E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriDevlet Bahçeli'den Erdoğan'a sert çıkış---

Devlet Bahçeli'den Erdoğan'a sert çıkış

Devlet Bahçeli'den Erdoğan'a sert çıkış
13 Haziran 2013 - 17:11 borsaningundemi.com

Devlet Bahçeli: Erdoğan, demokratik haklarının peşinde olan masum insanlarımızı barbarca gaza boğmaktadır

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün Kocaeli - Karamürsel'de düzenlenen Belediye Başkanı Aday Takdim Toplantısında yaptığı konuşmada, "Başbakan'da Taksim Gezi Parkı'nı ateşe vermekle, marjinal unsurlara müdahale kılıfıyla gençliği, demokratik haklarının peşinde olan masum insanlarımızı barbarca gaza boğmaktadır." dedi.
    Bahçeli konuşmasına şunları söyledi:
    "Kavgaları ayıracak, çatışmaları sakinleştirecek ve aksilikleri azaltacak demokratik zemin de sandıktan başkası değildir.
    Erken ya da zamanında yapılacak bir seçime Milliyetçi Hareket Partisi vardır ve hazırdır.
    Maalesef ülkemiz iyi yönetilmemektedir.
    Bölücülük almış başını gitmiş, teröristler rahat ve kolaya erişmiştir.
    İmralı canisiyle şakır şakır pazarlıklar sürmektedir.
    PKK, hükümetten taviz üstüne taviz koparmaktadır.
    Her gün yeni bir rezalet, her gün yeni bir kayıp ve her gün farklı bir huzursuzluk dalgası Türkiye'yi esir almıştır.
    Başbakan Erdoğan bir tarafta evladı yaşındaki gençlere gazlı, coplu, Toma'lı, zırhlı ve tazyikli sulu şekilde saldırırken  diğer tarafta İmralı canisiyle başlattığı ihanet süreci de kabul edilmesi mümkün olmayan çirkinliklere sahne olmaktadır.
    Başbakan gençlere karşı "Zaloğlu Rüstem" kesilmişken, İmralı canisi ve PKK terör örgütüne yumuşak, munis ve son derece anlayışlı bir derviş edasıyla yaklaşmaktadır.
    Başbakan teröristlerin önünü açmakta, gençlerin önünü tıkamaktadır.
    İmralı canisiyle diyalog kurmakta, pazarlıklarda rekorlar kırmakta  fakat gençlere gelince şiddet diliyle muamele etmektedir.
    Terör örgütü militanlarına sabırlı ve şefkatlidir  gencecik bedenlere zalim ve acımasızdır.
    Teröristlerin sözde çözüm ve barış sözleriyle gönlünü almakta  genç dimağları savaş naralarıyla, tehdit nidalarıyla, saldırgan bir üslupla sindirmeye çalışmaktadır.
    Bunlar kapatılamayacak, üzeri örtülemeyecek çelişkidir.
    Daha düne kadar ülkede huzurun geldiğini iddia eden Başbakan değil midir?
    Daha düne kadar her şeyin yolunda gittiğini, Türkiye'nin çiçek böcek bahçesine dönüştüğünü ifade eden Başbakan değil midir?
    Dana düne kadar demokrasinin ilerisinden, özgürlüklerin genişliğinden, hukukun gelişmişliğinden dem vuran Başbakan değil midir?
    Hatta daha düne kadar eski Türkiye-yeni Türkiye ayrımına giden, zulümle abat olunamayacağını ifade eden bu Başbakan değil midir?
    PKK'ya gelince tıs diye sönen, gençlere gelince buz gibi söven ve dayak atan Başbakan'dır.
    İmralı canisi için akan suları durduran, gençler için insaniyetini kurutan Başbakan'dır.
    PKK'nın, bölücü lobinin ve husumet cephesinin provakatif açıklama ve adımlarını görmezden gelen, varlığımızı, birliğimizi ve kimliğimizi gömmeye çalışan Başbakan'dır.
    Suriye politikası çöken, küresel projelere köküne kadar mahkum olan, yabancıların nezdinde oyuncağa dönen Başbakan'dır.
    Türkiye Taksim'e odaklanmışken PKK ve destekçileri ortamı boş bulmuş, tahrik kampanyalarına hız vermişlerdir.
    Demokratik Toplum Kongresi isimli ihanet oluşumu, 9 Haziran'da gerçekleştirdiği toplantıların ardından çürümüş tez ve taleplerini yayınlanan sonuç bildirgesiyle tekraren duyurmuştur.
    Bölücülüğün ve terörün fikir ve eylem üstlerinden birisi olan Demokratik Toplum Kongresi isimli fitne Başbakan ve hükümetinden
    Anayasa değişikliğini beklemeden Türk Ceza Kanunu'nun değiştirilmesini, Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılmasını,
    Seçim barajının kalkmasını,
    Düşünceyi ifade ve örgütlenmenin önündeki engellerin bertaraf edilmesini,
    Koruculuk sisteminin tasfiyesini, mayınlı arazilerin temizlenmesini,
    KCK tutuklularının bırakılmasını,
    Karakol ve baraj yapımından vazgeçilmesini,
    İmralı canisinin herkesle görüşmesinin sağlanmasını yüzsüzce, pişkince istemiştir.
    Demokratik Toplum Kongresi'ne göre Kürt kökenli kardeşlerimiz sanki tutsakmış gibi özgürlüğe yürümektedir.
    Ayrıca 15-16 Haziran 2013 günü Diyarbakır'da yapılacağı söylenen ve sözde Kuzey Kürdistan Çözüm ve Birlik Konferansı'nın sözüm ona Kürt halkının ulusal birliğine, özgürlüğüne ve Ortadoğu halklarının demokratik geleceğine katkılar yapacağı bu bölücü Kongre tarafından vurgulanmıştır.
