Kasım ayı BofA Merrill Lynch Fon Yöneticisi Araştırması, kârlılık
ve ekonomik görünüme yönelik iyimserliğin, global yatırımcıların risk
iştahlarında da artışa yol açtığını gösterdi.
Küresel araştırmaya katılan yatırımcıların net yüzde 47’si
önümüzdeki yıl ekonominin güçleneceğine inanıyor bu oran geçtiğimiz
ay yüzde 33 seviyesindeydi. Yatırımcıların şirket kârlılıklarına
yönelik değerlendirmeleri de aynı derecede olumlu. Şirket
kârlılıklarının önümüzdeki yıl global ölçekte artacağını düşünen
yatırımcıların oranı geçtiğimiz ayki yüzde 27 seviyesinden bu ay yüzde
42’ye yükseldi.
Geçtiğimiz haftalardan bu yana, yatırımcıların bu artan
iyimserliği eyleme dökeceklerinin sinyalleri alınıyor. Ekim ayında
yatırımcıların yüzde 16’sı normalin altında risk aldığını söylerken bu
ay yatırımcıların yüzde 2’si normalin üstünde risk alıyor. Önümüzdeki
üç ay içinde hisse senetlerinde yaşanabilecek sert bir düşüşe karşı
pozisyon aldığını belirtenlerin oranı ise net yüzde 39’dan yüzde 35’e
geriledi.
Varlık yöneticileri portföylerinde nakit yerine hisse senetlerine
ağırlık vermeye başlıyor. Küresel araştırmaya katılan şirketler
arasında portföylerinde nakde ağırlık verenlerin oranı Ekim ayındaki
net yüzde 27 seviyesinden yüzde 13’e geriledi. Hisse senetlerine
ağırlık verenlerin oranı ise net yüzde 12’den yüzde 46’ya yükseldi.
Hedge fonlar da portföylerindeki net hisse senedi oranını arttırıyor.
Ankete katılan hedge fonlar arasında hisse senetlerine ağırlık
verenlerin oranı net yüzde 35’ten bu ay net yüzde 43’e yükseldi. En
çok rağbet gören bölge Japonya olurken, yatırımcılar Avrupa’ya yönelik
risk iştahları konusunda karışık sinyaller veriyor. Gayrimenkul
sektörü hisse senetleri ise, 2006 yılında araştırma kapsamına
girdiğinden bu yana portföylerde en yüksek ağırlığa ulaştı.
BofA Merrill Lynch Küresel Araştırma Yatırım Baş Stratejisti
Michael Hartnett, bu ayki araştırmaya ilişkin şu değerlendirmede
bulundu: “Yatırımcılar deflasyon ihtimalini akıllarından çıkarmıyor
olsalar da asıl ön planda tuttukları, özellikle hisse senetleri,
Japonya ve dolarda risk almak.” Avrupa Hisse Senedi ve Kantitatif
Stratejisti Manish Kabra ise, “Avrupa hisse senetleri, son üç yıllık
süreçte şirket kazançları yönünden en başarılı mali dönemin etkisiyle
değer kazandı. Ancak büyümenin sürdürülebilirliği ve deflasyon
endişeleri sürüyor. Getiri, kalite ve hacim, Avrupa hisse senetlerine
yönelen yatırımcılar için en güvenli limanlar” şeklinde konuştu.
Japonya’ya yönelik tahminler 2005’ten beri görülen en olumlu
düzeyde
Japon hisse senetlerinin portföy dağılımlarındaki yeri üst üste
ikinci ayda da büyük bir toparlanma gösterdi ve bu trendin devam
edeceği düşünülüyor. Küresel varlık yöneticilerinin net yüzde 45’lik
kısmı portföylerinde Japon hisse senetlerine ağırlık vermiş durumda.
Bu oran Ekim ayında net yüzde 32, Eylül ayında ise net yüzde 23
seviyesindeydi.
