E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaEmlakİstanbul'un % 90'ı yıkılmalı yoksa... ---

İstanbul'un % 90'ı yıkılmalı yoksa...

İstanbul'un % 90'ı yıkılmalı yoksa...
29 Ocak 2012 - 09:07 borsagundem.com

Selenium markasının yaratıcısı Yaşar Aşçıoğlu, Yıkılması gereken binaların İstanbul’un yüzde 90’ını oluşturduğunu söylüyor.

Yaşar Aşçıoğlu Of’lu. Karadeniz’in bu coğrafya insanına yüklediği genetik kodlardan birinin gereği olarak müteahhitlik yapıyor. TOKİ?Başkanlığından sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yönetimini üstlenen Erdoğan Bayraktar da Of’lu olunca kazandığı Ali Sami Yen ve Likör arazisi ihaleleri, eleştiri oklarının ona yönelmesine neden oldu. “İhaleyi kaç kez kazandım. İptal edildi. Yine en yükseğini verdim, yine kazandım. Başbakan patron pazarlığı yaptı, üstüne yine para alarak devletin kasasına koydu. Bu nasıl hemşehrilik peki” diyor Aşçıoğlu’nun patronu Yaşar Aşçıoğlu. Fulya’daki ikiz kuleler dahil olmak üzere Selenium markalı pek çok proje yapan Aşçıoğlu, söz Bakan Bayraktar’a gelince kaygılı konuşuyor. Çok çalışan bakanın birilerinin canını yakacağını anlatıp endişeli ekliyor: “Bir ayağı cezaevinde, bir ayağı mezarda.” Bir diğer kaygısı, İstanbul’da yüzde 90’ının niteliksiz olduğunu söylediği yapılar. “Nasıl yapıldıklarını biliyorum. Yıkılmazlarsa milyonlarca insan ölecek” diyor.
Eğer olur da bir gün Fulya’da Selenium Twins projesindeki ofisine yolunuz düşerse bir zamanlar çiftliğinde koşturan ama şimdi cansız ceylanlarını göreceksiniz. Hayvanları, onun için ayrı bir dünya. Klasik Türk Sanat Müziği de öyle. Yunanistan’da proje için hazırlanan Aşçıoğlu ile epey bir Türkiye ve sektörü, bir o kadar da dünyalarını konuştuk.
MESLEK
Mesleğim
KADINA AŞIK OLMAK GİBİ...
Para kazanmak için değil, inşatı, aşık olduğum için yapıyorum. Bir kadına aşık olmak gibi bir şey bu. Zaten parasal açıdan da zengin değilim; zenginliğim yapılarım.
Bu mesleği yapmasaydım
BULUŞ YAPMAK İSTEDİM
Hep bir buluş yapmak istedim. Unutulmamak, tarihte iz bırakmak için.
İlk adımlar
ÇOĞU PREMATÜRE...
Akyazı’dan Mecidiyeköy’e geldik. Babam müteahhitlik yapıyordu. Okulu bırakıp yaşımı büyüterek 17 yaşında askere gittim. Döndüm, evlendim. Babamın işlerini devraldım. Hedefim hep çok büyüktü. Hiç küçük düşünmedim. Bir yığın apartman yaptım. Hepsi benim çocuklarım. Ama, ne yazık ki prematüre doğdu. Yapabileceğim bir şey yok. En sağlıklı çocuklarım, Selenium’lar.
Ünlü isimleri nasıl çekti?
PIRELLI’NIN PATRONU DA BURADA, ÇÜNKÜ...
Of’un dağ köyünden gelmiş bir çocuğum.Yaptığın her şey sen ve hedeflerinle ilgili. Bir de insanoğlu kalbinin derinliklerinden istediği zaman olur.
Selenium Twins’te bugün çok ünlü isimler var. Bir gün golf oynuyorum. Rahmi Koç’la tanıştım ve sattım. Sabancılar, kendileri geldi. Pirelli’nin patronu Marco Tronchetti Provera da öyle. Bill Clinton’a (ABD eski Başkanı) satacaktım, ama eşi Hillary Clinton bakan olunca olmadı. Birleşmiş Milletler de burada. Sadece bina, çok güzel olduğu için burayı seçmediler. Sinerji lazım. Marka, markayı çeker.
