Amerika Merkez Bankası (FED), küresel piyasalarının rotası sayılabilecek bir sürece adım atmaya hazırlanıyor. FED’in finans sistemindeki çöküşü önlemek amacıyla piyasalara likidite sağladığı varlık alım programını sonlandırmasının ardından şimdi gözler para politikalarını belirleyen Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) vereceği faiz kararında.
Hatırlamak gerekirse FED, 2006 yılında aldığı bir kararla yüzde 1 olan faiz oranını iki yıl içerisinde yüzde 5.5 seviyesine çıkarmıştı. FED’in uyguladığı bu politika küresel ekonomide yavaşlamaya neden olmuş ve ABD’de başlayıp tüm dünyaya yayılan likidite krizine yol açmıştı. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte FED, politika faiz oranlarını rekor düşük seviyelere çekmiş ve parasal genişleme programı başlatarak piyasaya nakit pompalamaya başlamıştı. 2008 yılı Aralık ayında başladığı aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımıyla sağladığı parasal genişleme (QE) programını 2014 yılı Ekim ayında sona erdirmesinin ardından piyasada faiz artırımı beklentileri başladı. Bunun üzerine FED Başkanı Yellen’ın 2015 yılında faiz artırımına başlamayı hedeflediklerini açıklamasının ardından yıl içerisinde faiz artışı yapılacağı beklentisi güçlenirken FED, o dönem faiz oranını ise ‘kayda değer bir süre daha’ yüzde 0-0,25 seviyesinde tutma kararı almıştı. Peki FED neden bu kararı aldı? QE programının sonlandırılmasının ardından yapılan toplantılarda nelere dikkat çekildi hatırlayalım…
17 Aralık 2014 Parasal Genişleme programının sonlandırılmasının ardından FED gerçekleştirdiği ilk toplantısında faiz artırımı için ‘kayda değer bir süre daha’ ifadesini kaldırdı. Ancak bu ifade yerine ‘sabırlı’ ifadesi konuldu. FED Açık Piyasa Komitesi toplantısında konuşan FED Başkanı Yellen, para politikasında normalleşme ve faiz artırımı için en az iki toplantı daha bekleneceğini, Komite’nin 2015 yılında faiz artırımını beklediğini ancak zamanlamasının verilere bağlı olduğunu belirtti. Yellen'ın "En az iki toplantı daha bekleneceği" açıklaması piyasada erken faiz artırımı ihtimaline işaret ettiği yönünde algılanmasına neden oldu.
FOMC tutanaklarında işgücü piyasasının güçlü istihdam artışı ve düşen işsizlik oranıyla iyileştiği vurgulanırken ABD ekonomisinin ılımlı bir oranda toparlanmaya devam ettiği, istihdam piyasasında olumlu bir görüntü olduğu ancak enflasyon hedeflerinin altında kalındığı belirtildi. Fed petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyonun istenilen seviyelere yükselmemesinde etkili olduğunu belirtti.
28 Ocak 2015 Amerikan Merkez Bankası (Fed) Açık Piyasa Komitesi kararında, faizlerde bir değişikliğe gitmedi ve faiz artırımı zamanlamasıyla ilgili bir tarih vermeyerek ‘sabırlı’ ifadesini korudu. Açıklamada “Ekonomik aktivite sağlam bir hız ile arttı. İstihdam piyasası koşulları da iyileşmeye devam etti” ifadeleri yer aldı. Ayrıca enflasyonun kısa vadede biraz daha düşmesinin beklediğini belirten FED açıklamasında “Ancak tüketici fiyatlarının, enerji maliyetlerindeki düşüşün etkisinin de azalması ile orta vadede yüzde 2’lik hedefe doğru kademeli olarak yükselmesi bekleniyor” denildi. Açıklamada ayrıca bir öncekinden farklı olarak petrol fiyatlarındaki düşüşün hane halkının alım gücünü artırdığı ifade edildi.
