E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.
Özpolat, "Şu anda yürütülen 100’e yakın aşı çalışması içinde ise sonuca en yakın olan üç çalışma var: ABD (Moderna), İngiltere (Oxford Üniversitesi-AstraZeneca ortaklığı) ve Almanya (BioNtech ve Pfizer ortaklığı). Her üç aşı çalışması da Faz 3 aşamasına gelindiğini bildirdi. Bu çalışmaların üçü de genetik aşılar. Bunlardan biri başarılı olduğunda, aşı konusundaki ezberlerimiz temelinden değişecek" dedi.
Geçtiğimiz günlerde dünya basınında da Kovid salgınına karşı en büyük umutlardan biri olarak gösterilen ve gen aşısı olarak da adlandırılan Kovid-19 aşı çalışmaları hakkında önemli bilgiler veren Prof. Dr. Özpolat, "ABD’li firmanın geliştirdiği ve son aşamaya gelinen aşıda, Korona virüs’ün dış yüzeyinde bulunan ve dikensi görünüme sahip S (spike) proteinini kodlayan mRNA, aşı içinde kola enjekte ediliyor."
"Virüse ait bu mRNA (genetik materyal) ile virüsün S proteini kodlanıyor ve bağışıklık hücrelerimiz bu S proteinini görüp ’yabancı bir protein’ olduğunu algılayarak ona karşı bağışıklık (antikor) geliştiriyor. S proteinine karşı oluşan bu antikorlar tıpkı hedefe kilitlenmiş İHA’lar gibi kanda gezerek her karşılaşmada S proteinine mıknatıs gibi yapışıyor. Böylece kişi, doğal olarak Koronavirüs ile enfekte olduğu zaman, bu aşı ile oluşturulmuş ve ’eğitilmiş’ antikorlar, virüsün daha hücre içine girmeden ya da girse bile çoğalmasına fırsat vermeden bu proteini gördüğü anda buna bağlanıp saldırıyor." bilgisini verdi.
Özpolat "Ayrıca etraftaki immün sistem hücreleri de gelip bu antikor bağlanmış virüsleri yakalayıp ortadan kaldırıyor. (Çöp toplayıcı hücreler dediğimiz makrofajlar tarafından parçalanarak vücuttan atılıyor.) Yani aslında kişi, hasta olmadan bağışıklık yanıtı geliştirebiliyor" ifadelerini kullandı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ-WHO) verilerine göre şu anda devam eden 100’e yakın aşı çalışmasından henüz 23’ünün insanlarda deneme aşamasına ulaşabildiğini, bunlardan da 7 tanesinin Faz 2 aşamasını tamamladığını ve Faz 3’e başlandığını anlatan Prof. Dr. Özpolat, "ABD ve Almanya’daki çalışmada virüsün RNA’sı, İngiltere’dekinde ise virüsün DNA’sı ile aşı geliştirilmeye çalışılıyor" dedi.
Prof. Dr. Özpolat, genetik aşıların neden bu kadar ön plana çıktığını ise şu cümlelerle özetledi: "En önemli neden daha hızlı ve kolay geliştirilebiliyorlar. Diğer geleneksel aşılarda virüsü büyütmeniz, etkisiz hale getirmeniz, ayrıştırmanız ve virüsün parçasını kullanacaksınız dış yüzeyinde bulunan proteini araştırmanız gerekiyor. Bu süreçler çok uzun zaman alıyor. Ayrıca geleneksel aşılar soğuk zincir gerektiriyor. Yani lojistik anlamda da bir yerden bir yere götürüleceği zaman sıkıntılar yaşanabiliyor. Soğuk zincir bozulduğu an aşı da bozulabiliyor. Ama genetik aşılar daha stabil ve üretim açısından çok daha hızlı üretilebiliyor.
