SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM / ÖZEL HABER 9 Ocak 2015, Türkiye Sermaye Piyasaları için tarihi gün olarak kayıtlara geçti. Çünkü o gün, yatırım fonlarının tümünü tek bir ekrandan ulaşılır hale getiren, sağlıklı yatırımın önünü açan Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS) start aldı. TEFAS’ın mimarı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, tarihi uygulamayı, “Türkiye Sermaye Piyasalarında devrim" diye tanıttı.
Borsa İstanbul Başkanı Dr. İbrahim Turhan,”TEFAS’ta işlem yapan yatırımcılar, yatırım kararı verirken kendilerine yardımcı olacak, hem platformda alınıp satılacak yatırım fonları, hem de faiz, altın, borsa endeksi gibi diğer yatırım alternatiflerine ilişkin getiri bilgilerine Fon Bilgilendirme Platformundan ulaşabilecekler. Yatırımcılarımız, satın aldıkları yatırım fonlarını TEFAS’ta belirtilen saatlerde, fon tarafından açıklanan fiyat üzerinden geri satabilecekler” diye konuştu.
TSPB Başkanı İlhami Koç da TEFAS’ın ülke için çok önemli bir platform olacağını vurgulayarak şunları söyledi: “TEFAS aracılığıyla yaratılan açık mimari modelinin sektörümüz için çok tarihi bir adım olduğuna inanıyoruz. Artık yatırımcılar, fonlar arasında karşılaştırma yaparak kendileri için en uygun fonları kolaylıkla alabilecekler.”
Buraya kadar olan, Sermaye Piyasası yetkililerinin TEFAS’la ilgili görüşleri. Peki, sektörün aktörleri ne düşünüyor? Yatırımcıların mutlu ve memnun olduğu kesin de platformun büyük gücü fon yönetimi şirketleri neler diyor? Sektörün ve yatırımcının lehine bu gelişmeyi başından beri desteklediği bilinen Ünlü Portföy Direktörü Murat Gülkan, konunun manşetini atıyor: “TEFAS gerçekten de insan için küçük, insanlık için büyük bir adım…”
TEFAS’la yeni bir yan sanayinin doğum sancıları çekmeye başladığını söyleyen Gülkan, sırrı, “Platform, yatırımcılara bugüne kadar olmadığı genişlikte bir yelpazede yatırım ürünleri sunuyor. Bakın yüzlerce fon var. Bunların aralarından kendileri için uygun olanı seçmelerine yardımcı olacak bir yan sanayinin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Bunun yurt dışında çok büyük örnekleri var” sözleriyle anlatıyor. Üstelik tarih bile veriyor: “Muhtemelen yıl ortasında bu oyuncuların devreye girdiklerini görürüz”.
Ünlü Portföy Direktörü Murat Gülkan, fon otoritesi gözüyle TEFAS’ı Borsagundem.com’a anlatıyor…
“TEFAS, BEŞ YILDIR İSMİ GEÇEN BİR PROJEYDİ” -TEFAS başladı, sizin bu konuda büyük destek verdiğiniz biliniyor? Şu an ne düşünüyorsunuz? Murat Gülkan: TEFAS nihayet devreye girdi. Biliyorsunuz uzun zamandır yaklaşık beş yıldır ismi geçen bir projeydi. Temel çıkış noktası da şuydu; Türkiye’nin finans piyasalarının ve finans sektörünün gelişimine baktığınız zaman şöyle ekstrem iki hikaye görüyorsunuz. Bir tanesi bizdeki ticari bankacılık gerçekten gelişmiş durumda. Gelişmiş durumda derken şunu kastediyorum, bizim bankalarımız çok iyi bankalar, iyi yönetiliyorlar, çok sofistikeler ve yönetim kadroları çok başarılı. Bunu bizim söylememizin dışında Türkiye’ye gelip küçük veya orta ölçekli bir banka alarak, yurt dışından know how’ını ve sermayesini getirip Türkiye’den Pazar payı ümit eden yabancı oyuncuların tamamı aşağı yukarı başarısız oldular. Çünkü bizim bankalarımız çok kuvvetliler ve iyiler. Gerek sermaye gerek yönetim know how’u olarak…
Spektrumun diğer ucunda ise, sermaye piyasalarının bir alt sektörü diyebileceğimiz fon yönetimi sektörü var. Yani bankalar ne kadar kuvvetli ve iyilerse fon yönetimi sektörü de, gerek varlık büyüklüğü olarak, gerek performans olarak, gerek kalite ve know how olarak Türkiye’nin finans sektörünün diğer taraflarına yakışmayan bir durumdaydı. Bunu biraz daha açmak gerekirse, Türkiye’de yönetilen fon tutarı yaklaşık GSMH’nın yüzde üçü mertebelerinde. Yıllardır böyleydi ve hiç artmıyordu.
