E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaKulisDev röportaj… Barış Tansever sırlarını anlattı---

Dev röportaj… Barış Tansever sırlarını anlattı

Dev röportaj… Barış Tansever sırlarını anlattı
05 Ocak 2016 - 09:21 borsaningundemi.com

Sunset’in yaratıcısı, ünlü borsacı Tansever, ÇEAŞ ve Kepez hisselerini ne yaptı? Barış Tansever Borsa Gündem'e konuştu

SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM / ÖZEL HABER

Tepeden tırnağa bakıyorum da tam bir karizma.
Ama o soru hep aklımda:
Çok mu şanslı yoksa şansını kendi yaratan adam mı karşımdaki?
Büyük aşkı eşi, büyük bir aşkla yaptığı işi,
Var biliyorum.
Ya bilmediklerim? Öğrenmek istediklerim?
Sabırsızlığım artıyor ama kendim için istiyorsam namerdim!
Tüm merakım, heyecanım sizin için…
 
Konuşuyor, coşuyor
Cazibesi kıtaları aşmış bir mekânda, Barış Tansever’i dinliyorum.
Elleri hareketli, düşünceleri dikkatli.
Seçici konuşuyor, konuştukça açılıyor.
Koca salonda uçuşan kelimeler, ‘uyarı’, ‘tavsiye’, ‘öneri’ yüklü cümleler, havada asılı kalmıyor.
Yankılanıyor, ‘can’lanıyor.
 
Sevgiler, öfkeler, birer birer…
İlk kez anlatıyor; belli ki arzuyla, sevdayla yapılan her şeyin karşılığı başarı.
İlk kez paylaşıyor; kalbine gömdüğü sitemler, efkârlar, beklentiler, hoşluklar, sevgiler, kızgınlıklar gün yüzüne çıkıyor.
Sırlar patlıyor…
Restoran ve eğlence endüstrisini çok genç yaşta keşfeden, akranları okey oynarken Sunset’i yaratan Tansever, işletmeci yüzünü kapatıyor, borsacı yüzünü açıyor.
Bir açıyor, pir açıyor…
Küreselleşmenin Türkiye’deki ilk adresi Sunset’te dökülüyor maceralar. Yerlere değil, elimdeki kasete…
 
 

Zamana esir düşmeyen ruh
22 yıl önce, Boğaz’a hükmeden bir tepede, genç bir girişimciyken kurduğu ‘grill-bar’la duyduğu gururu saklamayan, tam aksine, çehresinin her milimetrekaresinde taşıyan Barış Tansever, hiç şüphesiz, ‘akıl, cesaret, azim ve yatırımcı zırhı giymiş’ usta bir borsacı.
Evet, zaman yeteneklerini yıpratmamış, hoyratça harcamamış, parçalamamış, tersine, o ruhu ustalık, vizyon ve misyonla diri tutmuş ama hayal kırıklıklarını da ‘dur’durmamış.
 
Heykel gibi adam
Bir arada olunca, haliyle şöyle bir süzüyorsun. Tartıyorsun. Yapılı, uzun boylu. Heykel gibi. Michelangelo’nun Davut’u sanki!
Zafere kitlenmiş. Dik duruyor. Eminim bu, bir işletmecinin rakiplere, bir borsacının, halka arzlara, uyanık şirketlere, tasarruf sahiplerini yolan patronlara karşı verdiği mücadelenin duruşu. 
Sorun ne kadar çetrefilli olursa olsun yılmadığını, ne kadar güçlü olursa olsun eğilmediğini hissettiriyor!
Bazen sinirleniyor, bazen küsüyor ama barış’mayı da biliyor.
Tıpkı yıllar önce yaşadığı büyük şok gibi.
ÇEAŞ, Kepez hisselerini eriten haksızlığın, Başkent’te kapı kapı hakkaniyet peşinde koştuğu o günlerin hatıraları hâlâ sıcak.
Belli ki zor soğuyacak. Çok sevdiği Devletine o kadar kırgın ki…
 
Kızmış, hepsini satmış!
Büyük oynarken bir anda yenen büyük darbeyi unutmak kolay mı?
Düne ait ne varsa kalbinde, dilinde. Katkısız, sade.
O sakin duruş, iki kelimeyle, ‘Hakkımız yenildi’yle nasıl da sertleşiyor birden anlatamam.
Zaten o hiddetle borsaya küsmüş. Küslük kısa sürmüş ama kızgınlık hâlâ kor, yakıyor.
İçini kaplayan öfke yanardağında, parayken pula dönen o hisseleri ‘duvar kağıdı’ yapmış.
Yetmemiş, elinde, avucunda ne varsa, kâr zarar bakmadan satmış.