18 Mart 2015 ABD Merkez Bankası FED, beklenildiği gibi faizi sabit bırakırken Başkan Yellen'ın en az iki ay boyunca faiz artırılmayacağı anlamına geldiğini ifade ettiği "sabırlı" ibaresi kullanılmadı. Fed'in sözlü yönlendirmesinde federal fonlama oranında Nisan ayı toplantısında bir artışın olası olmadığı ifade edilirken, sıkılaşmanın istihdam piyasasında daha fazla iyileşme olması ve enflasyonun orta vadede yüzde 2'lik hedefe doğru çıkması noktasında makul oranda güven duyulması halinde gerçekleşeceği belirtildi.
29 Nisan 2015 Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) Nisan ayı toplantısında faizlerde bir değişim yapılmaması kararı alındı. Tutanaklarda, “Mart ayındaki son toplantıdan bu yana alınan veriler, ekonomik büyümenin kış aylarında kısmen 'geçici' faktörler nedeniyle yavaşladığına işaret etti. İstihdam artış hızı düştü, işsizlik oranı sabit seyretti. İşgücü piyasasına ilişkin çeşitli göstergeler ise piyasadaki atıl kapasitenin fazla değişmediğini gösterdi" ifadelerine yer verildi. Öte yandan, enflasyonun Fed'in yüzde 2 hedefinin altında kalmaya devam ettiğine işaret edilen bildiride, enflasyon oranının gerileyen enerji fiyatlarının "geçici" etkisinin kaybolmasıyla hedefe yaklaşacağı beklentisine de yer verildi.
17 Haziran 2015 ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini değiştirmezken, Fed yetkililerinin büyük çoğunluğu faiz artışına bu yıl içinde başlanması yönünde görüş bildirdi. ABD ekonomisinin Nisan ayında gerçekleştirilen son FOMC toplantısından bu yana ılımlı derecede büyüdüğü ifade edilen tutanaklarda, istihdam artışının hızlandığı ve işsizlik oranının sabit kaldığı kaydedildi. Bununla birlikte, tüketici harcamaları ve konut sektörünün iyileşme gösterdiği belirtilen metinde, enflasyonun ise önceki dönemlerde gerileyen enerji fiyatları nedeniyle FED'in yüzde 2 hedefinin altında kalmaya devam ettiğine işaret edildi.
29 Temmuz 2015 ABD Merkez Bankası (Fed), bu toplantısında da faizleri beklenildiği gibi yüzde 0-0,25 seviyesinde sabit tuttu. Açıklamada istihdamda ilerlemenin sağlandığı ancak enflasyonda bunun görülmediği belirtildi. Ekonomik aktivitenin son aylarda ılımlı bir şekilde büyüdüğü kaydedilen açıklamada, "Fed ilk faiz artışına başlanmadan önce enflasyonda yüzde 2 hedefine doğru hareketten oldukça emin olmalı" denildi.
17 Eylül 2015 FED’in bu hafta Washington’da 16-17 Eylül tarihlerinde gerçekleştireceği toplantı sonrasında merakla beklenen faiz kararını açıklaması bekleniyor. Tahvil alım programını sonlandırmasının ardından FED’in politika faizi konusundaki adımları mercek altına alındı. 17 Aralık 2014 yılından buyana yapılan toplantılarda enflasyon, istihdam piyasası ve büyümeye vurgu yapan FED’in faiz artırımı konusunda eli ne denli güçlü inceleyelim…
Kaynak: Dünya Bankası (http://data.worldbank.org/indicator/SL.UEM.TOTL.ZS/countries?page=1)
FED’in 2008 yılında uygulamaya başladığı parasal genişleme programı sırasında işsizlik oranı yüzde 6.8 seviyesindeydi. Varlık alım programının sonlandırıldığı 2014 yılı Eylül ayında ise bu oran yüzde 5.9 seviyesine geriledi. Bugün geldiğimiz noktada ise ABD işsizlik oranı yüzde 5.1 seviyesine gerilemiş durumda. Öyle görünüyor ki FED, bu yıl için belirlediği yüzde 5.2-5.3 aralığındaki işsizlik oranı hedefine neredeyse ulaşmış bulunuyor.
