E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaKulisDEVLET MANİPÜLASYONU MU?---

DEVLET MANİPÜLASYONU MU?

DEVLET MANİPÜLASYONU MU?
07 Ocak 2010 - 09:03 borsaningundemi.com

ABD hisse senetleri piyasalarında 2009'da yaşanan rallide devlet parmağı olduğu, FED ya da Hazine'nin 70 milyar dolarlık vadeli kağıt aldığı iddia edildi. 700 milyar dolarlık hazine tahvili alıcısı ise "diğer yatırımcı" olarak gösteriliyor.

Piyasalarda 2009'un mart ayında başlayan ve 9 ay boyunca hız kesmeden süren rallide 1980'lerin sonundakine benzer bir "devlet eliyle manipülasyon" şüphesi doğdu. İddialara göre ABD Merkez Bankası (FED) ve ABD Hazinesi'nin krizde çöken hisse senetleri piyasalarını canlandırmak için gizliden gizliye piyasaya oyuncu olarak girdi ve manipülatif alımlarla piyasaları yukarı taşıdı. Piyasalardaki manipülatif atakları yakalamasıyla tanınan ünlü analistlerden Charles Biderman'a göre 9 ay içinde ABD piyasasına 600 milyar doların üzerinde yeni sermaye girmesi ve piyasanın 6 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşması geleneksel yatırımcıların yapabileceği bir iş değil. FED ve Hazine'nin işin içinde olduğunu iddia eden Biderman, bunun tek mantıklı açıklmasının devletin hisse senedi piyasasından gizliden gizliye hisse toplaması olduğuna vurgu yaptı. FED kriz boyunca zaten tahvil satın alma taahhüdü vermişti. Ancak hisse senetlerine müdahale gibi bir durum söz konusu olmamıştı. Eğer iddialar kanıtlanırsa hem FED'in yatırım politikaları hem de federal kanun delinmiş olacak. Henüz buna ilişkin bir kanıt olmasa da bu yöndeki komplo teorileri artıyor, geçmişte yaşanan benzer manipülatif şüpheler de kafaları karıştıracak gibi görünüyor. 600 milyar dolar nereden geldi ABD'nin önde gelen televizyon kanallarının ve gazetelerinin sık sık görüşlerine başvurduğu analist Biderman'ın iddiasına göre FED ya da Hazine aylık bazda S&P500 endeksi vadeli kağıtlarından 60 ila 70 milyar dolar arasında bir satın alma yapmış olabilir. Piyasadaki likidite akışını takip eden araştırma şirketi TrimTabs'in de kurucusu olan Charles Biderman, piyasadaki manipülatif hareketleri izlemesi ile bilinen bir isim. 2009'da başta ABD olmak üzere piyasalara ralli getiren yaklaşık 600 milyar dolarlık para girişinin şirketler, perakende yatırımcılar, hedge fonlar ya da emeklilik fonları gibi geleneksel yatırımcılardan kaynaklanmadığını iddia eden Biderman, ABD hükümetinin otomotiv, emlak ve bankacılık sektörlerini desteklediğini, hisse senetleri piyasasını da desteklememek için bir sebebi olmadığını düşünüyor. Obama hükümeti otomotiv sektörünün ikonu haline gelmiş General Motors'un (GM) iflasa sürüklenmesinin ardından sektörü hayata döndürebilmek için toplamda 3 milyar dolara yakın hurda teşvik programı başlatmış, satışlar eski arabaya 4 bin 500 dolar destek verilmesi ile biraz olsun canlanmıştı. 700 milyar dolarık Sorunlu Varlıkları Kurtarma Programı (TARP) çerçevesinde ise bankacılık sektörünün bilançoları zarar etmiş tahvillerin satın alınması ile temizlenmişti. 