E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaYaşam-MagazinEn tehlikeli yakıt sızmaya başladı---

En tehlikeli yakıt sızmaya başladı

En tehlikeli yakıt sızmaya başladı
17 Mart 2011 - 08:17 borsaningundemi.com

Fukuşima nükleer santralının 3 numaralı reaktöründe MOX isimli özel bir yakıt kullanılıyor

Japonya’da cuma günü yaşanan depremin ardından kuzeydoğudaki Fukuşima nükleer santralında patlak veren krizde, gözler özellikle 3 numaralı reaktöre çevrildi. Zira hem bir patlamaya hem de yakıt tankında yangına sahne olan ve ciddi boyutta radyasyon sızıntısı yaşanan 3 numaralı reaktörde, diğer sorunlu reaktörlerdeki uranyum bazlı yakıttan farklı olarak ‘MOX’ isimli özel bir yakıt kullanılıyor. Nükleer uzmanlar, uranyum ile laboratuvarda üretilen plütonyumun karışımı olan MOX’un atmosfere sızmasının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkiyi tahmin edilemeyecek miktarda artıracağını belirtiyor.
Kanser oranları % 10 artabilir
İngiliz gazetesi Guardian’a konuşan bağımsız nükleer enerji uzmanı Shaun Burnie, Fukuşima’da geçen eylülde kullanılmaya başlanan MOX yakıtının erime noktası daha düşük olduğu için nükleer kaza ihtimalini artırdığını dile getiriyor. California’daki Berkeley Üniversitesi’nden Profesör Donal Olander ise plutonyumun uranyumdan daha hızlı parçalanması nedeniyle insan hücrelerini daha hızlı öldürebilecek oranda radyasyon yaydığını söyledi.
Washington’daki Duyarlı Bilimadamları Birliği’nden Ed Lyman’a göre de, Fukuşima’nın 3 numaralı reaktöründeki yakıtın yüzde 6’sını MOX oluşturuyor ve reaktörde topyekûn erime meydana gelirse uzun vadedeki kanser oranları en az yüzde 10 artabilir.
MOX yakıtının bu derece tehlikeli hale gelmesi için plutonyum elementinin büyük bir patlama sonucu parçalanıp atmosfere karışması gerekiyor. Bazı uzmanlar 3 numaralı reaktörde henüz böyle bir tehlike bulunmadığının altını çizse de, reaktör hâlâ kontrol altına alınabilmiş değil.
MOX’taki plutonyum aynı zamanda nükleer silah yapımında kullanılabilecek bir madde ve MOX’un savunucuları da bu yakıtla ‘nükleer silahların yayılmasının engellendiği’ gerekçesini gösteriyor. MOX Japonya’nın yanı sıra Fransa, Belçika, Almanya ve İsviçre’deki nükleer santrallarda kullanılıyor.
MOX
Uranyum ve laboratuvarda üretilmiş plutonyum karıştırılmış oksit
PLUTONYUM
1940-41 yıllarında ABD’li nükleer kimyacı Glenn Theodore Seaborg tarafından keşfedildi. Adını pluton gezegeninden almıştır. Plutonyumun 500 gramı yeryüzüne çıkarılır ve eşit olarak dağıtılırsa, dünyadaki insanların tümünün akciğer kanserine yakanabileceği söyleniyor. onyum üretiliyor. Plutonyum kimyasal tepkimelere giren bir metal, havada Plutonyum dioksit gibi, solunum yoluyla geçen parçacıklar oluşturabiliyor. Genetik mutasyonlara yol açıyor. Plutonyumun radyoaktif etkisi yaklaşık 240.000 yıl sürüyor. Tümüyle etkisiz hale gelmesi için 500.000 yıl gerekiyor.
Felaket ‘geliyorum’ demiş
Japonya, Fukuşima reaktörünün güvenliğini sağlamak için uğraşmaya devam ederken uluslararası uzmanlar santraldaki sorunların asıl nedeninin yıllardır yapılan ihmaller olduğunu ortaya koydu
Üç numaralı reaktöründe de önceki günden itibaren yoğun radyasyon sızıntısı başlayan santralda durumun kontrolden çıkmasının ardındaki 3 neden şöyle...
Tartışmalı reaktör istifa ettirmişti