    Başbakan Erdoğan'ın süreç ihanetinde yan yana dizildiği zebani kılıklılar Kuzey Kürdistan'dan pervasızca, alçakça bahsetmektedir.
    Peki bu Kürdistan nerdedir? Kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı neresidir?
    Bahçeli konuşmasına şu şekilde devam etti:
    "Başbakan Erdoğan sözde Kuzey Kürdistan konusunda ve tanımlaması hakkında ne düşünmektedir?
    İmralı canisiyle yaptığı pazarlıkların esas maddesi Kuzey Kürdistan mıdır?
    Başbakan Erdoğan Taksim Gezi Parkı'nın üzerinden gizli ve şifreli planlarını yürütüp kamuoyunu meşgul ederken, arkasından ittiği, elinden tuttuğu bölücüler, teröristler bağımsız Kürdistan'ın kuzeyini mi oluşturmaktadır?
    Oyun büyüktür.
    Tehlike yanı başımızdadır.
    er takımı dört bir koldan can siperane şekilde nifak kazısı yapmakta, çatımızı uçurmak için öbek öbek faaliyete girişmektedir.
    Başbakan'da Taksim Gezi Parkı'nı ateşe vermekle, marjinal unsurlara müdahale kılıfıyla gençliği, demokratik haklarının peşinde olan masum insanlarımızı barbarca gaza boğmaktadır.
    Taksim Gezi Parkı başta olmak üzere, yurdumuzun değişik yerlerinde iki haftayı aşan olaylarda, şimdiye kadar biri polis olmak üzere dört kişi hayatı kaybetmiştir.
    Ve şiddet giderek tırmanmaktadır.
    Sanırsınız İstanbul Beyrut'tur, Ankara Şam'dır, İzmir Trablus'tur.
    11 Haziran'da Taksim'e yapılan operasyon Türkiye'yi uluslararası arenada mahcup etmiş, bir kez daha küçük düşürmüştür.
    Düşünebiliyor musunuz, hükümetin engelli birisine tazyikli su sıkacak kadar gözü dönmüştür.
    Başbakan Türk gençliğini karşısına almış, sertlik tonunun ibresini sınıra dayamıştır.
    Anneleri, babaları rencide etmiş, saygısızca davranmıştır.
    Eminim ki, Karamürselli kardeşlerim hadiselerden rahatsız ve kaygılıdır.
    Başbakan Erdoğan sınırlayan, denetleyen ve belirleyen yegane kişi olmak üzere tarihteki diktatörlere bile taş çıkarmaktadır.
    Türkiye vahim bir kutuplaşmanın içine düşürülmüştür.
    Terör örgütleri, aşırı uçlar ve yasa dışı yapılanmalar ortalığın daha da karışması için kışkırtmalarına son sürat devam etmektedir.
    PKK daha büyük ölçekte bir isyan ve başkaldırma eylemi için Gezi Parkı'nı fırsat kapısı görmektedir.
    İmralı canisi cezaevinden Gezi Parkı'nın direncini kırmak ve sulandırmak için postaları vasıtasıyla açıklamalar yapmaktadır.
    Gezi Parkı'nın, PKK ve aşırı uç örgütlerin hain emellerine dayanak yapılmasına asla imkan verilmemeli ve ihanet ittifakına pek tabidir ki
göz açtırılmamalıdır.
    Halihazırda ülkemiz kontrolsüz bir şekilde uçuruma gitmektedir.
    Başbakan ve hükümeti tepkileri boğmak, itirazları silmek için tüm antidemokratik mekanizmaları harekete geçirmektedir.
    Başbakan Erdoğan toplumsal yapıyı cepheleştirmek için her yolu, her istismarı ve her dedikoduyu denemektedir.
    Kendisi adeta tam otomatik yalan tabancasına dönüşmüştür.
    Türkiye sıkışmıştır.
    Türkiye bir çıkmazdadır.
    Şiddetin dizginlenmesi, sokakların dirliğe kavuşması lazımdır.
    Başbakan Erdoğan, marjinal unsurların karamboluyla Türk gençliğiyle uğraşmayı bırakmalıdır.
    Buradan Başbakan'a Karamürsel'den esinlediğim bir sözle seslenmek istiyorum.
    Sayın Başbakan sen Türk gençliğini ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın?
    Derhal gençlerimizin yakasından elini çekmelisin.
    Artislerle konuşan, çakma Gezi Parkı temsilcileriyle bir masa etrafında mizansen şekilde buluşan Başbakan'ın asıl konuşması ve saygı duyması gereken haklarını yediği, ifade ve kişisel özgürlük alanlarını daralttığı tüm gençlerimiz ve masum vatandaşlarımızdır.
    Bu zalimlik son bulmalıdır.
    Sağduyu egemen olmalı, hükümet aklını başına almalıdır.
    Bundan sonra olaylar daha büyümeden, daha vahim can ve mal kaybına
yol açmadan Başbakan birazcık vicdanı, birazcık insafı varsa soğukkanlı olmalı, empatiyle hareket etmelidir.
    Müşfik, babacan ve yumuşak bir dil benimsemekten geri durmamalıdır.
    Yoksa en başta Başbakan olmak üzere, Türkiye bir felakete yuvarlanacaktır.
    Ülkemizin sükûnete ihtiyacı vardır.
    Başbakan Erdoğan mitingler yoluyla provokasyonlarını arttırmamalı, kutuplaşmayı geri dönülmeyecek mecralara taşımamalıdır.
    Şayet bu ülkede büyük bir oyun bozulacaksa, biliniz ki bu AKP oyunundan başkası da değildir."