Kaynak: Dünya Bankası (http://data.worldbank.org/indicator/FP.CPI.TOTL.ZG/countries?page=1)
Geçtiğimiz Mart ayında ABD ekonomisine ilişkin beklentilerini güncelleyen FED, enflasyon tahminlerini aşağı çekti. Buna göre bir önceki raporda bu yıl yüzde 1-1.6 aralığında olması beklenen enflasyon tahmini 0.6-0.8 aralığına indirilirken gelecek yıl 1.7 ile 2 aralığında seyredeceği tahmin edilen enflasyon beklentisi ise 1.7-1.9 aralığına düşürüldü. Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere FED, hedeflediği enflasyon oranından hayli uzak seviyede bulunuyor. Tüketimi ve üretimi canlandırmak adına piyasaya likidite pompalayan parasal genişleme programına rağmen enflasyon oranındaki düşüş FED’in faiz artırımında belini büken en büyük etken olarak karşımıza çıkıyor.
Kaynak: Dünya Bankası (http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.KD.ZG?page=1)
Enflasyon ve işsizlik oranı ile birlikte büyüme tahminlerini de güncelleyen FED, bu yılki büyüme tahminini yüzde 2.6-3 aralığından yüzde 2.3 ila 2.7 aralığına çekti. Gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini ise yüzde 2.5-2.7 aralığından yüzde 2.3-2.7 aralığına revize etti. ABD ekonomisi ise Eylül ayında açıklanan son verilere göre yüzde 3.8 büyüme kaydetti. Büyüme oranlarında QE programının başladığı 2008 yılından bugüne gelinen noktada büyüme oranlarında ciddi oranda artış kaydedildiğini görüyoruz. Yani FED’in faiz artırım sürecinde vurgu yaptığı büyüme oranında istenilen seviyelere ulaşılmış olduğunu görüyoruz.
Görüldüğü üzere FED, büyüme ve istihdamda istediği ivmeyi yakalamışken enflasyonda hala istenilen makul seviyeye ulaşılabilmiş değil. ABD’nin enflasyon seviyesinin hedeflenilenin çok altında kalmasının nedeni olarak petrol fiyatları öne sürülüyor. Fed petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyonun istenilen seviyelere yükselmemesinde etkili olduğuna vurgu yaparken küresel arz fazlası probleminin devam ediyor olması petrol fiyatlarının bir süre daha düşük seviyelerde seyredebileceğine işaret ediyor.
FED’in faiz artırım sürecinde elini zayıflatan bir diğer neden ise dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin’de yaşanan ekonomik gelişmeler. Çin’de yaşanan devalüasyonun etkileri ile küresel piyasalarda yaşanan tedirginlik hala devam ediyor. FED’in bu hafta gerçekleştireceği toplantısında faiz konusunda nasıl bir politika izleyeceği merakla beklenirken düşük enflasyon, Çin ekonomisinde yaşanan bozulma, düşen emtia ve petrol fiyatları FED’in Eylül’de faiz artırım ihtimalini zayıflatıyor.
FED Üyeleri Ne Söylüyor? FED’in bu yılki oy hakkına sahip olan FED Başkanlarının görüşleri bu hafta yapılacak toplantıda alınacak kararlarda büyük önem taşıyor. Bu bakımdan FED üyelerinin faiz artırımı konusunda ne düşündüklerini inceleyelim;
FED Başkanı Janet L. Yellen, geçtiğimiz Temmuz ayında faiz artırımı ile ilgili olarak "Eğer ekonomi umduğumuz gibi evrilirse, ekonomik koşullar muhtemelen bu yılın bir döneminde federal fon oranı hedefinin yükseltilmesini uygun kılacaktır," dedi.
New York Fed Başkanı William Dudley, uygulanacak politikaları belirleyen FOMC'un bu sene faiz artırımına gidebilmesini umuyor. Dudley yaptığı açıklamada, hisse senedi piyasasındaki kargaşanın Eylül ayında faiz artırımı için durumu zayıflattığını söylerken kısa vadeli gelişmelere aşırı tepki verilmemesi uyarısında bulunuyor.
