E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.
Getiri arayan yatırımcının ilk adresi gelişen ülkeler. Bir yanda istediği büyüme ve enflasyon oranlarını yakalayamayan gelişmiş ekonomiler, diğer yanda ise risklerin abartıldığı fark edilen gelişen ülkeler var. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişen ülkeler, hem görece yüksek büyüme oranları hem de getiri potansiyeliyle yatırımcıları çekmeye devam edecek.
2016'ya girerken gelişen piyasalar için olumsuz beklentiler olumlu beklentilere oldukça ağır basıyordu. Rusya hem Ukrayna hem de Suriye'de Batı ile karşı karşıyaydı. Çin'de ekonominin yeniden dengelenmesinin yaratacağı şokun boyutu konusunda kaygılar çok yüksekti. Brezilya ve Güney Afrika yönetim sorunları ile boğuşuyordu. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu jeopolitik riskler endişe yaratıyordu. Çoğu emtia ihracatçısı olan gelişen ülkelerde, fiyatlardaki düşüşün ekonomileri üzerindeki etkisi tam olarak hesaplanamıyordu. Ancak en önemlisi 2015'in Aralık ayında yaklaşık 9 yıl sonra ilk kez faiz artıran Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) 2016 için 4 faiz artışı beklemesiydi. Belki piyasalar Fed üyelerinin bu beklentisini hiçbir zaman tam olarak fiyatlamalara yansıtmadı ama bu beklenti gelişen piyasalar üzerinde kara bulutların dolaşmasına sebep oldu.
Yıla bu beklentilerle girilmişken, gerçekleşmeler gelişen ülkeler için yılın İlk 2 ayı hariç neredeyse tam tersi şekilde gerçekleşti. 2016 gelişen piyasalar için ralli yılı oldu. Yılın son çeyreğine girerken beklentiler bu rallinin hızlanacağı yönünde. Bunda gelişen ülkelere yönelik risklerin çoğunun gerçekleşmemesi etkili oldu. Bu ülkelerde büyüme oranları eski günlerinden uzakta olsa da gelişmiş ülkelerin hayal edemeyeceği seviyelerde olmayı sürdürüyor. Öte yandan 2016'ya dört faiz artışı beklentisiyle giren Fed'in yılı hiç faiz artışı yapmadan kapatma ihtimali dahi bulunuyor. Dahası Fed üyeleri aralık ayında faiz artışı gerçekleştirseler dahi 2017'de sadece 2 faiz artışı öngörüyor. Bu da ucuz paranın bir süre daha piyasalarda olacağını gösteriyor.
NEGATİF FAİZDEN KAÇAN GELİŞENLERE KOŞUYOR
Gelişen ülke rallisinin birçok sebebi var. Ancak en önemlisi gelişmiş ülkelerde getirinin neredeyse kalmamış olması. Bu yıl yaz aylarında negatif faizle işlem gören tahvillerin miktarı 14 trilyon dolara dayandı. Dünya ekonomisinin 70 trilyon dolar civarında bir büyüklüğe sahip olduğu düşünüldüğünde bu rakamın büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. Son aylarda bu rakamda bir miktar gerileme olduysa da artış negatif faiz gelişmiş ülkelerde yavaş yavaş norm olmaya başlıyor. Hisse senetlerinde de benzer bir durum yaşanıyor. Gelişmiş ülke borsalarında fiyat-kazanç oranları yatırımcıya çok fazla bir şey vaat etmemeye başladı. Bu durumda getiri arayan yatırımcıyı deyim yerindeyse gelişen ülkelere girmeye zorluyor. Çünkü gelişen ülke tahvilleri ve borsaları her şeye rağmen yatırımcıya hala yüksek getiri sağlayabiliyor.