ABD’deki aşının ilk sonuçlarındaki çarpıcı bir noktaya da değinen Prof. Dr. Özpolat, "Bu aşının 45 kişide denenen Faz 1 çalışmasının sonuçları iki gün önce yayınlandı. Bu aşı ile vücutta, hastalığı geçirmiş kişilerdekinden iki kat daha fazla antikor geliştiği saptandı. Üç doz kullanılmıştı Faz 2 aşamasında. Doza bağlı yan etkilerden de bahsedildi bu yayında." açıklamasını yaptı.
"Bu 45 kişilik çalışmadan sonra şirket bir ay önce 600 kişilik Faz 2 denemesine geçti ve ondan da olumlu sonuç alınınca Faz 3’ün onayı alındı."
"27 Temmuz’da 30 bin kişi üzerinde yapılacak denemeler başlayacak. Yıl sonuna kadar da bunların sonuçlarının açıklanması bekleniyor."
Özpolat Her şey yolunda giderse yeni yılda kovid-19 aşısı hazır olacak diyebiliriz" şeklinde konuştu.
Aşı ya da ilaç çalışmalarındaki Faz 1-2-3 aşamalarının ne anlama geldiğini ise anlatan Özpolat "Faz 1 daha çok, etkisi ya da toksisite dediğimiz zararlı etkisi var mı yok mu, yani güvenilirliği test etmek için 10 ila 50-60 kişilik küçük hasta gruplarında yapılır."
Aşı ya da ilaç çalışmalarındaki Faz 1-2-3 aşamalarının ne anlama geldiğini ise anlatan Özpolat "Faz 1 daha çok, etkisi ya da toksisite dediğimiz zararlı etkisi var mı yok mu, yani güvenilirliği test etmek için 10 ila 50-60 kişilik küçük hasta gruplarında yapılır."
"Bu denemeler çok merkezli olarak aynı anda yürütülür. Binlerce kişiden oluşan gruplarda denenir. Hem hastalığa/ virüse karşı etkinliği, hem de daha büyük bir popülasyonda yan etkilerine bakılmış olunur. Bunun sonuçları da olumlu çıkarsa genellikle FDA onayı alınır" bilgisini verdi.
Bu son aşamada birçok sorunun yanıtının da alınabileceğine işaret eden Prof. Dr. Özpolat sözlerini şöyle noktaladı: "Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği aşı ABD ve Almanya’dakinden farklı olarak virüs DNA’sı ile yapılıyor. Geleneksel aşılara biraz daha benziyor."
"Koronavirüs yerine soğuk algınlığına sebep olan adenovirüs dediğimiz bir virüsü kullanmışlar. Bu virüsün içerisinde Korona’nın genetik materyali insana veriliyor. Yani zayıflatılmış koronavirüs enjekte ediliyor. Aşıların yarattığı antikor bağışıklığı ne kadar süreyle geçerli olacak? Hastalığa karşı yüzde kaç koruyuculuk sağlayacak?"
"Çünkü aşıda hiçbir zaman yüzde 100 koruyuculuk olmaz. 65 yaş üzeri ya da risk grubu hastalarının bağışıklık sistemi daha düşük. Bunlarda koruyuculuk nasıl olacak? Yapılan çalışmalara bakıldığında hastalığı geçirmiş kişilerde Kovid’e karşı oluşan antikor cevabı aslında çok uzun süreli gibi görünmüyor."
"Birkaç ay içerisinde kandaki antikor düzeyi düşüyor. Bağışıklık sisteminin aktivasyonu kısa ömürlü ise o zaman aşılar insanları ne kadar süreyle koruyacak, tüm bu soruların yanıtlarını zamanla alacağız" diyerek sözlerini noktaladı.
Özpolat, "Şu anda yürütülen 100’e yakın aşı çalışması içinde ise sonuca en yakın olan üç çalışma var: ABD (Moderna), İngiltere (Oxford Üniversitesi-AstraZeneca ortaklığı) ve Almanya (BioNtech ve Pfizer ortaklığı). Her üç aşı çalışması da Faz 3 aşamasına gelindiğini bildirdi. Bu çalışmaların üçü de genetik aşılar. Bunlardan biri başarılı olduğunda, aşı konusundaki ezberlerimiz temelinden değişecek" dedi.
