E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündem'İmza'nın hikayesi... ---

'İmza'nın hikayesi...

'İmza'nın hikayesi...
01 Ağustos 2014 - 03:50 borsaningundemi.com

Fadıl Akgündüz'ün "Türkiye'nin en büyük fabrikası olacak" dediği yerli otomobil fabrikasının tabelası bir ahıra kapı oldu

Maldivler'deki otel projesinin de patlamasıyla yeniden gündeme gelen Fadıl Akgündüz (Jet Fadıl), 2000'li yılların başında yerli otomobil vaadiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Siirt'te temelini attığı fabrikanın akıbeti de Jet Fadıl'ın diğer projeleri gibi hüsranla sonuçlandı. Bülent Mumay, Jet Motor'un hikayesini Hürriyet'te anlattı. İşte o yazı: 

Fadıl Akgündüz… O tartışmasız Türkiye’nin en büyük hayal tüccarı. “Jet” hızıyla batırdığı işlerin sonuncusu “Müslümanların da bir adası var” diye pazarladığı Maldivler projesi oldu. Başbakan Erdoğan’ın “Yerli otomobil üretecek babayiğit arıyorum” çıkışından 10 yıl kadar önce Jet Fadıl öyle bir “İmza” attı ki… Avrupalı Türklerin parasıyla otomobil fabrikası hayali, ahırlara kapı oldu.

Maldivler'de “İslami usullere uygun” tatil projesinin patlamasıyla yeniden gündeme gelen Fadıl Akgündüz’ü Türkiye çok daha büyük bir iddiasıyla tanıdı: Yerli otomobil! Ülkede siyasi bir dönüşümün yaşandığı 2000’li yılların başında yaşanan bu hikâye son olacağa da benzemiyor…

3 Kasım 2002... AKP’nin 12 yıllık iktidarını başlatan, Türk siyaset tarihinin en önemli tarihlerinden biri. Bu seçimler ülkedeki birçok dengeyi alt üst etti. Hürriyet’in 4 Kasım manşetindeki gibi “Sosyal patlama sandıkta oldu.”
12 Eylül sonrası ülkenin ilk sivil iktidarını yıllarca yöneten ANAP da, yılların “umudu” Ecevit’in partisi DSP de, Demirel’in kurup Çiller’e emanet ettiği kıratı DYP de baraj suları altında kaldı… Sandık patlamıştı bir kere.

Bu seçimlerde Meclis’in çok büyük çoğunluğu yeni isimlerden oluşmuştu. Kuşkusuz bunlardan en ilginci, Siirt Bağımsız Milletvekili Fadıl Akgündüz’dü. Peş peşe patlayan girişimleri, Avrupalı Türklerden yatırım vaadiyle topladığı paralarla adından söz ettiren Akgündüz, kurduğu şirketin ön adını lakap edinmişti: Jet Fadıl.

Tutamadığı vaatleri, batırdığı projeleri, topladığı paraları iç etmesiyle ünlü Akgündüz; oyları alıp dokunulmazlık zırhına kavuşabilmek için ceylan derili koltuğa oturmayı kafasına koymuştu.
 
Denizi getirmek artık vaat olmaktan çıkmıştı siyaset tarihinde. Daha yaratıcı vaatler, daha iyi göz boyayacak sözlere ihtiyaç vardı. “Jet” hızıyla ortaya bir vaat attı Fadıl Akgündüz: “Siirt’te otomobil fabrikası kuracağım…” 
Daha Erdoğan’ın “yerli otomobil üretecek bir babayiğit” arayışına girmesine 10 yıl vardı. Hatta Erdoğan, o sırada siyasi yasağından dolayı başbakan bile olamamıştı. 
Ama yine de Akgündüz, Siirt'teki bir başka hayal kırıklığı olan havaalanının yakınında, şaşaalı bir törenle ‘Jet Motors' otomobil fabrikasının temelini attı.



Siirt’te otomobil fabrikası kurmak… Ülkenin büyük pazarlarına, ihracat limanlarına yüzlerce kilometre uzak bir kentte böyle bir yatırımdan söz etmek, hayalden öte bir şeydi. Yıllarca siyasetin yerine getirmediği vaatlerle yaşayan kentin, yine tutulmayacak ama bu kez büyük bir vaade ihtiyacı vardı.

Her büyük hayali inandırıcı kılmak için, önce zemini oluşturmak gerekiyordu. Onlarca televizyon kanalından canlı yayın saati satın alındı. Tanju Çolak’lı Sergen Yalçın’lı basın toplantılarında, İngiltere’de tasarlanan “İmza” adında konsept bir otomobil bile sergilendi. 3 Kasım yaklaşıyordu. Siirtlilerin hayallerini süsleyen şey o sıra Jet Motors’du. Zenginleşmek, gençlerinin iş sahibi olmasıydı. Bu fabrikayı kurmanın imkânsızlığını yazan, “Fabrika açılırsa anıracağım” diyen gazetecileri eşekli protesto eylemleri yapılıyordu kentte.



Ve sandık 3 Kasım’da Siirt’te başka türlü patladı: DEHAP 26 bin, AKP 14 bin, Fadıl Akgündüz 11 bin, ANAP 8 bin oy aldı. DEHAP ve ANAP baraja takılınca, AKP ve CHP birer milletvekili çıkarmış, Jet Fadıl da bağımsız milletvekili seçilmişti. Siirt’i bir sevinç dalgası kapladı. Sanki kent bir Bursa, bir Detroit olacaktı. Seçimden birkaç ay önce kentin 10 kilometre dışında bir tabela ve bir kulübeden oluşan “fabrika” alanında zafer turları atılıyordu.

