E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaYaşam-Magazinİstanbul'da hava kirliliği korkutuyor!---

İstanbul'da hava kirliliği korkutuyor!

İstanbul'da hava kirliliği korkutuyor!
25 Aralık 2015 - 13:21 borsaningundemi.com

İstanbul'da hava kirliliği her yıl artıyor. Bu yıl ise kirlilik neredeyse 2 katına çıktı

İstanbul’da hava kirliliği son günlerde iyice hissedilir bir hâl aldı. Sayılar, kentte hava kirliliğinin yıldan yıla arttığını gösteriyor. Geçen yıl da İstanbul'un 16 bölgesinde ulusal sınır 10 günden daha fazla aşıldı. Rekor ise 126 günle Eseryurt'ta. Üstelik ulusal sınır, AB standardının neredeyse iki katı...
 
İstanbul’un havasının ne kadar kirli olduğunu anlamak için Hava Kalitesi İzleme İstasyonlarının verilerini anlık paylaşan http://www.havaizleme.gov.tr/Default.ltr.aspx sitesine girmek yeterli. Burada İstanbul’da ve Türkiye’de kurulu hava kirliliği ölçüm istasyonlarının verilerine ulaşmak mümkün. En çok istasyonun bulunduğu il İstanbul. Özellikle yüksek basınç sisteminin etkili olduğu, yani kirleticilerin yükselme şansı bulamadığı, sisin çöktüğü zamanlarda İstanbul’da kirlilik bir ölçüm cihazına ihtiyaç bırakmayacak derecede hissediliyor. 2005 yılından bu yana, başta İstanbul ve diğer illerde hava kirliliği ölçümleri yapılmaya başlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde “Temiz Hava Bölge Müdürlükleri” oluşturuldu. Ölçümler bu bölge müdürlükleri tarafından toplanıp bakanlığa gönderiliyor. Bakanlık bu verileri internet sitesinde aylık, yıllık, günlük istatistik halinde yayınlıyor.
 
Kirlilik devam edecek mi?
 
Hava kirliliği ölçümlerinde anlık kirlilikten daha çok kirliliğin sürekli olup olmadığına bakılıyor. Sürekliliği ölçmek için de bir yıl boyunca kaç gün sınır değerlerin üzerinde kirlilik yaşandı verisi ortaya çıkarılıyor. Bu veri “Yılda kaç gün kirli hava solundu?” sorusunun yanıtını veriyor. Burada önem kazanan noktaysa sınır değerinin kaç olduğu? Türkiye’nin 2015 yılı itibariyle bir metreküp hava içindeki partikül madde (PM10) için belirlediği ulusal sınır değeri 90 mikrogram. Bu sayı 2012 yılında 140 mikrogramdı. Avrupa Birliği standardı olan 50 mikrogram sınırına Türkiye kademeli olarak 2024 yılında geçecek. 2014 yılında Türkiye’nin ulusal sınır değeri bir metreküp hava içerisinde 100 mikrogramdı. Bu sayı esas alınarak yapılan çalışma sonucu 'İstanbul’da kaç gün sınır aşıldı?' sorusunun yanıtı aşağıdaki grafikte.
 
En kirli ilçe...
 
Yukarıdaki grafik 100 mikro gram seviyesinin 2014 yılında hangi bölgede kaç defa aşıldığını gösteriyor. Eğer bu rakam AB standardı olan 50 mikrogram olsaydı yukarıdaki rakamlar çok daha büyük olacaktı. Yani bu bölgelerde sınır değerlerinin aşıldığı gün sayısı çok daha yüksek olacaktı. Türkiye’nin ulusal sınırı yüksek olmasına rağmen, İstanbul’da Esenyurt 126 gün, Ümraniye 45 gün, Başakşehir 39 gün ile İstanbul’un havası en kirli bölgeleri olarak öne çıkıyor.

Avrupa Birliği standardına göre eğer bir yerleşim biriminde yılda yedi gün sınır değer aşılırsa acil önlem alınması gerekiyor. Bu önlemler trafiğe çıkan dizel araçların sınırlandırılmasından okulların tatil edilmesine kadar gidebiliyor. Türkiye’de bu konuda bir standart oluşturulmuş değil. 2015 yılı verileri yıl henüz bitmediği için tamamlanmış değil. Yandaki grafikte aynı bölgeler için 2015 yılının 8 aylık verileri var. Bu tabloya bakıldığında Esenyurt ilçesi İstanbul’un en kirli havası olan ilçe olarak öne çıkıyor. İki yıl üst üste değerlendirildiğinde kirliliğin süreklilik arz ettiği de ortaya çıkan bir gerçek.
 
Türkiye'de 100 Avrupa'da 50
 
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Selahattin İncecik, İstanbul’un hava kirliliğini 1980’lerden bu yana takip ediyor. Konu ile ilgili çok sayıda uluslararası makaleye imza atmış olan İncecik, İstanbul’un büyük bir kısmının Avrupa Hava Kalitesi Standardı'nın altında olduğunu söylüyor. İncecik, Türkiye’deki standardın bir metreküp havada 90 mikrogram olmasına da itiraz ediyor. İncecik, Türkiye’nin de sınır değeri olarak AB’nin aldığı 50 mikrogram sınır değerini alması gerektiği görüşünde. İncecik, bu rakam baz alındığında İstanbul’un bir iki yeri hariç tümünün standartların üzerinde kirliliğe sahip olduğunu söylüyor. İstanbul’da 1980’lerde kömür yakılması nedeniyle oluşan kükürt dioksit kirliliği doğal gazın yaygın kullanımı ile birlikte kalmadı. Onun yerini şimdi partikül madde kirliliği aldı.
 
