"Yükselen doların tehlikeleri" başlıklı yazıda, "doların yükselişi gelişmekte olan piyasalardaki borçluları cezalandıracak" denildi. İşte yazının devamı:
Dünya'nın haberine göre, Lehman Brothers'ın çöküşünden itibaren üç ay içinde, dünya ekonomisi ufalanmış ve yatırımcılar kargaşa içinde sığınak aramaya başlamış, dolar diğer yaygın olarak kullanılan döviz sepeti karşısında yüzde 5 oranında yükselmişti. Son üç ay içinde dolar yüzde 11 oranında arttı. Geçtiğimiz yıl, yüzde 22 yükseldi. Bu son yıllardaki en hızlı tırmanış.
Henüz keşfedilmemiş sularda değil Dolar henüz keşfedilmemiş sularda değil. Örneğin 2000'li yılların başında bir dolar bir euro değerindeydi. Onun yükselişi dünyanın daha az canlı bölgelerinde, özellikle Avrupa'da ihracatçılara yardımcı olacaktır. Ancak bu büyüklükteki bir hamle genellikle başka birini yakalar, ve bu kez en muhtemel aday gelişmekte olan piyasalarda bulunmaktadır.
Doların hızlı güçlenmesindeki temel nedenleri kavramak basit. Avrupa ve Japonya durgunluğa sıkışmış, Çin ve diğer gelişmekte olan piyasalar yavaşlamışken, ABD ekonomisi nispeten daha güçlü görünüyor. IMF ABD'nin yüzde 3.6 büyüyeceğini bekliyor. ABD Merkez Bankası (Fed), varlık alımlarını durdurarak para politikasını sıkılaştırmaya başladı. Fed geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamalarda 2006'dan bu yana ilk kez olası faiz artırımı için yıl sonunu işaret etti. ABD para politikasında sıkılaştırmaya başlayıp, öteki merkez bankaları gevşemeye giderken yatırımcılar dolar cinsinden varlıklarda yüksek getiri elde edebilir. İşte bu nedenle sermaye sel gibi akar ve dolar yukselir.
ABD'li ihracatçıyı vurdu Doların güclenmesinin mekaniği basit olabilir ama etkileri öyle değil. Güçlü dolar yurtdışına satış yapan Amerikalı firmaları vurdu. S&P 500'de yer alan şirketlerin dörtte biri kazançlarını yabancı para cinsinden kazanıyor. Doların tırmanışı, enflasyonu kısıp, Fed'in faiz oranlarını yükseltme kararını ne zaman alması gerektiğini bir hayli zorlaştırıyor.
Bir şok şansı ABD dışında daha da yüksek. Dünyada, özellikle gelişmekte olan piyasalarda şirketler, dolar cinsinden borç furyasına girmiş, yerel para birimi borç ile karşılaştırıldığında daha düşük faiz oranları teklifleri ile baştan çıkmışlardır.
9 trilyon dolar borcu İsviçre'nin Basel kentindeki Uluslararası Ödemeler Bankası verilerine göre, ABD dışında finansal olmayan borçlular tarafından kullanılan dolar borç stoku ekonomik krizden bu yana yüzde 50 oranında büyüyerek 9 trilyon dolara çıktı. Bu miktarın yarısı gelişmekte olan piyasalara ait. Sadece Çin'de, dolar cinsinden krediler, 2008 yılında yaklaşık 200 milyar dolar iken çığ gibi büyüyerek 1 trilyonı bile aştı.
Çift darbe ile yüz yüzeler Dolar yükselirken, bu borç yerel para biriminde hizmet etmesi daha pahalı hale gelir. Fed sıkılaştırmaya başlayınca dolar borcu üzerindeki faiz oranları -tahvil piyasaları ya da bankalar arası-birbiri ardına koşulu olarak yükselmeye başlar. Bunun bir sonucu olarak, dolar cinsinden borçlu olanlar çift darbe riski ile karşı karşıya kalır: Güçlenen dolar ve borçlanma ile yeniden finansmanda yükselen maliyet. Bu mutlaka iflas dalgasına delalet etmez ama halihazırda yaraları sargılı ve ekonomik sorunlarla boğuşan gelişmekte olan ülkelerin büyümelerine bir darbe anlamına geliyor. Brezilya ve Rusya derin resesyona doğru ilerliyor. Yıllarca ekonomisinin motoru durumundaki emlak piyasası Çin'de yavaşlıyor. 2014'ün son çeyreğinde BRIC ülkeleri dışındaki gelişen ülkeler, son beş yılın en düşük performansıyla global büyümeye en az katkıyı yaptı.
İyimserlerin üç argümanı İyimserlerin birkaç yatıştırıcı argümanları bulunuyor. İlk olarak, kurumsal borçluların bol dolar gelirlerinin yanı sıra borç yükümlülükleri var, bu da para uyuşmazlığı bir endişe değildir anlamına geliyor. Ancak Çin'in şirket borçları dolar cinsinden olup; şirketlerin kazançlarının sadece yüzde 9'u dolar cinsinden.Eğer dolar cinsinden kredi kullanan kurumsal şirketler korunmak için kendilerini "hedge" etmezlerse büyük bir darbe alacaklar.
Görünüm iç açıcı değil İkinci argüman, gelişmekte olan piyasa ihracatçılarının düşen para değerinden yararlanacak olmaları. Ne yazık ki görünüm o kadar da iç açıcı değil . ABD ile ticaret yapmasalar bile ihracat ettikleri ülkelerin para birimleri de dolar karşısında değer kaybediyor. Hal böyle olunca güçlenen dolar gelişen ülke ekonomilerinin ihracatının artmasına sağlamadan aksine açıklarının büyümesine yol açabilir.
Türkiye'nin fazla silahı yok Üçüncü argüman ise gelişmekte olan piyasaların güvence olarak bol döviz rezervine sahip olduğudur. Bu rezervi de Rusya ve Brezilya'nın yaptığı gibi firmaları desteklemek için kullanabilirler. Ancak Güney Afrika ve Türkiye'nin daha az silahı bulunmakla birlikte, büyük kısa vadeli devlet borçları doları yalayıp yutacaktır.
Dolardaki dalgalanma endişe verici Gelişmekte olan piyasalar daha önce de Fed tarafından baskı altında alındı. En son 2013'te 'Taper tantrum' olarak nitelendirilen tahvil alımlarının azaltılacağı sinyalinin verilmesi, paranın güvenli limana panik içinde kaçmasına neden oldu. Eğer sistem bir şekilde bu fırtınayı doğru algılarsa, iyimserlerin deyişiyle bu süreci sağ atlatır. Ama firmalar "Taper tantrum"dan bu yana dolar cinsinden borç yüklenmeye devam etti. Ve gelişen piyasalar geçmişe göre daha da zayıf durumda. Dolardaki dalgalanma zaten boğulma tehlikesindeki dünya için yeni bir endişe kaynağı.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.