortak yapı içinde herhangi bir rol alması isteniyorsa, şartlarımız ilk günden beri zaten bellidir. Burada üç temel şartımız var. Birincisi ve en önemlisi ülkemizin ulusal çıkarları ve güvenliğidir. Bunu temin etmek için her türlü önlemi alırız. Bunu yaparken de aziz milletimiz dışında kimseye sormayız, kimseye hesap vermeyiz.
İkincisi tarihten gelen bir görevle mezhep, ırk, dil ve din farkı gözetmeksizin komşularımızdan gelen tüm akrabalarımıza insanlık adına sahip çıkarız. Bizim gönlümüz de kapımız da 500 yıl önce de dara düşenlere açıktı bugün de açık. Bu aziz ve yüce gönüllü milletimiz hiçbir zaman mazluma kayıtsız kalmamıştır.
Üçüncüsü ise bölgesel istikrar. Biz bu coğrafyada istikrar, refah ve güvenli bir gelecek istiyoruz. Bunun için de uluslararası toplumla gerekli her türlü işbirliğine hazırız. Ancak sorunu çözmek için bütünlüklü bir strateji geliştirilmesi şarttır. Yarım çözümler daha büyük sorunları da beraberinde getirecektir.''
''UMUTLARI KIRMAMAK BİZİM İÇİN BİR ONUR MESELESİDİR'' Bugün böyle bir ateş çemberinin yanı başında Türkiye'nin bir istikrar adası olma niteliğini sürdürdüğünü ifade eden Davutoğlu, ''Yakın çevremizdeki bu yangınlardan biz de ülke olarak elbette etkileniyoruz, bölgede ateş altında bulunan siviller Türkiye'yi bir kurtuluş kapısı olarak görüyor. Ait olduğumuz medeniyet, inandığımız ahlaki ilkeler, nesilden nesile aktardığımız insani değerler, zorda kalanın yanında olmayı bir mukaddes görev olarak omuzlarımıza yüklüyor'' diye konuştu.
Tarih boyu millet olarak bu çizgide yüründüğünü, geleceğe de böyle yürünüleceğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Sınırımıza gelen, kapımızı çalan, yardım için elini uzatan bu insanlar bizim kardeşlerimiz, akrabalarımız, dostlarımız, komşularımız. Bu asrın başında aynı devletin vatandaşları, aynı cephenin askerleri, aynı mefkurenin takipçileriydik. Ecdadımız Çanakkale'de, Yemen'de, Trablusgarp'ta omuz omuza vuruştular, aynı toprağa şehit düştüler.
Şimdi dara düştüğünde kim olduğuna, neye inandığına, soyuna, mezhebine, kültürüne hiç bakmadan yardım elimizi uzatmak, kapımızı açmak ve bize bağlanan umutları kırmamak bizim için bir onur meselesidir. Büyük bir devlet olmanın, şerefli bir millet olmanın gereği budur. Bize güvenen hiçbir kardeşimiz, dostumuz bu kapıdan başı eğik, gönlü kırık ayrılmayacak, zalimlerin kucağına geri dönmeye zorlanmayacaktır. Türkiye'nin buna yetecek gücü de vardır, imkanı da vardır.''
''GEREKEN TEDBİRLER ALINIYOR'' Geçen hafta sadece Kobani'den Türkiye'ye gelen mülteci sayısının neredeyse 160 bini aştığını belirten Davutoğlu, ''Bunlar çok büyük ekseriyetle Kürt kardeşlerimiz. Savaştan, ateşten, zulümden, yokluktan kaçıyor; umut olarak gördükleri Türkiye'ye sığınıyorlar. Şu teyzelerin, çocukların dramına hangi yürek sessiz kalabilir. Kapıda bu kardeşlerimizi Mehmetçik karşılıyor aziz milletimiz adına onları bağrına basıyor ve her türlü ihtiyacı ile ilgileniyor. Başta AFAD olmak üzere Kızılay ve tüm kuruluşlarımız canla başla bu yarayı sarmak için seferber olmuş durumda'' diye konuştu.
Şu anda Suriye'den, Irak'tan, Filistin'den toplam 1,5 milyondan fazla mültecinin Türkiye'de misafir edildiğini, tabiatıyla birçok ihtiyaçlarının olduğunu, bunların tespit edildiğini, alınması gereken tedbirlerin alındığını aktaran Davutoğlu, ''Bunlar olağanüstü durumlardır aziz vatandaşlarım, bazı sıkıntılar çıkabilir; ama ülke olarak, devlet olarak bunları aşacak tecrübeye de, imkanlara da sahibiz. Milletimizin bu hamiyetperver tavrının gelecek zamanlarda ülkemiz için ne büyük hayırlar, büyük bereketler getirdiğini inşallah hep birlikte yaşayıp göreceğiz'' ifadelerini kullandı.
