Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıklar ve ROK'larda yaptığı değişiklik nedeniyle piyasaların kafası karıştı. Yatırımcılar dolarda yükseliş bekliyor.
Vatan Gazetesi yazarı Ali Ağaoğlu konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı: Merkez Bankası’nın haftasonu çıkışı, ‘Bayram değil seyran değil, nereden çıktı’ endişesi yaratır. Bu sürpriz hamle kurda oynaklık yaratacak. Dolar/TL’de 2.3640 direnç seviyesi.
Hafta sonu tatilinde Merkez Bankası’ndan (MB) alışılmadık bir açıklama geldi. MB banka bilançolarındaki yükümlülüklerle ilgili olarak uyguladığı Zorunlu Karşılık (ZK) oranlarını ve bu karşılıklar için kullanılan “Rezerv Opsiyon Mekanizmasında” kullanılan “katsayıları” (Rezerv Opsiyon Katsayısı - ROK) değiştirdi. Son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı dahil, son aylardaki iletişiminde MB bu konuya değinmiş, değişiklik yapabileceğini açıklamıştı. Ancak bunu bir tatil gününde, hafta sonu yapacağına dair bir ipucu vermemişti.
1 yıla kadar olan kısa vadeli yükümlülüklerin ZK oranları yüzde 13’ten 18’e yükseltilirken, 3 yıla kadar olanlar (KKDF nedeniyle en çok tercih edilen!) yüzde 11’den yüzde 8’e indirilmiş. Daha uzun vadelerdeki değişimler çok da kayda değer değil!
İletişimde büyük hata MB sadece ZK oranlarını değil, ROK oranlarını da değiştirmiş. Kademe sayısının arttırıldığı bu değişimle birlikte TL mevduatlar için döviz tutmak isteyenler için kullanılabilecek döviz miktarları arttırılmış. ZK artış ile 3.2 milyar dolar döviz rezervlerinde artış beklenirken, ROK artışı sonrasında 2.4 milyar dolarlık bir “çekilme” bekleniyor. En azından MB, bankaların rasyonel bir davranış sergileyeceğini ve ROK artışı nedeniyle döviz çekilişi yaşanacağını düşünüyor. MB’nin açıklamasına göre nette 800 milyon dolarlık bir rezerv artışı olacak. Bankaların 13 Şubat’taki yükümlülük cetvellerine göre hesaplanıp, 27 Şubat’ta tesis edilecek bu yükümlülük artışının piyasalara ek döviz talebi getirmesini beklemiyorum.
Ancak MB’nin bu hamleyi hafta sonunda açıklaması, kararın ardında kalıcı döviz rezervini arttırma niyetinin olması ve de açıklamanın rezervler konusunda olası tedirginleri içeriyor olması haftanın ilk gününde piyasaları gerecektir.
Dolar/TL kurlarında “bayram değil, seyran değil... Nereden çıktı hafta sonu MB’nin düzenlemesi” endişesiyle bir tedirginlik yaşanacaktır. Piyasadan 800 milyon dolar çekilecek endişesi de bunu destekleyecektir. Gerçekte 27 Şubat’ta vücut bulacak bu hareket, MB’nin hafta sonu gibi zamanlamasının bence iletişim açısından son derece hatalı olduğu bir zamanda yapılması nedeniyle kurlardaki oynaklığı arttıracaktır.
Her ne kadar MB piyasalara bir şok yaratmamak adına hafta sonu açıklamış olsa da; “zamanlamanın” alışıldık düzenden farklı olmasının MB’ye faydadan çok zarar getireceğini düşünüyorum. Bu arada bir şeyi daha merak ediyorum; neden bu karar 10 Aralık’taki ‘2015 Yılında Para ve Kur Politikası’ toplantısında açıklanmadı?
KURLAR YÜKSELİR Mİ? Dolar/TL kurlarında; paritenin 1.20’nin altına inmediği durumda ve MB’nin TL fonlaması konusunda bankalara destek vermediği durumda (verse bir dert, vermese bir dert); dolar/TL kurlarında kısa vadeli bir yükseliş yaşanabilir! Nereye kadar derseniz... 2.3640 seviyesi önemli bir direnç seviyesi. Bu seviyenin korunacağını ve MB’nın “ikincil iletişimlerle” (belki de doğrudan döviz veya sözel müdahaleleri ile) bu seviyeyi savunacağını düşünüyorum. Eğer aşılmasına “izin verirse” 16 Aralık’taki 2.4126 seviyesi yeniden test edilebilir.
Olur mu? Pek sanmıyorum! MB’nin TL fonlama ve döviz kurları konusundaki doğrudan veya dolaylı müdahaleleri ile kurlardaki hareketi dengelemeye, alınan kararların yarattığı oynaklığın yatışmasını bekleyecektir. Kısa vadeli sıçramalara büyük anlamlar yüklememek ancak yaşanırlarsa da bunu fırsat olarak değerlendirmekte fayda görüyorum.
Yıla dair tahminlerimdeki “Seçimlerden iki ay önce veya iki ay sonra dolar/TL’de 2.4650 seviyesi görülecek” tahminime daha zaman var.
KOMŞU’DA EURO GERGİNLİĞİ 25 Ocak’ta erken genel seçime gidecek olan Yunanistan için Almanya: “Yunanistan’ın ‘euro’dan çıkması yönetilebilir” demiş. Troyka ile pazarlık yapmayı programına koyan Yunanistan’ın muhalefet lideri Syriza için iyi bir propaganda malzemesi çıktı demektir. “Bizi gözden çıkardılar, hiç bir şeyi ödemeyeceğiz” diyebilirler. Kamuoyu yoklamalarında birinci parti görünüyorlar, tek başına iktidar olabilirler ise o zaman durum farklı olacaktır. Yine de seçim sonrasında Syriza’nın ‘euro’dan çıkmakta isteyeceğini sanmıyorum. En fazla Almanya başta olmak üzere AB ile pazarlıkta elleri daha güçlü olacak, daha fazla taviz koparacaklardır. Her zaman söylediğim gibi “AB Projesi” pahalı bir proje. Yunanistan gibi hazmedilecek maliyetler için vazgeçilmeyecektir. Syriza da iktidar olduğunda meseleyi “sorumlulukla” değerlendirecektir. Ancak bu arada ‘euro’nun değer kaybı sürecektir. Geçtiğimiz haftayı 1.2045 teknik seviyesini de aşağı yönde kırarak; Haziran 2010’dan bu yana en düşük seviyesi olan 1.2002’de kapatan euro, önümüzdeki günlerde yeni düşükler görecektir. 1.20 seviyesi “psikolojik destek” seviyesi. Aşağı kırılacak ve ilk hamlede 1.1925’i test edecek gibi görünüyor. Sonrasında “teknik olarak” yeni hedef 1.1475.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.