Bu yıl dünyada krallığını ilan etmesi beklenen dolar, Türkiye’de yılın ilk 40 gününde 2,5 TL sınırını aşarak çoktan tahta oturdu bile. Dünya'nın haberine göre, piyasalarda yılın geri kalanına yönelik dolarizasyon kaygıları yavaş yavaş dillendirilmeye başlanırken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yürüttüğü bir araştırma, dolar borcu yüksek olan şirketlerin büyüme performanslarının da daha iyi olduğunu ortaya koydu. Raporda borç dolarizasyonun şirketlerin satış ve istihdam büyümelerini genel olarak olumlu yönde etkilediği belirtilirken, düşük ihracat oranına sahip şirketlerde ise bu durumun tam tersi etki yaptığı kaydedildi.
TCMB Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü uzmanları Bengü Alp ve Cihan Yalçın’ın hazırladığı “Türkiye’de Şirketlerin Borç Dolarizasyonu ve Büyüme Performansı” başlıklı rapora göre ekonometrik bulgular, borç dolarizasyonun şirket büyümesini artırıcı yönde etkilediğini, bir başka bir ifadeyle, düşük maliyetli yabancı para cinsinden kaynağa erişime sahip olmanın borçlanma kısıtlarını hafifleterek şirketlerin büyümesini desteklediği görüldü.
Şirketlerin yabancı para (YP) cinsinden borçları ile YP cinsinden gelirleri arasında bir denge sağlamaları durumunda negatif bilanço etkilerini sınırlayabildikleri ve sürdürülebilir bir büyüme yakalayabildikleri bildirilen raporda, yerli şirketlerin dış pazarlarda rekabet etme güçlerini artırıcı politikaların hayata geçirilmesiyle hem şirketlere bir yandan düşük maliyetli YP cinsinden borçlanmalarına imkân tanınabileceği hem de söz konusu borçların olumsuz bilanço etkilerinden kaçınılabileceği belirtildi. Bu çerçevede, daha istikrarlı kar marjları ve büyüme oranlarının ancak ihracat oranlarındaki artışla sağlanabileceği bildirildi.
“Hedge” etmeyen zarar görüyor Rapora göre, TCMB sektör bilançoları şirket verileri ve dinamik panel yöntemi kullanılarak yapılan tahminler, şirketlerdeki borç dolarizasyonun şirketlerin satış ve istihdam büyümelerini genel olarak olumlu yönde etkilediği görüldü. Ancak, özellikle düşük ihracat oranına sahip şirketlerde borç dolarizasyonun şirketlerin satış ve istihdam büyümelerini olumsuz yönde etkilediği bildirildi. Söz konusu etkinin kriz dönemlerinde daha da belirgin olduğu gözlemlenirken bulgular, şirketlerin ihracatlarını artırmaları yoluyla karşı karşıya kaldıkları finansal kısıtlarını sınırlayabildiklerini ve dolayısıyla büyüme performanslarını artırabildiklerini gösterdi. Buna karşın, yüksek borç dolarizasyona bağlı olarak şirketlerin net kar marjlarında önemli oranda dalgalanmaların ortaya çıktığı tespit edildi. Şirketlerin kur riskinden korunmak (hedging) için gerekli finansal araçları yaygın olarak kullanmamalarının da bu gelişmede etkili olduğu not edildi.
Raporun sonuçlarında 2001 ve 2008 krizlerinden örnek verilirken, bu dönemlerdeki yabancı talebindeki farklılıklar nedeniyle döviz borcu olan şirketlere etkilerinin de farklı olduğu kaydedildi. 2001 krizinde dış talebin yüksek olması nedeniyle dolardaki yükselişin ihracatçı şirketleri pozitif etkilediği bildirilirken, talebin dip yaptığı 2008 krizinde ise yükselen döviz kurlarının şirketlerin büyüme hızını sınırladığı belirtildi.
Dolardan ağzı yanan borçlanmayı kesti 2008-2009 krizinde reel sektörün kar marjlarındaki daralmanın 2001 krizine oranla daha sınırlı olduğu belirtilirken, 2001 krizi sonrasında özellikle esnek döviz kuru rejimine geçilmesiyle birlikte, yabancı para geliri sınırlı olan küçük ve orta ölçekli şirketler giderek daha az oranda yabancı para cinsinden kredi kullanmaları şirket bilançolarını döviz kuru şoklarına karşı eskiye oranla daha az duyarlı hale getirdiği kaydedildi. Ayrıca, şirketlerin ortalama borçluluk oranları ve finansal harcamaların satışlar içindeki payları 2001 krizinden sonra belirgin olarak düştüğü, bu durumunda şirketlerin 2008 yılında, 2001 yılına oranla daha sağlıklı bir bilanço yapısına sahip oldukları ortaya koyduğu dile getirildi.
Bankalar bu yıl 100 milyar dolar borç ödeyecek Dolarla borçlanabilen şirketler büyüme yarışında bir adım önde olsa da, paritede son bir yıldan bu yana görülen oynaklık piyasadaki kaygıları da artıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın açıkladığı kısa vadeli dış borç stoku verilerine göre kasım sonu itibarıyla, bankalar ve şirketlerin bu yıl ödemesi gereken dış borç miktarı 138,7 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Bu miktarın yaklaşık 100 milyar dolarını bankalar, 38,6 milyar dolarını ise diğer sektörler ödeyecek. Bu dış borcun % 52,1’i dolar, % 31,3’ü euro, % 14,2’si TL, % 2,4’ü ise diğer döviz cinslerinden oluşuyor. Geçen yıl bu rakam yaklaşık 130 milyar dolar seviyelerindeydi.
Dolar borcu iki büyük sorun yaratıyor Raporda Türkiye’deki finansal sistemin şirketlerin ihtiyaç duyduğu kaynakları yeterince sağlayamamasının iki önemli sorunu gündeme getirdiğinin de altı çizildi. İlk olarak, yenileşmenin motoru olan KOBİ’lerin yeterli finansman kaynaklarına erişememeleri ve yeterince istihdam yaratamamaları dolayısıyla ülkenin büyüme potansiyelinin etkili olarak kullanılamadığı kaydedildi. İkinci olarak ise yerli para cinsinden finansman kaynaklarının sınırlı olması dolayısıyla başta büyük şirketler olmak üzere yabancı para cinsinden yüksek düzeylerde borçlanma sonucunda ekonominin sermaye akımlarındaki ani duruşlarında oluşabilecek kur şoklarına karşı olan duyarlılığının arttığı not edildi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.