30 bin mağdur adına…
O ilk gördüğüm andan beri gülen gözler şimdi ateş parçası. Yakın mazinin ona çıkardığı fatura ağır, fatura acı.
Derdini anlatırken bir anda 30 bin ÇEAŞ, Kepez mağdurunun da sesi oluyor.
“Biz yıllarca söz dinledik, bekledik. Uzan konusu çözüldüğüne göre sıra yetkililerde” diyor.
Bir mesaj Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gidiyor:  “Lütfen bu olaya el koyun.”
Bir mesaj da Başdanışmanı Yiğit Bulut’a: “Bir formül bulun.” 
 
Bir zamanlar Borsa
Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken İMKB’ye gönül veren Tansever’le, 90’lara yolculuk ayrı bir keyif. Şimdi uzun ince bir yoldayız, geçmişe gidiyoruz.
Manavdan bakkala tüm esnafın, tüccarın hisse senedine büyük ilgi duyduğunu anlatıyor usta borsacı.
Ya bugünkü manzara! Hüzünlü mü? Ne düşünüyor acaba? 
 

 
Yatırımcı kazanılmalı
“Sermaye mutlaka tabana yayılmalı” sözü, ısrarla vuguladığı önemli bir uyarı.
Aslında hem borsadan kaçan, kaçırılan yatırımcıyı geri çevirmenin formülünü veriyor hem de kazanmanın rotasını çiziyor.
“Türkiye yaratmalı, üretmeli ve hakça paylaşmalı ve bunun en kolay adresi de borsa…”  Bir doktor edasıyla teşhisi koyuyor.
 
İşte o önemli formül:
Küçük hesap peşindeki patronlara önlem alınmadıkça, Türkiye adına halka arzlardan gelecek beklemenin boş olduğunu söyleyen Barış Tansever’in ‘yüzde 5’ teklifi, sihirli lambadan çıkan cin gibi.
“Belirli bir süre elinde yüzde 5’ten fazla hisse tutan yatırımcı otomatik olarak yönetim kuruluna girme hakkını kazanırsa şirketlerde şeffaflık, verimli bir idare ve karlılık hakim olacak…”
Tansever böyle diyor.
 
Yaşlı kurt hayranı
Sohbet tam gaz…
Borsanın genç kurdu, tam bir ‘yaşlı kurt’ hayranı. ‘İşin piri’ ilan ettiği Warren Buffett’i yere göğe sığdıramıyor.
O kadar ciddi, o kadar tavizsiz ki inanılmaz. “Bence bütün gazeteler ve borsa siteleri her gün Warren Buffett’ı haber yapması lazım”. Başka bir şey söylemiyor.
Peki, niçin Buffett? ‘Çünkü’leri sıralıyor…

Fırsatlar, fırsatlar… Elinden alınan belli, tamam. Ya uçan?
İşte usta borsacıdan büyük itiraflar… İşte dev röportaj…
Barış Tansever sırlarının kapısını Borsagundem.com’a açıyor…
 

 
ÇALIŞTIM, KAZANDIM, PARAMI HİSSE SENEDİNE YATIRDIM

Borsagundem.com: Borsayla nasıl tanıştınız? İlk yatırımınız ne oldu?


Barış Tansever: Borsayla 1986 senesinde tanıştım diyebilirim.  O zamanki adı İngiliz Erkek Lisesi olan Nişantaşı Anadolu Lisesi’nde okudum. Sonra Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandım.  Üniversitedeki ilk senemde İktisat Yatırım’da Boğaziçi’nden Endüstri Mühendisi ağabeyim Berki Özmen, bana borsayı öğretti. Boğaziçi İşletme Kulübü olarak da arkadaşlarımla zaman zaman Sermaye Piyasası’ndan önemli isimleri üniversiteye davet ederdik. Rahmetli Tuncay Artun’dan tutun da ünlü borsacılara kadar üniversitemize gelirlerdi ve biz de merakla onları dinlerdik. Ben 17 yaşından beri babamdan hiç para almadım ve hep çalıştım. Ama kazandığım paraları faize yatırmayıp hep hisse senedine yatırdım. İlk hisse senedim de Erdemir’di.
 
İLGİ YOK, HALKA AÇIK ŞİRKET SAYISI GEREKSİZ YERE ARTTI 

-1990’lar ile bu dönemi kıyaslar mısınız? Sizce neler değişti?