“Sonra birden, aniden…” Siirt’teki seçimlerin iptal edilmesi gerekti. Dönemin Başbakanı Abdullah Gül ile dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan’ın seçilme engelini kaldırma konusunda anlaşmışlardı. Sıra, Erdoğan’ı “şiirden dolayı mahkum edildiği” kentten vekil seçtirmeye gelmişti. 
 
Akgündüz lacilerini çekip Meclis’e daha yeni gitmiş, kaydını tamamlayıp rozetini takmıştı. Sadece yemin töreninde de olsa Genel Kurul salonunda ceylan derisiyle tanışmış, mebus havasına girmişti.

Ve 2 Aralık... Seçimin üzerinden tam bir ay bile geçmeden… YSK, Siirt’in ücra bir köyünde seçim boykotu yapıldığı gerekçesiyle kentteki seçimleri iptal etti. Türkiye’de ve Avrupa’da binlerce mağdur yaratan Jet Fadıl, bu kez kendi “mağdur” olmuştu. Vekillik de dokunulmaz olma hayali de suya düşmüştü.  Akgündüz’ün diğer sattığı hayaller gibi, artık bu hayali satmanın âlemi kalmamıştı.

2004 yerel seçimlerinden önce gazetem beni, bölgeden kulis yazmak üzere doğduğum kent olan Siirt’e gönderdi. Açıkçası ben talip olmuştum. Kentteki gelişmelere bizzat tanık olmak istemiştim. Belediye başkan adaylarıyla, vatandaşlarla sohbet ettikten sonra DHA muhabiri Turan Koyuncu’ya, “E hadi beni otomobil fabrikasına götürsene” diye rica ettim. Arabaya atlayıp birlikte kentin batısına doğru yol aldık. “Jet Motors” tesislerine gelmeden önce “Siirt Havalimanı” tabelasını görünce durmak istedim. Merak ettim çünkü uçakla gidemediğim Siirt’e Diyarbakır üzerinden gelmiştim… Hiçbir şirketin o dönem sefer yapmadığı, ama her an uçak inecekmiş gibi alanda görev başında bekleyen çalışanlarla kısa bir sohbetten sonra gülümseyerek ayrıldım.

Ve ilk Jet Motors tabelasıyla karşılaşma anı. Hafiften bir heyecan duymadım desem yalan olur. Doğduğum kentte bir otomobil fabrikasının kuruluşuna tanıklık etmek, açıkçası inceden bir gurur veriyordu. Uzaktan bir çit görüntüsü ve kırmızı bir tabela... Yaklaştıkça tabeladaki kararma dikkatimi çekti. Güneşin ışık oyunlarından biri olmalıydı… Yakınlaştıkça, “Hafifçe bir paslanmadır canım..” diyerek araziden içeri girdik. Kapıda kimsenin olmaması, bir güvenlik görevlisinin hoşgeldiniz dememesi açıkçası içimi burktu. Ama olsundu, tesislere gelmiştik. Ve “ofis” yazan oklu tabelayı takip edip içeri girdik. Siirt seçmeninin yaklaşık bir yıl önce yaşadığı şoku, bir buçuk yıl gecikmeli olarak yaşadım. Ne fabrika inşaatı vardı ortada, ne de birilerinin çalıştığı bir ofis. Kapısı penceresi uçmuş, “cabrio” bir ofis vardı. İçeride yağmur bile yağıyordu.



“Jet Fadıl”, Formula 1 tabiriyle, duble yapmıştı bu kez. Avrupalı Türklerin paralarını, Siirtli seçmenin hayallerini çalmıştı. Önce havaalanı, ardından otomobil fabrikası şoku. Bir günde bu kadarı fazlaydı… Hayalet fabrika ile uçaksız havalimanından kente geri dönerken, kırmızısı bol ama rengi yine siyaha çalmış bir tabelaya daha çarptı gözüm… Sıvasız bir evin yanındaki ahırın kapısıda..
Önüne durunca okudum: “JM (Jet Motors) Otomobil fabrıkası inşaat alanı…” Siirtlilerin seçim umudu ahıra kapı olmuştu.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (3)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • alper_tunga01 Ağustos 2014 08:51

    hakan2772 bey ileriki zamanlarda türkiyede aynı arjantinin durumuna düştüğünde şahlanın hayalleri çok olanları göreceğiz sanırım siyasetçiler gigi atmasyonu seviyorsun ama gerçekler acı ve kacınılmaz 10 yıllık bir borçlanmaya bak geleceği kestir tavsiyesindeyim satılacak birşeyde kalmadı artık

  • hakan277201 Ağustos 2014 06:35

    İşte hayallerin sonucu türkiye şahalanıyor baronların ve muhalefetin istememesine rağmen.Allahın inayeti ve halkın gücüyle

  • hakan277201 Ağustos 2014 06:33

    Hayallerle gerçekleşir herşey hayalleri olmayanın geleceği de olmaz.Ama yaptırırlarmıydı baronlar müsade edermiydi ki jet fadıla fabrika kurmayı yaptırtmazlardı ve öyle oldu.