E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaGelişen piyasa borsalarında riskler ve fırsatlar…---

Gelişen piyasa borsalarında riskler ve fırsatlar…

Gelişen piyasa borsalarında riskler ve fırsatlar…
29 Ağustos 2018 - 14:18 borsaningundemi.com

Güçlü dolar hisse senedi fiyatlarını da etkiliyor. Ancak hızla büyüyen ekonomiler, güçlenen orta sınıf ve uygun hisse senedi fiyatları gelişen borsaları hala çekici kılıyor

2017’nin en güçlü hisse senedi kategorilerinden biri olan gelişen ülke borsaları bu yıl önemli düzeltmelerden sonra yeniden yatırımcıların gözüne girmeye başladı. Güçlü dolar karşısında gelişen ülke para birimlerindeki sert dalgalanmalara rağmen çoğu uzman, gelişen ülke borsaları konusunda boğa piyasasından yana tavır almıyor.

2018’in kalan bölümünde gelişmiş piyasalarda olduğu gibi gelişenlerde de sert dalgalanmalar bekleniyor.

Özellikle ikinci çeyrekte başlayan dolar rallisi gelişen piyasaların performansında türbülansa neden oldu. Ayrıca dolara dayalı enstrümanların yüksek verimliliği sermaye kaçışma neden olarak ekonomilerde istikrarsızlık yaratıyor. Ancak günlük dalgalanmalardan ziyade uzun vadeli bakılması gereken gelişen piyasalar önemli risk-ödül fırsatları sunuyor.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde toplam ekonomik büyüklük olarak gelişmiş ekonomileri geçmesi beklenen gelişen ekonomilerin 2015 ile 2025 yılları arasında küresel GSYİH büyümesine yüzde 70 katkı yapması bekleniyor. Bu süreçte 1,2 milyar insanın orta ve yüksek gelir sınıfına geçmesi ve tüketimin de ikiye katlanması bekleniyor. Bu büyük değişim gelişen ekonomilerin hisse senedi piyasalarına yatırım fırsatı şeklinde yansıyacağı gibi özellikle enformasyon teknolojisi ve tüketim sektörlerinde de canlanma yaratacak.

Dünyanın en büyük yatırım şirketi BlackRock 2018 Yarı Yıl Raporu’nda ekonomik reformlar, şirketlere yönelik olumlu koşullar ve uygun hisse senedi fiyatlarının gelişen borsalardaki hisse senetlerini desteklediğini belirterek “Gelişmiş ülke borsalarının üzerinde getiri bir diğer olumlu beklenti. Riskler ise yükselen doları, ticari gerilim ve bazı ülkelerde seçimler. Gelişen Asya’da büyük fırsatlar görüyoruz” ifadesine yer verdi.

Gelişen piyasaların en iyi barometrelerinden Vanguard FTSE Emerging Markets borsa yatırım fonu yılbaşından 10 Ağustos’a kadar yüzde 4,5 değer kaybederken, bir diğer fon iShares Core MSCI Emerging Markets yüzde 2,30 geriledi. Bu kayıpların önemli bir bölümü son üç ayda gerçekleşti.

ABD ile Çin arasındaki ticari gerginlik ve doların güçlenmesi gelişenlerin görünümünü bulutlandırırken özellikle Çin piyasasındaki kayıplar dikkat çekiciydi.

Çin piyasası zirvesinden bu yana yüzde 20 gerilerken bu borsa ayı piyasası bölgesine düşmüş durumda...

Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomisinin Görünümü Temmuz ayı raporunda Latin Amerika ve Asya’da bazı ekonomilere ilişkin büyüme tahminlerini aşağı çekti. IMF genel olarak gelişen ülkelerin 2018 büyüme tahminini değiştirmeden yüzde 4,9,2019 tahminini de yüzde 5,1’de bırakırken, bu yıl yüzde 7,3 ile Hindistan öne çıkarken, Çin’in yüzde 6,6’ya gerilemesi bekleniyor. IMF bu yıl Rusya’nın yüzde 1,7, Brezilya’nın yüzde 1,8 ve Güney Afrika’nın yüzde 1,5 gibi mütevazi oranlarla büyümesini bekliyor.

Ticaret savaşı endişesi, gelişen piyasaları diğer borsalara oranla daha riskli kılıyor. Ancak olası bir ticaret savaşının gelişen ekonomiler için riskleri kadar potansiyel kazançları da var. JP Morgan, temmuz sonunda, gelişen piyasalara ilişkin görüşünü olumluya çevirdi ve “satın al” kategorisine yükseltti. JP Morgan özellikle Çin, Brezilya, Güney Kore, Rusya, Şili ve Endonezya piyasaları için pozitif görüş bildirdi.

Küresel likiditenin azalması, ticaret savaşı tehdidi, Çin’in finans piyasasındaki sorunlar ve olası küresel soğuma gibi risklerin gelişen piyasalarda dalgalanmalara neden olduğunu vurgulayan JP Morgan, bu cephelerdeki kötü haberlerin gelişen piyasalara giriş noktası olarak kullanılabileceğini savundu. JP Morgan’ın yatırım raporunda, Çin Merkez Bankası’nın para politikasını gevşetmesinin özellikle dördüncü çeyrekte güçlü büyümeye öncülük edeceğini ve bunun da dikkate değer bir risk-ödül fırsatı sunduğu belirtiliyor.

Yatırım firması Schwab’ın kıdemli yatırım stratejisti Jeff Kleintop, tarihsel olarak ekonomik döngülerin son aşamalarında gelişen piyasa hisse senetlerinin performansının ABD hisse senetlerini geride bıraktığını ve bunun son 50 yıldaki altı küresel ekonomik döngünün beşinde yaşandığını vurguluyor.