Barış Tansever: Bir kere 90’lı yıllarda Türkiye borsası daha bir bebekti, buna rağmen Türk halkı zaman içinde büyük ilgi gösterdi. Ben halka arzların önünde kuyruğa girdiğimizi hatırlıyorum. Ama ben Karaköy’deki tezgâhta hisse alan satanlardan olmadım. Biz daha okullu modelindeydik. Halka arzların çok ilgi çektiği zamanlardı ve sermaye tabana yayılıyor gibiydi. Mesela bir restorana gidildiğinde garson bile hisse senedi sorardı. Manavı, bakkalı, herkes hisse senedine ilgiliydi. Şimdi ise koskoca vakıflarda ve iş dünyasının içinde bulunuyoruz ama o zamanki ilgi kesinlikle yok ve 15 senedir de maalesef rafa kaldırılmış durumda.
Bana göre halka açık şirket sayısı gereksiz yere arttı ve o dönem SPK hep şirket patronlarının yanında yer aldı, yatırımcıyı koruma tarafında eksik kalındı. Ancak son SPK Başkanı Vahdettin Ertaş yönetiminde Kurum ilk defa yatırımcının haklarını ve şirket patronlarının dışındakilerini koruma çabasına girişti. O açıdan heyecanlanıyorum, gönülden destekliyorum. Geçmişte yaşadığımız tecrübelerden Türk halkı çok dayak yedi. Devletin halka açtığı şirketleri daha sonra yine aynı devlet, özelleştirme yapıyorum diye altın hisseyi yeni hakim ortağa sattı. Sonra hakim ortağa kızdı. Şirketlerin imtiyazlarını iptal edip, hisselerimizi duvar kağıdı yaptı. Hisse senetlerini ve vatandaşın birikimlerini sıfırladı. Mesela Çukurova ve Kepez tam bir felakettir. Türkiye ve Sermaye Piyasası bu konuda sınıfta kaldı, bununla yüzleşemedi. Hatta ‘Bunun üstüne bir bardak soğuk su için’ dendi Türk yatırımcısına. Şimdi aynı yatırımcı da devlete, “Özelleştirme yapacaksın ama ben yokum burada, çünkü sana güvendim, yatırım yaptım, çarpıldım, devlet olarak beni korumuyorsun” diyor. Halbuki devlete geçen bu enerji şirketleri para basıyor ve devlet bu şirketleri bölerek tekrar özelleştiriyor. Niyet vatandaşı, yatırımcıyı korumak olsa vatandaşın elindeki hisseleri tanır, haklarını korumak için özelleştirirdi. Burada maalesef büyük yanlış yapıldı, 50-60 milyon dolar için borsa lekelendi.
 
video##2301##player

ARTIK BU OLAYA EL KOYMALARINI BEKLİYORUZ

-O zamanlar elinizde yüklü miktarda ÇEAŞ ve KEPEZ hisseleri olduğu biliniyor. Bu hisseleri ne yaptınız?


Barış Tansever: Duvar kağıdı yaptım!? Bir gün hakkaniyet sahibi birileri çözüm üretir diye ümit ediyoruz. Hükümet yetkilileri yıllarca, ‘Uzan'la davamız bitene kadar aman sesinizi çıkarmayın’ dediler. Şimdi bu konu çözüldüğüne göre Sayın Cumhurbaşkanımızdan olaya el koymasını bekliyoruz. Konuyu çok yakın takip eden Başdanışmanı Sayın Yiğit Bulut'un mağduriyetliğimizle ilgili bilgisi çok derindir. İstenirse bir formül geliştirilmesine katkıda bulunabiliriz.
 
FIRSATLAR HER ZAMAN BORSALAR DÜŞTÜĞÜNDE GELİR

-Yatırımcının küstürüldüğünü söylüyorsunuz, peki, tekrar borsayla barıştırmak adına neler yapılabilir?


