Uluslararası borsalar bu karar sonrası rahat bir nefes alırken özellikle gelişmekte olan ülke borsaları oldukça iyi performanslar yakaladı. Macaristan, Rusya, Arjantin, Brezilya, Çek borsası da aynı İMKB gibi haftayı yüzde 15-20'lik yükselişlerle tamamladı. Yatırım bankaları IMF ile anlaşmaya oldukça yakın olan Türkiye'nin tahvillerine alım önerisi verirken yine bazı bankalar hisse senedi piyasasında alım önerilerinde bulundu. Hafta içinde 25 bin puanı geçmekte zorlansa da endeks haftanın son gününe kadar olumlu haber beklentisini satın alarak 26 bin puan sınırına yaklaşmayı başardı. ABD eski ve yeni ekonomi kurmaylarının aldığı kararlar sonrası piyasalarda şimdilik bahar havası hakim. Ancak halen soru işaretleri sona ermiş değil. Kasım ayı içinde ABD Kongresi'nden ve Beyaz Saray'dan istediğini alamayan otomotiv üreticileri (Ford, General Motors ve Chrysler), 2 Aralık'ta ikinci kez yeni kurtarma planlarını ortaya koymak zorundalar. Piyasalar bu gelişmenin sonucunu merakla bekliyor. Muhtemelen salı günü görüşülecek yeni plan anlaşmayla sona ererse piyasalar, başta otomotiv şirketlerinde olmak üzere ikinci bir alım dalgasıyla karşı karşıya kalabilir. Aksi durumda ikinci bir Lehman faciası gündeme gelir ki bu ihtimal şu an için oldukça zayıf. Dışarıda esen bu ılık rüzgarlar içeriye de olumlu etki ediyor. Yüksek cari açık sebebiyle IMF ile masaya oturan ülkeler kervanına katılan Türkiye, yeni bir anlaşma yapmak üzere. Bu durum gerek tahvil gerekse hisse senedi piyasalarında yabancı yatırımcıların iştahını da bir hayli artırmış durumda. Birkaç hafta öncesine kadar satım öneren yabancı bankalar yatırımcılarına Türkiye piyasalarında alım önerilerinde bulunmaya başladılar bile. Bankacılık hisselerini alım tavsiyelerinde ağırlıklı tutarlarken henüz fiyat hedefelerini revize etmediler. Aslında hisse fiyat hedefleri çok da inandırıcı değil. Bu kuruluşlar iki aylık arayla öylesine garip fiyat hedeflemesi yapıyorlar ki artık iyi niyetten yoksun olduklarını düşünmeye başladım. Merrill Lynch 11 Eylül tarihinde Hürriyet gazetesi hisseleri için 2,2 yeni lira hedef fiyatı vererek hissenin olması gereken fiyatın altında olduğunu belirtmiş, ardından doların yükselişe geçmesiyle fiyat hedefini inanılmaz bir şekilde indirerek 75 kuruşa kadar çekmiş. Yine yabancı bankalardan HSBC, Tofaş hisseleri için fiyat hedefini önce 7,3 yeni lira olarak açıklamış, kısa bir süre sonra 2,3 yeni liraya çekmiş. Aslında bu raporlar şirketin kendi yatırımcılarını ilgilendirir. Ama kamuoyu ile paylaşılıyorsa spekülasyon, hatta manipülasyon olarak değerlendirilebilecek eylemlere dönüşebilecek kadar tehlikeli bir durum. Bu kuruluşlar, açığa satışların yasal olduğu borsalarda fiyatlar üzerinde baskı yapacak para ve hisse oranına sahip. Dolayısıyla hegemonyaları yerli yatırımcılar üzerine kabus gibi çökmeye başladı. Bu tip fiyat hedefi açıklamalarını kamuoyuna taşıyan ve hisseler üzerinde olumlu ya da olumsuz etki yapan kuruluşların raporlarının yanıltıcı olabileceğinin yatırımcılar tarafından