İbretlik bir borsa hikayesi

Spekülatörlerin kuklası konumundaki kişiler için ibretlik bir hikaye… 

Tunceli doğumlu olan Hüseyin Dağlıyan, kendi halinde bir sıvacı ustası. Bir gün alışveriş yaptığı nalburun sahibi Şenel Öncel aracılığıyla Bakırköy’de bir dükkanın boya işini alıyor. Dükkanın sahibinin meşhur spekülatör Y.K.’nın kız kardeşi olduğunu bilmiyor. İşin hak ediş bedelinin iki üç katı para ödenince kendisini Şenel Öncel’e borçlu hissediyor.  Birkaç boya badana işi sonrası Y.K., Kayhan A., Avukat Sadık A. başta olmak üzere çok sayıda isimle tanışıyor. Avukat Sadık borsa çevrelerinde çok tanınan bir isim ve çok sayıda spekülatörn dosyasına bakıyor.

HER ŞEY HESAP AÇMA TEKLİFİYLE BAŞLIYOR

Zaman zaman akşam buluşmaları, yemekli içkili sohbetler derken Hüseyin Dağlıyan, Şenel Öncel’den borsada hesap açma teklifi alıyor. Y. K.’nın da içinde bulunduğu ekip ile 8-10 aracı kurum gezerek hesaplar açılıyor. Hüseyin Dağlıyan şok bir iddiayla, “Sonradan anladım ki, aracı kurumların müdürleri ayarlanmış. Önüme konulan kağıtlara ben imza atıyorum ama hesapların Y. K. yönetiminde olduğunu herkes biliyor” diyor.  
İnşaatlarda boyacılık yaparak hayatını kazanmaya çalışan Dağlıyan, Transtürk Holding hisselerinde 01.11.2004-03.11.2004 tarihinde yapılan operasyonda yakayı ele veriyor. Çünkü şirketin yüzde 10’undan fazlası Hüseyin Dağlıyan’ın hesaplarına aktarılıyor. Dağlıyan olanlardan evine gelen bir tebligat ile haberdar oluyor. SPK, tarafından 54 bin lira para cezasıyla cezalandırılıyor ve hakkında suç duyurusunda bulunuluyor. İtirazlar sonucu ceza 30 bin liraya iniyor ama Dağlıyan’ın ödeyecek gücü olmadığı için hayatı alt üst oluyor. Yuvası yıkılıyor, Rusya’ya kaçmak zorunda kalıyor. Sonrası mı? Kendisi anlatıyor. 
İşte borsa tarihine geçecek ibretlik bir mağduriyet hikayesi… 

“SOHBET, MUHABBET, AKŞAM YEMEKLERİ DERKEN SAMİMİYET İLERLEDİ”
-Hüseyin Bey, borsayla nasıl tanıştınız?
-Biz yardım sever insanlarız. Anadolu’da birçok insan böyledir. Bir dostumuz yardıma ihtiyacı olursa bir şekilde yardım ederiz.

-Memleketiniz neresi?
-Tunceli

-Nasıl tanıştınız bu arkadaşlarla?
 İş ortamında tanıştım. Bakırköy’de bir dükkanın işini almıştık.

-Boya badana işi mi?
-Evet. Dükkan, Y. K.’nın kardeşi üzerine alınmıştı. Adliyenin yukarısında bir yerdeydi. Gittik, orayla anlaştık,  ciddi bir para verdiler, yaklaşık 2-3 misli bir fiyat. Sohbet, muhabbet, akşam yemekleri falan derken samimiyet ilerledi… 

-Yemeği kimle yiyordunuz?
-Y.K. geliyordu genellikle. 

-Hangi tarihte?
-2004-2005. Beni Y.K. ile tanıştıran Şenel Öncel’dir.

-Şenel Öncel kimdir, nereden tanıyorsunuz?
-O da borsacı. Şenel Öncel’i de bu işe sokan ise Kayhan A.’dur. Bizler inşaat işi yapıyoruz, bu işlerden para kazandığımız için oturduğumuz yerler bellidir girip çıktığımız mekanlar bellidir. 20 senedir ben aynı restoranda giderim, değişmez. Bu tanışma faslında bin liralık işi bana beş bin liraya vermiştir. O da kendilerince iyi niyet göstergesi yapmıştır. Biz de bu niyetin altında kalmamışızdır. Bir gün bana dedi ki; “Borsa oynamam yasak, benim yerime imza atar mısın?”. Ben de, “Bu işin bana zararı var mıdır?” diye sordum, “Yok” dediler. 