"Solunum yoluyla asla almamız gereken bu partiküllerin yayılmasının nedeni taşıtlar özellikle dizel araçlar. İstanbul’da 1980’lerde dizel araç oranı yüzde 5’lerdeydi, şimdi bu oran çok arttı. Kâğıt üstünde otomobillerin tamamı egzoz muayenesi ile kontrol altında. Ama bu kontrollerin lâyıkıyla yapıldığı kanaatinde değilim. Özellikle kamyonların kontrollerinde endişe duyuyorum. Avrupa artık dizelde Euro 6 dizele geçti, oralarda dizel kalitesi yükseliyor ama bizde yükselmiyor. İstanbul’da eski dizel teknolojisi ile çalışan bir yığın araç var."
 
"Standartlar aşılırsa sağlık tehlikeye giriyor demektir"  
 
Profesör İncecik’e göre kirliliğin bir diğer nedeni de, özellikle gecekondu bölgelerinde doğal gazın pahalı olması nedeniyle ısınmak için kömür kullanılması.
 
“Vatandaşı bu hava kalitesi indeksi konusunda bilgilendirmek lazım. TV’lerde ve gazetelerde halkın anlayacağı şekilde 'Yarın hava kalitesi çok tehlikeli, tehlikeli ya da tehlikesiz' diye bilgilendirmek gerekli. ”
 
"İkinci bir etki de gecekondu bölgelerinde pahalı olması nedeniyle soba kullanılması. Kömür kullanımı olduğu sürece kış döneminde partikül maddeden kurtulamazsınız."
 
İncecik, sınır değeri aşılması bir alarm durumu mudur? Ne ifade eder sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: 
 
"Alarmı ne zaman vereceksiniz? İnsanlar patır patır dökülünce mi vereceksiniz? Standartları aşıyorsanız sizin için kritik eşik açılmış demektir. Standart demek bundan sonrasına müsaade edilemez sağlık tehlikeye giriyor demek. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre hava kirliliği nedeniyle ölümler her yıl artıyor." 
 
Ne yapmalı?
 
Profesör İncecik, "Ne yapmalı?" sorusunun yanıtlarını da dört başlık altında topluyor:
 
1- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesinde hava kalitesi indeksi diye bir bölüm var. Vatandaşı bu hava kalitesi indeksi konusunda bilgilendirmek lâzım.
 
Yani 'Yarın hava ne olacak?' sorusuna yanıt verildiği gibi TV’lerde ve gazetelerde halkın anlayacağı şekilde 'Yarın hava kalitesi çok tehlikeli, tehlikeli ya da tehlikesiz' diye bilgilendirmek gerekli. Herkes ona göre programını yapar. Tehlikeli durum varsa çocuğunu parka götürecek olan götürmez, yaşlılar, hastalar sokağa çıkmaz. Bunun modellemesini yapmak çok kolay.
 
“Doğalgaz faturası ödeyemeyen kömür yakmak zorunda kalan insanlara bir formülle destek vermek lazım.”
 
2- Bu kadar kamyon şehrin içine girmemeli. Ulaşımı yerin altına almak yani metroyu yaygınlaştırmak lazım. Araç muayenelerini yapan şirket aynı işi Almanya’da hangi standartlarda yapıyorsa burada da o standartlarla yapmalı. Siz araçlara her türlü izni vermişsiniz, istediğiniz kadar partikül yayın diyorsunuz, ondan sonra da vatandaşa diyorsunuz ki seni kendi haline bıraktım. Ankara’daki bürokrasi kimin yanında olduğunu söylemeli motorlu araç üreticilerinin yanında mı? Yoksa sokakta yürüyen halkın mı yanında mı?
 
3- Kömür yakılması işine bir çözüm bulmak lazım. Kömür yakılmasına son verilmeli. Ekonomik gerekçelerle doğalgaz kullanamayan insanlar desteklenmeli. Doğalgaz faturası ödeyemeyen kömür yakmak zorunda kalan insanlara bir formülle destek vermek lazım. Bunun mekanizmaları yaratılmalı.
 
4- İstanbul son yıllarda tam bir şantiye görünümünde inşaat sahipleri İstanbul’a toz yağdırıyor. Bunun kontrol altına alınması gerekli. (Al Jazeera)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • İSTANBUL25 Aralık 2015 14:53

    minibüsler, halk otobüsleri adeta çevreyi zehirliyorlar, birde kentsel dönüşüm nedeniyle neredeyse şantiyeye dönen istanbul trafiğine hafriyat kamyonları eklenince olacağı bu, hele halk otobüsleri ve minibüsler adeta kamyon gibi çevreye zarar veriyorlar bunların mutlaka denetlenmesi ve çözüm bulunması gerekiyor, hatta mümkünse bunları tamamen trafikten men etmeli, bu araçlar artık dünya şehri olan istanbula yakışmıyor.