Dünyaya proje
ADALARA ANITSAL BİR PROJE
İstanbul, dünyanın en güzel şehri. Başbakana çok söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum: İstanbul, Avrupa ile Anadolu yakalarını birleştirir. Bu yetmezmiş gibi adaları var. Sivri Ada mesela. Büyük bir proje yapalım. Bakın o zaman nasıl markalaşıyor İstanbul ve markaları nasıl çekiyor... Devasa bir heykel, Fatih Sultan Mehmet, Atatürk heykeli ya da bir başka heykel yerleştirildi mi dikkatleri bir anda üzerinize çekersiniz.
Bugün tarihi bir öneme sahip olsa da Eyfel Kulesi gibi bir çelik yığını,?Türkiye’den çok daha fazla turist çekiyor.
Ne söylendi cevabı ne oldu?
OY BİLE VERMEDİM
Ben iktidara yakın değilim ama, uzak da değilim. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye için büyük bir şans. Efsunlu bir adam. Ama ona hiç oy vermedim. Bu da benim hatam. Geçmişten gelen siyasi bir görüşüm var ve maalesef dönemiyorum.
Ayrıca, madem yakındım, neden kazandığım Ali Sami Yen ihalesi iptal edildi de fiyatı rekor derecede yükselterek 461 milyon 500 bin liraya aldım. Bitmedi, son kez kazandığımda Başbakan, benimle pazarlığa oturdu. 10 milyonluk fark daha oldu.
Erdoğan Bayraktar (Çevre ve Şehircilik Bakanı ve bir dönem TOKİ Başkanı), hemşehrimdir. Beni hiç kollamadı. Mesela, Mecidiyeköy’de Tekel Likör Fabrikası’nın arazisi. 190 milyon liraya satıldı. Ucuz diye iptal edildi. 6-8 ay sonra 415 milyona aldım. Bu nasıl yakınlık peki?
İYİ Kİ BU KARARI ALMIŞIM: İyi ki inşaatçılığı seçmişim.
KEŞKE YAPMASAYDIM: Yaşananlar, yaşanması gerekenlerdir.
BİR GÜN MUTLAKA: Selenium markasını, dünyaya satmaya başlarsam işte o zaman başarılıyımdır.
EN ÖNEMLİ SERMAYEM: Dürüstlüğüm.
EN ÖNEMLİ TECRÜBEM: Gezmek ve görmek.
STRES: Besin kaynağım.
SPOR: Hafta içi sekiz, hafta sonu 20 kilometre yürürdüm. Üç yıldır azaldı.
PAZARLAR: Pazarları çiftliğimdeyim.
TATİL: En son Atina’da üç gün kaldım.
BENİM ŞEHRİM: İstanbul.
BENİM MÜZİĞİM: Türk Sanat Müziği’ni dinlerken göçüyorum, nereye gittiğimi ben de bilmiyorum. Kemençede yerimde duramam.
SON KİTABIM: Ben kitap okumadım. Görerek, yaşayarak tecrübe ettim.
SON FİLMİM: Hayalet ve Özel Bir Kadın’ı defalarca izlemişimdir.
EMEKLİLİK PLANI: Beş yıl sonra. Büyükler hep böyle denildiğini ama yapılamadığını söylüyor.
GÖZBEBEĞİ PROJE: Selenium Twins.
TÜRKİYE
Türkiye’nin en önemli sorunu
MARKAYA?ÇOK PARA ÖDÜYORUZ
En önemli sorunlardan biri, bugüne kadar yapılan binaların yüzde 90’ının kalitesiz oluşu ve bunların da ivedilikle değiştirilme ihtiyacıdır.
Makro sorun ise Türkiye’nin dünyanın üç lider ülkesi arasına girmesi hedefidir. Büyük düşünenler, bu hedefi bir sorun haline getirir. Ki, ben de onlardanım. ABD miadını dolduruyor. Avrupa da öyle. Yeni lider Çin, Hindistan ve 600 yıllık Osmanlı deneyimiyle Türkiye arasından çıkacaktır. Ancak, Başbakanımızın söylediği gibi Türkiye’nin henüz bir markası yok. Dünyaya çok ciddi marka parası ödüyoruz. Bir markanız olmadan da marka olamazsınız. Çok çalışmalıyız.