Fed Guvernörü Lael Brainard, Haziran ayında yaptığı açıklamada son zayıf ABD verilerinin ekonominin gücüne ilişkin şüphe yarattığını söyleyerek, Fed'in bu yıl faiz artırımına gitmesine yönelik zaman çizelgesi konusunda ertelemeye açık olduğunun işaretini verdi.
Chicago FED Başkanı Charles Evans'a göre, faiz oranı artışında aceleci davranma, ABD ekonomisini yaralayabilir. Chicago Başkanı ayrıca, ABD Merkez Bankası'nın kısa vadede faiz oranı artışından kaçınması gerektiği düşünüyor ve FED’in faiz artırım konusunda olağanüstü derecede sabırlı olması gerektiğinin altını çiziyor.
Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer yaptığı son açıklamada, ABD ekonomisinin temposuna ilişkin verilerin etkileyici olduğunu ve ekonominin normale dönmekte olduğunu kaydetti. Fischer, “Çin'deki devalüasyonla başlayan durum göreceli olarak yeni ve halen bu durumun nasıl gelişmekte olduğunu izliyoruz. İleri gidip, şimdi durumun Eylül ayında faiz artırmak için daha zorlu olup olmadığını söylemek istemiyorum" şeklinde konuştu.
Richmond Fed Başkanı Jeffrey Lacker, kış mevsimi ve enerji fiyatlarından kaynaklanan etkilerin geride kalması ile birlikte merkez bankasının rekor düşük seviyedeki faiz çağını sonlandırma zamanının geldiğini düşünüyor. Lacker yaptığı konuşmada, “Ekonominin mükemmel olduğunu söylemiyorum ancak para politikası kaydedilen önemli gelişmeler ile uyumlu hale getirilmeli” dedi.
Atlanta FED Başkanı Dennis Lockhart, Eylül ayında bir faiz artışı için "istekli" olduğunu söylerken, ılımlı ekonomik büyüme, istihdamda artışın devamı ve enflasyonun yavaş bir şekilde ilerlemesini bekliyor. Lockhart, önümüzdeki ay faizin artırılacağına dair sağlam inancının biraz daha yumuşadığı sinyallerini verirken, Fed'in "bu yıl bir zamanda" faizleri artırmasının muhtemel olduğunu söyledi.
ABD Merkez Bankası Fed Yönetim Kurulu üyesi Jerome Powell, Ağustos ayı başında yaptığı açıklamada Eylül'de faiz artışı konusunda henüz karar vermediğini belirtti. Powell, faiz artışının patikasının zamanlamadan daha önemli olduğunu ifade etti. Dar bir patikada faiz artışının uygun olabileceğini söyleyen Powell, şirket tahvil piyasasının sıkılaşmaya vereceği tepkinin kendisini endişelendirdiğini de belirtti.
Fed Guvernörü Daniel Tarullo, Haziran ayında yaptığı açıklamada Fed'in, ilk çeyrekteki ekonomik durgunluğu geçici olarak değerlendirdiğini hatırlatarak, ABD'nin ekonomik anlamda momentum kaybettiğini belirtti. Öte yandan, ilk çeyrek yavaşlamasının sadece mevsimsel olarak ele alınamayacağını da ekleyerek, "Faiz artırımı hakkında Fed'in verileri temel alan yaklaşımının tüm işaretler arasında esas gösterge olmaya devam edecek. Ücretlerde bir artış görmeyi bekliyorum" dedi.
San Francisco FED Başkanı John Williams, şu ana kadar gelen verilerin tümünün faiz artırımı için cesaret verici olduğunu düşünüyor. Williams Eylül ayında yaptığı açıklamada, “İşsizliğin azaltılması konusunda çok fazla ilerleme sağladık. Tam istihdama yakınız. Ancak bazı ciddi ters rüzgârlarda gelişmekte. Eylül toplantısında ne yapacağımız konusunda bir şey söyleyemem. Ancak eğer riskler ortadan kalkar ise bu yıl faiz artırımı yapılmasını bekliyorum” diye konuştu.
Oy Hakkı Olmayan Üyeler Ne Düşünüyor? St. Louis Fed Başkanı James Bullard, Fed'in hala faiz artırımlarına ihtiyacı olduğunu, faiz artırımı taraftarı ve piyasa volatilitesinin faiz artırımını geciktirmemesi gerektiğini düşünüyor.