Barış Tansever: Öncelikle makro bakalım olaya. Sermaye Piyasası ne işe yarar? Sermaye Piyasası, müteşebbisin ve birikim sahibinin buluştuğu bir platformdur.  Bir şirketin değerini oluşturan bir matematik vardır. Ya temettü vermeli ya da ileriki yıllar için bir büyüme beklentisi olmalı. Şirket kötü yönetiliyorsa, senin de şirkete yeni yönetim atayabilme gücüne sahip olman lazım. Şimdi hisseyi borsadan alan adamda bunların hiçbiri yok. Bunların olmaması da sermayenin tabana yayılmasındaki en önemli sorun. Geçen 15 sene içinde gözüken şu oldu; Türkiye’yi yönetenler özelikle gayrimenkulde servet yaratma projesini hayata geçirdiler. Bu belirli bir nebzede çalıştı ve Türk halkı ve müteahhitler gayrimenkulden nasiplerini aldılar. Ama çok ciddi anlamda ve eş zamanlı bir fırsat kaçırıldı. Şimdi o fırsat tekrar geliyor. Fırsatlar her zaman borsalar düştüğünde gelir.
 
Röportajın 2. videosunu izlemek için buraya tıklayın 

FONLAR PARAYI BORSA YERİNE FAİZE YATIRMAYI TERCİH EDİYOR

-Sermayenin tabana yayılması için ne yapılması lazım?


Barış Tansever: SPK’nın, Borsa İstanbul’un, aracı kurumların, yatırımcıların, şirketlerin, medyanın, sorumlu hükümetin yapması gerekenler var. Son yıllarda önemli gelişmeler oluyor, örneğin emeklilik fonları ve bu emeklilik fonlarına devletin katkısı. Bunlar önemli şeyler. Ama ben bu emeklilik fonlarının verimli bir şekilde yönetildiğiyle ilgili ciddi şüphelere sahibim. Şeffaflık açısından da, getiri açısından da emeklilik fonlarına verilen misyon belli: Faize, Türkiye Hazine bonosuna yatırım yap! Bu fonların, Sermaye Piyasasının hisse senedi bacağından ziyade faiz enstrümanında yatırım yaptığını görüyorum. Halbuki emeklilik fonları çok iyi yönetilmeli. Vatandaşların geleceğini emanet ettikleri bu fonlar yatırım yaparken, Amerika ve Avrupa'daki kurumsal yatırımcılara tanınan aynı haklar tanınmalı.
Mesela Amerika’da yüzde 5’den fazla bir hisse oranını 6 aydan fazla elinde tutuyorsan otomatik olarak yönetim kuruluna girme hakkı oluşuyor. Avrupa’da bu daha da düşük oranla mümkün. Bizde ise emeklilik fonu ya da başka uzun dönemli büyük yerli veya yabancı fon olsun, isterse şirketin yüzde 30'una sahip olsun, isterse halka açıklığın tamamına sahip olsun, yüzde 51’i tutan hakim ortak yatırımcıyı kapıdan bile içeri sokmuyor. Hatta ‘altın hisse’ diye bir garabet ve A grubu, B grubu diye hisseler arası değer farkı var. Siz istediğiniz kadar hisse toplayın, hatta yüzde 99’u sizde olsun, yine ‘altın hisse’ sahibi şirketi çiftlik gibi yönetebiliyor. Sonuçta ne oluyor, para emanet edilen fonlar, şirket yönetimlerinde hiçbir söz hakkına sahip olmayınca, borsa yerine faize para yatırmayı tercih ediyor. Sermaye Piyasası en gelişmiş Amerika’da halka açık şirketler gerçekten anonim, bizde ise aile çiftliği gibi.
Aslında Türkiye’deki sermayenin tabana yayılması için önümüzde altın bir fırsat var. Ben inanılmaz derecede bir potansiyel görüyorum. Gayrimenkul furyası gibi bu da önemli bir servet yaratma fırsatı. Amerika’daki UBER Taxi'nin değeri, bizim borsamızdaki bütün halka açıklık toplamından daha değerli. Türkiye yaratmalı, üretmeli ve hakça paylaşmalı ve bunun en kolay adresi de borsa.
 
Röportajın 3. videosunu izlemek için buraya tıklayın 
 
ÇOK MÜCADELE ETTİM, ÇOK DA TECRÜBE EDİNDİM

-Siz uzun vadeli yatırımcı mısınız, kısa vadeli mi? Kendini nasıl tanımlıyorsunuz?

