Azimut Global Portföy Genel Müdürü Dr. Abdullah Selim Kunt “Genel seçim öncesi uygun portföy stratejisi”ni Kurumsal Yatırımcı dergisi için yazdı.
Genel seçimler öncesi son düzlüğe yaklaşıyoruz. Belirsizlik her seçim arifesinde olduğu gibi, yine fon yöneticilerinin kafasını maksimum derecede meşgul edeceği bir seviyeye tırmanmış durumda. Portföylerin mevcut getirilerini koruma gayreti içindeki muhafazakar yaklaşımlar, önceki seçimlerden akıllarda kalan rallilerin tekrarlanacağını düşünen fırsatçı yaklaşımlarla mücadele içinde. Son haftalarda özellikle dış gelişmelerin de etkisiyle oynaklık iyiden iyiye artmış durumda. Seçim sonuçlan hakkında bir ipucu verecek olan ilk kamuoyu yoklamaları yavaş yavaş piyasalara düşerken, kafalar cevaplarını arayan sorularla dolup taşmış bulunuyor. Yeni dönemde Meclis aritmetiği nasıl oluşacak? Mevcut iktidar gücünü aynen devam ettirebilecek mi? Üç dönem kuralını önceden planladığı gibi uygulamaya koyabilecek mi? Sürekli olarak gündemi meşgul eden 'Başkanlık sistemi' ni hayata geçirecek büyük çoğunluğu sağlayabilecek mi? Yoksa bazı partiler eskisine nazaran bir hayli güçlenerek, kabaca son on yıldır görmeye alışık olduğumuz tek partili güçlü iktidar tablosunu rafa mı kaldıracak?
Makro tarafta da cevaplanmayı bekleyen sorular o kadar çok ki... Son dönemde Türk Lirası'nda gözlemlenen değer kaybı kalıcı olursa, ileriye dönük enflasyon beklentilerinde ciddi bir bozulmaya sebep olur mu? Petrol fiyatında yaşanan tüm gerilemeye rağmen sürekli yüksek seyreden yaş sebze meyve fiyatları enflasyonun gidişatı hakkında güzel sinyaller vermezken, 'enflasyon canavarı' Merkez Bankası'nın hedeflediği patikaya girecek mi? Türk Lirası'ndaki zayıflığa rağmen düşüş eğilimine giren ihracat ve artan işsizliğin büyüme üzerindeki etkileri ne olacak? Seçim arefesinde atılan küçük politik adımlar, yaratılan geçici istihdam büyüme tarafındaki gidişatı tersine çevirmeye yetecek mi? Yapısal tedbirler zamanında ve kararlılıkla uygulamaya konulabilecek mi?
UYGUN PORTFÖY STRATEJİSİ NE OLMALI İçerde cevaplanmayı bekleyen bu kadar çok soru varken, dış etkenler de sanki belirsizliği arttırmak üzere kurgulanmış bir biçimde fon yöneticilerini köşeye sıkıştırmakla meşgul. FED faiz artışına bu yıl içinde gidecek mi? Gidecekse faiz artışı ne zaman ve hangi boyutta olacak? Ne kadar bir süre için geçerli olacak? Petrol fiyatı gerilemeye devam edecek mi? İran'la sağlanan anlaşma ile birlikte yaptırımlar hafifleyince petrolün fiyatı yeniden düşmeye başlayacak mı? Amerikan Doları'nın tüm para birimleri karşısındaki kuvvetlenmesi hız kesmeden devam edecek mi? Bu ve benzeri cevaplanmayı bekleyen onlarca soru... Böylesine karmaşık bir döneme girerken, uygun portföy stratejisi ne olmalı? Çok bilinmeyenli bu karmaşık denklem, tek hamlede kolayca çözülebilir mi? Kanaatimce denklemi biraz sadeleştirmeye çalışmak, en azından farklı parçalara ayırarak her bir parçayı kendi içinde değerlendirmeye tabi tutarak, çözüme ulaşmaya çalışmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu yaklaşımdan yola çıkarak oluşturulacak portföy stratejisinin de, önümüzdeki karmaşık sürecin yönetiminde oldukça faydalı olacağını düşünüyorum.
