Son günlerde iflas erteleme haberleri dikkat çekiyor. Bu tür davalarda müessesenin kötü niyetle kullanıldığına ilişkin tartışmalar yapılıyor. Adalet Bakanlığı, tam da bu süreçte, ifl as erteleme davalarına bakan asliye ticaret mahkemelerinde “karar kalitesini artırmak” amacıyla önemli bir değişiklik için çalışma başlattı. Dünya'nın haberine göre, bu mahkemelerde 2011’de geçilen “tek hakim” sisteminden tekrar “üç kişilik heyet” sistemine dönülüyor. Bakanlık Kanunlar Genel Müdürlüğü tasarı taslağı üzerinde çalışmaya başladı. İlgili çevrelerden görüş talep etti. ‘Heyet’e geçilmesini olumlu bulan iş çevreleri, ifl as erteleme kararlarının zaman zaman bütün bir sektörü kilitleyebildiğini, çözümün uzman mahkemeler ve nitelikli kayyımlarda olduğunu savunuyor.
Son günlerde hem ifl as erteleme haberleri hem de müessesenin kötüye kullanıldığına ilişkin tartışmalar artarken, Adalet Bakanlığı, önemli bir girişim başlattı. İfl as erteleme davalarına da bakan asliye ticaret mahkemelerinde “karar kalitesini artırmak” amacıyla önemli bir değişiklik için düğmeye basıldı. Bu mahkemelerde 2011’de geçilen “tek hakim” sisteminden vezgeçilerek tekrar “heyet” sistemine dönülüyor.
Kanunlar Genel Müdürlüğü 8 Ocak 2014 tarihli bir yazı ile ilgili çevrelerden görüşlerini talep etti. Henüz tasarı şeklinde olan çalışmanın önce Bakanlar Kurulu’nda taslak haline getirilmesi ardından da bu ayın sonunda ‘yeni bir torba yasa’ ile kanunlaşmasının beklendiği öğrenildi. Ayrıca yasalaşması beklenen tasarı taslağı ile bu mahkemelerde alınacak kararların temyiz edilmesinin de önü açılmış olacak.
Adalet Bakanlığı’nın görüş talep ettiği metinde “Bakanlığımızca adalet hizmetlerinin daha etkili, hızlı ve verimli sunulmasına yönelik çeşitli çalışmalar yürürlükte olup ticaret mahkemelerinin yapısı da bu çalışma konularından birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, 2011 yılında yapılan değişiklikle ticaret mahkemeleri tek hakimli hale getirilmiştir. 09/02/2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla bu düzenleme yapılmış olup; değişiklik gereğince söz konusu mahkemeler 2011 yılı Temmuz ayından itibaren tek hakimli olarak çalışmaktadırlar” denildi.
Yeni yapılanmadan sonra Bakanlığa bazı görüşlerin intikal ettiğine dikkat çekilen yazıda, tepkilere iki farklı görüşün hakim olduğu not edildi. Yazıda şöyle denildi: “Ticaret mahkemelerinin bazı davalarda heyet halinde çalışması gerektiğini savunanlar; miktar ve nitelik olarak önemli davalarda heyet halinde çalışmanın uyuşmazlığın tarafl arına daha fazla güven vereceğini, karar kalitesini yükselteceğini, ağır sorumluluğun paylaşılmasına imkan vereceğini ifade etmektedir. Bu görüşe taraftar olanlar ayrıca heyet denetiminden geçmeksizin tek hakim tarafından verilen bazı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının ekonomi dünyası açısından mağduriyetlerine sebep olduğunu ileri sürmektedir. Mevcut sistemi savunanlar özetle ‘Heyetli mahkemede yargılama süresinin daha uzun olduğunu, tek hakimli sisteme ilişkin uygulamada sonuçların henüz alınmadığını, karar kalitesi bakımından heyetli ve tek hakimli dönem arasında fark olmadığını’ savunuyor.”
