E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.
Dünyanın en büyük şirketleri geçen yıl geriye doğru büyük bir adım attılar. Global 500’ün toplam satışı 2010 yılından beri ilk kez geriledi. Ve üstelik bu gerileme cüzi bir rakam değil. 2014 mali yılında 31,2 trilyon dolar olan toplam satış geliri 2015 yılında 27,6 trilyon dolara düştü ve bu da yüzde 11,5 oranında bir azalmaya işaret ediyor. Kâr da yüzde 11,2 oranında azalıp 1,48 trilyon dolara geriledi.
Rüzgardaki bu yön değişikliğinin pek çok nedeni var. Bir zamanlar baş döndürerek büyüyen Çin ekonomisindeki yavaşlama tüm dünyadaki şirketleri olumsuz etkiledi. ABD ve Avrupa’daki büyüme ise en iyimser ifadeyle, mütevazı seviyede oldu. Petrol fiyatlarındaki düşük seyir ise Exxon Mobil, Royal Dutch Shell ve Sinopec gibi dev petrol üreticilerinin satışlarında milyarlarca dolarlık bir azalmaya yol açtı.
Ancak bu tabloda bir makroekonomik trend hepsinden daha ağır basmış gözüküyor: ABD dolarının şanlı dönüşü ve artan gücünün küresel ticaret üzerindeki geniş çaplı etkisi.
Çok değil kısa süre öncesine kadar, bir zamanların hakimi olan yeşil banknot demode bir konuma düşmüştü. Bazı politikacılar ve merkez bankaları 100 yıldır dünyanın rezerv para birimi olarak hegemonyasına son verme çağrısında bulunduklarından, Pekin’den Brüksel’e yaygın olan kanı artık doların yön verdiği bir dünyanın anlamlı olmadığı şeklindeydi.
Ancak son iki yılda bu retoriğin büyük bir bölümü unutuldu ve yatırımcılar doların egemenliğinin süreceğine dair bahse girmeye başladı. Dünyanın büyük bir bölümünde kaos hüküm sürerken, ABD ekonomik gücün ve istikrarın kaidesi olarak yeniden ortaya çıktı. Brexit oylamasının ardından doların uçuşa geçmesi, yatırımcıların güven arayışına girdikleri her zamanda paranın ABD’ye ve para birimine yöneldiğini ortaya koydu.
Rakamlar durumu açıklıyor. ABD Merkez Bankası’na göre, 2011 yılının ortalarından 2014 yılı yazına kadar olan sürede, doların değeri dünyanın belli başlı para birimleri karşısında yüzde 9 değer kazandı. Ancak son iki yılda, ABD para birimindeki artış yüzde 20 gibi göz kamaştırıcı bir oranda gerçekleşti.
Geleneksel olarak, güçlü dolar ABD için bir gurur kaynağıdır. Ancak halihazırda ekonomistler doların geniş çaplı ve ani değerlenmesinin ABD ekonomisini aşağıya çekmekten başka bir işe yaramayacağı -özellikle de bunun yıllarca süreceği konusunda- hemfikir.
Dolardaki artış ABD ticaret açığını şişirecek ve büyümeye ciddi bir darbe indirecek. Nitekim GM’nin Avrupa’daki otomobil satışlarını şimdiden sekteye uğratırken, Deere’in Asya’daki traktör satışlarından elde ettiği geliri tırpanlamış durumda. Uzmanların tahminlerine göre, ABD’li imalatçılar fiyatları indirmek ve yurtdışındaki satışları telafi etmek amacıyla işgücünü azaltma suretiyle rakamları iyileştirmeye çalışacak ve maliyet tasarrufu sağlayan teknolojilere yatırım yapacaklar.
ABD Hazinesi’nin eski çalışanlarından ve Peterson Institute for International Economics kurucu direktörü C. Fred Bergsten, “Bu normal bir döngü olmamanın ötesinde, çok uzun süre devam edecek bir şey” diyor. “Düzenli olarak değer kazanan doların ABD ekonomisi ve iç politika üzerinde derin ve negatif etkiler yarattığı ve korumacılık çağrılarının gittikçe yoğunlaştığı bir döneme girmiş bulunmaktayız.”