'İsimsiz yatırımcı'dan büyük alım 2009'un aralık ayında yayımlanan Hazine Bakanlığı bülteni ise hisse senetlerinde değil ama tahvil piyasalarında yapılan alımlarda bilinmeyen bir el olduğu şüphesi uyandırıyor. Bültende 2009 mali yılında yaklaşık 1.9 trilyon dolar tahvil ihraç edildiği ve bu tahvilleri kimlerin aldığı detaylı bir biçimde gösteriliyor. Devasa bütçe açıklarını finanse etmek için ihraç edilen bu kadar büyük değerdeki tahvillerin 3 grup tarafından satın alındığı belirtiliyor. Bültende ilk grup olarak "Yabancı ve Uluslararası alıcılar" gösteriliyor ve bu grubun geçen yıla kıyasla alımlarını yüzde 23 artırdıkları ve 697.5 milyar dolarlık tahvil satın aldıkları belirtiliyor. İkinci grup olarak ise ABD Merkez Bankası (FED) gösteriliyor. Kriz döneminde tahvil satın alma programını başlatarak ekonominin çarklarını yeniden döndürmeyi amaçlayan FED'in önceki mali yıla kıyasla yüzde 60'lık bir artışla hazine tahvili alımlarını 286 milyar dolara taşıdığına dikkat çekiliyor. İşin ilginç kısmı ise üçüncü gruba gelindiğinde görülüyor. Bültende 2009'un sadece ilk üç ayında bile 510.1 milyar dolarlık tahvil alımı yapan grup "Diğer yatırımcılar" kalemi altında gösteriliyor. 2008'in tümünde sadece 90 milyar dolarlık alım yapmış olan "diğer yatırımcılar"ın kim olduğu, nasıl oluyor da sadece 3 ay içinde 2008'in toplamında aldıklarından kat be kat fazlasını satın alabildikleri ise açık bırakılıyor. Yani bahsi geçen "diğer yatırımcılar"ın kim olduğu bilinmiyor. Varlık yönetimi şirketi Sprott Asset Management'in hazırladığı bir rapora göre "diğer yatırımcılar"ın 2009'un tümünde 680 milyar dolar civarında hazine tahvili almış olması muhtemel. Bültende "diğer yatırımcılar" olarak bireyler, devlet destekli işletmeler, brokerlar ve dealerlar gösteriliyor. Bu kategoride "hane halkı"nın gösterilmiş olması ise işsizliğin rekor kırdığı, eve giren paranın azaldığı bu dönemle çelişiyor. Sprott Asset Management'in raporuna göre böyle bir dönemde hane önceki seneye kıyasla 35 kat daha fazla hazine tahvili almış olması şüpheli. Uzmanlara göre ABD'nin bütçe açığını finanse edebilmesi için 2.04 trilyon dolar yeni tahvil ihracına çıkması gerekiyor. İsimsiz alıcılar tarihte de piyasalara müdahale etmişti 1988'de 1987 krizi sonrasında o dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından "Çöküş Koruma Takımı (PPT)" kurulmuştu. Merkez ve hazine yetkililerinden oluşan bu takımın o dönemde piyasalardaki çöküşü engellemek için piyasadan yüklü alımlar yaptığı tahmin edilmiş ancak bu iddia kanıtlanamamıştı. Şimdi de benzer bir PPT takımının derveye girmiş olabileceği düşünülüyor. 1987'de Reagan'ın onayıyla kurulan ve FED ile Hazine yetkililerinden oluşan PPT'nin resmi görevi o yıl piyasalarda yaşanan "Kara Pazartesi" türünde bir çöküşü engellemekti. PPT'ye bunun için hazinenin tüm imkanlarını kullanma yetkisi verilmişti. Bunu ise emtia gibi türev piyasalarda yüklü alımlara geçerek yapabileceklerdi. 2001'de yaşanan resesyon döneminde de PPT tartışma konusu olmuş, The Guardian gazetesi gizli bir komitenin piyasalara müdahale etmek için FED ile "öngörülemeyen bir derecede" işbirliği yapacağını yazmıştı. 2002 yılında ise Japonya'da benzer bir komitenin varlığı tartışılmış, bu tip komitelerin yaptıkları manipülasyonla yeni varlık balonlarına yol açtığı konuşulmuştu. Her iki olayda da "isimsiz" alıcılar vadeli işlemler piyasasında JP Morgan gibi Wall Street devleri aracılığıyla yüklü alımlara gitmişti. Hatta 2002 yılının ocak sonunda düzenlenen FED toplantısında dönemin FED Başkanı Alan Greenspan ekonomiyi canlandırmak için "geleneksel olmayan yöntemler"den bahsetmiş, 2 yıl sonra bu önlemlerin ABD'li hisse senetlerini satın almak olduğu ortaya çıkmıştı. REFERANS

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)