Niye olmadığına biraz daha yakından baktığımız zaman iki kümede toplayabileceğimiz sebepler görüyoruz. Bunlardan bir tanesi Türk piyasalarının çok volatil olması. Yatırımcılar bu volatiliteden hep zarar görmüştür. Tabi başka sebepleri de var. Türkiye’de finansal okuryazarlığın istenilen seviyede olmaması ve yerli bireysel yatırımcıya servis vermeye aday olan sektöründe yetersizliklerinden dolayı vs. Zaten profesyonel fon yönetimine ihtiyaç duymadan bir şekilde herkes bir şekilde tasarruflarını değerlendiriyordu.
Bir diğer sebepse paranızı profesyonellere emanet ediniz diye başlayan, kulağa çok hoş ve mantıklı gelen söylemlerdi. Tamam emanet edilsin de, edilen paralar ne olmuş diye baktığınız zaman fon yönetim sektörünün maalesef bir katma değer yaratmadığını görüyoruz. Daha açık söylemek gerekirse yatırımcıları mağdur etmekten başka bir işe yaramayan bir sektör vardı uzun yıllardır.
Biraz daha yakından bakınca da şunu görüyorduk. Fon yönetim sektörü büyük ölçüde göstermelik. Aşağı yukarı hepsi büyük bankaların iştiraki olan portföy şirketlerini domine ettiği sektör. Ücretler çok yüksek, performanslar çok düşük, şeffaflığın ve rekabetin olmadığı her sektörde ne olmasını beklersek, fon yönetimi sektöründe de aynısı olmuş vaziyetteydi.
Niye böyle olduğuna baktığımızda da en önemli unsurun dağıtım olduğunu görüyorduk. Şimdi örnek olarak bizim Maslak’ta tek bir ofisimiz var ve biz burada dünyanın en iyi fonunu da satsak da Antep’deki bir yatırımcı buraya kadar gelip ıslak imza atmak zorundaydı.
Mesela fon almak isteyen bir yatırımcı bir bankaya gidiyor o bankada yatırımcıya bir mönü sunuyor ve doğal olarak o bankanın ürünlerini alıyor. Bakın rekabetin ve şeffaflığın olmadığı herhangi bir ortamda bunların olması kaçınılmazdı. Bu süregelen zamanda yapılan müzakereler ve arayışlar sonucu TEFAS 9 Ocak 2015’de başladı. Henüz resmi rakamlar açıklanmadı ama bize daha ilk günden hiçbir resmi bir anlaşmamız olmayan bankalardan fon talebi gelmeye başladı. Bu çok iyi bir şey. Fakat daha da önemlisi bu beş seneden beri beklenen bir şey olduğu için, ilk üç gününe ve üç haftasına bakarak değerlendirmemek lazım.