PEKİ GÜÇLÜ DOLAR niçin Global 500’de satışların gerilemesi anlamına geliyor? Bunun nedeninin iki yönü var. Birincisi, ABD şirketlerinin -toplamda 134 şirketle listedeki en büyük grup- ihracatı düştü çünkü değeri artan dolar fiyatların yabancı pazarlarda yükselmesine yol açtı. İkincisi, ABD dışında euro, yuan, yen gibi yabancı para birimi cinsinden satışlar -ABD’li ya da ABD’li olmayan çok uluslu şirketlerin satışları- geçen yıl elde edilenden çok daha düşük dolar değerine çevrilmiş oldu. Örneğin, 1 milyar euro’luk satışların Dolar cinsinden değeri 2014 yılında 1,3 milyar dolar olurken, 2015 yılında bu rakam 1,1 milyar dolara geriledi.
Global 500 dolar bazında hesaplandığından bunun nedeni kısmen teknik. Sıraları belirleyebilmek amacıyla, döviz cinsinden hesaplarken bir önceki yılın ortalama kurunu baz alıyoruz; örneğin, Toshiba’nın yen cinsinden satışlarını dolara çeviriyoruz. Ortaya çıkan tabloda inanılmaz olan şu ki, listede temsil edilen 21 para biriminden 19’u 2015 yılında dolara karşı kan kaybetti. Euro dolar karşısında yüzde 16,4 oranında değer kaybederken, yen yüzde 8,4 ve yuan da yüzde 2 oranında geriledi. En büyük darbeyi ise gelişmekte olan ülkelerin para birimleri aldı; özellikle de Brezilya reali (yüzde -29,4) ve Rus rublesi (yüzde -36,9) tepetaklak oldu.
ABD’li çok uluslu şirketlerin yabancı rakipleri karşısında nasıl bir tablo sergilediğini ortaya koyan en iyi ölçüm, kur farkını bertaraf edip, kurumların satış gelirindeki artışı orijinal ülkelerinin para birimleriyle ifade etmek olacaktır. Genel olarak, Asyalı şirketler geçen yıl en iyi performansı sergileyip, yen, rupi vb. para birimlerindeki ortalama satışlarını yüzde 11 oranında artırırken, dolara çevirme sonrası artış yüzde 5,8 düzeyinde gerçekleşti. Ancak Çin istisnaydı: Yuan dolar karşısında biraz gerilemesine rağmen dünyadaki diğer para birimlerinin çoğu karşısında güçlü bir şekilde değer kazanıp, Çinli şirketlerin ihracatının gerilemesine yol açtı. Avrupalı şirketlerin kendi para birimlerindeki satışları genel olarak düz bir seyir izledi. Ancak ABD’de büyük çaplı faaliyetleri olanlar, euro ya da pound cinsinden üretim yapıp, ürettiklerini de dolar cinsinden sattıklarından, çok parlak bir performans sergiledi.
Örneğin, BMW’yi ele alalım. Lüks oto üreticisi geçen yıl ABD’de araba satış hacmini yalnızca yüzde 2,3 oranında artırabildi. Ancak doların euro karşısında destansı değer artışı, otomobil üreticisinin ABD’deki satış gelirini euro bazında çok daha fazla değerlemiş oldu. Sonuç olarak, ABD’deki satışları yüzde 33’lük bir artışla 13,7 milyar euro’dan 18,2 milyar euro’ya yükseldi. BMW’nin yüzde 38’e denk düşen 11,8 milyar euro’luk toplam satış geliri artışı ise bütünüyle ABD’de gerçekleşti; oysa BMW otomobillerinin yalnızca yaklaşık yüzde 18’ini Amerika’da satıyor.
Buna karşılık, ABD’li çok uluslu şirketler ise genel olarak küresel rakiplerinin gerisinde kaldı. ABD şirketlerinin satış gelirinde ortalama yüzde 2,6 oranında bir düşüş meydana geldi. Bu performans farkının nedeni ise yine dolar: Büyük çaplı ABD’li üreticiler ABD dışındaki satışlarını dolara çevirdikten sonra oldukça düşük bir rakam elde ettiler.
Bu büyük markalardan birinin hikayesi aslında hepsini anlatıyor: Coca Cola doların düz bir seyir izlemesi halinde geçen yıl satış gelirinin yüzde 3 oranında artış kaydedeceğini ama para biriminin negatif etkisi sonucu yüzde 4’lük bir değer kaybına maruz kaldığını belirtti. Atıştırmalık devi Mondelez satışlarında yüzde 13,5 oranında bir gerilemeye tanık olurken, bu düşüşün yüzde 12,6’sının döviz kurlarından kaynaklandığını belirtti. Global 500’de üçüncü ardışık yılda bir numaradaki yerini koruyan Walmart da, güçlü dolar karşısında para birimlerindeki dalgalanmaların yıllık satış gelirinde 17,1 milyar dolarlık bir düşüşe yol açtığını kaydetti.