Ticaret savaşının daha fazla büyümesini beklememek gerektiğini savunan State Street Global Advisors geçen ay yayınladığı yarıyıl raporunda bu durumda Çin’in iyi bir ekonomik performans göstereceğini söylüyor. Şirkete göre bu durum gelişen ülkelerin emtia ihracatçılarına da ekstra kazanç olarak geri dönecek.

Çin’in borç sorununu ciddiyetle ele almasının ve bu konuda ilerlemeler kaydetmesinin de beklendiğini vurgulayan yatırım danışmanlık firması State Street Global Advisors, Hindistan’ı “en iyi gelişen öykü” olarak nitelerken, Rusya’ya ABD’nin uyguladığı yaptırımların ve Brezilya’da ekim ayında yapılacak seçimlerin görüntünün bulanıklaşmasına neden olduğunu belirtiyor. Ancak artan petrol fiyatları Rusya ve Brezilya’nın lehine olacak. Rusya dünyanın en büyük petrol üreticisi haline gelirken, Brezilya’nın petrol ihracatı 2018’de hızla artıyor. Öte yandan bu iki ülkede enflasyonun düşmesi de olumlu gelişmeler arasında yer alıyor.

Güçlü dolar gelişen borsaları olumsuz etkilese de, bundan ayrı olarak bölgede bazı ekonomilerin temel göstergelerinin pozitif yönde olması ve şirketlerin güçlü karları, uygun hisse senedi fiyatları bu riskin yönetilebilir kılıyor. BlackRock’ın kıdemli küresel yatırım stratejisti Richard Turnill, ortalama 11,3 olan gelişen ülke hisse senetlerinin fiyat-kazanç oranının beş yıllık ortalamanın altında olduğunu ve karların ise ortalama yüzde 13,4 gibi bir hızda arttığını vurguluyor.

Ticaret savaşının yanı sıra gelişen piyasalar ABD Doları’nın son zamanlardaki güçlülüğü nedeniyle de baskı altına girmiş durumda... ABD ile ekonomik anlamda rakip altı ülkenin para birimine karşı doların değerini ölçen The ICE U.S. Dollar endeksi, yılbaşından 10 Ağustos’a kadar yüzde 5,7, son 3 ayda ise yüzde 4,5 değer kazandı.

Güçlü dolar en çok Arjantin ile Türkiye gibi yüksek cari açığı ve dış borçları olan buna karşılık sınırlı döviz rezervleri bulunan ülkeleri etkiliyor. Arjantin Pesosu ve Türk Lirası yılbaşından bu yana en çok değer kaybeden para birimleri arasında yer alırken, Güney Afrika Randı ve Brezilya Reali de değer yitiriyor.

ABD’nin Türkiye’den çelik ithalatına daha önce uygulamaya başladığı gümrük vergisini iki katma çıkarması liranın değer kaybında etkili olurken, bu ülkenin yaptırım uygulamaya başladığı Rusya’nın para birimi Ruble’de 2015’teki petrol fiyatlarının çöküşünden sonra en büyük bir haftalık kaybını yaşadı.

10 Ağustos Cuma günü başta Türk Lirası olmak üzere gelişen ülke para birimlerinde görülen keskin satış dalgasının ise oldukça abartılı olduğu savunuluyor. ADM Investor Services’da küresel stratejisi olan Marc Ostwald, piyasalardaki hareketlerin düşük likiditede aşırı vurgulu olduğunu kaydediyor.

ÇİN YENİDEN GELECEK VADEDİYOR

Gelişen ülkelerin en büyüğü Çin ekonomisine yeniden toparlanıyor. Çin Halk Konseyi, büyümeyi hızlandırmak İçin temmuz sonunda aldığı bir dizi karar ile vergi indirimlerinden altyapı projelerine yönelik tahvillere kadar bir dizi karar aldı. Ayrıca menkul değer ve borçlanma piyasalarıyla ilgili açıklamalarda sorunlu kredi piyasasını daha sağlıklı hale getirmeye yönelik adımlar atılacağı beklentisini güçlendirdi.

Başkan Şi Jinping’in desteği ile bilgisayar yongası üretimine hız verildi. Dünyada yonga üreten cihaz pazarı 2018’de yüzde 11 büyürken, bu konuda Çin pazarı yüzde 40 gibi güçlü bir oranda genişliyor. Bu nedenle otomasyona yatırım güneydoğu Asya’nın ivmesini hızlandıracak.

JP Morgan 2018 Yıl Ortası Yatırım Görünümü raporunda, Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin çevre ülkeler İle ticaret ve yatırım ortaklıklarının gelişmesine neden olurken, bu dev ekonominin 2025 hedefleriyle daha sofistike ve daha yüksek kişisel gelirli bir ülke haline geleceğini vurguluyor.

Yatırım danışmanlığı firması State Street Global Advisors, gelişen ekonomilerde bu yıl büyümenin son beş yılın en yüksek oranı olan yüzde 5’e ulaşabileceğini tahmin ediyor. Ancak ABD-Çin ticaret gerginliğinin yanı sıra artan faiz oranları, likidite akışının azalması ve güçlenen dolar gibi olumsuzlukların inişe geçen kısa vadeli sermaye akışı ve yüksek borçlanma maliyetleri olarak yansıyacağını vurguluyor.

Ticaret savaşının daha fazla büyümesini beklememek gerektiğini savunan State Street Global Advisors yarıyıl raporunda, bu durumda Çin’in İyi bir ekonomik performans göstereceğini ve bundan gelişen emtia ihracatçılarının kazançlı çıkacağını İfade ediyor. (LEVENT GÜRSES/FORBES TÜRKİYE DERGİSİ)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)