Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki bir örgüt üyesine ait heykelin kaldırılması sırasında çıkan olaylara ilişkin, yaşananları çözüm sürecine yönelik provokasyon olarak niteleyerek, "HDP kesimiyle de görüşüldü. Onların da katiyen onayladığı bir şey değil. Onların da bilgisi olan bir şey değil. Onlar açısından da bu bir provokasyondur" dedi. Çözüm süreci hakkında da konuşan Atalay "Oluşacak yeni heyetimizin Kandil'le de direkt görüşmesini arzu ediyorum. Devlet kurumlarımız gerekirse Kandil'le gerekirse başka yerlerle de görüşürler. Çünkü bu işin artık son adımlarının belirlenmesi safhasındayız. Yasa çerçevesinde, eylem planının olgunlaşması için gereken her görüşme yapılır" dedi.
Atalay, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki bir örgüt üyesine ait heykelin kaldırılması sırasında yaşanan olaylara ilişkin soru üzerine Atalay, "heykel olayının" aniden çıktığına dikkati çekti. Kendisinin çözüm süreciyle ilgili önemli açıklamaları ve HDP'nin İmralı ziyaretinin ardından, daha önce varlığından kimsenin haberi olmadığı bu heykelin ortaya çıktığını belirten Atalay, bir iki gazetenin de bunu haber olarak verdiğini, çözüm sürecinden mutlu olmayan kesimden de beyanatlar geldiğini aktardı. Olayın araştırıldığını ve kabul edilebilir olmadığını dile getiren Atalay, mülki idarenin, jandarmanın da olayla ilgili fazla bilgisi bulunmadığını, basına yansıdıktan sonra haberdar olunduğunu anlattı.
Atalay, "Bugün gereken yapıldı ve yapılır. Böyle şeylere de müsamaha edilmez. Şöyle görürüz bu olayı, bu işleri yürüten de bir kişi olarak, sürece provokasyondur. Provokatörler her yerde var. Orada var, başka yerlerde var, siyaset içinde var, maalesef basın içinde de var. Sürekli 'bu tür şeyler olsa da büyütsek, çözüm süreci yürümüyor diye haber yapsak' diyen hevesliler de var. Hepsinin işbirliğiyle bu provokasyon böylece atlatılmış oldu" değerlendirmesinde bulundu.
"HDP kesimiyle de görüşüldü. Onların da katiyen onayladığı bir şey değil. Onların da bilgisi olan bir şey değil. Onlar açısından da bu bir provokasyondur" diyen Atalay, "Olan bir cana oldu, yazık oldu" ifadesini kullandı. "Heykelin dikilmesi önceden engellenemez miydi?" sorusuna karşılık Atalay, "Olabilirdi ama bölgeden bize de bilgi gelmedi. Belki bölgedekilerin de bilgisi olmadı. Çünkü bu kırsal kesimde ve son anda, yani haberlere yansıdığı gün oraya dikilmiş oldu" dedi.
"KANDİLLE GÖRÜŞÜLÜR" Çözüm süreci kapsamında "eve dönüşler takvime bağlandı mı?" sorusu üzerine Atalay, süreç kapsamında atılan adımları anlattı. Süreçle ilgili bir yol haritası üzerinde çalıştıklarını anımsatan Atalay, bu süreçte görüşme heyetlerinin genişleyeceğini, MİT dışında Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığından da katılım olacağını aktardı.
"Oluşacak yeni heyetimizin Kandil'le de direkt görüşmesini arzu ediyorum" diyen Atalay, "Devlet kurumlarımız gerekirse Kandil'le gerekirse başka yerlerle de görüşürler. Çünkü bu işin artık son adımlarının belirlenmesi safhasındayız. Yasa çerçevesinde, eylem planının olgunlaşması için gereken her görüşme yapılır" ifadelerini kullandı.
Eve dönüşlerin sağlanması için yasal düzenleme gerekip gerekmediği sorusuna Atalay, tüm bunlardan önce bütün eylemlerin durması gerektiğini söyledi. Bölgede haraç toplandığını, oy kullanmada baskı yapıldığını anlatan Atalay, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili de bu tür olaylara müdahale edildiğini bildirdi.