''İLK GÜNKÜ KADAR KARARLIYIZ'' Bir önceki hükümet döneminde başlattıkları ve önemli mesafe aldıkları "Çözüm Süreci"ni bu yeni dönemde de hayırlı bir neticeye bağlamakta ilk günkü kadar kararlı olduklarının altını çizen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu hayırlı sürecin seyrini etkilemek, buradan menfaat temin etmek, hatta her fırsatı kullanarak var olan olumlu havayı dağıtmak üzere gayret gösteren çeşitli art niyetli çevreler var. Bunlar tahmin etmediğimiz, öngörmediğimiz girişimler değil; bunları da hesaba katarak yola çıktık. Çözüm sürecinin bugün Ortadoğu'nun tek başarı hikayesi olduğunu herkesin iyi bilmesi, atılan her türlü iyi niyetli adımı özenle ele alması lazım.
Uzun yıllardır maruz kaldığımız bu çatışma ortamının bize millet olarak neler kaybettirdiğini, bölgede yaşayan insanlarımıza ödettiği ağır bedelleri iyi düşünmeliyiz. Biz bu topraklarda yeniden kardeşlik ikliminin hüküm sürmesini, kardeşin kardeşi kırdığı çatışma ortamının artık sona ermesini istiyoruz. Kan dökülmesin, canlar yanmasın, ocaklar sönmesin, çocuklar öksüz, analar evlatsız kalmasın istiyoruz. Bu kavganın kimseye yararı yok; en büyük bedeli de bölge insanı ödüyor. El ele, omuz omuza vererek, bunca kayıp yılın açığını kapatalım, bu bölgelerimizi kalkındıralım, işsiz gençlerimize istihdam alanları açalım istiyoruz.''
''BU KONUDA KARARLIYIZ'' Ne kadar kalp kırıklıkları varsa, ne kadar mağduriyet, mahrumiyet varsa hepsini gidereceklerini vurgulayan Davutoğlu, ''Bu konuda kararlıyız ama en önemlisi samimiyiz. Bugün çözüm sürecine her zamankinden daha fazla inanıyoruz. Ancak konuyla ilgili herkesin bilmesi gereken bir şey daha var; hiç kimsenin bu süreci bahane ederek kamu düzenini bozacak girişimlerde bulunmasına da asla izin vermeyiz'' diye konuştu.
Çözüm süreci ile kamu düzeninin birbirinin alternatifi olmadığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Bizim bu ülke için, bu ülkenin insanları için yerine getirmemiz gereken çok temel görev ve sorumluluklarımız var. Temel görevlerimizden biri ülke güvenliğinin ve asayişin sağlanmasıdır. Buna yönelik her türlü tehdit girişimine karşı da gerekli tedbir almaktır. Bu tedbirleri almak noktasında en ufak bir tereddüdümüz olamaz.
Hangi soruna çözüm bulacaksak, bunu bu ülkenin selametini her şeyin önüne koyarak bulacağız. Herkes bu özeni gösterirse kısa zamanda bu mesele bir daha dönmemek üzere gündemimizden çıkar, bu topraklarda yeniden kardeşlik rüzgarları esmeye başlar. Her adım için ayrı ayrı hesabımızı yaptık, stratejilerimizi belirledik, inşallah kısa zamanda somut sonuçlarını da göreceğiz. Türkiye'yi çok güzel günlerin beklediğine dair inancım tamdır.''
Başbakan Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye Yolunda" konuşmasında, "Çok zengin bir coğrafyada yaşıyoruz ve genç bir nüfusumuz var. Bu büyük potansiyeli, bu büyük enerjiyi, iç çekişmelerle tüketmek yerine, 2023 vizyonu çerçevesinde belirlediğimiz hedeflere yönelteceğiz" ifadesini kullandı.
Önce insan yetiştireceklerini, en çok ve en önce insana yatırım yapacaklarını vurgulayan Davutoğlu, ''Yeni Türkiye''yi ahlaklı, dürüst, bilgili, donanımlı, sorumluluk almaktan, inisiyatif kullanmaktan kaçmayan yeni nesillerle geleceğe taşıyacaklarını, onlara en iyi seviyede eğitim imkanları sağlayabilmek adına hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaklarını aktardı.
