Hisse senedi piyasasında endişeler var

Nisan ayı BofA Merrill Lynch Fon Yöneticisi Araştırması’na göre, yatırımcılar hem hisse senedi hem de tahvillerde aşırı değerlemenin bir değer balonu yaratacağından endişeli.
Hisse senedi piyasalarının aşırı değerlendiğini düşünen yatırımcıların oranı, küresel ölçekte 2000 yılından bu yana görülen en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Küresel ölçekli araştırmaya katılan yatırımcılar arasında, hisse senetlerinin aşırı değerlendiği görüşüne
sahip olanların oranı Şubat ayındaki net yüzde 8 ve Mart ayındaki net yüzde 23 seviyesinden bu ay net yüzde 25’e yükseldi. Bu sonuç her ne kadar yüksek olsa da, 1999 yılındaki net yüzde 42’lik rekor seviyenin gölgesinde kalıyor.
Diğer taraftan, tahvil piyasalarının aşırı değerlendiğini düşünen yatırımcıların oranı da, araştırma tarihinde görülen en yüksek seviyeye ulaştı. Küresel araştırmaya katılan yatırımcılar arasında tahvillerin aşırı değerlendiğini düşünenlerin oranı Mart ayındaki net yüzde 75 seviyesinden bu ay net yüzde 84’e çıktı. Aynı zamanda, piyasaların karşı karşıya olduğu en yüksek kuyruk riskinin “hisse senedi balonu” olduğunu görüşen yatırımcıların oranı da, Şubat ayındaki net yüzde 2 seviyesinden bu ay net yüzde 13’e yükseldi.
Küresel araştırmaya katılan şirketler arasında, bu aşırı değerlemenin temel kaynağının ABD olduğu görüşü hâkim. ABD’nin küresel ölçekte en aşırı değerlenen bölge olduğunu düşünen yatırımcıların oranı net yüzde 68 seviyesinde. Öte yandan, küresel araştırmaya katılan yatırımcılar arasında, Avrupa ve Japonya başta olmak üzere, diğer tüm bölgelerin düşük değerlendiği görüşü hakim. Bu görüşlerin temelinde, Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası’nın parasal teşvik programları uyguladığı bir dönemde ABD’nin ise faiz oranlarını artırma yoluna gideceği fikri yatıyor. 
Yatırımcıların büyük çoğunluğu Fed’in bu faiz oranı artırımını üçüncü çeyrekten önce gerçekleştirmeyeceğini düşünse de, araştırmaya katılanların yüzde 85’i faiz artırımının bu yıl içerisinde gerçekleşmesini bekliyor.
BofA Merrill Lynch Araştırma Yatırım Baş Stratejisti Michael Hartnett, yaptığı açıklamada, “Nisan ayına ait araştırmanın sonuçları, küresel yatırımcıların küresel ölçekte mali politikalar beklediklerini gösteriyor,” şeklinde konuştu. Avrupa Hisse Senedi ve Kantitatif 
Stratejisti Manish Kabra ise, “Temel göstergelerin hisse senetlerine yönelik olumlu görünüşü desteklediği Avrupa’da bir nevi rasyonel coşkunluk hakim. Ancak yatırımcıları artık değerlemelerde ucuza kaçıldığını düşünmüyorlar,” açıklamasında bulundu.

