E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriİSTİKRARSIZLIK ÖNCE PİYASALARI VURUYOR---

İSTİKRARSIZLIK ÖNCE PİYASALARI VURUYOR

İSTİKRARSIZLIK ÖNCE PİYASALARI VURUYOR
05 Temmuz 2010 - 02:15 borsaningundemi.com

Politik riskler, geçmişte ülke ekonomisinin, finansal piyasaların ve reel sektörün önüne her daim Demokles' in kılıcı gibi sahne aldı.

Türkiye ne zaman güçlü bir yükselen trende girse bu kılıç ortaya çıkar, piyasalar bundan çok büyük zarar görür. Bakalım bugün Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak karar ülkeyi aydınlık ufuklara yönlendirecek mi? Politik riskler, Türkiye'nin ayağa kalkma hamlelerinde her zaman önünde engel teşkil etmiştir. Her politik gerginlik, ilk önce finansal piyasalarımızın trendlerini bozarak ekonomimizin işleyişini felç etmiştir. Tabii ki genel ekonomik gidişatın bozulmaya başlamasıyla birlikte belirsizlik süreci baş göstermiştir. Politik kötümserliğin sonucu olarak 'ne olacak, nereye varacak bu gelişmenin sonu?' duygusu reel sektöre yansımış ve tüm ülke kendini ekonomik sıkıntının içinde bulmuştur. Finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, başta borsalarda küçük büyük yerli yatırımcıyı zarara uğratmıştır. Yabancı yatırımcılar ise ülkeye para getirmediği gibi, politik risklerin zirveye ulaşmasıyla birlikte ülkede ve ekonomide adeta kriz ve yas havası estirmiştir. Son durumda Türkiye geçmişte olmadığı kadar yıldızı parlayan bir ülke durumuna gelmiştir. Bunu sadece ben söylemiyorum. Dünya ekonomi otoriteleri ve yabancı yatırımcılar da Türkiye'ye övgü yağdırıyor. Evet ne zaman Türkiye ayağa kalksa karşısına bir engel çıkmakta. Maalesef kendimize ve Türkiye'ye bir türlü inanamıyoruz. Toplum olarak kendimizi küçük görmeden ve aşağılık kompleksinden sıyrılıp globalleşmeyi, büyük ve lider ülke olarak yıldızımızın parlayacağını bilemiyoruz. Eski Doğu Bloku ülkeleri kendilerini 15-20 yılda globalleşen dünyaya adapte etmeyi başarırken, Türkiye maalesef çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik bir yapıya tam anlamıyla kavuşamamıştır. Uluslararası derecelendirme kuruluşları, politik risklerin her an ekonomiyi, finansal piyasaları ve doğal olarak reel sektörü etkileyeceği gerekçesiyle Türkiye'nin hak ettiği notu vermemiş, notumuzu 'yatırım yapılabilir' seviyesine çıkarmamışlardır. Bu kuruluşları her ne kadar 'Türkiye'ye haksızlık yapıyorlar' diye suçlarsak suçlayalım, kendimize dönüp özeleştiri yapmamız gerekiyor. Çok eski yıllara gitmeye gerek yok. 27 Nisan 2007 tarihinde e-muhtıra bu ülkede verilmedi mi? Yerli ve yabancı yatırımcılar, reel sektör ve piyasalar hak etmediği kötü dönemi yaşamaya itilmedi mi? Politik riskler geçmişte borsaları çökertirken, faizleri yükselterek Hazine'ye daha yüksek maliyetle borçlanma sıkıntısı oluşturmadı mı? Doları yükselterek paramızın değerini pula dönüştürmedi mi? İsterseniz geçmişte ve çok kısa bir süre önce neler yaşandığına hep birlikte bir göz atalım. 28 ŞUBAT 1997 POSTMODERN DARBE: Borsa iki günde yüzde 19 düştü, faizler yükselerek Hazine'nin daha yüksek maliyetten borçlanmasına sebep oldu. Ülkenin borç yükü rekor kırmaya başladı. 