Davutoğlu, iki hafta önce yeni eğitim öğretim yılını bu umut ve kararlılıkla açtıklarına işaret ederek, 20 milyonu aşkın öğrencinin yeni bir heyecanla ve yine büyük beklentilerle ders başı yaptıklarını söyledi.
"Tek tek her çocuğumuza yeni umutlar verecek, nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar hepsine çok daha ileri hedefler göstereceğiz" diyen Davutoğlu, hükümetleri döneminde eğitimin bütçeden aldığı payı en üst düzeye çıkardıklarını vurguladı.
"Eğitim için yapmamız gereken neyse bihakkın yapacağız, eksiklerimiz neyse gidereceğiz, ideal seviyeyi mutlaka yakalayacağız" ifadesini kullanan Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bugün okullarımızda 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde her alanda Türkiye'nin sorumluluğunu taşıyacak olan, Türkiye'yi yönetecek olan nesilleri yetiştiriyoruz.
Bu eğitim öğretim yılına 40 bin yeni öğretmenimizin görev yerlerine atamalarını gerçekleştirerek başladık, bu katılımla birlikte toplam öğretmen sayımız 853 bine yükselmiş oldu. Biliyorum, üniversite hocalarımız, akademi dünyası benden güzel bir haber bekliyor. Hiç merak etmeyin. Üniversite kadrolarının durumlarını iyileştirmek için çalışmalarımız sürüyor. En kısa zamanda yükseköğrenimde maaşlarda hissedilir bir artışın müjdesini de vereceğiz.
Bu vesileyle tüm eğitim camiamıza, öğretmenlerimize, öğrencilerimize, velilerimize yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını diliyor, bütün öğretmenlerimizi bir öğretmen olarak muhabbetle kucaklıyorum."
ÖZEL GÜNDEM MADDELERİ Davutoğlu, Türkiye'nin değişim dinamikleri çok güçlü, çok hareketli bir ülke olduğuna dikkati çekerek, zaman içinde bu dinamizmin getirdiği pek çok yeni durumun, eğilmeleri gereken pek çok yeni meselenin ortaya çıktığını belirtti.
Bu çerçevede göreve başladığı günden itibaren tek tek bakanlıklardan, çeşitli kurumlardan, sivil örgütlerden ve çeşitli sektör yönetimlerinden brifingler almaya başladığına değinen Davutoğlu, bir yandan durum tespiti yaparken bir yandan da her alana ilişkin eylem planları, stratejiler geliştirdiklerini dile getirdi.
"İlave olarak, yeni bir uygulamayla her hafta Bakanlar Kurulu toplantılarında bir sosyal meseleyi özel bir gündem maddesi olarak ele alıp etraflıca değerlendirmeyi kararlaştırdık" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Ele aldığımız ilk konu maalesef üzücü bir haberin, Şişli'deki asansör kazasının ardından kendiliğinden ortaya çıktı. Ülkemizde ne yazık ki her yıl çok sayıda iş kazası meydana geliyor ve çok sayıda insanımızı bu kazalarda kaybediyoruz. Bu kazaların büyük bir kısmı ihmal ve tedbirsizliklerden, iş güvenliğinin gerektirdiği şartlara riayet edilmemesinden ama en çok da eğitim eksikliğinden dolayı meydana geliyor.
Bakanlar Kurulumuzun ilk özel gündem maddesi olarak iş güvenliği konusunu bakan arkadaşlarımızla birlikte detaylı olarak ele aldık. Daha sonra da işçi ve işveren kuruluşları ile bir araya geldik ve bu kabul edilemez tabloyu değiştirmek üzere çok yönlü bir yol ve eylem planı belirledik. Çalışan kesimlerimizin bu konudaki, denetimin mükemmelen yapılması çok önemli. Yasal mevzuat tek başına yeterli olmuyor aziz vatandaşlarım, uygulamanın da çok dikkatli yapılması lazım. Kurallara uymayanlara caydırıcılığı olacak şekilde yaptırımları artıracağız, ayrıca iş güvenliğini tesis eden, çalışanların iş güvenliği tedbirlerini eksiksiz alan işyerlerimizi de ödüllendireceğiz. Aksaklıkların nereden kaynaklandığını ve iş güvenliği alanında neye ihtiyaç bulunduğunu, işçi ve işveren taraflarını, sendikalarımızı mutlaka sürece katarak kararlılıkla harekete geçeceğiz."
