Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, Dünya Bankası olarak iki hedefleri olduğunu belirterek, "2030 yılına kadar aşırı yoksulluğu sona erdirmek ve gelişmekte olan ülkelerde nüfusun en alt yüzde 40'lık kesimi için "paylaşılan refahı" arttırmak." dedi.
Kim yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Son çeyrek yüzyılda yoksullukla mücadelede muazzam bir ilerleme kaydettik. 1990 yılında dünya nüfusunun yüzde 36'sı veya bir başka deyişle 1,9 milyar kişi günde 1,25 $'dan az kazanıyordu. Önümüzdeki yılk bu oranın yüzde 12'ye düşeceğini tahmin ediyoruz bu 25 yıllık bir dönemde üçte iki oranında bir azalma anlamına geliyor. Yani, önümüzdeki yıl aşırı yoksulluk içinde yaşayan insan sayısı 1990 yılına göre 1 milyar kişi daha az olacak.
Bu büyük bir ilerleme. Ancak, kalan yaklaşık 1 milyar insanın yoksulluktan çıkmasına yardımcı olmak çok daha güç olacak. Özellikle her gün tahmini olarak 450 milyon insanın yoksulluğa uyandığı Sahra Altı Afrika bölgesinde olmak üzere daha yapmamız gereken çok iş var.
Dünya Bankası olarak bizim iki hedefimiz var: 2030 yılına kadar aşırı yoksulluğu sona erdirmek ve gelişmekte olan ülkelerde nüfusun en alt yüzde 40'lık kesimi için "paylaşılan refahı" arttırmak. Paylaşılan refahı arttırmak, küresel ekonomideki büyümenin sadece
çok az sayıdaki şanslılar için değil aynı zamanda tüm toplum üyelerinin yaşamlarını iyileştirmesini sağlamak için çaba sarf etmeyi gerektiriyor. Gelişmekte olan ülkelerde nüfusun en alt yüzde 40'lık kesiminin gelirlerini arttırmayı ve gıda, barınma, sağlık, eğitim ve iş gibi hayatın temel gerekliliklerine olan erişimlerinin arttırılmasını gerektiriyor.
Temel olarak, bireysel gelirleri arttırmak önemli olmakla birlikte, bu paylaşılan refahı arttırma denkleminin sadece bir parçasını oluşturuyor. Aynı zamanda daha adil toplumlar yaratan
faydaları sağlamak için ekonomik büyümeye de ihtiyacımız var. Dolayısıyla, gelirdeki değişimlere ek olarak, paylaşılan refah cinsiyet eşitliğinin arttırılması ve düşük gelirli insanların gıdaya, barınmaya, temiz suya, kanalizasyon hizmetlerine, sağlık hizmetlerine,
eğitime ve istihdama erişimlerinin arttırılması üzerinde odaklanıyor.
Bu hedef özünde küresel eşitsizliği azaltma hedefidir. Batı Afrika'daki Ebola virüsünün yayılmasının gösterdiği gibi, bu amacın önemi hiç daha açık olmamıştır. Bu virüs ile mücadele birçok alanda mücadele gerektiriyor - insan hayatı ve sağlığı bunlar arasında en
önde geliyor. Bu aynı zamanda eşitsizliğe karşı bir mücadeledir. Hastalığı tedavi etmek ve virüsü kontrol altına almak için gerekli bilgi ve altyapı yüksek ve orta gelirli ülkelerde bulunuyor. Ancak, uzun yıllar boyunca bunları Gine'de, Liberya'da ve Sierra Leone'de
erişilebilir kılmayı başaramadık. Dolayısıyla şu anda bu ülkelerdeki binlerce insan doğum çekilişinde yanlış ülkeyi çektikleri için ölüyorlar.
Paylaşılan refahın arttırılması aynı zamanda adalet arayışı bakımından da önemlidir. Yoksullukla mücadele kuruluşu Oxfam International kısa süre önce dünyadaki en zengin 85 kişinin en yoksul 3,6 milyar kişi kadar bir varlığa sahip olduğunu bildirdi. Sahra Altı Afrika'da, Asya'da ve Latin Amerika'da bu kadar çok insan aşırı yoksulluk içinde yaşarken, bu tablo toplu vicdanımızda bir leke olarak durmaktadır. Bir bireyin sıkı çalışmasının ve başarısının karşılığı olan finansal ödülü elde etme yeteneğinin korunması çok önemlidir. Bu motivasyon yaratır, yenilikçiliği sürükler ve insanların başkalarına yardım etmelerine olanak tanır.
O zaman paylaşılan refahı arttırmak nasıl bir şeydir? Önemli bir ölçüsü ülke nüfusunun en yoksul yüzde 40'lık kesiminin nispi gelir düzeyidir. 2000'li yıllarda, düşük gelirli 78 ülkenin 52'sinde bu kesim genel nüfusa göre daha hızlı gelir artışları yaşamıştır. Ancak Birleşmiş Milletler'in Binyıl Kalkınma Hedeflerinin başarılmasında elde edilen dağınık ilerleme, en alt yüzde 40'lık kesimdeki hanehalklarının genel refahının, yüksek gelirli ülkelerdeki muadillerine göre çok daha düşük olduğunu göstermektedir. Bir başka deyişle, gelirleri daha hızlı artsa bile, düşük gelirli hanehalkları daha zengin olanlar ile aynı sosyal faydaları alamamışlardır -gıdaya, temiz suya ve kanalizasyon hizmetlerine erişim de buna dahildir.
Paylaşılan refahı arttırmak, Dünya Bankası'nın eşitsizlik zorluğu ile mücadele etmek için takip ettiği yoldur. Deneyimlerimiz bize bu amaca ulaşmak için dört stratejinin birbirinden ayrılmaz nitelikte olduğunu göstermektedir: insan sermayesinin oluşturulması iyi
tasarlanan ve uygulanan sosyal güvenlik ağlarının oluşturulması özel sektöre iyi işler yaratmaları için teşvikler sunulması ve bu amaçlara ulaşmak için mali ve çevresel açıdan sürdürülebilir politikaların uygulanması.
Paylaşılan refah, tek bir basit sebepten dolayı iki temel hedefimizden birisini oluşturmaktadır: yoksulluğu sona erdirmek için buna ihtiyaç duyulmaktadır."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.