Yatırımcılardan doların değerine yönelik endişe sinyalleri

Fed’in parasal sıkılaşmaya başlamakta olduğu gerçeğiyle yüzleşen yatırımcılar, para birimlerinin artan dalgalanmalardan etkilenebileceğini düşünüyorlar. Küresel araştırmaya katılanlar arasında, dalgalanmalara karşı en zayıf varlık sınıfının para birimleri olduğunu düşünen yatırımcıların oranı, Mart ayından bu yana 5 puan artışla yüzde 18’e ulaşmış durumda.
Doların euro ve yen karşısında değerinin üzerinde işlem gördüğünü düşünen yatırımcıların oranı giderek artıyor. ABD dolarının değerinin üzerinde işlem gördüğünü düşünen yatırımcıların oranı hızlı bir değişimle, net yüzde 13 seviyesine ulaştı: Şubat ayında yatırımcıların net yüzde 12’lik kesimi ABD dolarının değerinin altında işlem gördüğü 
görüşündeydi.
İki ay önce yatırımcıların net yüzde 24’ünün aşırı değerlendiğini düşündüğü euroda bu ay hakim görüş, net yüzde 8 ile euronun düşük değerlendiği yönünde. Araştırmaya katılanların ufak bir çoğunluğu (net yüzde 2) yenin değerinin altında işlem gördüğünü düşünüyor  iki ay 
öncesinin hakim görüşü net yüzde 12 ile yenin aşırı değerlendiği yönündeydi. Değerlemelere dair bu görüşlere rağmen, yatırımcıların büyük çoğunluğu önümüzdeki yıl doların değer kazanacağını, euronun ise değer kaybedeceğini düşünüyor.

Euro coşkunluğu azalıyor

Mart ayına damgasını vuran euro çılgınlığının etkisi azalmaya başlamış durumda, ancak Nisan ayı araştırmasında Avrupa hisse senetlerinin halen cazibesini büyük ölçüde koruduğu göze çarpıyor. Avrupa hisse senetlerinde portföylerinde gösterge üzerinde olan varlık 
yöneticilerinin oranı, Mart ayındaki net yüzde 60’lık rekor seviyeden bu ay net yüzde 46’ya gerilemiş durumda. Önümüzdeki yıl portföylerinde ağırlığını en çok artırmak istedikleri bölge olarak Euro bölgesine işaret eden yatırımcıların oranı da, Mart ayındaki net yüzde 63 
seviyesinden net yüzde 37’ye geriledi.
Bölgesel araştırma, Avrupalı yatırımcıların bölgeye dair değerlemeler hakkındaki görüşlerinin değiştiğini ortaya koydu. Mart ayında yatırımcıların net yüzde 3’ünün değerinin altında işlem 
gördüğünü belirttiği Avrupa hisse senetleri, bu ay ise yatırımcıların net yüzde 10’u tarafından aşırı değerlenmiş olarak tanımlandı. Öte yandan, önümüzdeki yıl şirket kârlılıklarında artış bekleyenlerin oranı geçen ayki net yüzde 69 seviyesinden bu ay net yüzde 73’e yükseldi.
Japonya da yatırımcıların favori bölgeleri arasındaki yerini koruyor. Japon hisse senetlerinde gösterge üzerinde olan yatırımcıların oranı geçtiğimiz aydan bu yana 2 puan düşüşle net yüzde 38’e gerilemiş olsa da, bu sonuç 2006 yılından bu yana alınan en yüksek dördüncü sonuç olma özelliği taşıyor. Diğer taraftan, önümüzdeki yıl portföylerinde Japon hisse senetlerinin ağırlığını artırmayı planlayan yatırımcıların oranı da net yüzde 10’dan bu ay net 
yüzde 22 seviyesine yükseldi.

Büyüme potansiyeli mi, değer mi?

Varlık yöneticileri şu an Teknoloji ve Lüks Tüketim Ürünleri gibi büyüme potansiyeli taşıyan sektörleri tercih ediyor olsalar da, küresel ölçekte yatırımcılar büyüme potansiyelinden ziyade değere önem vermeye başladıklarının sinyallerini veriyorlar. Araştırma, önümüzdeki 
yıl “yüksek değerli” sektörlerin “yüksek büyüme potansiyelli” sektörlerden daha yüksek performans göstereceğini düşünen yatırımcıların oranının ani bir artışla, Mart ayındaki net yüzde 6 seviyesinden net yüzde 25’e sıçradığını ortaya koydu. Bu artış, Bölgesel Araştırma’ya katılan Avrupalı yatırımcılar arasında daha da belirgin: yüksek değerli sektörlerin daha iyi performans göstereceğini düşünen Avrupalı yatırımcıların oranı bu ay net yüzde 17 seviyesinde gerçekleşti. Geçtiğimiz ay net yüzde 22’lik kesimin aksi yönde görüş 
belirttiği düşünüldüğünde bu, yalnızca bir ay içerisinde 39 puanlık bir değişim anlamına geliyor.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.