E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaEmtia ve Döviz PiyasalarıDolar Fed'e rağmen gücünü koruyor---

Dolar Fed'e rağmen gücünü koruyor

Dolar Fed'e rağmen gücünü koruyor
01 Mart 2019 - 15:13 borsaningundemi.com

2018’de faiz artırımlarıyla tüm güçlü para birimlerine karşı değer kazanan dolar, Fed’in frene basmasına rağmen euro, yen, sterlin ve İsviçre Frangı’na karşı gücünü koruyor

2018’de ABD Doları, euro, yen, sterlin, İsviçre Frangı, Kanada Doları gibi tüm önemli para birimlerine karşı değer kazandı. Güçlü para birimlerinden oluşan sepete karşı güçlü bir performans yaşadığı yılı geride bıraktı. Dolar endeksi mart sonunda 89 seviyesinden başladığı yükselişinde 12 Kasım’da 97,9 ile zirve yaptı. 2019’da ise dolar endeksi ocak ortasında ve sonunda 95 seviyesine indikten sonra, şubat ortasında 96,78’de durakladı.

Ancak 2019 dolar için o kadar güçlü geçmiyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımı konusunda ihtiyatlı davranması doların daha dalgalı bir döneme girmesine neden oldu. Fed Başkanı Jerome Powell’in “sabır” sözleri en azından 19-20 Mart ve 30 Nisan-1 Mayıs Fed toplantılarında faiz artımı olmayacağı anlamına geliyor. Bu nedenle 2019’da beklenen tek faiz artırımının yıl ortasındaki toplantıda gerçekleşmesi söz konusu olabilir.

Madalyonun diğer tarafına bakacak olursak rakip para birimlerinin ekonomileri de pek parlak performans göstermiyor. Dolar endeksinde en çok ağırlığı olan euroda ekonomiler iyi bir dönemden geçmiyor. Euro Bölgesi ekonomisi fazlasıyla halsiz ve euronun değerine destek olamıyor.

Avrupa gibi Japon ekonomisi de sallanıyor. Japon ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 0,7 daraldıktan sonra dördüncü çeyrekte artıya geçti ancak sanayi üretimi aralıkta yüzde 0,1 azaldı. Britanya’ya gelince Brexit’in sert rüzgarları ekonomiyi fena çarpıyor. Ekonomi üçüncü çeyrekte yüzde 0,6, dördüncü çeyrekte ise 0,2 büyüyebildi. Aralıkta sanayi üretimi yüzde 0,5 azaldı.

İsviçre ekonomisinin de diğerlerinden farkı yok, üçüncü çeyrekte sürpriz bir şekilde yüzde 0,2 daraldı, aynı şekilde Kanada ekonomisi de para birimi doları destekleyecek gücü gösteremiyor.

Buna karşılık ABD ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 2 büyümesi bekleniyor ve bu da dolara kısa vadede önemli bir destek sağlayacak. Ayrıca ocak ayı işsizlik verileri ABD’de ekonomik yavaşlamanın gündemde olmadığını gösterirken, ABD-Çin arasında devam eden ticaret görüşmeleri de umut veriyor.

Piyasaların dolar konusunda boğa tavrı sergilemesinin bir başka unsuru ise kimi uzmanların savunduğu; FED açıklamalarında faiz artış döngüsüne ara verildiğine dair yeteri kadar kanıt olmadığı... Diğer olumlu faktörler ise ABD’deki şirket karlarının hala yüksek seviyelerde olması, yabancı sermaye girişinin 100 milyar doları geçmesi ve doların güçlülüğüne ilişkin algının devam etmesi olarak sıralanabilir.

ABD Doları karşısında büyük para birimlerinin durumuna ve beklentilere göz atalım:

Euro: Ortak para birimi şimdilik sakin seyrediyor ancak fazlasıyla belirsizlik var.