Yabancı
150 HEKTAR OLSA NE FARK EDER?
Yabancıya verilecek arazi 2 hektardan 30 hektara değil de, 150 hektara çıkarılsa ne fark eder? Toprağın bir metre üstü onundur. Altı senin. Yabancıları buraya çekeceksiniz ki, markalaşabileceksiniz.
Müteahhite sicil
CAN EMANET?ETTİĞİNİN?BELGESİ YOK
Brövesi olmayan kuaför yok. Sonuçta saçımızı emanet ediyoruz. Ama, canımızı, ailemizi emanet ettiğimiz müteahhitin brövesi yok. Böyle, olmaz.
Faiz artışı yaralar mı?
YAPILABİLECEK?BİR?ŞEY?YOK
Faiz, dünyanın problemi. Yapılacak bir şey yok. Hükümet, sert açıklamalar yapıyor. Gerekenden fazla faizin önünü kesiyor. Bankacıların da kendilerini korumaları lazım. Sonuçta bir Yunanistan örneği var.
Kriz kapıyı çalar mı?
DÜNYA DÜZENİ DEĞİŞİYOR
Türk müteahhiti yıkılmaz. Ama, dünyanın gidişatı belli değil. Maya’lara göre, 2012, dünyanın sonu. Nostradamus’a da katılıyorum. Ama bu son, yeni bir düzeni başlatacak.
Fiyatlar şişti mi?
YAŞAMANIN BİR BEDELİ OLMALI
Asla. Çok düşük. İstanbul’da yaşamanın bedelini ödeyemeyen yaşamamalıdır. İstanbul’un kendi içinde markalaşmış yerleri var. Mesela, Boğaz. Orada yalılar, metrekaresi 100 bin dolardan satılmalı. Beşiktaş, Kadıköy, Bağdat Caddesi gibi denizi iyi gören yerlerde de rakamın 20 bin dolarları görmesi lazım.
Arz, talebin üstünde mi?
YÜZDE?90 YIKILMAZSA...?
Mevcut yapı stokunun yüzde 90’ının kötü olduğunu varsayarsanız, yok öyle bir şey. 45 yıldır inşaat yapıyorum. Binaların nasıl yapıldığını biliyorum. İvedilikle yıkılmazlarsa milyonlarca insan ölecek.
Tamam, ben de o dönemde birçok bina yaptım. Ama, 1999’daki depremden sonra yapıların statik hesapları dört kat artırıldı. Ben müteahhidim, kural neyse onu uygularım. Birincisi bu. İkincisi, o günlerde demirler hurdadan çekmeydi. Üçüncüsü, çimento kalitesi düşüktü. Beton elle karılıyordu. Bütün bunları kontrol etmesi gereken de ben değil, devletti.
Şehre dönüşüm
GECEKONDUYA MECBUR MUYUZ
Bir şehir ve ülke düşünün ki yok, yok. Tarih, dört mevsim, coğrafya, doğal zenginlik ve daha çok şey... Ama, marka değil. Ne yazık ki bu, yapı kalitesiyle çok ilgili. Ve onu değiştirmek isteyenlere karşı çıkan statükocular...Türkiye’yi geriye götürüyorlar. Aydın diye geçiniyorlar, ama körler. Bu ülkenin vatandaşını gecekonduda yaşamaya mecbur kılıyorlar.
İstanbul silueti
NEDEN BİZİM?BİR?CENTRAL PARK’IMIZ YOK Kİ?
Tamam, tarihi yarımadayı mutlaka koruyalım. Dolmabahçe’deki Gökkafes silüeti bozanlardandır. Taksim’deki Park Otel de yıkıldı zaten. Ama, bu şehirde yeşil alanların çoğalması lazım. Neden ABD’deki Central Park gibi parklarımız yok ki? Şimdi diyecekler ki, ‘O zaman Ali Sami Yen park olsun’. Büyük düşünelim. Osmanlı’nın parkları bile daha büyük. Çocuklarımız, 100-200 metrekarelik parklarda oynuyorlar. Ufacık yerlerde küçük düşünmeyi öğreniyorlar. Minimum 300 dönümlük parklar yapmalıyız. Bunun da yolu yüksek binadan geçer.
Üretici finansman yapmalı mı?
ARTIK SİSTEM BU
Tabii ki yapacak. Artık, bu sisteme dönülmüştür. Bunda çığır açacak kişi de Ali Ağaoğlu’dur (Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı).
