Bağımsız Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, kendisiyle aynı tıkanıklık hissini yaşayan ancak ses çıkartmayan pek çok iyi insanı geride bırakmak pahasına CHP'den ayrıldığını belirterek, "Ayrıldığım kapı kıymetlidir, kurucu partidir. Sorumluluğu vardır, ne yazık ki, yönetenler bunun idrakinde değil" dedi.
Tarhan, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, CHP'den istifasına yönelik çok sayıda soruya muhatap olduğunu ve değerlendirmeler yapıldığını söyledi.
Hangi istifa metninin bu kadar konuşulduğunu soran Tarhan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hiç okumadığı halde bu metnin altına imza atacağını söylediğini savundu.
Tarhan, "CHP, ya kendini kandırmaya devam edecek ya da yeni bir yol seçecek" dediğini ancak yol seçilmediğini belirtti. Her yenilgiye zafer diyen, her yenilgiyi şezlonga yükleyen tekrarlardan sıkıldığını dile getiren Tarhan, "Yeni bölüm yazalım istiyordum. Bir an için 'başka bir dünya mümkün' diyenlerin, umutlanmasını istemiştim. Olmadı. Yine delege hesapları, kurultay kurnazlıkları. Bu kadar kurnazlık kurgulayabilenler oy almaya gelince niye yeterli olmuyor anlamıyorum" diye konuştu.
"Elimden geleni fazlasıyla yaptım" Tarhan, kendisine "içeride mücadele etmedi" denildiğini, elinden geleni fazlasıyla yaptığını anlattı. Kendisini bir kez dinlediklerini ancak bu kez de yanlış anladıklarını ifade eden Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kurultayda, öfke hezeyanları, masaya vurulan yumruklar arasında bir aydınlık, bir ışık aradım ama bulunduğum yer bir zindana dönüştü. O yumruklar aslında siyasal anlamda iktidara atılmalıydı, olmadı. Taban masaya yumruk değil, iktidar istiyordu. Şimdi, geride benimle aynı tıkanıklık hissini yaşamakla birlikte ses çıkartmayan pek çok iyi insanı da bırakmak pahasına ayrıldım CHP'den. Ayrıldığım kapı kıymetlidir, kurucu partidir. Sorumluluğu vardır, ne yazık ki, yönetenler bunun idrakinde değil.
Bundan sonraki çizgim de ülkemizin bu sıkıntılı süreçten çıkmasına, Cumhuriyet ve demokrasiye destek olmak olacaktır. Türkiye, içinde muhteşem, değerli taşlar gibi kültürlerin zenginleştirdiği dev bir hazine sandığı ama bunun farkında değil. Yapabilirsem bunu herkese hissettirmek istiyorum. Çünkü ben yoksul Anadolu'da hepsini hissederek büyüdüm, onlarla zenginleştim. Sadece benim çocuklarım değil, başka çocuklar da bunu hissetsin kardeşliği derinleştirsin istiyorum."
"Muhalefet zehirlenmesi" Tarhan, çevredeki ateş çemberi, içeride şehitler, sınırda kafa kesenlerin, bu topraklarda çağdaş, seküler, demokratik bir hukuk devletinin, ulus devletin ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösterdiğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, kurulduğu günden bu yana ilk kez çok ciddi bir tehditle, "Erdoğan sistemi"yle karşı karşıya olduğunu savunan Tarhan, iktidarı sınırlaması gereken tüm denetim yollarının kapandığını öne sürdü.
Tek etkin yol olan muhalefetin yetersiz kaldığını ifade eden Tarhan, her geçen gün çarpıklığın derinleşmesine rağmen, muhalefetin buna engel olamadığını, tabanın umudunu yitirdiğini ileri sürdü. Tarhan, buna kalıcı iktidar ve muhalefet zehirlenmesi denilebileceğini söyledi.
"Fark yaratmak istiyorum" Tarhan, iktidar ve muhalefetin, sanki sessiz bir koalisyon oluşturduğunu ileri sürerek, "Dört partinin forse ettiği siyaset karşılıklı polemikler ve oy geçişkenliğinin dışında başka bir siyasal hareketin ortaya çıkmasını istemiyor. O yüzden sürekli Meclis dışı partilerdeki lider potansiyeli olan kişileri bünyesine alıyor" diye konuştu.
Seçeneksiz kalan vatandaşların içe kapandığını, gönül verdiği partilerin yanlış tercihlerinin küskünlüğü iyice arttırdığını belirten Tarhan, şunları kaydetti:
"Son seçimde seçmen yeni bir siyasal tavır ve duruş geliştirdi, özellikle tıpış tıpış söylemine karşı, aslında bir tür Gezi tarzı kitlesel eylem sergiledi. İçine sinmeyen adaya pasif direniş geliştirdi. Bu şezlong sığlıkları ile açıklanamayacak kadar anlamlıdır. İç Anadolu ve Karadeniz de mi tatildeydi, şezlongdaydı da oy alınamadı? Meclis'te temsil edilmediğine inanan gençlerin, kadınların, erkeklerin, tıpış tıpış oy vermek istemeyenlerin bir seçeneği olması gerekir. Eminim demokrasiye inanan, yüzde on barajını anlamsız bulan herkes bu çabayı destekleyecektir.
Niye siyaset yapıyorum çünkü fark yaratmak istiyorum. Kimsenin kendini ihmal edilmiş hissetmediği bir ülke nasıl yaratılır buna çalışmak istiyorum. Ve hamasetten uzaklaşılsın istiyorum. Hayat hamaset değil. Ben vekilliği koltuğumun altına aldım ve gönüllerdeki makam dışında hiç bir makamı da önemsemiyorum. Bir hedefim var ki, o da öksüz kalmış bir davayı yeniden inşa etmek. Cumhuriyet davasını, demokrasi davasını, kimsesizlerin davasını. Ben bunun için mücadele vermek istiyorum, dizleri üzerinde yaşamaktansa ayakları üzerinde ölmek iyidir. Doğru bildiğini söyleyip, ruhunu kurtarmak iyidir."
"Toplumun beklentileri belirleyecek" Daha sonra soruları yanıtlayan Tarhan, istifasının kişisel kararı olduğunu söyledi.
"Yeni bir partileşme sürecine mi gireceksiniz? Yanınızda kimler olacak, tek misiniz?" sorusuna Tarhan, "Gördüğünüz gibi yalnızım ama yalnız değilim. Önümüzdeki dönemdeki siyaset kararımı, planlarımı toplumun beklentileri belirleyecektir" karşılığını verdi.
Tarhan, herhangi bir partiyle temasının olmadığını, kendisinin açıklamadığı herşeyin gerçeğe aykırı olduğunu belirtti.
Bir gazetecinin, "CHP'nin kampı öncesi istifanız, iktidar partisinin ekmeğine yağ sürdüğü şeklinde eleştirildi" demesi üzerine Tarhan, "12 yıldır AKP iktidarı her seçimde oyunu artırıyor, bunun nedeni herhalde partideki istifalar değildir. CHP'yi sıkıntıya sokan, tabanına yabancılaşmış yönetim tercihleri" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Ufku dolanlar partiden ayrılıyor" sözlerinin sorulmasına karşılık Tarhan, polemiğe girmeyeceğini, kimseyle kişisel sorunu olmadığını söyledi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.