Japonya ayrıca önümüzdeki yıla yönelik tahminlerde en çok rağbet
gören ülke. Önümüzdeki yıl Japon hisse senetlerine ağırlık vereceğini
söyleyen yatırımcıların oranı Ekim ayındaki net yüzde 14 seviyesinden
bu ay net yüzde 27’ye yükselerek, son 9 yılda alınan en yüksek sonucu
verdi.
Japonya’ya yönelik bu olumlu değerlendirmelerin temelinde şirket
kârlılıklarının görünümü ve Japon hisse senetlerinin değerinin altında
işlem gördüğü inancı yatıyor. Geçtiğimiz aydan bu yana 10 puanlık bir
artışla, araştırmaya katılan yatırımcıların net yüzde 26’sı Japonya’yı
kârlılık açısından en olumlu görünüme sahip ülke olarak değerlendirdi.
Net yüzde 17’lik kesim ise, Japon hisse senetlerinin en fazla
değerinin altında işlem gören hisse senetleri olduğunu düşünüyor.
Yatırımcılar Japonya’nın görünümüne yönelik değerlendirmelerinde
Japon yeninin önümüzdeki yıl euro ve dolara kıyasla daha çok değer
kaybedebileceği ihtimalini de göz önünde bulunduruyorlar. Küresel
araştırmaya katılan yatırımcıların yüzde 57’si, yenin ticaret
ağırlıklı bazda değer kaybedeceğini düşünüyor. Öte yandan bu durum,
ülkedeki ihracatçılar için olumlu bir gelişme olabilir, zira bölgesel
araştırmalarda Japonya’nın ihracat hacmi yönünden en büyük üç sektör
olan teknoloji, sanayi ve otomotiv sektörlerinin, yerel yatırımcılar
arasında da en gözde sektörler oldukları görülüyor.
Risk iştahı kuyruk riski korkularını bastırdı
Yatırımcılar, piyasaların yukarı doğru hareketinin önündeki en
büyük risk olarak deflasyona işaret ediyorlar. Küresel araştırmaya
katılan şirketler için en büyük kuyruk riskinde yüzde 29 ile Euro
Bölgesi’nde yaşanacak deflasyon başta gelirken, bunu yüzde 21 ile
jeopolitik krizler takip ediyor. Araştırma kapsamına yeni eklenen,
“2015 için en büyük risk nedir” sorusunda ise yatırımcıların yüzde
71’i enflasyon yerine deflasyon yanıtını verdi.
Öte yandan, deflasyon yatırımcılar arasında bir endişe kaynağı
olsa da, en olası sonuç olarak görülmediği anlaşılıyor, zira
araştırmaya katılanların net yüzde 35’i, küresel çekirdek enflasyonun
önümüzdeki yıl artacağı görüşünde.
Avrupa hisse senetleri ve Fransa’ya dair endişeler karışık
sinyaller veriyor
Yatırımcılar, Avrupa hisse senetlerine nasıl yaklaşacakları
konusunda kararsızlık içerisinde. Bu ay küresel varlık yöneticilerinin
net yüzde 8’i portföylerinde Avrupa hisse senetlerinin ağırlığını
arttırmış olsa da, Avrupa aynı zamanda yatırımcıların önümüzdeki 12 ay
portföylerdeki ağırlığını en çok azaltmak istedikleri bölge konumunda.
Öte yandan Avrupa’daki yatırımcıların ekonomik büyüme ve kârlılığa
yönelik olumlu bir beklenti içerisinde oldukları görülüyor. Hisse
başına kazançların önümüzdeki yıl artacağını düşünenlerin oranı Ekim
ayındaki net yüzde 32 seviyesinden net yüzde 62’ye tırmanmış durumda.
Ancak bölge yatırımcıları geçtiğimiz aydan bu yana nakit mevcutlarını
arttırırken, Fransa hisse senetlerinin ağırlığını ve İtalya’ya yönelik
varlık tahsislerini azaltmayı düşünüyorlar.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.