Kansas City Fed Başkanı Esther George, Fed´in son zamanlardaki oynaklığı ABD ekonomisi için ne anlama geldiğini belirlemek için faiz artırımı konusunda biraz daha bekleyebileceğini söyledi. "Fed´in Eylül ayı toplantısı öncesinde ABD ekonomisindeki son oynaklığı değerlendirmek için zamanı var" diye konuşan George, genel değerlendirmenin Fed´in faiz artırımı konusunda geç kalmaktansa erken hareket etmesi gerektiği yönünde olduğunu da belirtti.
Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester, ABD ekonomisinin faiz artışını kaldırabileceğini söyledi. Mester, "Faiz artırımı ile ilgili karar Eylül toplantısında tartışılacak" bilgisini paylaşarak "Enflasyonun %2'ye çıkacağı konusunda güvenim var" dedi.
Boston Fed Başkanı Eric Rosengren, düşük enflasyon ve düşük büyüme nedeniyle geçmişe göre daha 'ılımlı' bir sıkılaşma sürecinin uygun olacağını ve faiz artışının kademeli olması gerektiğini savunuyor.
Minneapolis Fed Başkanı Narayana Kocherlakota, son yaptığı açıklamada para politikası görünümü ile ilgili yorumda bulunmazken, “Ekonomideki değişimler, Fed’in kısa vadeli faiz oranlarında zaman içinde kendini sıfıra yakın bir yüzdede bulabileceği anlamına geliyor” açıklamasında bulundu.
Philadelphia Fed Başkanı Patrick Harker, para politikası konusunda kamuoyuna açık bir yorumda bulunmadı.
Dallas Fed Başkanı Robert Steven Kaplan, para politikası konusunda kamuoyuna açık bir yorumda bulunmadı.
Ekonomist Görüşleri Fed’in Eylül ayında yapacağı toplantı öncesinde değerlendirmelerde bulunan JP Morgan Chase analistleri yayınladıkları raporda, “Eylül ayında faiz artırımına gitmek çok cesur bir adım olur” ifadelerine yer verdiler. Emtia fiyatlarındaki ve gelişmekte olan piyasalardaki zayıflığa ve genel olarak global büyümeye yönelik endişelere işaret eden JP Morgan Asset Management, bu ortamda Fed´in gelecek ay yapılacak FOMC toplantısında faiz artırımlarının başlaması yönünde bir karar almasının muhtemel olmadığını bildirdi.
Goldman Sachs Group Inc. analistleri, Fed’in faiz oranlarını Perşembe günü sabit tutma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Analistler Fed’den faiz artırımın yakın olduğu sinyalinin gelmesini bekliyor. Goldman’a göre Başkan Janet Yellen’in basın toplantısı sırasında kullanacağı dilde ve beklentilerde “güvercin” bir değişim olabilir.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Fed Fonları oranında (Fed'in gösterge faizi) artışın işaretinin iyi bir şekilde verildiği, ancak Fed'in faiz artırımlarının gelecekte izleyeceği yol ile piyasanın bunu fiyatlaması arasında "kayda değer bir boşluk" olduğu belirtildi. Fitch, Fed'in rehberliğine yakın bir sonucun gelişen piyasalar için "önemli bir şok" olabileceği vurgulandı. Açıklamada, ayrıca, Fed'in faiz artırımının gelişen piyasalar için sorun olacağı belirtildi.
Barclays analistleri, yayınladıkları raporda Fed'in ilk faiz artırımının Mart 2016'ya öteleyeceğini öngördüklerini belirttiler. Analistler daha önce Fed'in Eylül’de faiz artıracağını tahmin ediyorlardı. Barclays beklentisini ötelemesine neden olarak cari global görünümdeki belirsizliği işaret etti ve ilk faiz artırımının zamanlamasının daha belirsiz hala geldiğini vurguladı.