Geçtiğimiz günlerde dünya basınında da Kovid salgınına karşı en büyük umutlardan biri olarak gösterilen ve gen aşısı olarak da adlandırılan Kovid-19 aşı çalışmaları hakkında önemli bilgiler veren Prof. Dr. Özpolat, "ABD’li firmanın geliştirdiği ve son aşamaya gelinen aşıda, Koronavirüs’ün dış yüzeyinde bulunan ve dikensi görünüme sahip S (spike) proteinini kodlayan mRNA, aşı içinde kola enjekte ediliyor."
"Virüse ait bu mRNA (genetik materyal) ile virüsün S proteini kodlanıyor ve bağışıklık hücrelerimiz bu S proteinini görüp ’yabancı bir protein’ olduğunu algılayarak ona karşı bağışıklık (antikor) geliştiriyor. S proteinine karşı oluşan bu antikorlar tıpkı hedefe kilitlenmiş İHA’lar gibi kanda gezerek her karşılaşmada S proteinine mıknatıs gibi yapışıyor. Böylece kişi, doğal olarak Korona virüs ile enfekte olduğu zaman, bu aşı ile oluşturulmuş ve ’eğitilmiş’ antikorlar, virüsün daha hücre içine girmeden ya da girse bile çoğalmasına fırsat vermeden bu proteini gördüğü anda buna bağlanıp saldırıyor." bilgisini verdi.
Özpolat "Ayrıca etraftaki immün sistem hücreleri de gelip bu antikor bağlanmış virüsleri yakalayıp ortadan kaldırıyor. (Çöp toplayıcı hücreler dediğimiz makrofajlar tarafından parçalanarak vücuttan atılıyor.) Yani aslında kişi, hasta olmadan bağışıklık yanıtı geliştirebiliyor" ifadelerini kullandı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ-WHO) verilerine göre şu anda devam eden 100’e yakın aşı çalışmasından henüz 23’ünün insanlarda deneme aşamasına ulaşabildiğini, bunlardan da 7 tanesinin Faz 2 aşamasını tamamladığını ve Faz 3’e başlandığını anlatan Prof. Dr. Özpolat, "ABD ve Almanya’daki çalışmada virüsün RNA’sı, İngiltere’dekinde ise virüsün DNA’sı ile aşı geliştirilmeye çalışılıyor" dedi.
Prof. Dr. Özpolat, genetik aşıların neden bu kadar ön plana çıktığını ise şu cümlelerle özetledi: "En önemli neden daha hızlı ve kolay geliştirilebiliyorlar. Diğer geleneksel aşılarda virüsü büyütmeniz, etkisiz hale getirmeniz, ayrıştırmanız ve virüsün parçasını kullanacaksınız dış yüzeyinde bulunan proteini araştırmanız gerekiyor. Bu süreçler çok uzun zaman alıyor. Ayrıca geleneksel aşılar soğuk zincir gerektiriyor. Yani lojistik anlamda da bir yerden bir yere götürüleceği zaman sıkıntılar yaşanabiliyor. Soğuk zincir bozulduğu an aşı da bozulabiliyor. Ama genetik aşılar daha stabil ve üretim açısından çok daha hızlı üretilebiliyor.
ABD’deki aşının ilk sonuçlarındaki çarpıcı bir noktaya da değinen Prof. Dr. Özpolat, "Bu aşının 45 kişide denenen Faz 1 çalışmasının sonuçları iki gün önce yayınlandı. Bu aşı ile vücutta, hastalığı geçirmiş kişilerdekinden iki kat daha fazla antikor geliştiği saptandı. Üç doz kullanılmıştı Faz 2 aşamasında. Doza bağlı yan etkilerden de bahsedildi bu yayında." açıklamasını yaptı.
"Bu 45 kişilik çalışmadan sonra şirket bir ay önce 600 kişilik Faz 2 denemesine geçti ve ondan da olumlu sonuç alınınca Faz 3’ün onayı alındı."