bilinmesi kuşkusuz oldukça önemli. Zira aynı kuruluşlar bir süre sonra tam tersi fiyat hedefleri veya raporlar ortaya koyarak hisseler üzerinde olağanüstü dalgalanmalara yol açabilirler. ABD ekonomisi iyiye mi gidiyor? Hemen herkesin şaşırdığı konu, krizin başlangıç noktası olan ve devam eden olumsuz şartlara rağmen dolar neden hala uluslararası para birimleri karşısında güçlü duruş sergiliyor? Dolar, 24 Kasım'da Citibank'ın kurtarılması sonrası Euro karşısında 1,30'a gerilemesine rağmen çabuk toparlanarak haftayı binde 9'luk bir kayıpla 1,2695'ten tamamladı. Bugüne kadar ABD başkanlık seçimini Obama'nın kazanması ve 800 milyar dolarlık kurtarma paketi, dolara olan talebi desteklemişti. 2002-2008 yılları arasında sürekli değer kaybeden doların bir anda değerli para durumuna geçmesi, gelişmekte olan ülkeleri de zorda bıraktı. Cari açık ve yüksek dolar borçları sebebiyle kredi derecelendirme kuruluşları bu ülkeleri IMF ile anlaşma yapmak zorunda bıraktı. Bu da dolara talebi artırdı. Aslında dolar ABD ekonomisinin iyiye gittiğinden değil, oluşturulan suni talepten dolayı yükseldi. Doların bu yükselişine Avrupa Merkez Bankası ve bankalarının da önemli bir katkı yapmaya devam ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. OPEC, petrol üretimini kısabilir Petrol fiyatları tahminlerimiz doğrultusunda 50 doların üstünde hareket ediyor. Temmuz ayından bu yana özellikle doların uluslararası piyasalarda yükselişe geçmesi sonrası petrol 146 dolar zirvesinden hızla gerilemeye başladı. Fiyatlar önce 100 dolara, daha sonra 47 dolara kadar geriledi. Dünya ticaret hacminin hızla inişe geçmesinin ardından petrol talebinin de son 15 yılın en düşük seviyelerine düşmesi baskıyı artırdı. Suudi Arabistan ve İran'ın temmuzda üretim artışına gitmesi ve petrol fiyatları üzerinde manipülasyon yapan ünlü bir petrolcünün işlemlerinin incelenmesinin ardından fiyatlar 100 doların altına geriledi. Fiyatları asıl etkileyen, ekonomisi zorda olmasına rağmen özellikle Japon Yeni haricindeki tüm para birimlerine karşı yükselişe geçen dolar olmuştu. Doların Euro karşısında her 1 dolarlık yükselişi petrol fiyatlarının yaklaşık 3 dolar kaybetmesine yol açıyor. Dünya petrolünün yüzde 40'ını sağlayan OPEC hafta sonu ve 17 Aralık'ta iki önemli toplantı yapacak. Mevcut üretimi günlük 27,3 milyon varil olan örgütün, en az bir milyon varil daha üretimi kısması kesin gibi. GEÇEN HAFTANIN EN LERİ Değer kazananlar (%) 01 - Selçuk Gıda 76,19 02 - Ege Gübre 67,14 03 - Atlas Yat. Ort. 66,67 04 - Ak Enerji 56,10 05 - Van Et 51,72 06 - Merkez B Tipi Y.O. 44,64 07 - BİM Mağazalar 42,38 08 - GSD Holding 37,93 09 - Garanti Factoring 37,50 10 - Alternatifbank 35,48 Değer kaybedenler (%) 01 - Eminiş Ambalaj -37,66 02 - Ceylan Giyim -26,06 03 - Burçelik Vana -8,93 04 - Euro Trend Y. O. -7,89 05 - Sönmez Flament -6,06 06 - Bisaş Tekstil -5,26 07 - M. Zorlu Holding -5,26 08 - Migros -4,91 09 - Altınyağ -4,35 10 - Olmuksa -3,77 SELİM IŞIKLAR/ZAMAN
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.