İLERİYE DOĞRU BAKILDIĞINDA, dolar değerindeki artışın ABD’li şirketler açısından bir dizi tehdit oluşturduğu görülüyor. Birincisi, dolar değerlenmeye devam ettiği sürece, ABD ekonomisindeki büyüme oranını aşağıya çekmeye devam edecek. Bunun nedeni, güçlü doların ABD ürün ve hizmetlerinin hem ihracatına hem de iç pazardaki satışlarına zarar vermesidir. Dolar keskin bir şekilde değerlendiğinde, ABD’li şirketler fiyatları yabancı para birimi cinsinden artırmak ve aynı zamanda da, maliyetleri düşürmek suretiyle Dolar marjlarını korumaya çalışırlar. Bu arada, ABD’ye ihracatta bulunan şirketler de dolar cinsinden fiyatları düşürebilir ve buna rağmen eskisinden daha yüksek satış gelirleri elde etmeyi de sürdürebilirler. Bu durumda, ABD’li şirketler kendi ülkelerinde de pazar payı kaybedebiliyor.
Sonuç olarak, ABD ticaret açığı patlamaya aday. Chicago Üniversitesi Booth School of Business’tan uluslararası finans Emeritus profesörü Robert Aliber, “GSYİH’nin yüzde 3’üne denk düşen açığın yüzde 5’e çıkmasını bekliyorum” diyor. “Bu da büyük oranda satış kaybı ve iş kaybı anlamına geliyor.”
Pek çok ekonomiste göre, yatırımcılar görece daha az riskli ABD piyasalarına yöneldiklerinden, dolar en az iki yıl daha değer kazanmaya devam edecek. Peterson Enstitüsü’nden Bergsten ticaret açığının yol açtığı darbenin ABD GSYİH büyümesini potansiyel yüzde 2,8’lik orandan 2015 yılında yüzde 2,4’e çektiğini belirtiyor ve hem bu yıl hem de 2017 yılı için benzer şekilde yüzde 0,4’lük bir azalma daha öngörüyor.
İkinci büyük tehdit ise ABD’li şirketlerin bu büyük rekabette geri plana düşmesi. Küresel ticaret hızla büyüyecek olursa, Asyalı ve Avrupalı tüketiciler yüksek fiyatlara rağmen favori otomobil ve bilgisayarlarını satın almaya devam edecek. American Enterprise Institute’tan Derek Scissors, “Düşük büyümenin hakim olduğu bir ortamda, para birimi bütün bir değişime yol açabilir” diyor. “Şirketler satışların düz bir seyirde devam edebilmesi için mücadele ederler ve fiyatlardaki herhangi bir artış da daha az satış anlamına gelir.”
ABD’li şirketler muhtemelen işten çıkarmalar ve maliyet tasarrufuyla yanıt verecekler ve belki de bu durum, başkanlık seçimlerinde şimdiden yerini almış olan korumacı anlayışı daha da güçlendirecek. Bergsten, “Tarihsel olarak, korumacılık ve küreselleşme karşıtlığını besleyen başlıca faktör aşırı değerlenmiş dolardır” diyor.
Ancak Bergsten ve diğer ekonomistler, ihracatı daha fazla düşürebilecek küresel ticarete karşı duruşun tam da ABD’li şirketlerin zararına olduğu konusunda uyarıyor. Peki asıl panzehir ne olabilir? Doların biraz daha az güçlü olması ve bunun da bir an önce yapılması.
Fortune Türkiye
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
borsaningundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.borsaningundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.borsaningundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.
borsaningundemi.com verilerin sekansı, doğruluğu ve tamliği konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıkar, verinin ulaşmaması, gecikmesi, eksik ulaşması, yanlış olması veri yayın sistemindeki performansın düşmesi veya kesintili olması gibi hallerden oluşan herhangi bir zarardan borsaningundemi.com sorumlu degildir. BİST, verinin sekansı, doğruluğu ve tamlığı konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıklar, verinin ulaşmaması, gecikmesi, eksik ulaşması, yanlış olması, veri yayın sistemindeki performansın düşmesi veya kesintili olması gibi hallerde Alıcı, Alt Alıcı ve/veya kullanıcılarda oluşabilecek herhangi bir zarardan BİST sorumlu değildir.
Finansal veriler aracılığıyla sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir. Son güncelleme saati (22:17)