Her ne kadar Barclays Bank, paritenin 1,12 dolar ile yılı bitireceğini öngörse de euronun geleceği ile ilgili karamsarların sesi daha çok çıkıyor. Avrupa’daki durgunluk resesyona dönüşür, Britanya sert Brexit ile AB’den çıkar, İtalya’nın popülist hükümeti Brüksel ile ipleri iyice gererse “bu durum euronun uçurumdan düşüş anlamına gelir” yorumları yapılıyor.

Euro/Dolar paritesi yıla 1,1466 seviyesinden başladıktan sonra 9 Ocak’ta 1,1543 eurodan kapandı. Daha sonra inişe geçen euro, 24 Ocak’ta 1,1306 doları gördü. Parite kısa bir sürede hızlı dalgalanarak, 30 Ocak’ta 1,1479’a, 11 Şubat’ta 1,1276’ya indi. Gün içinde parite şubat başında en yüksek 1,1490’a kadar çıksa da en düşük 11 Şubat’ta 1,1233’teki desteğine kadar geriledi ve yıl içindeki en düşük seviyesini gördü. Euro, 19 Şubat itibarıyla 1,1305 seviyesinde işlem görüyor.

Euro Avrupa Merkez Bankası’nın uyguladığı sıfır faiz politikasından da olumsuz etkileniyor. Avrupa Merkez Bankası tarafından faiz artırımının ancak şimdiki başkan Mario Draghi görevi bıraktıktan sonra Aralık ayında 25 baz puan ile olabileceği tahmin ediliyor. Ayrıca Çin ile yoğun ticari ilişkileri nedeniyle bu dev ekonominin duraklaması ve küresel ticari tansiyonun artması da euronun değerini olumsuz etkiliyor. İtalya’nın borç krizine girme olasılığı da euroyu baskı altına alan faktörlerden.

Euro’yu güçlendirecek unsurları da şöyle sıralayabiliriz: Brüksel’in hazırlayacağı, bankacılık ve mali birlik reformu, İtalya’nın bütçe konusunda AB Komisyonu ile uzlaşmaya varması, Yunanistan ile Euro Bölgesi’ndeki alacaklıları arasında bir ödeme anlaşmasına varılması, ekonomilerde canlanmaya işaret eden verilerin açıklanmasıyla karamsar havanın dağılması ve en önemlisi euronun ekonomik olarak zayıf üyelerinin Avrupa Birliği’nden ayrılması...

İngiliz Sterlini: 29 Mart’taki Brexit gününe çok az bir zaman kaldı. Brüksel ile Londra hala anlaşamadı. Özellikle İrlanda sınırı konusu masada kaldı. Takvim zamanında ilerlemiyor ve büyük ihtimalle ertelemeler olacak. Sert Brexit veya anlaşmasız Brexit, Theresa May hükümetinin en son istediği seçenek ve gerçekleme ihtimali şimdilik zayıf. Bu nedenle Sterlin/Dolar paritesi şubat başından itibaren 1,28-1,29 dolar arasında oynuyor.

Ancak zaman hızla ilerliyor ve kazara bir sert Brexit sonucu ortaya çıkarsa panik satış bekleniyor. Anlaşmasız Brexit olursa sterlinin dolar karşısında yüzde 8 değer yitirmesi bekleniyor. Bu nedenle kimi yorumcular, “sterline şimdilik dokunma” önerisinde bulunuyor. Piyasa oyuncuları şimdilik iyimser ancak sterlinin her zaman değer yitirme potansiyeli var. Çünkü Britanya ekonomisi tamamıyla Brexit’in baskısı altında, tüketiciler bile belirsizlik nedeniyle alışveriş yapmıyor.

Nisan ayında 1,44 dolar seviyesinden aralık ayında 1,25’e kadar düşen sterlin, 2019’da daha istikrarlı bir seyir izliyor. Yıla 1,27’den başlayan ve ocak sonunda 1,32’ye kadar çıkan sterlin, 19 Şubat’a kadar 1,28-1,29 bandında dalgalanarak işlem gördü. Paritede 1,3045 ve 1,2932’de direnç ve 1,2745, 1,2705’te destekler var.