-Ş. Ö. senin eskiden tanıdığın birisi mi?
-Evet, çocukluktan tanıdığım birisi. Annesini, babasını, eşini tanırım. Aslında onlarla tanışmama öncülük eden Şenel Öncel’dir. Babasının bizim mahallede nalbur dükkanı vardı, ben de onlardan alışveriş yapardım. 
Bana biri iyilik yaptılar diye ben de ricalarını geri çevirmedim. Türk olarak altında kalmayız bu iyiliklerin diyerekten düşünmeden “Tamam” dedim. Ama avukatlara da sordum;  “Bu borsanın bana yansıyacak cezası nedir?” diye. Hepsi ağız birliği etmiş gibi, “En fazla 2 yıl borsa oynayamazsın, yasak gelir” dediler. Zaten ben de borsa oynamadığım, borsayı bilmediğim için çokta umurumda olmadı. Bu yüzden tekliflerini kabul ettim. 

-Teklifleri aracı kurumlarda hesap açmak mıydı?
-Evet. “Hesap açalım” dediler, birçok aracı kurumda hesap açtılar. Benden vekaletname aldılar. 8-10 tane aracı kurumda hesap açtılar. Sanıyorum her aracı kurumda bunlarla çalışan bir tane adam vardı. Hiç benim elime para geçmiyordu, sadece imzadan imzaya gidiyordum. Sadece bir sefer gittim Takasbank’tan para çektim. O da kar payı idi. Onun dışında aracı kurumlardan hiç para çekmedim. Avukatına ciddi ödemeler yapıyorlardı bunlar. Avukatın parasını biz götürüyorduk Şenel Öncel ile beraber. Avukatın Sarıyer’de bir villası vardı. Elden para götürüp veriyorduk kendisine.

“ARABANIN BAGAJI PARA DOLUYDU”
-Niçin avukata bu kadar para veriyorlardı?

-Avukata niçin para verdiklerini tam olarak bilemiyorum. Avukat işin neresinde bilmiyorum ama bana göre işin ortasında tam göbeğindeydi. 

-Avukatın parasını neden siz götürüyordunuz da onlar götürmüyorlardı?
-Para Şenel Öncel’in arabasının bagajındaydı.

-Bagajda mı taşıyordunuz o kadar parayı? Ne kadar bir paraydı? Ağzına kadar para mı doluydu bagaj? 
-Evet, para doluydu.

-Arabanın markası neydi?
-Toyota tarzı bir araçtı. 

-Bu kadar para ‘nereden geliyor, neden elden dağıtılıyor?’ diye kuşkulanmadınız mı? Ya da siz de bundan ‘pay alalım’ diye düşünmediniz mi?  
-Ben işin para yönünde değildim ki! Arkadaşlar böyle bir şey yapıyorlar, rica ediyorlar, ben yardım etme yönündeydim işin. Sonra, gel zaman git zaman, olay gerçekleşmiş paralar yatırılmış, çekilmiş, hesaplar açılmış kapanmış… Bana bir ceza geldi o zamanın parası ile 54 bin YTL.

-Hesaplar siz olmadan nasıl kapanmış?
-Demek ben baştan imzalamışım böyle bir şey.

-Ceza geldiğini öğrenince ne yaptınız?
-Kayhan A.’u aradım, Y.K.'nın görme şansım olmadı zaten. Aradım Kayhan’ı, “54 milyar para cezası gelmiş ne yapacağız, bu işi halledin” dedim. Bana, “Tamam halledeceğiz falan” dedi. SPK’ya, “Benim sorumluluğum yoktur” diye bir dilekçe yazdık gönderdik. Oradan 54 bin lira ceza 30 bin olarak geri döndü, 24 bin indirimle... 

-Cezayı ödediniz mi peki?
-Açıkça bin lirayı da ödeyecek durumum yoktu. Ondan sonra Şenel Öncel' gittim,  “Alın bunu halledin” dedim.  “Tamam abi” dedi. Gitmiş, bankadan vergi dairesine bin beş yüz lira ödeme yapmış. Daha sonra bir talimat daha geldi ve bu paranın tamamının bir seferde ödenmesi gerektiği yazıyordu. Yapılan anlaşmalar sonucu git-gel derken, dediler ki, “En azından yarısı ödensin”. Ben artık K. ile de görüşemiyorum, telefonları değiştirmişler. Tek yakınımda kalan Şenel, onu da hiç bırakmıyorum yakınımdan uzaklaştırmıyorum. Her ay, “Abi yatıralım” diyorlar, ama yatırmıyorlar.  İlk yüzde 50’sini yatırmamızı istiyorlar, bu yüzden ben de bunlara bastırıyorum. Ellerinde bazı hisseler vardı ve onlardan gelecek paralarla taksit taksit ödemek istediler, ben de onu kabul etmedim. Ben değil zaten vergi dairesi kabul etmiyor. Hiç ceza ödenmedi 1.500 lira dışında. Evime haciz geldi, evi taşımak zorunda kaldım. Eşimden boşanmak zorunda kaldım. Sonra aynı cezadan 20 ay hapis cezası geldi. 

-Yargılama sürecinde hiç mahkemeye gidip bu olanları hakime anlatmadınız mı?
-Gittim, en son mahkemeymiş onda da karar verildi.  