Asayiş olaylarına İstanbul'da, Ankara'da olduğu gibi buralarda da müdahale edileceğini vurgulayan Atalay, İçişleri Bakanlığını, silahlı kuvvetleri, jandarmayı, yasa dışı, baskı, tehdit eylemlerine müdahale edilmesi gerektiği konusunda uyardı. Atalay, bu tür olayların çözüm süreciyle irtibatlı olmadığını, yasa dışı eylemlere göz yumulmayacağını belirtti.
Çözüm sürecine ilişkin izleme kurulu oluşturulmasının gündemde olup olmadığı sorusuna karşılık Atalay, bu yönde bir talep olduğunu, eylem planı içerisinde bu tür mekanizmaların düşünülebileceğini ancak nihai kararın verilmediğini kaydetti. Örnek olarak, akil insanlar heyetinden böyle bir mekanizma geliştirilebileceğini belirten Atalay, bu konunun karara bağlanmadığını yineledi.
"GEREKİYORSA YENİ YASALAR ÇIKAR" "Geri dönüş için yasa var mı dediniz. Gerekiyorsa yeni yasalar da çıkar" diyen Atalay, "Herkesin aklına af geliyor" denilmesi üzerine, şunları kaydetti: "Af kavramı kullanmıyoruz. Eve dönüş çok kapsamlı bir şey. Suça karışmışlar, karışmamışlar, örgüt mensupları, lider kadrolar... Bakın dünyada bu sorunları çözenler bu konuların hepsini çalışmıştır. Gerekiyorsa yasalar çıkmıştır. Çıkar, yine de bunlardan tereddüt etmemek lazım. Bir defa Türkiye'de büyük bir sorunu çözüyorsunuz. 30 yıldır devam eden adeta iç savaş. Cenazeler geliyor, anneler çocuğu askere gitme zamanı gelirken tir tir titriyor. 'Nereye gidecek, tabutu mu gelecek?' Öbür taraftaki anneler, 'dağa gidiyor orada ne olacak?' Böyle bir ülke olmaz."
Devletin kendine düşen sorumluluğunun büyük kısmını yerine getirdiğini belirten Atalay, eve dönüşle ilgili düzenlemelerin devletin en önemli sorumluluklarından biri olduğunu, bununla ilgili ciddi araştırmalar, analizler bulunduğunu söyledi. "Bundan sonra karşı tarafta yapacak çok şey var" ifadesini kullanan Atalay, "Ne bekliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Yol haritasını ortaya koyacağız, dışarıya çekilme, silahı bırakma, sonra da insanların eve dönüşü, eve dönüş süreçleri, hem örgütü hem Mahmur'u. Sonra bunların Türkiye'de hayatın içinde normal hayatlarını yaşaması. Türkiye normal ülke olsun istiyoruz. İstediğimiz başka bir şey değil" diye konuştu.
"SINIRIMIZIN İÇİNE DOĞRU BÜYÜK BİR RİSK GÖRMÜYORUZ" Irak'taki son durum ve IŞİD tehdidine son verilmesinin çözüm sürecine katkısının olup olmayacağı sorulması üzerine Atalay, bu konudaki tavırlarının belirgin ve tutarlı olduğunu belirtti. Irak'tan Türkiye'ye doğru gelen büyük göç dalgasının olduğunu ifade eden Atalay, aynı zamanda bölgede Yezidilerin ve Türkmenlerin sorunlarının bulunduğunu söyledi. Irak'taki olaylarla ilgili durumu çok hassasiyetle izlediklerini vurgulayan Atalay, "Türkiye olarak şu anda doğrusu biz kendi sınırımız veya sınırımızın içine doğru büyük bir risk düşünmüyoruz, görmüyoruz. Ama insani boyutlarda da, oradaki olayların sonucu, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
20 BİN KİŞİLİK KAMP Başta Türkmenler olmak üzere bölgeye yapılan yardımlara ilişkin bilgi veren Atalay, Dohuk'a 15 kilometre mesafede 20 bin kişilik Türkmen kampı kurulduğunu belirtti. Söz konusu kampı kurmanın 20 bin kişilik bir şehir kurmak gibi olduğunu ifade eden Atalay, altyapı çalışmalarının hızla devam ettiğini bildirdi.Kampa taşınmaların bir-iki gün içinde başlanmasının planlandığını dile getiren Atalay, yaklaşık 50 bin Yezidi nüfusun şu anda hareket halinde olduğunu söyledi.
