E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemDani Rodrik'ten 'özel sektör borcu' uyarısı---

Dani Rodrik'ten 'özel sektör borcu' uyarısı

Dani Rodrik'ten 'özel sektör borcu' uyarısı
14 Mayıs 2015 - 03:50 borsaningundemi.com

Ekonomi Profesörü Rodrik, kendi bloğunda yayınladığı yazısında, Türkiye'de özel sektörün boçluluğunun risklerine dikkat çekti

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile sosyal medya üzerinden yaşadığı ‘büyüme polemiği’ ile gündeme gelen Princeton Üniversitesi Ekonomi Profesörü Dani Rodrik, geçtiğimiz günlerde Türkiye ekonomisi ile ilgili kaleme aldığı makalesinde, bu kez özel sektörün borçluluğunun risklerine dikkat çekti.

Rodrik, ‘Türk Ekonomisine ilişkin masallar’ (Turkish Economic Myths) başlığı ile kendi blogunda yayınladığı yazısında, Ak Parti Hükümeti’nin büyümeyle birlikte artan cari açık sorunu için yapısal reformlar üretmek yerine, popülist bir yaklaşımla özel sektörün borçlanmasını ceraretlendirdiğini belirtti. Böylece kamu borcunu düşüren AK Parti kredi kazanırken, sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme için atılması gereken adımlar atılmadı.

LAWSON DOKTRİNİNE DİKKAT

Türk ekonomisinin şu anda çok iyi bir performans göstermediğinin ortada olduğunu ancak bunun kökeninin birçok ekonomistçe yanlış bilindiğine işaret eden Rodrik şunları kaydetti: “Özel sektörün tasarruf ve yatırımlarından kaynaklanan dış açık ile ilgili endişelenmenin gereksiz olduğunu savunan Lawson doktrini 1980’li, 90’lı yıllarda kaldı. Günümüzde hiçbir ciddi ekonomist özel sektörün borçluluğunun endişe edilecek bir konu olmadığı görüşüne inanmıyor. Özel sektörden kaynaklanan borç krizinin tüm ekonomiyi yutması gibi son derece ciddi sonuçları olabilir.”

PROBLEM ÇOK DAHA DERİN

Birçok ekonomistin ekonomideki kötü gidişattan yarım kalan yapısal reformları ve son dönemde artan otoriter yönetim anlayışını sorumlu tuttuğunu hatırlatan Rodrik, şöyle devam etti: “Oysa problem çok daha erken bir dönemden, AK Parti Hükümetinin uzun zamandır uyguladığı popülist yönetim stratejisinden kaynaklanıyor. Örneğin Türkiye AK Parti yönetimi altında son 12 yılda düşük iç tasarrufla nasıl baş etti derseniz; yine aynı popülist makroekonomik reçete olan kısa vadeli borçlanma ile tüketimin pompalanmasına dayanan büyüme sayesinde. Bu eğer finansman ucuz ve bolsa işe yarar. Ancak ekonomideki kırılganlığı devam ettirir ve dış kaynakların kurumasıyla da genellikle krizle sonuçlanır.” 

Şimşek-Rodrik büyüme tartışması 

DANI Rodrik 2013 Haziran’ında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Twitter üzerinden Türkiye ekonomisinin son 10 yılda ne kadar büyüdüğü konusunda bir tartışma yaşamıştı. Bakan Şimşek’in, Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının son 10 yılda dolar bazında üçe katlandığı yönündeki açıklamasına karşılık Rodrik hesaplamanın reel olarak yapılması gerektiğine işaret ederek, 10 yıldaki büyümenin yüzde 67 olduğunu ileri sürmüştü.

Prof. Gürsel: Borçlanma teşvik edildi

CARİ açıktaki iyileşmenin büyümedeki düşüş ile paralel seyrettiğini kaydeden Profesör Dr. Seyfettin Gürsel ise özel sektörün borçluluğuna ilişkin şu görüşleri dile getirdi: “Bu düşük büyüme ortamında özel sektörün borçlanması da cesaretlendirildi diyebiliriz. Hükümet özel sektör borçlanmasını azaltmaya yönelik adımlar atmadı çünkü büyümenin devamı için gerekiyordu. Eğer büyüme oranınızdan daha büyük bir cari açığınız varsa bu zaman içinde ekonomi için ciddi bir tıkanmaya yol açabilir. Türkiye’de 3 yıldır durum bu. Cari açığın finansmanında doğrudan yabancı yatırımların payı artsa yine sorun yok. Ancak zaten o konuda da problem var.”

Dr. Eğilmez: Ya özel sektör ya kamu borcu

2001 yılından bu yana özel sektörün borcunun 40-50 milyar dolardan 300 milyar dolarlara çıktığını kaydeden Ekonomist Mahfi Eğilmez şunları söyledi: “Özel sektörün borcu son 10 yılda çok hızlı yükseldi. Borcun büyük bir kısmının da kısa vadeli olduğu düşünüldüğünde Türkiye’nin cari açık ile birlikte bir yıl içinde 200-210 milyar dolar ödeme yapması gerekiyor. Bu elbette zor bir durum. Çünkü dünyada likidite eskisi gibi bol ve ucuz değil. Dolayısıyla özel sektörün borcuna ilişkin risk ciddileşti. Büyümede kolay bir model seçtik. İnşaatla büyümeyi seçtik, borç alıp binaları diktik. Bundan bir kriz çıkar demiyorum. Ama milli gelir artmıyor, borcun karşılığı artıyor. Bunların çözümü için yapısal reformlar tamamlanmalı. Türkiye eskiden kamu borçlanması ile büyüyordu, şimdi özel sektör ile. Eskiden bütçe açığı veriyodu, şimdi cari açık veriyor. Dolayısıyla ya öteki ya beriki diye bir tercih yapmak zorunda kalıyoruz. Oysa yapısal reformlarla bunları bir an evvel çözmeliyiz.”

Başarısızlık ‘dış’ düşmandan

NEGATİF göstergeler için ‘faiz lobisi’ gibi dış düşmanların suçlanmasının son zamanlarda AK Parti’nin ekonomi popülizminin bir parçası olduğunu kaydeden Dani Rodrik bu süreçte bazı politikacı ve teknokratların da karşı karşıya geldiğini belirtti. AK Parti’nin ülke ekonomisine dönük herhangi bir temel değişikliğe gitmeyip mevcut stratejiye yine yabancı sermayeye dayanan modern bir makyaj yaptığını savunan Rodrik, “Ancak bunların hiçbiri Türkiye’nin büyümesini sağlıklı ve sürdürülebilir kılmadı. Yapısal reformlarda köklü adımlar atıldı şimdi daha çok tedarik konusuna bakmak lazım şeklindeki bakış açısı yanlış. Çünkü bu durumda önceliklendirmede sorunlar çıkacaktır. Tasarruf konusu başta olmak üzere yapısal reformlar bitmemiş bir gündem olarak duruyor.  Ev halkı ve kurumlar tasarruflarını artırırken, vergi indirimi, kısa vadeli para girişinin sınırlandırılması önemli.” (Hürriyet / Hülya Güler)

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)