BÜYÜME: YETMEZ AMA EVET
Gelişmiş ülkelerden kaynak çıkışına sebep olan negatif faiz trendinin kısa sürede bitmesi de beklenmiyor. Bu ülkeler son dönemde birbirlerine düşük büyüme ve deflasyon ithal eder durumda. Japonya ve Avrupa Birliği ülkeleri nüfusun yaşlanması gibi yapısal sorunlarla boğuşuyor. Ekonomiyi canlandırmak ve deflasyonla mücadele için piyasaya akıtılan paraların önemli bir kısmı güvenil olarak görülen varlıklara yöneliyor. Yapılan onca çalışmaya rağmen ufukta yüksek büyüme ve hedefler çerçevesinde gerçekleşen bir enflasyon görünmüyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) her yıl iki kere dünya ekonomisine yönelik beklentilerini açıklıyor. Her raporda da beklentiler bir önceki tahmine
göre geriliyor. Son olarak nisan ayında IMF bu yıl için küresel büyüme beklentisini yüzde 3.2'den 3.1'e düşürdü. Büyüme beklentisi gelişmiş ülkeler için yüzde 1.9, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 4.1 olarak açıklandı. Aradaki makasın sonraki yıllarda da kapanması beklenmiyor. Gelişmekte olan ülkeler için yüzde 4.1'lik büyüme belki geçmiş parlak yılların uzağında ancak gelişmiş dünya nerdeyse hiç büyüyemiyorken, bu oranlar dahi birçok yatırımcı için oldukça cazip görünüyor.
YENİ İSTİKRARSIZLIK KAYNAĞI: GELİŞMİŞ ÜLKELER
Gelişen ülke rallisinin belki de en önemli sebebi bu ülkeler yönelik başta siyasi risklerin fazlaca abartılmış olduğunun ortaya çıkması oldu. Bu yıl gelişen ülkelerin genelindeki siyasi yapı dünya ekonomisi için değil istikrarsızlık kaynağı, görece güvenli liman işlevi gördü. 2016 gelişmiş ülkeler için kurulu düzenin (establishment) sarsıldığı bir yıl oldu ve oluyor. Başta kimsenin gerçekleşmesine şans vermediği Brexit şu anda hayatın bir gerçeği. Britanya henüz birlikten çıkış işlemlerini başlatacak 50'nci maddeyi yürürlüğe sokmadı. Piyasalar ilk etapta bu çıkışı sert biçimde fiyatlasa da ayrılmanın fiilen gerçekleşme aşamasına girmesiyle bölge ve dünya ekonomisi üzerindeki etkileri görülmeye başlanacak.
ABD SEÇİMLERİ DİKEN ÜSTÜNDE İZLENİYOR
Brexit her ne kadar derin yaralar açsa da bu yıl dünya ekonomisinin başına gelen en kötü olay olmayabilir. 3 Kasım'da ABD'de başkanlık seçimleri yapılacak. Bu seçimlerde Cumhuriyetçilerin adayı, Donald Trump adlı bir vaka. Bu kişinin ırkçı söylem ve politikaları zor da olsa göz ardı edilse dahi ekonomiye ilişkin politikaları (!) dünyayı yeni bir resesyona sürükleyebilir. Serbest ticarete net bir biçimde karşı olan Trump, ne olduğu tam anlaşılamayan vaatleriyle Amerika'yı yeniden "büyük" hale getireceğini taahhüt ediyor. Trump'ın piyasalar açısından en şok edici açıklaması İse göreve gelir gelmez, Demokrat Parti politikalarını desteklediğini iddia ettiği Fed Başkanı Janet Yellen'ı kovacağını açıklaması oldu. Bu gelişmeler piyasaların normalde sakin bir biçimde izlediği ABD başkanlık seçimlerini diken üstünde izlemesine yol açıyor.
Üstelik aşırı sağ ve popülist politikaların yükselmesi sadece Anglo-Sakson ülkelerinde görülmüyor. Almanya'da Almanya için Alternatif (AfD) Fransa'da Ulusal Cephe, Hollanda'da Özgürlük Partisi (PVV) gibi aşırı sağcı hareketler yükselişte. Hedefleri de birbirine yakın. En önemlileri mültecilerin sınır dışı edilmesi ve AB'den vazgeçilmesi. Bu her ne kadar sosyal bir konu gibi görünse de aşırı sağın yükselmesi gelişmiş ülkelerin uzun vadeli büyüme beklentileri üzerinde baskı oluşturuyor ve gelişen ülkelere kaynak akışını hızlandırıyor.