-  Fukuşima nükleer santralindeki 6 reaktörden beşinde Amerikan şirketi General Electric’in 1975 yılında ürettiği Mark 1 modeli kullanılıyor. Mark 1 model reaktörler ise piyasaya çıktığından beri tartışılıyor. Zira General Electric’te çalışan yüksek mühendis Dale Bridenbaugh ve iki meslektaşı reaktör piyasaya sürülmeden önce son incelemeleri yaptıklarında planda çok ciddi hatalar olduğunu fark etmiş, şirket uyarılarını umursamayınca da istifa etmişlerdi. Mühendis Bridenbaugh, ABC kanalına yaptığı açıklamada “Planlar soğutma sistemlerinin devre dışı kalması halinde alternatif sunmuyordu. Daha kâğıt üzerinde bile ölümcül olabileceği belliydi” dedi. 
‘Dayanıklı değil’ uyarısını takmadılar
-  İngiliz Telegraph gazetesinin yayımladığı Wikileaks belgelerinde, Japonya’nın Uluslararası Atom Enerji Kurumu (UAEK) tarafından Fukuşima nükleer santralinin 7’den büyük depremlere karşı güvenilir olmadığı konusunda uyarıldığı görülüyor. 2008 yılında UAEK’ten bir yetkili, Japonya’ya güçlü depremlere karşı santralin güvenliğinin yeterli olmadığını söylüyor. Belgelerde, Japonya’nın 35 yıl boyunca santrali sadece 3 kere depreme karşı güvenlik kontrolünden geçirdiği kaydediliyor. Japon hükümeti Batı Japonya’da da depreme dayanıksız olduğu için bir santralin kapatılması önerisini de reddetmiş.
Aç gözlülük yüzünden yangın ihtimali arttı
-  Çernobil faciasının ardından nükleer atıkları temizleyen ekibin başında bulunan ve şu an nükleer güvenlik konusunda ders veren Iouli Andreev, Fukuşima’da hasar gören yakıt çubuklarının maliyeti düşürmek için yakıt havuzlarında birbirlerine çok yakın yerleştirildiğini söyledi. Dünyaca ünlü nükleer uzmanına göre havuzlardan birinin alev almasının ve durumun kontrol altına alınmasında yaşanan zorlukların ardında bu yatıyor. Andreev “Japonlar çok açgözlü, her santimetrekareyi kullandılar. Fakat bu yangın ihtimalini artırır” dedi. 
Radyoaktif bulut soğutmaya engel oluyor
Japonya’da 9.0 büyüklüğündeki deprem ve tsunamide hasar gören Fukuşima nükleer santralındeki krizi kontrol altına alma umutları giderek azalıyor. Cumartesiden bu yana dört patlamanın meydana geldiği ve yakıt çubuklarının bir türlü soğutulamadığı santralda, dün 3 numaralı reaktörden yükselen radyoaktif bulut nedeniyle soğutma çalışmalarına bir süre ara verildi.
Hükümet sözcüsü Yukio Edano, santralı soğutmaya çalışan 50 kadar personelin geri çekildiğini ve radyasyon seviyesinin 600-800 milisiviert’e indiğini belirterek, “Bu koşullarda santralda çalışma yapmamız mümkün değil, bekleyeceğiz” diye konuştu. Edano, 3 numaralı reaktörün koruyucu tankının hasar görmüş olabileceğini de söyledi.
Reaktörü soğutmak için helikopterle su boşaltma planı da yüksek radyasyon seviyesi nedeniyle bir süreliğine askıya alınıp sonrasında başarısız olurken, devlet televizyonu NHK son çare olarak polise ait özel bir aracın tesise su püskürteceğini duyurdu.
GPS sistemlerinin hata payı da arttı
Japonya’da cuma günü meydana gelen depremin ülkenin doğu sahillerini ABD’ye doğru 4 metre kadar kaydırdığı tahmin edilirken, Küresel Konumlandırma Sistemleri’ndeki (GPS) hata payı da aynı oranda arttı. Modern GPS alıcılarının 3 metre hata payı bulunuyor. Dolayısıyla Japonya’da yaşanan kayma bu payın dışına çıkıyor. GPS üreticilerinin kısa süre sonra Japonya’da depremden etkilenen bölgelerin yeni bir haritasını çıkarması bekleniyor.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)