Esas Holding av mı avcı mı?

2000 yılında kurulan Esas Holding, Türkiye ve yurtdışındaki yatırım fırsatlarına odaklanıyor. Ülkemizdeki en büyük "özel sermaye yatırım gruplarından" biri olan Esas Holding'in CEO'su Çağatay Özdoğru ile buluşuyoruz. Konumuz çalışma modelleri, yeni yatırımlar ve yatırım yapılacak yeni alanlar. "Esas Holding'de her an yatırım yapma amacıyla en az 10 şirketin dosyasıyla ilgileniriz." diyor.
Büyümeye açık yüksek potansiyelli şirketlerle ilgilenen Holding'in çalışma modeli hem çok zekice hem de çok esnek. "Günümüz iş dünyasının gereklerine çok uygun bir iş anlayışımız var. Yeni iş modellerine ve hızlı büyüyen şirketlere yatırım yapıyoruz. Sahip olduğumuz finansman gücü ve tecrübeyle de yatırım yaptığımız şirketlerin hızlı ve sürdürülebilir büyümesini hedefliyoruz. Esas Holding'in diğer sermaye yatırımı yapan fon ve kuruluşlardan ayıran en önemli avantajı işlem yapısında ve getiri beklentilerindeki esneklik ve optimum iş modellerine uyum yeteneği." diyen Esas Holding CEO'su, yatırımlarının finansmanında kendi finansal kaynaklarını kullandıklarını, bu nedenle de getiri beklentisi ve yatırımlardan çıkış alternatifleri konusunda da oldukça esnek olduklarını söylüyor.
farklı iş kollarına her zaman açık
Çağatay Özdoğru, Esas Holding'in, büyüme potansiyeli olan ve belirli pazar payına sahip şirketlere yatırım yapmaya devam edeceğini söylüyor. Yatırım yapmayı anlamlı ve kârlı buldukları şirketlerde deneyimlerini ve finansman güçlerini kullandıklarını da belirten Özdoğru, "İlgilendiğimiz şirketi pazarda lider, güçlü ve etkin bir konuma getirmeyi amaçlıyoruz. Bu haliyle potansiyeli yüksek şirketlerin önünü açarken ekonomi için katma değer de sağlıyoruz." diyor. Peki, hangi tür şirketler Esas Holding'in ilgisini çekiyor? Bir kere sektör ayrımı yapmasalar da hizmet sektöründe büyüdüklerini görebiliyorum. Çağatay Özdoğru da bunu doğruluyor. Ayrıca şirketlerde aranılan en önemli özellik rekabetçi bir yapıya sahip olması.
Farklı ortaklık yapısına ve farklı iş kollarına da açık olan Esas Holding, yeni yatırım alanları ve şirketler arıyor. Şirketin çalışma biçimine baktığımda yanında bir biçimiyle yer aldığı şirketler ciddi sıçramalar yapıyor. Örneğin Pegasus ilk özel hava taşıma şirketi olarak hava taşımacılığında tüm paradigmaları yıkmıştı. Uçmayı bir lüks olmaktan çıkaran havayolu şirketi, uçan yolcu sayısının misliyle büyümesine de neden olmuştu. Esas Holding'in kurucuları arasında Şevket Sabancı, Emine Kamışlı ve Ali Sabancı bulunuyor.
Özdoğru ile yaptığım söyleşi sonrasında Esas Holding ile ilgili aklımda; büyümeye açık, yenilikçi şirketlerin potansiyellerini ortaya çıkarmak için Esas Holding'in radarına girmeleri gerektiğiyle, riske girmeden kazanan iş yapmak isteyenler için de holdingin iş alanlarına yatırım yapmalarının doğru olduğu kaldı. Bir de şöyle bakalım, Esas Holding potansiyeli olan şirketler için bir avcı ama kendini gösterip bu deneyimi kullanmak isteyenler için iyi bir av olabilir. İlgilenenlere duyurulur...
İlaç sektörü, kendi derdine çare arıyor
İlaç Endüstrisi İşverenleri Derneği, The Boston Consulting Group'a "Türkiye ilaç endüstrisinin küreselleşmesi için devlet ile ortak yol haritası" başlığıyla bir çalışma yaptırmış. Sendika Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, her ne kadar bu araştırmayı bir yönetici özetiyle göndermiş olsa da konunun önemini birebir vurgulamayı istediğinden buluşuyoruz. Aslında ilaç sektörü, "Sağlıkta Dönüşüm Programı" nedeniyle ilaç fiyatlarında indirim yapılması başta olmak üzere satış ve promosyonuna getirilen yasaklarla epey önce düzenlenmişti. İndirim süreç içinde irili ufaklı devam ederken, geçtiğimiz aralık ayında sektörün yerli ve yabancı ilaç firmalarını temsil eden dernekleri ortak bir deklarasyonla, "artık geriye gidecek yerimiz kalmadı" mesajını verdiler. İnişli çıkışlı süregiden duruma ilişkin yazmaya karar verdiğimde beklenen 1 Şubat geldi ve SGK ile net bir uzlaşmaya varılamasa da statükonun devam etmesine karar verildi.
Derneğin genel sekreteri Tokgöz, "Geleceğe bakmalıyız." diyor ve bugüne değin gelinen durumu değil de ilaç sektörünün stratejik öneme sahip bir sektör olarak bundan sonrasını konuşmayı istiyor ve, "Ülkemizdeki sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyet 2003'ten 2010'a kadar 2 kat arttı. Yerli ilaç sanayiinin stratejik önemi unutulmamalı ve ithal ilaca bağımlılığımız azaltılmalı. TİM tarafından 2023 ihracat hedefi 500 milyar dolar ve ilaç sanayii içinde 3 milyar dolarlık bir büyüklük olarak ifade edilmekte. Oysaki gerekli koşullar oluştuğunda bu rakam 16 milyar dolar olarak şimdiden öngörülebilir. Bu biçimiyle hepimizin korkusu cari açığın azalmasına da neden olacak. Oysaki şimdi kimya sanayiinin bir alt kolu olarak görülüyoruz. Oysaki Türkiye ilaç endüstrisi hem Ar-Ge'ye hem de büyüklükte küreselleşme hedefine ulaşmak için yeterli potansiyele sahip. Bugünden bizi geleceğe taşıyacak 22 eylem planımız var. Sektör olarak hedeflediğimiz noktaya ulaşabilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz." diyor.
Kişisel olarak ister yerli ister ithal olsun ilacın toplum için öneminin altını çizmek istiyorum. Hani ne onunla ne onsuz diyebileceğim ürünlerden biri olmasına rağmen neden kritik sektör kategorisinde değil anlamış da değilim. Bakalım gelecek günler ilaç üreticileri, ithalatçıları, eczacılar, SGK ve daha da çok ilaç kullanmak durumunda olanlar için ne getirecek?..
Günseli Ö. Ocakoğlu- Zaman

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.