"27 Temmuz’da 30 bin kişi üzerinde yapılacak denemeler başlayacak. Yıl sonuna kadar da bunların sonuçlarının açıklanması bekleniyor."
Özpolat Her şey yolunda giderse yeni yılda Kovid-19 aşısı hazır olacak diyebiliriz" şeklinde konuştu.
Aşı ya da ilaç çalışmalarındaki Faz 1-2-3 aşamalarının ne anlama geldiğini ise anlatan Özpolat "Faz 1 daha çok, etkisi ya da toksisite dediğimiz zararlı etkisi var mı yok mu, yani güvenilirliği test etmek için 10 ila 50-60 kişilik küçük hasta gruplarında yapılır."
Aşı ya da ilaç çalışmalarındaki Faz 1-2-3 aşamalarının ne anlama geldiğini ise anlatan Özpolat "Faz 1 daha çok, etkisi ya da toksisite dediğimiz zararlı etkisi var mı yok mu, yani güvenilirliği test etmek için 10 ila 50-60 kişilik küçük hasta gruplarında yapılır."
"Bu denemeler çok merkezli olarak aynı anda yürütülür. Binlerce kişiden oluşan gruplarda denenir. Hem hastalığa/ virüse karşı etkinliği, hem de daha büyük bir popülasyonda yan etkilerine bakılmış olunur. Bunun sonuçları da olumlu çıkarsa genellikle FDA onayı alınır" bilgisini verdi.
Bu son aşamada birçok sorunun yanıtının da alınabileceğine işaret eden Prof. Dr. Özpolat sözlerini şöyle noktaladı: "Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği aşı ABD ve Almanya’dakinden farklı olarak virüs DNA’sı ile yapılıyor. Geleneksel aşılara biraz daha benziyor."
"Koronavirüs yerine soğuk algınlığına sebep olan adenovirüs dediğimiz bir virüsü kullanmışlar. Bu virüsün içerisinde Korona’nın genetik materyali insana veriliyor. Yani zayıflatılmış koronavirüs enjekte ediliyor. Aşıların yarattığı antikor bağışıklığı ne kadar süreyle geçerli olacak? Hastalığa karşı yüzde kaç koruyuculuk sağlayacak?"
"Çünkü aşıda hiçbir zaman yüzde 100 koruyuculuk olmaz. 65 yaş üzeri ya da risk grubu hastalarının bağışıklık sistemi daha düşük. Bunlarda koruyuculuk nasıl olacak? Yapılan çalışmalara bakıldığında hastalığı geçirmiş kişilerde Kovid’e karşı oluşan antikor cevabı aslında çok uzun süreli gibi görünmüyor."
"Birkaç ay içerisinde kandaki antikor düzeyi düşüyor. Bağışıklık sisteminin aktivasyonu kısa ömürlü ise o zaman aşılar insanları ne kadar süreyle koruyacak, tüm bu soruların yanıtlarını zamanla alacağız" diyerek sözlerini noktaladı.
Rusya Savunma Bakanlığı: Aşı testlerini tamamladık
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
BİRDE BİZDE VARDI BULDUK FAZLARI GEÇTİK YOK BİLMEM NE YAPTIK NE OLDU TIK YOK
borsaningundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.borsaningundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.borsaningundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.
borsaningundemi.com verilerin sekansı, doğruluğu ve tamliği konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıkar, verinin ulaşmaması, gecikmesi, eksik ulaşması, yanlış olması veri yayın sistemindeki performansın düşmesi veya kesintili olması gibi hallerden oluşan herhangi bir zarardan borsaningundemi.com sorumlu degildir. BİST, verinin sekansı, doğruluğu ve tamlığı konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıklar, verinin ulaşmaması, gecikmesi, eksik ulaşması, yanlış olması, veri yayın sistemindeki performansın düşmesi veya kesintili olması gibi hallerde Alıcı, Alt Alıcı ve/veya kullanıcılarda oluşabilecek herhangi bir zarardan BİST sorumlu değildir.
Finansal veriler aracılığıyla sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir. Son güncelleme saati (02:32)