FED’in parasal genişleme sinyallerine kilitlenen piyasalar jeopolitik riskleri daha fazla görmeye başladı. Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerde güçlü adımlar atılmazsa önümüzdeki iki yıl zorlu geçecek.
Bu yıl küresel finans piyasalarını etkisi altına alan jeopolitik riskler, giderek etkisini daha fazla hissettiriyor. Rusya-Ukrayna krizi, Ortadoğu’da Irak ve Suriye’de devam eden iç savaş ve gittikçe artan karışıklık, Çin’in komşularıyla ihtilafları, Hong Kong’daki gösteriler, Türkiye’de İŞID’in olası etkileri...
Millliyet'ten Zeynep Aktaş'ın haberine göre; Kobani’nin IŞİD tarafından kuşatılmasını protesto etmek için başlayan gösterilerin kısa sürede büyümesi ve ölümlere neden olması oldukça kırılgan bir zeminde olduğumuzu bir kez daha hatırlattı.
Gelişmelere baktığımızda da gerek dışarıdan gelen riskler, gerekse iç makroekonomik ve yapısal kırılganlıklar, gelişmekte olan ekonomileri gölgelemeye devam edeceğe benziyor. Bunlara rağmen bölgedeki kaosa karşın petroldeki gerileme dikkat çekiyor.
Bunun en büyük nedeni küresel büyüme beklentilerinin aşağı çekilmesi ve dünyada bulunan yeni kaynaklarla petrol rezervlerinin artması. IMF’nin küresel büyüme beklentisini yüzde 3.3’e çektiği bir noktada, büyük emtia yatırımcılarının özellikle de hedge fonların pozisyonlarını gevşetmeye başlaması fiyatı gerileten bir diğer unsur. Şimdiye kadar daha çok bardağın dolu tarafını gören piyasalar artık biraz daha gerçekleşmelere kilitlenmiş durumda. Bunun nedeni ise kaçınılmaz olarak kapıya dayanan jeopolitik riskler.
Riske karşı defansif hisseler FED’in piyasalara nefes aldıran toplantı tutanakları sonrasında jeopolitik risklerin fiyatlanması, sert fiyat hareketlerine karşı portföyleri çeşitlendirmenin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Yatırımcıların volatilitenin arttığı dönemlerde ağırlıklı olarak defansif hisselere yönelmeleri kayıplarını azaltıyor. Defansif hisseler büyük dalgalanmaların yaşandığı zor ekonomik durumlarda dahi istikrarını koruyan, hisseler olarak öne çıkıyor.
Son yayınlanan yabancı yatırım kuruluşlarının raporlarında da bu vurgu öne çıkıyor. Credit Suisse, Türk bankacılık sektörüne yönelik ihtiyatlı duruşunun değişmediğini, bankalar için risk ve getiri profilini, son günlerde hisse fiyatlarında yaşanan düzeltmelere rağmen çekici bulmadığını belirtti. Öte yandan Deutsche Bank da, vites değiştirmek için çok erken olduğunu dile getirirken defansif hisselere odaklanılması ve portföylerin çeşitlendirilmesini önerdi.
Öne çıkacak sektörler Defansif hisseler içerisinde, döviz gelirindeki payı yüksek firmalar ilk sırada tercih edilirken, onları temettü getirisi yüksek olanlar takip ediyor. Deutsche Bank bu noktada öne çıkacak sektörler içerisinden döviz gelirlerinin payı yüksek olan otomotiv, inşaat, beyaz eşya, havacılığı tercih etmeye devam ettiğini söylüyor. Kurum yüksek temettü getirisi ve operasyonel öngörülebilirliği nedeniyle otomotiv ve telekom şirketlerini tercih ettiğini de belirtmekte.
Yaşanan ters rüzgarlar nedeniyle petrol ve gaz sektörüyle cam ve enerji sektörlerinden uzaklaşan Deutsche Bank, perakende sektörüne yönelik de tavsiyesini ‘ağırlığını azalt’a çekti.