GELİŞEN ÜLKELERE EMTİA DESTEĞİ
Türkiye bu kapsama girmese de gelişen ülkelerin çoğu emtia ihracatçısı. Hatta bazılarının ekonomileri büyük oranda emtia ihracatına dayanıyor. Dolayısıyla emtia fiyatlarındaki düşüş bu ülkeler açısından net bir olumsuzluk yaratıyor. 2015 yılında önemli ölçüde gerileyen emtia fiyatları 2016'ya da kötü başladı. Başta petrol olmak üzere birçok üründe fiyatlar kriz seviyelerinin de gerilerine geldi. Ocak ayında 28 doların da altına gerileyen petrol fiyatı, ihracatçı ülkelerin derin bir resesyona gireceği beklentisini yarattı. Ancak fiyatlar geçen süre içinde kısmen toparlandı. Bunda OPEC ve OPEC dışı ülkelerin petroldeki arz fazlasını azaltmaya yönelik gösterdikleri işbirliği işaretleri etkili oldu. Yılın geneline bakacak olursak emtiada çok büyük ralli yaşandığını söylemek doğru olmaz. Ancak diplerin
görüldüğüne yönelik işaretler var. Bu da gelişen ülkeler açısından en kötüsünün geride kalmış olabileceğini gösteriyor.
RUSYA'DA İŞLER TERSİNE DÖNDÜ
Son birkaç yıl Rusya ekonomisi için olumsuzlukların üst üste geldiği bir dönem oldu. Öncelikle Ukrayna krizi ve sonrasında gelişen olaylar, sonrasında petrol fiyatlarındaki düşüş ülke ekonomisine büyük darbe vurdu. Ancak son dönemde işlerin en azından daha kötüye gitmeyeceği beklentisi Rus piyasalarında gerçek anlamda ralliye sebep oldu. Moskova borsası 15 Ocak'ta yaptığı dibin ardından yaklaşık yüzde 30 yükseldi. Aynı şekilde yılbaşında 85 seviyesini aşan Dolar/ Ruble paritesi 65 seviyesinin de altına geriledi. Petrol fiyatının dengelenmesi ve yeni bir jeopolitik riskin gerçekleşmeyeceği beklentisi ile Rusya piyasalarında rallinin sürmesi bekleniyor. Son olarak 17 Eylül'de Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P de Rusya'nın kredi notu görünümünü "negatiften" "durağana" yükselttiğini açıkladı.
BREZİLYA EN KÖTÜSÜNÜ YAŞADI
Brezilya son dönemde yaptığı ekonomik atılımının büyük bir bölümünü emtia fiyatlarındaki yükselişe borçlu. Haliyle emtia fiyatlarındaki düşüş ülke ekonomisini zora sokuyor. Daha kötü olan ise tam da böyle bir dönemde ülke yönetiminin Petrobras skandalıyla çalkalanması oldu. Seçilmiş devlet başkanı Dilma Rousseff, uzun süren tartışmaların sonunda Ağustos sonunda nihai olarak senato kararıyla görevinden alındı. Aslında Brezilya'da düzelen çok fazla bir şey yok. Ancak piyasa oyuncuları daha kötüsünün olmayacağını ve mevcut krizin fazlasıyla fiyatlandığını düşünerek, Brezilya varlıklarına yöneldi. Önümüzdeki dönemde de bu ilginin önüne geçecek bir gelişmenin olması beklenmiyor. Bu yıl geçmiş yıllarda gelişen piyasalarda yaşanan çıkıştan en çok darbeyi yiyen ülkelerden Peru, Tayland ve Kolombiya gibi ülkeler de bu yıl parlak bir görünüm çiziyor.
EKONOMİK YAVAŞLAMA=DAHA FAZLA TEŞVİK
Dünyada finansal piyasalar ve reel ekonomi arasındaki bağ uzun zamandır kopmuş durumda. Normalde ekonomi kötü giderse bunun borsalara, tahvillere ve kura da olumsuz yansıması beklenir. Ancak bu korelasyon özellikle küresel finansal krizden bu yana kopmuş durumda. Her kötü gelen ekonomik veri piyasalar tarafından 'daha fazla mali teşvik gelecek' olarak yorumlanıyor. Bu durum belki daha çok gelişmiş ülkelerde gözleniyor ancak Asya'nın uyanan devi Çin'de de bu yıl tam olarak böyle bir durum yaşandı. Çin ekonomisi yeni bir büyüme patikasına giriyor. Uzun yıllar çift hane civarında büyüyen ekonomide yeni büyüme oranı yüzde 7'nin altına doğru geriliyor. Bu istenen bir durum. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta yavaşlamanın hızı. Çin hükümeti büyüme oranlarının birden düşmesini İstemiyor. Böyle bir durum ülkede oluştuğu söylenen kredi balonunu patlatarak çok daha büyük sorunlara yol açabilir.