Amerikan Doları bu yıla oldukça hızlı ve kuvvetli bir başlangıç yaptı. Sadece gelişmekte olan para birimleri karşısında değil, başta Euro olmak üzere tüm para birimleri karşısında ciddi değer kazanımı yaşadı. Özellikle geçen sene 1.39 seviyelerinden başlayan ve hiç hız kesmeden 1.04 seviyesine kadar gerileyen EUR/USD paritesindeki sert hareket sonrası yavaş yavaş dönüş sinyalleri gelmeye başladıysa da, şu an için düşüş sürecinin tamamen bittiğinden ve bundan sonra paritenin yükseliş trendine gireceğinden bahsetmek pek de mümkün görünmüyor. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun FED'in atacağı net ve somut adımlar görülene kadar, Amerikan Doları her portföyün vazgeçilmez komponenti olmaya devam edecektir. Dünya ekonomik gündemini meşgul eden konuların başında, hiç şüphesiz ki FED'in faizi ne zaman arttıracağı geliyor. FED faizi ister ikinci çeyrekte isterse üçüncü çeyrekte arttırsın, bu artışın nominal anlamda sınırlı büyüklükte olacağını ve uzunca bir süre benzer seviyede seyretme ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum ve dünya genelinde faiz hadleri bu denli düşük olduğu müddetçe nominal anlamda yüksek seyreden Türk faiz oranları her zaman iştah kabartıcı olmaya devam edecektir. Dolayısıyla Türk Lirası cinsinden özellikle değişken faizli tahviller (enflasyona endeksli ve/veya özel sektör) olmak üzere, Hazine'nin ve diğer kurumlarımızın (bankalar ve büyük işletmeler) yurt dışında ihraç ettiği yabancı para cinsinden tahvillerin, önümüzdeki ortalama üç yıllık bir dönem için portföylere gerekli korumayı sağlayacağına inanıyorum.
SERMAYE PİYASALARINDA FIRSATLAR HİÇBİR ZAMAN BİTMEZ
. Ve tabii ki çift haneli rakamlarda dolaşan mevduat faizleri.,. Hükümet tarafından gelen tüm baskılara rağmen, Merkez Bankası ne yaparsa yapsın mevduat faizlerindeki katılığın bugünden yarına kolaylıkla çözüleceğini düşünmüyorum. Genç ve sürekli tüketen bir nüfus yapımız ve bu nüfusun tüketimiyle büyüyen bir ekonomimiz var. Tasarruf eğilimimiz ise aynı ligde mücadele ettiğimiz tüm ülkelerden çok daha düşük. Dolayısıyla mevcut tasarruflar (mevduat tabanı) kredi talebindeki (kurumsal ve bireysel) artışı karşılamaktan bir hayli uzak. Bankacılık sisteminin yurt dışında yaptığı borçlanmalar, sendikasyon kredileri ve swaplar yoluyla yarattığı kaynaklar ise, kredi talebi/ mevduat tabanı arasındaki makası kapatmaktan oldukça uzak. Hal böyle olunca krediler için daha faz¬la kaynağa ihtiyaç duyan bankalar mevduata yüksek faiz ödemeye devam edecekler.
Sermaye piyasaları tarafında ise kabaca son 10 yıldır büyük küçük her seçim öncesi gerileyen, ama seçim tarihi yaklaştıkça ve seçim sonuçlarına ilişkin beklentiler şekillendikçe kimseye alım fırsatı vermeden hızla - soluksuz yükselen bir borsa gözlemledik. Bu seçimde de aynısı olacak mı? Bunu kestirmek doğrusu önceki seçimlerde olduğu kadar kolay görünmüyor. Son dönemde iktidar partisinde yaşanan değişimler, başkanlık sistemi tartışmaları, Meclis aritmetiğinin son 10 yıldır hiç olmadığı kadar yüksek bir ihtimalle değişebileceğine yönelik beklentiler bu seçimin daha önce-kilerden biraz farklı olabileceğinin ilk sinyallerini veriyor. Endeks, yılbaşından bu yana sergilediği oldukça zayıf performans ile bu belirsizliğin büyük kısmının fiyatlanmış olabileceğini işaret ediyorsa da, geçmiş seçimlerden farklı olarak tedbir düzeyini biraz arttırmak yanlış olmayacaktır. Sermaye piyasalarında fırsatlar hiçbir zaman bitmez. Dünya nüfusu her geçen gün artıyor ve artmaya da devam edecek. İnsanlar daha fazla tüketiyor ve tüketmeye de devam edecekler. Finansal yapısı güçlü şirketler büyüyorlar ve büyümeye de devam edecekler. Seçim öncesi ağırlığı azaltılacak portföyler, olası bir seçim rallisinin (alternatif getiri) kaçırılacağı endişesini beraberinde getirse de seçim sonrası azalan belirsizlik ortamında yapılacak alımların da orta uzun vadede yatırımcısına her zaman para kazandıracağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla yüksek volatiliteye maruz kalmaktansa, düşük volatilite ama mutlak getiri prensibi ile hareket etmek kanımca bu dönemde izlenmesi gereken portföy stratejisi olmalıdır.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.