Heyetlerin bakacağı 4 konu Değiştirilmesi planlanan 5235 Sayılı Kanun’un ‘Hukuk mahkemelerinin kuruluşu’ başlığındaki 5. Maddesi’nde şu değişiklikler öngörülüyor: “Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur ve mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri 500 bin TL’nin üzerinde dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın aşağıda belirtilen uyuşmazlıkların tüm yargılama safh aları heyetçe yürütülür ve sonuçlandırır:
1- İflas, iflasın ertelenmesi, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato, yeniden yapılandırmadan kaynaklanan davalar,
2- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hakimin kesin olarak karara bağlayacağı talepler hakkındaki talepler,
3- Şirketler ve kooperatifl er hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve bunlarına ilişkin davalar, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk, davaları, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalar, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalar,
4- 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanununda ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanuna göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlar, iptal davaları, ile hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine ilişkin davalar”
İş dünyası ‘heyet’i olumlu değişikliği ‘yetersiz’ buldu Öngörülen değişiklikle ilgili, Bakanlık tarafından görüşüne başvurulan iş dünyası ise ‘tek hakim’den vazgeçilmesini olumlu buldu. Ancak iş dünyası temsilcileri ‘ifl as erteleme başvuruları, sadece başvuruyu yapan şirketi ve alacaklılarını değil, bulunduğu sektörde çalışan diğer firmaları ve dolayısıyla tüm sistemi etkiyor’ diyorlar. Bunun için iş dünyasının önerdiği çözüm önerileri ise şöyle: •
• Atanan kayyımların iş niteliğine göre seçilmesi: Atanan kayyımlar genellikle mali uzman. Sadece rakamsal değerleme yapmaya çalışmaları ifl as erteleme prosedürünün kanunda yer alma sebebine aykırı. Hayatında demir- çelik tesisi, çelik boru görmeyen bir kişinin çelik boru üretim tesisine kayyım atanması, sürecin sonuç vermemesine neden oluyor. Atanan kayyımlar firmanın iştigal konusunda uzman olmalı.
• Uzmanlık mahkemeleri kurulmalı: Yıllarca uzmanlaşmış bir hakimin, ilgisiz bir mahkemeye atanması zaman ve kaynak israfı oluyor. Fikri haklar ve deniz ticaret mahkemeleri gibi uzmanlık mahkemeleri kurulmalı.
• Nitelikli hakimlerin teşvik edilmesi: Hakimlere mutlaka ticaret hukuku alanında tezli yüksek lisans yapma zorunluluğu getirilmeli. Doktora yapanlar teşvik edilmeli. Bu doktora da seçilen belli üniversitelerde yapması sağlanmalıdır.
• Nitelikli bilirkişi: Nitelikli bilirkişiler mevcut ücretlerle çalışmadığı için emekli ya da meslekte işi olmayan kişiler bilirkişilik yapıyor. Özel ve teknik bilgi gerektiren vakaların çözümünde nitelik şart. Bilirkişi ücretlerinin bir bölümünün devlet tarafından karşılanabilir. Maliyet hesaplanırken, adalete olan güvenin tesisi şeklindeki faydanın da hesaba katılması gerek.
Ertelemede kötü niyet korkusu İş dünyasında ifl as ertelemelerin suiistimal edilebileceği endişesi var. İşadamları, ifl as ertelemesi alan firmaların süreç sonunda borçlarını ödemediği iddiasında. Bu konuda şu görüş dile getiriliyor: “Türkiye’de ifl as ertelemelerden borçlarını ödeyerek çıkan yok. Alacaklılarını vazgeçmeye zorluyorlar. Oluşturdukları fonu da başka işlere yatırıyorlar. Mahkemeler üç ay sonrasına gün atıyor. Oysa bilirkişi belki raporunu bir ayda hazırlıyor. Sistem yavaş işliyor. Alacakların tahsil edilememesi sektör bazında domino etkisi yaratıyor.”
İflas ertelenmesi, borca batık bir şirketin mali durumunun düzelmesi mümkün ise ifl asının önlenmesini amaçlıyor. Şirket mahkemeye inandırıcı iyileştirme projesi sunuyor. Bu projeyi
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.