Gelİşmekte olan ülkeler FED ile biraz nefes aldı Gelişmekte olan ülke hisseleri, Çin ve ABD’nin ekonomiyi destekleyici politikalara devam edeceği yönündeki beklentilerle birlikte son iki ay içindeki en yüksek seviyelerine doğru hareketlendi. Geçtiğimiz hafta gelişmekte olan ülkelerin gözü ABD’de açıklanan eylül ayı FOMC toplantı tutanaklarındaydı. Tutanaklarda FED yetkilileri küresel ekonomideki yavaşlama ve güçlenen doların ABD ekonomisine potansiyel risk oluşturduğunu belirtti. Aynı zamanda güçlenen doların ABD ihracatına engel teşkil edebileceği de dile getirildi.
Bu da ABD’nin faizleri bir süre daha düşük seviyelerde tutup ekonomiyi destekleyeceği yönündeki beklentileri gündeme getirdi. Açıklanan tutanaklar sonrasında gelişmekte olan ülkeler rahat bir nefes alırken para birimlerinin tamamı dolar karşısında değer kazandı. Avrupa Merkez Bankası’nın son toplantısından çıkan faiz indirimi ve ek likidite kararı, FED yetkililerini biraz endişelendirmiş izlenimi vermişti. Acaba kur savaşı mı yaşanacak derken bu beklenti kısa sürdü. Bazı FED yetkilileri faiz artırım konusunda bildik söylemleri tekrarlayınca piyasalar bu defa olumsuz tepki verdi. Görünen o ki, FED’in ne söylediğine değil ne yaptığına bakmak daha doğru bir yaklaşım olacak.
Üçüncü çeyrek bilançoları açıklanacak Bilanço sezonu başladı. Bu hafta mali tablolarla ilgili açıklamaların yoğunlaşması beklenirken şirketler üçüncü çeyrek bilançolarını yatırımcılarla paylaşacak. Açıklanacak bilançolara bağlı olarak gerek hisse bazlı gerekse sektörel bazda hareketlenmeler sürpriz olmayacak. Özellikle ilk açıklanacak bilançoların finans sektörüne ait olması endeks üzerinde ağırlığı olan bankalar nedeniyle piyasada hareketliliğin yaşanması beklenebilir.
OVP’de vites küçültüldü Orta Vadeli Program’da (OVP) ekonomi yönetimi temkinli davranarak hedefleri küçülttü. 2015-2017 dönemini kapsayan 3 yıllık Orta Vadeli Program’da bazı önemli kalemlere ilişkin tahminlerde revizyona gidildi. GSYH büyüme oranı bu yıl için yüzde 4’ten yüzde 3.3’e indirildi. Önümüzdeki yıl için de yüzde 5’ten yüzde 4’e düşürüldü. Enflasyon hedefi de bu yıl için yüzde 5.3’ten, daha yukarı bir seviye olan yüzde 9.4’e, revize edildi. Bu revizyon Merkez Bankası’nın son tahmini olan yüzde 7.6 seviyesinin de üzerinde. Enflasyonda gelecek yıl içinde yüzde 5 seviyesinden yüzde 6.3’e çıkarıldı. Cari açık ve bütçe açığı cephesindeyse, önceki tahminler aşağı çekildi. Genel olarak, 2015 enflasyon tahminindeki nispeten iyimser görünüme rağmen yeni tahminler daha gerçekçi. Ancak 2023 hedeflerine ulaşma noktasında zayıf bir görüntü verdiği de ortada.
Fitch’ten Euro Bölgesi uyarısı Fitch, Euro Bölgesi’nin deflasyona düşmesi halinde kârların azalması, sorunlu kredilerin artması ve teminat değerlerinin zayıflaması yoluyla bankalar üzerindeki baskının artıracağını kaydetti. Euro Bölgesi’ndeki bankaların ise en fazla etkilenecekler arasında yer aldığını söylüyor. Fitch, öncelikle zayıf bankacılık sistemleri ve düşük enflasyona sahip olan ülkelerin etkileneceğini belirtiyor.
Düşen fiyatlarla kredi talebinin azalacağını ve mevcut kredilerin geri ödenilmesini zorlaştıracağını belirten Fitch, düşen varlık fiyatlarının da temerrüde düşmüş kredilerin geri toplanmasını zayıflatacağına işaret etti.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.