Dünya Bankası Baş Ekonomisti Kaushik Basu, Amerikan Merkez Bankası'nın Eylül ayında faizlerde artırıma gitmesi durumunda gelişen ülkelerdeki karmaşa ve paniği tetikleme riski olduğunu ve küresel ekonomi daha sağlam bir zemine yerleşene kadar bu artışı askıya alması gerektiğini belirtti. Basu, Çin'de ekonomik büyüme konusunda artan belirsizlik ve bunun küresel ekonomiye etkileri dolayısıyla Fed'in Eylül ayındaki faiz artırımının olumsuz sonuçları olabileceğini vurguladı.
Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) yapılan açıklamada, ABD Merkez Bankası Fed'in faiz artışını 2016'nın ilk yarısına ertelemesi gerektiği ifade edildi. IMF uzmanlarının daha yüksek politika faizleri için görünüme ve finansal istikrar risklerine politika yanıtlarına odaklandıkları incelemede, ABD ekonomisinde büyüme ve istihdam yaratımını destekleyen faktörlerin yürürlükte olmaya devam ettikleri, bununla birlikte son aylarda gerçekleşen bir dizi negatif şoka bağlı olarak ivmenin kaybolduğu ifade edildi. IMF uzmanları, FOMC'nin verilere bağlı hareket etmeye devam etmesi gerektiğini belirterek, ücret veya fiyat enflasyonuna ilişkin şu anda olduğundan daha net işaretler görene kadar faiz artırımını ertelemesi gerektiğini savundu
Faiz Artırımı Türkiye’yi Nasıl Etkiler? Amerika Merkez Bankası (FED)’nın para politikasında izleyeceği yol Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerini de önemli ölçüde etkilemeye devam edecek. Yurtiçinde yaşanan siyasi belirsizlik ve terör olaylarıyla büyüyen güvenlik endişeleri Türk Lirası’nı zayıflatırken FED’in bu hafta gerçekleştireceği toplantısı Türkiye için kritik bir öneme sahip. FED’in gerçekleştireceği toplantıda olası bir faiz artırım kararının alınmasıyla birlikte TL’nin dolar karşısında ciddi oranda değer kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır. Yüksek kurun ihracatta olumlu katkı yapması beklenirken döviz açığı bulunan şirketleri de olumsuz etkilemeye devam edecektir.
Perşembe akşamı faiz artırımı kararı çıkarsa her ne kadar uzun süredir bekleniyorsa da gene de ( az da olsa ) dolar lehine bir hareketlenme beklenebilir. Uzun süredir beklenen faiz artışı fiyatların üstüne belli bir miktarda zaten yansımış durumdadır. Faiz artışının ne kadar olduğu da önem taşımaktadır. “0.10” luk bir artış FED’ in Çin’ de dahil dünya piyasalarındaki olumsuz gelişmelerden etkilenmiş olabileceğine ve bundan sonra gelecek faiz artışının hemen gerçekleşmeyebileceğine işaret edebilir. ”0.25” puanlık artış ise FED’in Çin’den gelen verilerden fazla etkilenmediğine işaret ederken, bundan sonraki artışlarda da sadece kendi takip ettiği gösterge ve verilere bakacağı mesajını verecektir. Dolarda değerlenme görülebilir, USDTL’de 3.10 – 3.15 aralığı hedeflenerek yeni zirve denemelerine şahit olabiliriz.
Faiz artışının ardından FED’ in vereceği mesajlar, hangi yeni kriterlerin inceleneceği gibi değerlerin açıklanması sonraki faiz artışlarının hangi aralıklarla gündeme gelebileceği konusunda da fikir verebilir. FED’in faiz artışı tarihini gelecek aya ertelemesi fazla etki yaratmasa da 2016 başı veya 2016 ilk çeyreğinin sonuna kaydırması dolar/TL’ de gevşemeye ( başka etkenler devreye girmezse ) sebep olabilir. Böyle bir durumda da USDTL’de 2.85-2.90 aralığına dek süren geri çekilmeler görebiliriz.