Koç’ların sektöre girişi
KALİTEYİ?ARTIRIRLAR
Bir gün Rahmi Koç’la (Koç Holding Şeref Başkanı) Nakkaştepe’deki binalarındayız. Selenium Twins’i de görüyoruz. ‘Senden daha zenginim’ dedim. ‘Niye’ dedi. Dedim ki, ‘Bankan var; yarın başkasının olacak. Beyaz eşya yapıyorsun, araba yapıyorsun; çürüyor atılıyor. Ama, 500 yıl sonra biri Boğaz’dan geçecek ve benim eserimi gösterip ‘Bak, bunu benim büyük büyük dedem yapmıştı’ diyecek. Ayrıca Rahmi bey çok inançlı, ülkesini çok seven biridir. Kendi kültürlerini ve güçlü kurumlarını sektöre aktarmaları, kaliteyi artırır.
Bakan Erdoğan Bayraktar hakkında
BİR AYAĞI CEZAEVİNDE BİR?AYAĞI MEZARDA
Erdoğan Bayraktar (Çevre ve Şehircilik Bakanı), Türkiye’ye çok faydası olabilecek bir ağabeyimiz. Kıymetini bilelim. Yok ince ayar, kalın ayar (Bakanın ‘Trabzonspor’un kupasını almak için de çok ince ayar çalışıyoruz’ sözünü kastediyor)... Karadenizli kitabın ortasından konuşur ve doğru söyler. Ben de ortasından konuşuyorum. İsteyen istediğini anlar.
Bakanın mütekabiliyet yasası için düzenleme yapması, cesaret ve vizyon ister. Markalaşmanın ve Türkiye’ye ekstra para kazandırmanın önemli bir adımıdır. Yasayı engellemek isteyenler, ülkenin geri gitmesini de isteyenlerdir.
Ne yapıyoruz biz bakanımıza? Ali Sami Yen için eleştiriyoruz. Stadı yıktık ve demir bile olmadığını gösterdik. Onun, bunu bildiğini ve bu sonuca ulaşabilmek için ne kadar mücadele ettiğini biliyorum. Aslantepe’de Galatasaray gibi bir kulübe yakışan stadyum yapıldı. Kabak, bakanın başına patladı. Ama, Bakan gibi çok iş yapan biri mutlaka hata yapacaktır. Çok iş yapan hata da yapacağı için ölebilir. Çünkü birilerini canını yakabilir. Veya hapse girebilir. Bu ihtimaller yüksektir. Ne yazık ki bu ülkeyi yönetmek için bir ayağın mezarda bir ayağın cezaevinde olacak. Yoksa başaramazsın.
YAŞAM
Benim mimarim
İSTANBUL’A?YAKIŞAN...
Modern mimari. Çünkü, İstanbul gibi dinamik şehire bu yakışır.
Benim mimarım
AROLAT
Emre Arolat’ı çok beğenirim.?Onun bir marka olduğunu düşünüyorum.
Hayran olduğum yapı
DÜNYADA?BİR?EŞİ?YOK
Yaptıklarım. En çok da Fulya’dakiSelenium Twins. Dünyanın tüm rezidanslarını gezerek yaptım. Ne kalite ne de estetik açısından dünyada bir eşi var. ABD’dekiler iddialıdırlar, ama kabadırlar.
Çocukluğum
ÇOK HAYLAZDIM
Çok haylazdım. Of’luyuz. Oradan Akyazı’ya, sonra Mecidiyeköy’e göçtük. 10 yaşındaydım. Eve yırtık pırtık gelmemişsem annem, ‘Hasta mı oldun’ derdi.
Çocuklarım
ÇOK?PARA?BIRAKMAM
İrfan, Cenk ve Tuğçe. İyi yetiştiler. Memleketlerine bağlılar, bayraklarına da... İnançlılar. Ama, hep inşaata emek verdim, çocuklara pek değil. Bana göre çocuk yetiştirmenin üç yolu var: Din, spor ve müzik ahlakları. Sadece biriyle yetişmişsen ‘iyisin’. İkisiyle birden yetişmişsen ‘çok iyisin’, üçü birden varsa ‘mükemmelsin’. Çocuklarımda din ve spor ahlakı var. Ama, müzik yok.