21 ŞUBAT 2001 ANAYASA KİTAPÇIĞI KRİZİ: Borsa üç günde yüzde 22 düştü. 17 MAYIS 2006 DANIŞTAY SALDIRISI: Endeks üç günde yüzde 16 düştü. Faizler yüzde 55 yükselerek yüzde 15'ten 25 seviyesine fırladı. Dolar çok kısa bir sürede 1,4100 seviyesinden 1,7700'ye kadar çıktı. Yükseliş oranı yüzde 25. (Tabii global etki de vardı ancak, içeride politik riskler oldukça yüksekti.) 27 NİSAN 2007 e-MUHTIRASI: Borsa endeksi bir günde yüzde 11 düştü ve çok güçlü seyreden piyasalar haftalarca toparlanamadı. e-muhtıra sonrası dolar yüzde 5,5, faizler yüzde 33 yükseldi ve Hazine'ye yüksek maliyet yükü getirdi. 17 MART 2008 AK PARTİ'YE KAPATMA DAVASI AÇILMASI: Dünya ve Türkiye global kriz öncesi olumlu bir trend içinde seyrederken, dünya olumlu seyrini sürdürdü; ancak Türkiye aylarca kendine gelemedi. Finansal piyasalar adeta çökerken, Borsa yüzde 52 düştü, dolar kısa sürede TL karşısında yüzde 15 değer kazandı ve tabii ki faizler yüzde 16 seviyesinden, kapatma davası süreci boyunca yüzde 55 yükselerek Hazine'ye global kriz öncesi ve kriz döneminde hak etmediği ağır bir yük yükledi. Türkiye'de küresel krizin etkileri maalesef kapatma davası görüldüğü süreç boyunca dünyadan daha fazla hissedildi. Reel sektör adeta iş yapamaz hale geldi. Bu sürece örnek verecek olursak, dava öncesi sanayi verileri yüzde 11,6 ile 8,4 bölgesinde seyrederken, davanın ardından adeta çöküşe geçti. Global krizle birlikte sanayi ve büyüme verileri dünya ortalamasının da altında kaldı. MAYIS 2007 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ SÜRECİ: Süreç içinde Borsa yüzde 20 düştü. Faizler ve dolar dış dünyadan bağımsız seyrederek, Hazine'ye oldukça yüksek bir maliyet getirirken, TL değer yitirmeye ve itibar kaybetmeye başladı. Nisan 2010 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AK Parti'ye kapatma davasını gündeme getirmesi: Piyasalar gerildi ve dünya borsaları yükselirken İMKB 10 dakikada yüzde 1 geriledi. Faizler ve döviz yükseldi. Yukarıda tarih tarih açıkladığımız gibi politik risk anlamına gelebilecek her türlü hareket geçmişte Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkiledi ve kötü izler bıraktı. Son anayasa değişikliği paketinin hazırlanıp TBMM'de kabul edilmesi sürecinde Borsa endeksi 48 binden 59 bin 970'le rekor seviyesine ulaştı. Yabancı yatırımcı da politik risklerin sona ermesi şeklinde algıladığı bu süreçte ülkemize yöneldi. Süreç gerçekten oldukça iyi satın alındı. Faizler kalıcı bir şekilde düşüş trendi içinde seyrederken, TL itibarlı talep edilen para konumunda seyretti. Ancak gelinen noktada, ekonomi çevrelerinin CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne taşıdığı anayasa değişikliği paketi konusundaki karara odaklandı. Yüksek Mahkeme'den bugün, 'referanduma gidilemez' anlamına gelebilecek bir hüküm çıkması halinde Türkiye'yi yeniden 'politik riskler'le yüklü bir dönem bekliyor. Ülke belki de genel seçimlere kadar aynen geçmişte olduğu gibi yine çalkantılı bir süreç yaşayacak. Umuyoruz ki Türkiye, hak ettiği kredi notuna kavuşması için, tüm politik risklerin ortadan kalktığı bir sürece girer ve star ülke olma yolunda önümüz açılır. ZAMAN

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)