Türkiye'ye 2 bin civarında Yezidi'nin geldiğini ifade eden Atalay, "Türkiye, Yezidiler konusunda dünyaya örnek olacak, hızlı bir çalışma yürüttü. Hem Türkmen kardeşlerimize hem Yezidilerle ilgili şu andaki bu çalışmalarımız sürüyor. Bu konuda Türkiye'ye hiç kimse 'üzerine düşeni yapmadı' anlamında birşey söyleyemez" dedi.
"Sınıra doğru bir hareket beklemiyoruz değil mi" denilmesi üzerine Atalay, "Şu anda büyük bir hareket yok. Şu anda biraz daha rahatlama da var hatta" karşılığını verdi.
"BÜTÜN SURİYELİLERİ SUÇLAMAK YANLIŞ" Ülkelerindeki olaylar nedeniyle Türkiye'ye sığınan Suriyelilerle ilgili bazı kentlerde olayların çıktığı hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Atalay, küçük olaylara bakarak genel değerlendirmelerde bulunulmaması gerektiğini söyledi. Türkiye'de yaklaşık 1 milyon 200 bin Suriyeli olduğu bilgisini paylaşan Atalay, bunlardan 220 bininin kurulan 22 kampta kaldığını kaydetti. Kampların genellikle sınır şehirlerinde bulunduğunu ifade eden Atalay, "Bu kamplarımızın hepsi uluslararası standartların çok üzerinde ve iyi yönetiliyor. Bu kamplarımızda hiçbir sorun yok. Sağlığından eğitimine her şey karşılanıyor" dedi.
Uzun süre çadırda, konteynerde kalmanın kolay olmadığına dikkati çeken Atalay, imkanı olan bazı Suriyelilerin de şehirlere geldiğini hatırlattı. Bunların arasında sürenin uzamasıyla ihtiyaç sahibi durumuna düşenlerin olduğunu anlatan Atalay, "Genel manada Suriye'den gelen vatandaşlarımız çok uyumlu insanlar. Her yerde vatandaşlarımız da bunlara çok yardımcı oldular. Bir iki yerde, bir-iki olay çıktı diye bütün Suriyelileri suçlamak yanlış" diye konuştu.
"KAMPLARDA HALA BOŞ YER VAR" Bu konularda herkesin dikkatli ve sabırlı olması gerektiğini belirten Atalay, şunları kaydetti: "Bunlar bizim misafirimizdir. Biz, bir açık kapı politikası uyguladık. Çevremizde insanlar hayati tehlikedeyken kapını kapatamazsın. Irak'tan gelenler de şimdi geliyor. Dolayısıyla Türkiye hep böyle bir bölgede olmuştur, tarih boyu bu tür sorumlulukları almıştır. Onlardan birini yine şu anda aldık ve bunu yönetmeye çalışıyoruz. İnşallah iyi yöneteceğiz. Ben bu tür sorunların da büyüyeceği gibi bir kanaat içinde değilim. Kamplarımızda hala boş yer var, şu anda 30 bin kişilik. Valililerimize de bunu söyledim. Suriye'den gelen kardeşlerimizin dilencilik gibi konumlarda görünmelerinden biz de rahatsızlık duyuyoruz. 'İhtiyacı olanları, bu tür sorunları olanları kamplarımıza gönderin' diyoruz. Bu görüntüler iyi değil. Mahalli idarelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız çok ciddi yardımlarda bulundular. Kamplarımızda hala boş yer var."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.