Barış Tansever: Ben 1986 yılından 2003 yılına kadar kısa ve uzun vadeli yatırımların karışık olduğu bir tecrübe yaşadım. 12 Haziran 2003’te devlet Çukurova - Kepez hisselerimin imtiyazını iptal edip hisselerimi duvar kağıdı yapınca küstüm. Bir daha borsaya yatırım yapmamaya karar verdim. Kızıp Çukurova - Kepez hisselerimin yanında Garanti, Yapı Kredi, Erdemir hisselerimi de neredeyse en dip fiyatlara sattım ve tam iki sene hisse senedine hiç dokunmadım. Üzülerek gördüm ki hukuk benim yanımda değil, devlet benim yanımda değil, hiç kimse benim yanımda değil. Belki 50 kere Ankara’ya gittim. Sırf ben değilim ki, 17 bin tane Çukurova, 12 bin tane Kepez yani neredeyse 30 bin mağdur var. Çok mücadele ettim ama çok da tecrübe edindim. Meclis’te 2 kere konuşma yaptım. Çukurova-Kepez’de küçük yatırımcının hakları korunarak özelleştirilsin diye başta Sayın Hilmi Güler’le ve diğer bakan ve başbakan yardımcılarıyla defalarca toplantılar yaptık. Hatta geçenlerde kendisi bir yemekte Sunset'teydi ve “Hâlâ alamadın mı haklarını” diye sordu. Ben de “Maalesef alamadım” dedim. 
 

 
YATIRIM KONUSUNDA ÇOK TEMKİNLİ DAVRANIYORUM
 
-Yatırım stratejiniz nedir? Kendiniz mi seçiyorsunuz birilerine mi danışıyorsunuz?


Barış Tansever: Aslında 1986 ile 2000 senesi arasında farklı bir profildim. 2000 senesinden sonra farklı bir profile geçtim. Özelikle 2003’te yaşadığım o kötü tecrübeden sonra değiştim. Restoranımın yani Sunset'in önemli bir özelliği var. Sunset, Türkiye’nin en iyi yöneticileri, CEO’ları, yatırım bankacıları, borsacıları, politikacıları ve şirket patronlarının geldiği bir yer. Ben eskiden misafirlerimizle sohbet ettiğim zamanlar, onların söyledikleri her söze itibar ederdim. Ama zamanla anladım ki maalesef onlar da hayal ediyormuş! Şimdi hepsini iki kere düşünüp süzgeçten geçiriyorum ve temkinli davranıyorum.

YARIN: SATTIĞINA PİŞMAN OLDUĞU HİSSELER HANGİSİ? İDOLÜ KİM? YENİ YATIRIMLARI NELER?

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (11)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • güven savaş01 Ekim 2024 21:06

    2003 yılında ÇEAŞ ve KEPEZ ELEKTRİK e  el konulduğunda Sn YİĞİT BULUT Radkal gazetesi ekonomi makale köşe yazarıydı. ÇEAŞ ve KEPEZ hisse mağduru küçük yatırımcılar için hükümetten mağduriyetin giderilmesi yazısı hala arşivimde saklı. Şimdi o yetki gücü elinde hala çözüm için  21 yıldır bekliyoruz.

  • ismail özcan emekli bankacı çeaş mağduru26 Ocak 2019 14:10

      medyada sokakta sesimizi duyurmanın tam zamanı seçimden önce harekete geçelim sonuç alabıliriz önderlik edin yoksa bu fırsat  ikibin yirmiüç seçimlerine kadar bir daha ele geçmez  0535 8393690

  • ISAAC03 Nisan 2016 00:56

    CEAS VE KEPEZI GASP EDENLERIN TUM MALVARLIKLARINI SIZDE GIDIN AYNI YONTEMLE GASP EDIN, GUCUNUZ YETERSE?

  • kemalayla12 Ocak 2016 13:21

    çeaş-kepez sorununu ancak siyasiler düzeltirler.

  • 3408 Ocak 2016 01:59

    yav ne betimleme yapmışsınız röportaj mı okuduk şiir kitabı mı belli değil ..

  • iiiskender06 Ocak 2016 10:49

    çeaş konusunu torunlarımà miras bırakıcam...

  • KAPADOKYALI06 Ocak 2016 04:00

    TAHMINIM 30 000 MAGDURDA SABAH YAYINCILIKTA VAR.PARAMIZI ODEYIP SABAH GAZETESI ALIYORUZ.HISSELERI HALA KAPALI.BUNADA BIR COZUM BULMANIZI HALEN BEKLIYORUZ,YIGIT BULUT.TESEKKURLER.

  • kemal05 Ocak 2016 22:01

    kepez cukel yuzunden borsaya küsen yatırımcılar ah ah .... yiğit bulut beyden medet umduk oda bişey yapmadı

  • yak05 Ocak 2016 19:25

    Açıklamalarını samimi buldum.

  • sebahattin05 Ocak 2016 19:22

    Gereksiz bir röportaj olmuş

  • ohaaa05 Ocak 2016 12:18

    Michelangelo’nun Davut’u sanki!