E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriİKİNCİ DİP OLUR MU?---

İKİNCİ DİP OLUR MU?

İKİNCİ DİP OLUR MU?
13 Ağustos 2010 - 04:28 borsaningundemi.com

Piyasaları iki günde endişe sardı: İkinci dip yaşanır mı?

Yaşanır; yok yaşanmaz… ‘İkinci dip' ile acaba ne kastediliyor? Ya da ilk dip ne zaman ve nasıl oldu? Sanırım krizin dip noktası derken, küresel mali krizden söz ediliyor. Yani Eylül 2008'de Lehman Brothers'ın batması ile resmen başlayan ve 2009 yılının belli bir zamanında en derin noktasını yapan mali kriz. Halbuki bence ‘dip' denen nokta, mali krizde değil de ekonomide dip olmalıdır. Ne olursa olsun, ne mali sektördeki ne de ekonomideki en aşağı/en dip noktayı oluşurken göremiyoruz. Ancak daha sonra ele geçen verilere bakarak "Ha o tarihte mali piyasalar ve ekonomi dibe vurmuş" diyebiliyoruz. Türkiye için krizde dip noktası bizce 2009 yılının ilk üç ayı içinde bir zamandı. O dönemde hem İMKB endeksi en düşük düzeye indi hem de (sonradan açıklanan ekonomik büyüme verilerine göre) ekonomik küçülme en yüksek düzeye çıktı. Yani dibi geçeli neredeyse 15 ay olmuş; şimdi bir ikinci dip olasılığından söz ediliyor. Ama bu olasılıktan söz edilen noktada İMKB endeksi 60 bin puana yakındır ve ekonomik büyüme artık eksiden çıkarak artıda seyir etmektedir. Yani bizce ‘ikinci dip' demek yerine (çünkü ikinci dip ancak eksiden artıya geçmeden yeniden eksiye dönülürse olur), mali piyasaların çözülmesi ve büyümenin yeniden yavaşlaması demek gerekebilir. Bu satırları izleyenler bileceklerdir, biz zaten sonbahar döneminde Avrupa kaynaklı bir ekonomik çalkantı bekliyoruz. Bunun nedenini de şöyle açıkladık: Avrupa ilkbahar aylarında yaşadığı kamu maliyesi krizini aşmamıştır; yani Avrupa'nın kamu maliyesi açığı ve bu açığın finanse edilmesi sorunu aşılmamıştır. Sadece araya yaz ayları girdiği için bu sorun beklemeye alınmıştır. Eylül ayı ile birlikte piyasalar tatilden tamamen geri dönünce, özellikle Yunanistan, Macaristan, İrlanda, Portekiz ve hatta İspanya ve İtalya gibi ülkelerin kamu açıklarının sürdürülemez olduğu ve finanse edilemeyeceği ortaya çıkacaktır. Yani bu ülkelerde biri borçlarını çeviremeyecek; borçlarını ödeyemeyecektir. Peki borçlar kime ödenemeyecek? Sana ve bana mı? Tabii ki değil; bankalara ve fonlara ödenemeyecek. Çoğunlukla Alman, İngiliz, Fransız ve Avusturya bankaları bu işten çok zararlı çıkacaklar. Hani geçenlerde bir ‘stres testi' yapıldı ve bir sorun bulunmadı ya, işte o ‘sorunsuz' bankalarda aslında sorun olduğu ortaya çıkacak. Önce devletler bazı bankaları kurtaracaklar; sonra "Artık bu kadar kurtarma yapamayız" diye düşünerek bir ya da birkaç bankanın batmasına sessiz kalacaklar. Yani ‘işaret fişeği' atılacak. Sonrası malumdur; mali piyasalar yine acayip panik olacak, kimse kimseye güvenmeyecek ve kredi vermeyecek, ‘credit crunch' denen kredi arzı darlığı (hatta yokluğu) yaşanacak. İşte bu, ikinci dip senaryosudur. Ya Türkiye? Yani biz ne yapacağız? Türkiye son aylarda ciddi biçimde diğer Avrupa ülkelerinden ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinden ayrışıyordu; ayrışmanın temel nedeni de Türkiye'de 2009 yılının ikinci yarısından sonra sağlanan mali disiplindi. Bu mali disiplin, ‘mali kural'ın yasalaştırılması çalışmasına kadar götürülmüştü. Ama şimdi referandum ve genel seçim endişeleri nedeni ile mali kural askıya alındı. Halbuki mali piyasalar mali kuralın (en geç ekimde) yasalaşacağını düşünerek Türkiye'yi fiyatlamışlardı. Şimdi küresel anlamda ufak bir panik havası yaşanan bugünde mali disiplin arayışından geriye atılan bu adım ekonomimize olan güvenin sürmesi açısından tehlikeli olabilir. Türkiye'de politik ortamın bu kadar gerildiği bir ortamda en son isteyeceğimiz şey ekonomik bir çalkantı idi. Ama korkarız dış kaynaklı bir ekonomik çalkantı kapımızı çalmaktadır. ERTUĞ YAŞAR - REFERANS

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)