Destek Menkul Araştırma Ne Bekliyor? 28-29 Temmuz tarihli toplantılara dair açıklanan FED tutanaklarında iyileşen istihdam piyasasının FED'i faiz artışına yaklaştırdığına işaret edilse de; üyelerin yavaş enflasyondan endişelendiğini göstermesi faiz artırımı konusunda soru işaretlerini arttırmış durumda. FED'in toplantı tutanaklarında Çin ekonomisine ilişkin endişelerin dile getirilmesi, bununla beraber ABD'de FED'in iki temel çıpasından biri olan enflasyonun beklentilerin altında kaldığına dikkat çekilmesi, bu nedenle bir diğer çıpa olan istihdam piyasasındaki gelişmelerin öneminin arttırdığını söyleyebiliriz.
Yukarıdaki değerlendirmelerimizde de belirttiğimiz gibi düşük enflasyon, düşen emtia ve petrol fiyatlarının yanında Çin’de yaşanan devalüasyonun etkileri ile küresel piyasalarda yaşanan tedirginliğin devam ettiği bu ortamda FED’in bu hafta gerçekleştireceği toplantısında faiz artırımının zayıf bir ihtimal olduğunu düşünüyoruz. Ancak faiz artırımına giderse de şu konjonktürde sembolik bir faiz artırımına (15 baz puan gibi) gidebileceğini söyleyebiliriz. Çünkü FED’in son dönemde yaptığı sözlü yönlendirmelere bakılırsa, faiz artırımına gidememekte bir güven problemi yaratabilir. Faiz artırabilmek ABD ekonomisinin toparlandığına işaret ederken, küresel yavaşlama endişelerinin de azaldığı algısı yaratır ve bu durum bile olumlu karşılanabilir.
FED Faiz Artırırsa Ne olur? Elbette FED’in faiz artırımına gideceği beklentisi dolar varlıklarını uzun bir süredir yukarı taşıyordu. Bu beklentinin birçoğunun fiyatlamaların içerisinde olduğunu düşünüyoruz ancak atılacak adımın piyasalarda ilk reaksiyonu şüphesiz dalgalı olacak. Bunun sonucu olarak başta gelişmekte olan ülke para birimleri olmak üzere dolara karşı birçok para birimi değer kaybedecek diyebiliriz. Doların değerlenme süreci muhtemelen bir süre daha devam edecek. Bu durum Dolar/TL tarafında 3.10’unda üzerinde bir hareketi beraberinde getirebilir. Endeks tarafı 70.000’in altına sarkabilir ve TL varlıklarındaki zayıflama söz konusu olabilir. Piyasa ilk kargaşayı atlattıktan fiyatlar belirli bir bant aralığında dengelenecek ancak artık piyasalarda daha çok FED’in faiz artırımı değil, faiz artırım hızı konuşulacak.
FED Faiz Artırmazsa Ne olur? Perşembe gecesine gelindiğinde FED, bu toplantıyı pas geçerse piyasalarda sürpriz karşılanmayacak. Çünkü gelişmekte olan ülke para birimlerinin sınırlı değer kaybı, Dolar endeksindeki yavaş yükseliş ve faizlerdeki yatay bant aralığına bakılırsa piyasalar FED’den bir hamle beklemiyor. Yani FED’in faiz artırımına gideceği piyasalarda şuan için pek fiyatlanmıyor. FED faizleri sabit tutarsa bu durumda toplantı notları ve FED Başkanı Yellen’ın ileriye dönük açıklamaları takip edilecek. Piyasalar Yellen’dan bir sonraki toplantıyla ilgili sinyal almaya çalışacak. Piyasalar için faizlerin sabit tutulması ilk etapta olumlu karşılanabilir. Özellikle Dolar/TL açısından değerlendireceksek 3.02-3.00 seviyeleri karar sonrası test edilebilir. Ancak FED’in faiz artırımına gidememesi piyasalar için ayrı bir endişe yaratabilir. Çünkü bu durum, ABD ekonomisinin tam olarak krizden çıkmadığına ve küresel yavaşlamanın devam ettiğine işaret ediyor. Bu sebeple FED’in faizlerde bir değişikliğe gitmemesi doların değer kaybı ile sonuçlanır ancak başta ABD piyasaları olmak üzere küresel vadeli piyasalarda satışlar, başta saydığımız sebeplere bağlı olarak artabilir.
Destek Menkul Değerler Araştırma Departmanı
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.