İrfan ve Cenk, benimle birlikte çalışıyorlar. Tuğçe mimari okudu. Ama, dışarıda çalışıp dayak yemesi lazım. Ben, şahsen çocuklarım için çalışmıyorum. Memleketim için başarmalıyım. Zaten çocuklara fazla para bırakacak da değilim. Onlara belki de bir dünya markasını bırakacağım.
İlk param
ÇÜRÜK RENAULT...
Sektör, gene krizde. Sene, 1979. Ben, 20 yaşındayım. İki daire aldım. Çok güzel para kazandım onlardan. O parayla da kendime Renault TS aldım. İki çamurluğu da çürüktü. Bugün Cadillac arabaya biniyorum ama, o keyifle aynı şey değil.
Ekibimde olmazsa olmaz
YALAN SÖYLEMEMELİ
Dürüstlük. Aslan yalan söylememeli. Sözünde durmalı. Müşteriyi parası alınacak kişi olarak görmemeli. Ve onun hep haklı olduğunu bilmeli.
İşyerinde şeytanın avukatı
ŞEYTAN AKIL ÇELER
Yoktur. Çünkü şeytan, şeytandır. Başkalarının da aklını çeler. Gerek yok.
Hobim
CEYLANIMLA UYUDUM
Hayvanları çok seviyorum. Seni kayıtsız severler. Seni öyle bir tek annen, bir de varsa kızın sever. Gümüşdere’de bir çiftliğim var. Şimdi bir de zebra getiriyorum. Tüm hayvanlarımı seviyorum ama, geyiklerden Saral’ın yeri ayrı, atlardan Osman’ın, bir de horozum Zampara’nın. Haftada dört-beş gün oradayım. Tek başıma onlarla konuşmayı seviyorum. Bir gün ceylanlarımdan biri hastalandı. Ne yapsam, iyileşmiyor. Gece yatağa alıp birlikte uyudum. Ben çocuğumla bile uyumadım hastalanınca. Kızım Tuğçe’nin çocuğu doğdu, çok seviniyoruz. Bir hafta sonra benim geyik de doğum yaptı. Torundan çok, geyiğin yavrusu kucağımdaydı.
Horon da büyük keyiflerimden. Selanik’e sadece horon için gittiğim olur.
Dostum
DOST?ACISI?ŞARKI YAPTIRDI
Çok dostum olduğuna inanırdım. Yaşadığım bir olayla, ‘Dostun sayısı, bir elin parmaklarını geçmez’ diyenlere çok hak verdim. O kadar etkilendim ki olaydan bir şarkı sözü yazdım: ‘Bir melekten farkım yoktu, Şu dünyaya geldiğimde’ diye başlar. Selami Şahin besteledi. Cimilli İbo istedi, verdim, okuyor. Sadece güfte yazmam.Türk Sanat Musikisi’ni iyi ve çok dik okurum. Büyük ses sanatçılarından birinin sesime yetişememişliği vardır. Genellikle, Oğuz Çarmıklı (Nurol Holding Başkan Yardımcısı) bizi organize eder. Hem dinleriz hem söyleriz.
Necla Ç. Unutmaz/Emlak Pazarı / Milliyet

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • AHMET ÖZBİR29 Ocak 2012 14:57

    İSTANBUL'UN ESKİ BİNALARI ACİLEN YIKILMALIDIR! Kıymetli müteahhidimiz doğru söylüyor, binaların nasıl yapıldığını onlar da bizler de çok iyi biliyoruz, deniz kumunun ayıklanmadan çimentoyla karıştırıldığını, acemi elemanlar tarafından gelişi güzel nasıl çalışıp ve de karıştırıp yaptıklarını çok iyi biliyor ve dertleniyoruz! Onun için diyoruz ki ESKİ BİNALAR YIKILSIN, YENİLERİ İSE RADYE SİSTEMLE YAPILSIN, PERDE BEDONLA YÜKSELSİN! Acilen İstanbul yıkılmalı aksi halde DEPREM YIKACAK VE DE TOZ-DUMAN EDECEK! Buna dur deyin kıymetli yetkililer, bizlerin insafına hiçbir şeyi bırakmayın, çünkü bizler menfaatçi yaratıklarız, anamızın, babamızın, ninemizin, eşimizin, evlatlarımızın ÖLMESİNİ İSTEYEN ZAVALLILARIZ!..