“TEFAS İNSAN İÇİN KÜÇÜK, İNSANLIK İÇİN BÜYÜK BİR ADIM” -Karmaşık sorular ortada kalktı mı? Murat Gülkan: Tamam dağıtım konusundaki engeli ortadan kaldırdık. Fakat bu da esasında eksik olan parçalardan bir tanesiydi. Bir de fon performans değerlendirmesi var. Yani bir tasarruf sahibinin kendisine uygun olan fonu seçebilmesinin cevabı aslında çok karmaşık bir soru. Sadece getiriye bakmak o fonu tanımlamak için yetersiz. Sadece buna bakmamak lazım. Özellikle uzun vadeli düşünen tasarruf sahipleri için bir fonun son 3-6 aylık getirisi çok çok tek başına belirleyici olmayabilir. Genel mantık olarak getiri ile beraber alınmış olan riski de denklemin içine katmak lazım. Yani ne kadar getiri, ne kadar risk. Dolayısıyla yatırımcılara bugüne kadar olmadığı genişlikte bir yelpazede bir yandan yatırım ürünleri sunuyor. Bakın yüzlerce fon var. Bunların aralarından kendileri için uygun olanı seçmelerine yardımcı olacak bir yan sanayinin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Bunun yurt dışında çok büyük örnekleri var. İşi tamamen fon derecelendirmesi olan kuruluşlar var. Çok geniş bir finansal danışmanlık endüstrisi var. Neredeyse Türkiye’de hiç olmayan aşağı yukarı. Ve tüm bunları da müşterilerine bu servisi sunan ‘açık mimariyle’ çalışan bir sektör var. Türkiye’de de çok ümit verecek şekilde aynı bu gelişmelerin hemen hızlı bir şekilde başladığını görüyoruz. Bunlar başta kendi fon yönetimi işi olmayan orta ölçekli bankalar olacak. Yani işe, üçüncü bir göz gibi bakıp fonları kendi sınıflarında derecelendirmek veya değerlendirmek olacak. Dediğim gibi bunun da önderliğini, işi fon yönetimi olmayan çoğunluğu orta ölçekli bankalar ki bunlar çok önemli bir aktör olarak sektörde yer alacaktır.
TEFAS’ın ortaya çıkmasıyla muhtemelen yıl ortasında bu oyuncuların devreye girdiklerini görürüz. Çünkü bu bahsettiğimiz açık mimariye geçebilmekte belli bir sistem geliştirme faaliyeti gerektiriyor.
TEFAS gerçekten de insan için küçük, insanlık için büyük bir adım.
-TEFAS’a bütün aracı kurumlar dahil oldu mu?
Murat Gülkan: Sanıyorum çoğu katılmıştır ve zaten katılım zorunlu bildiğiniz gibi. Dolayısıyla TEFAS’a katılmayan kurumlar kendi grup fonları dahil hiçbir fonu pazarlayamayacaklar.
-İstanbul Finans Merkezi ile ilgili düşünceleriniz neler? Murat Gülkan: Bizim İstanbul Finans Merkezi’nden anladığımız şey herhalde biz burada yüksek gökdelenler yapalım, işte kamu bankalarını buraya taşıyalım, adına da “finans merkezi” diyelim değil. Bizim finans merkezinden anladığımız şudur. Nasıl Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, ihtiyaç duydukları sermayeyi, finansmanı çekmek için İngilizce prezantasyon hazırlayıp atlayıp Londra ve New York’a gidiyorsunuz ve orada birilerine bir şey anlatıyorsunuz, yarın öbür gün bölgedeki ülkeler de -Irak, Suriye- ortalık sakinlediği zaman büyümelerini ve imarlarını finanse etmek için eğer Türkçe prezantasyon hazırlayıp, SPK’nın ve hukuk ve vergi mevzuatının çatısı altında İstanbul’daki sermaye kuruluşlarıyla konuşmaya gelirlerse, biz o zaman finans merkezi olmuşuzdur. Ama bunun olabilmesi içinde yerli fon yönetimi sektörünün belli bir büyüklüğe ulaşması lazım. Bunun olması için de önce bizim yurt içinde eksikliğini hissettiğimiz bu rekabet ve şeffaflığı test edilmesi lazım. Bugün başlarsak belki beş sene sonra sektör bir yere gelir. İşte o zaman biz bir finans merkezi olmaktan bahsedebiliriz.
-Son olarak neler söylemek istersiniz? Murat Gülkan: Biz bir bağımsız fon yönetim şirketi olarak sektörün ve yatırımcıların lehine olan bu gelişmeyi tamamen destekliyoruz. Hatta başından beri en büyük destekçilerinden biriyiz diyebilirim. Sesimizi çıkarabildiğimiz, gücümüzün yettiği ölçüde de gidip derdimizi her yerde anlattık. Nihayet bugünleri gördük. Bunun bize faydası olması için bizim işimizi iyi yapmamız bir ön şart.
(FOTOĞRAF: SİNAN ÖZEL)
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.