E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro Ekonomiİş dünyası büyüme rakamını nasıl yorumladı---

İş dünyası büyüme rakamını nasıl yorumladı

İş dünyası büyüme rakamını nasıl yorumladı
31 Mart 2016 - 14:35 borsaningundemi.com

Türkiye'nin büyüme verilerini değerlendiren iş dünyası memnuniyetlerini dile getirdi.

Kocaeli Ticaret Odası (KOTO) Başkanı Murat Özdağ,  Türkiye'nin geçen yıl yüzde 4 büyümesinin önemli bir başarı olduğunu bildirdi. 

Özdağ, geçen yılın büyüme rakamlarına ilişkin yaptığı açıklamada, TÜİK  verilerine göre üretim yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurtiçi hasılanın   2015'te bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla yüzde 4 artışla 131 milyar 289  milyon lira olduğunu hatırlattı.

Geçen yılın siyasi belirsizlik nedeniyle yatırımların ertelenmesi,  küresel finans piyasalarında dalgalanma, artan jeopolitik gerginlikler ve Avrupa  Birliği'nde (AB) devam eden durgunluk gibi ekonomik gelişmelere sahne olduğuna  dikkat çeken Özdağ, "Tüm olumsuzluklara rağmen ülke ekonomimiz geçen yıl yüzde  4'le dünya ortalamasının üzerinde büyüyerek önemli bir başarı yakalamıştır."  değerlendirmesinde bulundu.

Özdağ, tarım, sanayi ve hizmetler sektör kalemlerinin hemen hepsinde  görülen güçlü satış trendinin Orta Vadeli Program'da (OVP) öngörülen büyüme  hedefinin yakalanmasını sağladığını vurgulayarak, "Orta ve uzun vadede  sürdürülebilir yüksek büyüme patikasına geçebilmek için öncelikli yapısal  reformların hızla uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu nedenle önümüzdeki 6  aylık süreçte iş dünyası için sunulan reform hareketlerinin hayata  geçirilmelidir." ifadesini kullandı.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir,  Türkiye'nin 2015 yılında yüzde 4 büyümesine ilişkin, "Ekonominin gösterdiği  performans, küresel ekonominin içinde bulunduğu koşullar ve bizimle aynı  sınıftaki ülkelere baktığımızda bu büyümeye iyi denebilir." değerlendirmesinde  bulundu. 

Özdebir, yaptığı yazılı açıklamada, ASO olarak büyüme beklentilerinin  yüzde 4 civarında olduğunu belirterek, "Ekonominin gösterdiği performans, küresel  ekonominin içinde bulunduğu koşullar ve bizimle aynı sınıftaki ülkelere  baktığımızda bu büyümeye iyi denebilir." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelinin yüzde 4'ün üzerinde  bulunduğunu vurgulayan Özdebir, yüksek büyüme potansiyelini gerçekleştirmek için  öncelikle kafaların değişmesi gerektiğini savundu.

Dünyada, Sanayi 4.0'ın, Analitik 3.0'ın, yeni iş yapma yöntem ve  şekillerinin konuşulduğu bu ortamda iş dünyası ve sanayiciler olarak bir zihniyet  değişimine ihtiyaç duyduklarına işaret eden Özdebir, yeni bir dünya kurulurken,  bu dünyaya ayak uyduracak şekilde işlerini organize etmelerinin zorunluk  taşıdığını kaydetti.

Özdebir, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"Ocak ayında yatırım malları üretiminde yüzde 0,2, ithalatında ise  yüzde 17'lik bir düşüş olmuştur. Bu, insanların beklentisinin, yatırım  hedeflerinin çok iyimser olmadığını, yatırım ortamının iyi olmadığını gösteriyor.  Bunu çözmemiz, insanlara moral vermemiz, yatırım şevkini artırmamız azım."

Siyaset, Ekonomi ve Toplum  Araştırmacıları Vakfı (SETA) Ekonomi Araştırmacısı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl,  "2011'de cari açığın yükselmesiyle büyüme frenlenmişti. Şimdi büyüme trendine  yeniden girildi. Cari açığın da düşmesiyle bundan sonraki dönemde daha yüksek  büyüme rakamları için alan açılıyor" dedi. 

Karagöl, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı 2015 yılı  büyüme rakamlarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin, etrafındaki jeopolitik riskler ve geçen yıl geçirdiği 2  seçime rağmen 2009'un son çeyreğinden itibaren aralıksız 25 çeyrektir büyüdüğünü,  bunun da büyük önem arz ettiğini söyledi. Türkiye'nin büyüme rakamlarıyla G20  ülkeleri içerisinde 4'üncü sırada yer aldığını anlatan Karagöl, "2011'de cari  açığın yükselmesiyle büyüme frenlenmişti. Şimdi büyüme trendine yeniden girildi.  Cari açığın da düşmesiyle bundan sonraki dönemde daha yüksek büyüme rakamları  için alan açılıyor" diye konuştu.