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (7)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • BASTON13 Haziran 2013 18:21

    HER ZAMAN KÜKRÜYON SONRA BASTON OLAN SENSİN

  • serkan13 Haziran 2013 18:06

    işte gerçek LİDER. iktidarına hasretim sn. BAHÇELİ. az kaldı sabrım sonuçlanacak bu seçimde %35 rahatlıkla gelecektir.

  • ahmet13 Haziran 2013 17:49

    adam olsaydında iktidar ortagı oldugunda apoyu assaydın.su an muhalefet degil tek basına iktidar olsaydın.

  • Adanalı13 Haziran 2013 17:23

    Neden siz gelmediniz demokratik gösteriye sen AKP destekçisissin ne zaman AKP zora düşse onun yanındasın başbakanın bakanı gibisin......Atma..

  • ayşe13 Haziran 2013 17:22

    Sayın Devlet Bahçeli başbakan erdoğana sert çıkış yapmış, 10 yıldır ne zaman yumuşak çıkış yaptı ki ,

  • 13 Haziran 2013 17:20

    yaa bırakın artık şimdi beraberlik zamanı aynı ülkede yaşıyoruz diğer ülkelerdeki fitnecilere fırsat vermeyin daha fazla erdoğanın yanında değilseniz bile yanındaymış gibi olma zamanı bence

  • kenan13 Haziran 2013 17:19

    senelerdir konuşuyorsun 50 yıldır iktadara gelemediniz, demek ki bu halk sizi iktidar da görmek istemiyor, koalisyonla geldiniz onuda elinizi yüzünüze bulaştırdınız apoyu adaland tatil yaptırdınız