-Senin avukatın yok muydu, para götürdüğünüz avukat sizi savunmadı mı?
-Yoktu, kimse yoktu. Parayı Şenel götürüyordu, ben yanında bulunuyordum. Zaten avukat ile genellikle büroda görüşmüyorduk, İstanbul’un çeşitli yerlerinde görüşüyorduk. Büro harici yerlerde…

“MAHKEME BAŞKANI BANA 20 AY HAPİS CEZASI VERDİ”
-O zaman avukatın bürosunun Sarıyer tarafında olduğunu nereden biliyorsun?
-Bir sefer gittim, şimdi gitsem bulamam ama.

-Yargı sürecinde Ş.’de mi sana destek olmadı?
-O bana her türlü garantiyi vermişti, ‘kefilin benim’ diye. Hiçbir avukat gelmedi, hep savunmamı kendim yaptım. En sonunda mahkeme başkanı bana “Y.K.’nın adresini nasıl bilmezsin?” diyerek 20 ay hapis cezası verdi. Tutanaklarda da yazıyor. Boya yaptığım dükkanın yerini biliyorum ama açık adresini bilmiyorum. 

-Parayı neden bagajda taşıyordunuz, ben hala bunu anlamadım…
-Bazen bankaya da yatırıyorduk, bir yerden alıp bir yere götürme işlemini Şenel yapıyor, ben de onunla birlikte dolaşıyordum.  

-Senin işin yok muydu, boya badana yapmıyor muydun?
-Boş zamanlarımda gidiyordum. 

-İki yıl hapis cezası yedikten sonra Yargıtay’a itiraz aşamasında sana yardımcı olmadılar mı, cezayı yedikten sonra bunlarla bir daha görüşmedin mi?
-Mahkeme aşamasında Y. burada yoktu zaten, yurt dışına gitmişti. Sadece Şenel buradaydı. Zaten Kayhan, çok zeki bir adam, ulaşamadık bir daha. 

-Hapis cezası sonrası ne yaptın?
-İki yıl hapis cezası aldım ve sonuç olarak Rusya’ya gittim.  Üç ay önce geldim. 

-Ceza ne oldu peki?
-Temyize son günde itiraz ettim. Temyizden ne karar çıktı bilmiyorum. 

-Rusya’ya gittikten sonra bu adamlarla iletişimi tamamen kopardın mı?
-Evet, hiç görüşmedim.  Ama haberlerini alıyorum orada burada diye. 

-Vergi dairesine olan ödeme ne oldu?
-Hala duruyor, ödeyemedim.

-Eşinle bir daha görüşmedin mi?
-Eşimi, işimi her şeyimi kaybettim.  İşim, gücüm, her şeyim mahvoldu. Dairem vardı en son onu da verdim birisine haciz gelmesin diye, akıbetini bilmiyorum. 

“SPK’YA İSİMLERİ VERMEDİM, EN BÜYÜK HATAYI BURADA YAPTIM”
-Rusya’ya gidip 5-6 yıl orada çalıştıktan sonra neden döndün?
-Dönmem lazım artık bu işi iyi ya da kötü çözmem lazım diye bir karar aldım. 

-Nasıl çözeceksin?
-Buradan bir adım attık, bir şekilde çözeceğim. 

-Bundan sonra ne yapacaksın? 
-Son bir defa görüşeceğim. 

-Ne diyeceksin? Para mı isteyeceksin?
-Hiç para istemeyeceğim, “Vergi dairesine olan borcu kapatın” diyeceğim. 

-Eskiden ödemeyenler şimdi niye kapatsınlar ki…?
-Ödeyecekler. 

-Borç ne kadar oldu?
-28 bin beş yüz lira. 

-Aradan 10 yıl geçmiş belki affa uğramıştır. Sordun mu Maliye’ye?
-Af olmamış. Sorduruyorum, halen gözüküyor.  Bir bankaya kredi kartı için başvurdum karşıma bu çıktı. 

-Bu arada inceleme döneminde SPK’dan seni çağırıp ifadeni almadılar mı?
-Çağırdılar. Süzer Plaza’daki gözetimden çağırdılar. Ama ben arkadaşların başı belaya girmesin diye isimlerini vermedim, en çok da buna pişmanım. En büyük hatayı burada yaptım. Keşke o zaman her şeyi anlatsaydım. Bugün bunları anlatmamın nedeni de bu birileri ders alsın bu ve benzer tuzaklara düşmesinler. 
SPK’ya gittiğimde, “Sen ne iş yapıyorsun?” diye sordular. “Boyacıyım” dedim. “Bu kadar parayı nereden buldun dediler?” Ben de arkadaşlardan borç aldığımı falan söyledim. 

-Bu süreçte o avukattan yardım istemedin mi?
-Bir sefer Şenel’in bir işi vardı görüştük. Sarıyer’de bir çay kahve içtik. O da Y.K'dan çok yakınıyordu. O kadar işlerine koşuyorum bana gerekli ödemeleri yapamıyorlar gibisinden şikayetde bulunuyordu. Sonuç olarak benim 10 senem gitti, yaşlandım. Yaptıklarımdan pişmanım. 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.