Türkiye'nin dış ticaretinde son dönemde bir daralma görüldüğünü  anımsatan Karagöl, şunları kaydetti:

"İhracatta azalma var, ihracatın katkısı olsa daha yüksek büyümeden  bahsedebilecektik. Bütün bunlara rağmen yüzde 4'lük büyüme Türkiye ekonomisi için  önemli bir performans. Ekonomi kuruluşları rakamları aşağı doğru revize  ediyorlardı ama her çeyrekte daha büyük bir büyüme rakamı gördük. Son çeyrekteki  5,7 oranı çok önemli. Geçen yılki iki seçim ve içerideki koşullara rağmen  tahminlerin üzerinde büyüme olması önemli. Sanayi üretim endekslerinde bir işaret  vardı, bu endeksler büyümenin öncü göstergeleriydi."

Karagöl, reformların hayata geçirilmesi ve AB'deki parasal genişlemeye  bağlı olarak ihracatta artış görülmesiyle bu yıl yüzde 4,5'lik büyüme hedefinin  üzerine çıkılabileceğini bildirdi. Ekonomik büyümedeki artışa rağmen kurlardaki  değişim nedeniyle kişi başına milli gelirin düşüş gösterdiğini de hatırlatan  Karagöl, "Bu rakamın 10 bin doların üzerine çıkılması önemli, çünkü 10 bin dolar  psikolojik nokta. Bu patinajdan Türkiye'nin bir an önce çıkması gerekiyor.  Reformların hayata geçirilmesi, katma değerli ve Ar-Ge değeri yüksek ihracatın  artırılmasıyla Türkiye ekonomisini temsil eden, ülkenin yüksek gelirli ülkeler  arasına girmesinde önem taşıyan bu rakam artacaktır" değerlendirmelerinde  bulundu.

'KRİZE DÖNÜŞME RİSKİNE KARŞI TAMPONLAR VAR'  

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin  Toprak ise Türkiye'nin büyümesinin önemli ölçüde yurt içi talebe dayandığını,  yurt dışı talebin etkisinden bahsedilemeyeceğini söyledi.

Asgari ücret ve hükümetin telafi edici harcamalarının büyümeye imkan  verdiğini ifade eden Toprak, "Bu verimlilik artışı, teknolojik gelişme sonucu  oluşmuş bir büyüme değil. Bütün dünyanın krizde olduğu bir dönemde Türkiye'deki  politika yapıcıların basiretli tavırlarıyla ekonominin dar boğaza girmesi  önlendi. Bunu sağlayan kamu harcamaları ve telafi edici maliye politikası  araçları oldu. Ancak bunun da maliyeti var. Bu, hedefin üstünde gerçekleşen  enflasyon ve fiyat dalgalanmaları olarak karşımıza çıkıyor" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin en büyük dış avantajının enerji ithalat fiyatlarındaki  düşüş olduğuna dikkati çeken Toprak, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin henüz orta gelir bariyerini aşmaya yakın olduğunu  söyleyemeyiz. Avantajımız finansal sektör sermaye yeterliliği açısından gerekli  rakama sahip. Özel sektörün yurt dışı yükümlülükleri yönetilebilir düzeyde ve  takipteki alacaklarımız çok yüksek düzeyde değil. Bütün bunlar Türkiye  ekonomisinin yapısal olarak kırılgan olmadığını, bir krize dönüşme riskine karşı  tamponlarının olduğunu gösteriyor. IMF de bu tespitleri önemli ölçüde yaptı ve  yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye yeni ve  yenilenmiş bir vizyonla 13 sene önceki o şevkini yeniden yakalarsa büyüme  rakamlarını artırabilir."

İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek,  2015 yılı son çeyreğinde yüzde 5,7'lik büyümenin yüksek olduğunu ve sanayi üretim  rakamları başta olmak üzere gelen öncü rakamlardan yüksek büyümenin beklendiğini  vurguladı. Yülek, "Ancak gerçekleşme, beklentilerin de üzerinde oldu. Bunun  sayesinde 2015 büyümesi de yüzde 4'e ulaştı. Harcama tarafından bakıldığında  büyümenin, son çeyrekte daha da yükselen iç tüketim, kamu tüketimi ve yatırımlar  sayesinde gerçekleştiği görülüyor. Düşen ihracat bu kalemin etkisini negatif hale  getirirken, kısılan ithalat pozitif büyüme etkisi oluşturdu" ifadelerini  kullandı.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)