Davutoğlu, daha sonraki hafta Bakanlar Kurulunda AB eylem planını gündeme aldıklarını ve süreci hızlandırmak adına neler yapılabileceğini masaya yatırdıklarını anlatarak, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşen ciddiyeti her zaman gösterdiğini belirtti. Davutoğlu, bundan sonra belirledikleri üç aşamalı eylem planı doğrultusunda artan yoğunlukta bu çalışmaları sürdüreceklerini aktardı.
Son Bakanlar Kurulunun özel gündem maddesinin ise nesilleri tehdit eden uyuşturucuyla mücadele meselesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, bugün birçok toplumu zehirleyen uyuşturucunun insan hayatını tehdit eden büyük bir felaket habercisi konumunda bulunduğunu söyledi.
Bakanlar Kurulunda meseleyi bütün boyutlarıyla değerlendirdiklerini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uyuşturucuyla mücadelenin ilkesel ve yapısal çerçevesini belirledik, kısa, orta, uzun vadeli hedeflerimizi oluşturduk. Uyuşturucu tehdidinin ortaya çıkmasını engelleyici faaliyetlerin yer alacağı 'koruyucu aşama', polisiye ve asayiş tedbirlerini içeren 'önleyici-engelleyici aşama' ve nihayet 'rehabilitasyon ve tedavi aşaması'ndan müteşekkil üç aşamalı bir eylem planı hazırladık. İlgili bakanlıklarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın ve diğer kurumlarımızın katılımlarıyla belirli aralıklarla 'Uyuşturucu ile Mücadele Şurası' toplanması konusunda da mutabık kaldık. İlkini inşallah kasımda bizzat benim katılımımla yapacağız. Bu süreç, uyuşturucuyla mücadelede yeni bir dönemin başlangıcıdır, gereken neyse yapacağız, çocuklarımızı çetelerin ve uyuşturucu tüccarlarının ellerine kesinlikle bırakmayacağız. Bizim için uyuşturucu tacirleri ile dağdaki terörist arasında hiç bir fark yoktur. Bunu herkesin bilmesini istiyorum."
Başbakan Davutoğlu, "Ve tam da burada, beni izleyen annelerimize seslenmek istiyorum. Hiçbir önlem aziz anneler, hiçbir yasa sizin yavrularınıza göstereceğiniz şefkatten, ilgiden daha etkili olamaz. Bu uyuşturucu belasının en önemli çözümü ailelerin çocuklarını sahiplenmesidir" değerlendirmesinde bulundu.
ESNAFA BAYRAM MÜJDESİ "Bu ilk buluşmamızın sonunda esnaf kardeşlerimize Ahi Evran Haftası vesilesiyle bir bayram müjdesi vererek sözlerimi tamamlamak istiyorum" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Halihazırda 91 bin esnafımızın kefalet kooperatiflerine 461 milyon lira anapara borcu, buna ilave olarak 400 milyon lira tutarında bir de gecikme borcu bulunuyor. Bu konuda esnafımızı rahatlatabilmek adına Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bir süredir Türkiye Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Merkez Birliği ile görüşmeler yürütüyordu. Bu görüşmelerden elhamdülillah olumlu netice alındı ve 31 Ekim'e kadar borcunun anapara kısmını ödeyecek olan esnaf ve sanatkarımızdan 400 milyon liralık faiz bedelinin alınmaması karara bağlandı. Bu güzel haberin esnaf kardeşlerimiz için inşallah hayırlı olmasını diliyorum."
Bütün çalışan kesimlerin, emekçilerin, bütün vatandaşların yüzlerini güldürecek adımları atmaya devam edeceklerini belirten Davutoğlu, "Yarınlar adına umutlarımızı hep taze tutalım ve bu ülke için sadece güzel hayaller kuralım" diye konuştu.
Türkiye'nin medeniyet yürüyüşünde adımlarını bundan sonra çok daha hızlı atacağını ve millet iradesinin her alanda tecelli etmeye devam edeceğini vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buna hiç kimsenin, hiçbir gurubun, çevrenin gölge düşürmesine asla izin vermeyeceğiz. Her türlü vesayet odağının son kullanım tarihi artık bitmiştir, bu millet her türlü dayatmalardan, baskılardan artık azadedir. Yolumuz açıktır, ufkumuz açıktır, Allah bahtımızı da açık etsin.
Bu vesileyle arifesinde olduğumuz mübarek Kurban Bayramı'nın insanlarımız, ülkemiz ve İslam alemi için hayırlı olmasını niyaz ediyor, dostluk ve kardeşlikle gönüllerimizin şenlenmesini diliyorum. Sevgilerimi, saygılarımı, muhabbetlerimi sunuyorum. Allah'a emanet olun."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.