Japon Yeni: Fed’in faiz politikası, Kuzey Kore ile Batı arasındaki detant, uluslararası ticarete ilişkin endişeler, küresel yavaşlama, Asya-Pasifik ekonomilerinin dalgalanması, borsalardaki iniş-çıkışlar ve daha birçok unsur... Japon Yeni hem Batı dünyası hem de küresel üretimde büyük payı olan Asya’daki tüm gelişmelere hassas bir para birimi... Bu nedenle, Dolar/Yen paritesi birçok uzman tarafından küresel barometre olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca Japon Yeni, ekonomide asla bitmeyen mali hızlandırma paketleri, sıfır faiz oranı, parasal genişleme programı, düşük enflasyon ile yatırımcılar arasında “güvenli sığmak” olarak da değerlendiriliyor.

Yıla 109 yen seviyesinden başlayan ve 3 Ocak’ta yıl içindeki en düşük seviyesi olan 104,75 yene inen dolar, şubat ayı içinde 110-111 yen arasında dalgalandı.

2019’da Japonya Merkez Bankası’nın gevşek para politikasını sürdürmesi, enflasyonun düşük kalmaya devam etmesi bekleniyor. Japon ekonomisinin ise küresel ticaret savaşı devam ettikçe sürece uyuşuk seyrini sürdürmesi bekleniyor. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde 0,6 daralan Japon ekonomisi dördüncü çeyrekte 0,3 büyüdü. Aralık’ta mikana sanayi siparişleri gerilerken, kasım ayında imalat sanayi sıfır büyüme kaydetti.

Çin ekonomisindeki duraklama da Japon ekonomisini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle Japon Yeni’nin değerinde sürpriz artışlar beklenmiyor. Yıl ortasında paritenin 114 yen olması ihtimal dahilinde. Nordea Bank yıl ortasında 112, yılsonunda 116 yen tahmini yapıyor. Barclays ise yıl ortasında 110, yılsonunda 107 yen tahmininde bulunuyor. 2019 Japon yeni için daha çok dış faktörlere bağlı bir yıl olacak. Fed faiz artırımına başlar, Çin ekonomisinden kötü haberler gelirse Japon Yeni’nin değer kaybetmesi beklenebilir.

İsviçre Frangı: Bir zamanlar tek güvenli sığmak olan İsviçre Frangı, bu özelliğini sürdürse de dolardan yene ve euroya kadar tüm para birimlerine karşı değer yitiriyor. 2000 yılında ABD Doları/ İsviçre Frangı paritesi 1,79 iken, İsviçre Frangı bu yılın ocak ayını bir doların altında seyretti. Dolar 18 Şubat itibarıyla 1,0050 İsviçre Frank’ından işlem görüyor. Euro’ya karşı da son üç yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor.

İsviçre Frangının değer kaybetmesinin en önemli nedeni küresel ekonomide ticari tansiyonun artması... Büyük ölçüde ihracata dayalı küçük ve açık bir ekonomi olan İsviçre küresel ticaret savaşından etkileniyor. İsviçre Merkez Bankası ihracatın sürdürülebilir olması ve ürünlerin rekabet avantajı nedeniyle özellikle euroya karşı güçlü İsviçre Frangından yana değil. Merkez Bankası Euro Bölgesi’nde olduğu gibi sıfır faiz politikası uyguluyor.

İsviçre Frangı düşük faizden dolayı “carry trade” işlemlerinde özellikle Çinli ve Japon yatırımcılar tarafından yoğun olarak kullanılan bir para birimi. Düşük faiz verimliliği olan İsviçre Frangı ile borçlanan işlemciler, bunu yüksek faiz verimliliği olan Türk Lirası, Rus Rublesi gibi para birimlerine yatırıyor. Bu nedenle İsviçre Frangı sık sık yoğun satışlarla karşı karşıya kalıp değer kaybediyor. (LEVENT GÜRSES/FORBES TÜRKİYE DERGİSİ)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)