2015'ten 2016'nın ilk çeyreğine kadar Çin bu tartışmalar İçinde oldukça Dünyada finansal piyasalar ve reel ekonomi arasındaki bağ uzun zamandır kopmuş durumda. Normalde ekonomi kötü giderse bunun borsalara, tahvillere ve kura da olumsuz yansıması beklenir. Ancak bu korelasyon özellikle küresel finansal krizden bu yana kopmuş durumda volatil bir dönem geçirdi. Özellikle ülke borsasında yaşanan sert hareketler ve kamunun borsaya müdahalesi paniğe yol açtı. 2015'in ortasından sonra hızla değeri düşen Şanghay Kompozit Endeksi, yalnızca 6 ay içinde yaklaşık yüzde 50 geriledi. O tarihten sonra Çin Merkez Bankası ve hükümet teşvikleri artırarak piyasalara destek oldu. Bu da
endeksin 15 Ocak'ta gördüğü dibin yüzde 18 yukarı çıkmasına yol açtı. Çin ekonomisindeki yavaşlamanın da sanıldığı kadar kötü olmadığı ortaya çıktı. Bu durum emtia fiyatlarındaki düşüşe son verirken, diğer gelişen ülkelerde görülen rallinin de en önemli tetikleyicilerinden biri oldu.
Sonuç olarak gelişen ülkelerdeki rallinin bir süre daha devam edeceği söylenebilir. Ancak bu rallinin sebeplerine bakınca neredeyse tamamının dışsal sebeplerden kaynaklandığı görülüyor. Gelişen ülke rallisinde rolü en düşük olan yine gelişen ülkeler. Bu ülkelerdeki yapısal sorunlar devam ediyor. Birçok ülkenin ekonomisi hala büyük oranda dışa bağımlı. Türkiye'nin cari açığı konjonktürel sebeplerle gerilese de henüz yapısal bir çözümün sağlandığını söylemek zor. Şu an yaşanan ralli gelişen ülkelere evlerini toplamak için belki son şansı veriyor olabilir. Bu süreçte ödevini İyi yapanlar bir sonraki çalkantılı dönemde benzerlerinden olumlu ayrışarak öne çıkabilir.
GELİŞEN ÜLKE FIRSATLARI
*Yüksek büyüme oranları *Emtia fiyatında dengelenme *Devam eden genişleyici para politikaları
GELİŞMİŞ ÜLKE SORUNLARI
*Büyümeme sorunu *Negatif getiri *Artan siyasi riskler
GELİŞEN ÜLKE RALLİSİ İÇİN 3 RİSK
*Emtiada yükselişin son bulması *Çin'de ekonomik yavaşlamanın hızlanması *Gelişmiş ülkelerde parasal
(Güneş Doğan/Derin Ekonomi)
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.
borsaningundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.borsaningundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.borsaningundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.
borsaningundemi.com verilerin sekansı, doğruluğu ve tamliği konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıkar, verinin ulaşmaması, gecikmesi, eksik ulaşması, yanlış olması veri yayın sistemindeki performansın düşmesi veya kesintili olması gibi hallerden oluşan herhangi bir zarardan borsaningundemi.com sorumlu degildir. BİST, verinin sekansı, doğruluğu ve tamlığı konusunda herhangi bir garanti vermez. Veri yayınında oluşabilecek aksaklıklar, verinin ulaşmaması, gecikmesi, eksik ulaşması, yanlış olması, veri yayın sistemindeki performansın düşmesi veya kesintili olması gibi hallerde Alıcı, Alt Alıcı ve/veya kullanıcılarda oluşabilecek herhangi bir zarardan BİST sorumlu değildir.
Finansal veriler aracılığıyla sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir. Son güncelleme saati (09:29)