ABD'de ürettiği Chobani marka yoğurtla meşhur olan Türk işadamı Hamdi Ulukaya, son günlerde Kobani'ye yapılan 2 milyon dolarlık yardım ve CEO'luğu bırakacağı iddialarıyla gündeme gelmişti. Can Mumay'ın Hamdi Ulukaya ile yaptığı röportaj Hürriyet'te yayımlandı. İşte o röportaj:
O Amerika’da yaşayan en meşhur Türklerden biri. Chobani markası altında 'yeni dünya'ya yoğurt satan Hamdi Ulukaya’nın 1 milyar dolara yakın kişisel serveti bulunuyor. Türkiye’ye ziyareti sırasında hurriyet.com.tr’ye özel açıklamalarda bulunan Ulukaya Kobani’ye yaptığı yardımdan Türkiye’de iş dünyası ve kamu arasındaki bağlantılara kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte Ulukaya’nın olay yaratacak açıklamaları…
Yurtdışında en çok tanınan Türk işadamı olduğunuzu hissediyor musunuz? Türkiye’deki imajı bilmiyorum. Ama Amerika’da en çok tanınan Türk işadamı olduğumu hissediyorum. ABD’de bir şey söylersem haber oluyor. Böyle bir imajım varsa Türkiye’de biraz daha dikkat etmem lazım herhalde söylediklerime.
CEO’luğu bırakacağınız konuşuluyor bu iddialar hakkında neler söyleyeceksiniz? CEO’luğu bırakacağım iddiaları tamamen asılsız. Bu konuyla ilgili olarak bir açıklama da yaptık. CEO aradığımı zaten ben 1,5 yıl önce kendim ilan etmiştim.
Texas Pasific Group ile olan ortaklığınız neyi değiştirdi Chobani’de? Hiçbir şey değiştirmedi. Zaten onların minimal bir payı var. Fakat getirdikleri şeyler de oldu. Eskiden bir yönetim kurulumuz yoktu sadece ben vardım. Şirketin sadece bana bağlı olması iyi değildi. Şimdi bir yönetim kurulumuz oldu. Onlar Chobani markasına yatırım yaptılar. Büyüyen bir şirketin disipline edilmesi açıısından da faydaları oldu diyebilirim.
Türkiye’de kamu ile iş dünyası arasında bazı duvarlar var. Siz Kobani’yle ilgili olarak 2 milyon dolar yardım yaptınız. Türkiye’de bir Türk işadamı bunu kolay kolay duyurarak yapamaz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben bu konuyu iş dünyası kamu arasındaki bir ilişki olarak görmüyorum. Chobani’nin bir felsefesi var. Ürün yap en iyisini yap. Bunu en iyi yaratıcı olarak yap sat, bunu satarken hem işini iyi yap hem de çevrene duyarlı ol. Önce kendi kasabana duyarlı ol sonra elin nereye uzanabiliyorsa... Eğer bir marka çevresine duyarlıysa bu iş alanında yaptıklarından daha büyük bir etki yaratır. Chobani’nin bir marka davranışı var eğer ben yapmasaydım firmadan başkası çıkıp Kobani’yle ilgili yardım konusunda bir şeyler yapacaktı.
Kobani’ye yardım nasıl yapıldı? Kobani’deki olaylar sırasında bir resim gördüm. Bir anne elini havaya kaldırmış, küçük bir kız çocuğu da başka bir kız çocuğunu taşıyordu. Orada bir tehlike olduğu belliydi. Bu sesi nasıl duymayacaksın. Tamamen anında bir refleksti bu. Yaptığım en güzel şeylerden biridir… Yardımı UNCR (BM), ve ILS (Einstein’ın kurduğu yardım vakfı) aracağıyıla yaptık. İnsani yardım malzemesi verdik 52 bin kişiye. 2 kampın bütün ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Yardımın gittiği mülteci kamplarını da göreceğiz ziyaret edeceğiz. Dersen ki başka işadamları yardım etmiyor sen neden ediyorsun… Sosyal olaylara duyarlı olmayan hiçbir işin gelecekteki yeri yoktur. İnsanımız artık daha bir duyarlı olmaya başladı. Özellikle Amerika’da bu görülüyor. Siz çevreye insana insan haklarına kayıtsızsanız olmaz. Sırf para için iş yapılmaz bir yere kadar gider bu iş.
Türkiye’de kalsaydınız böyle bir ticari başarı elde edebilir miydiniz? Hayır. ABD’de küçük bir fabrikayı alıp bu hale getirdim. Kimseyi tanımazdım. Büyük param yoktu. Süpermarketlerin alım müdürlerini tanımazdım. Benim kimleri tanıdığımın bir önemi yoktu. Güzel bir markam vardı bu yeterliydi. Türkiye’de bu kapitalin belli odaklarda olduğunu görüyorsun. Bilinen isimler. Bilinen bölgeler de sermayenin kümelendiğini görüyorsunuz. Bilinen ilişkilerden dolayı yani… Biri birini tanıyor. Biri birinden bir şey almış. Yaratıcılıktan dolayı değil. İlişkilerden dolayı büyüyor işler. Ben bunu yapamazdım. Böyle ilişkilerim yoktu olmasını istemezdim. Kişiliğime tersti. Bir genç fikrim var diyorsa o fikir hakikatten güzelse onun önünde bir engelin olmaması lazım. Ben yapamam bu işi bana vermezler diyorsa o zaman bir sorun var demektir. Amerikada böyle bir şey yok. O hayale inanabilmek toplumsal bir olay. Gençler ve ortam buna ayarlanabilmeli. İşadamı iş alemi de bu işi abartmamalı. Ulaşılabilir olmaları lazım. Bunları çok fazla büyütmemeleri lazım benim yaptığım da çok büyütülecek bir şey değil. Amerika’daki herkes yapıyor.
Türkiye’ye sık gidip geliyorsunuz. Türkiye’nin yurtdışı imajını biliyorsunuz. Size yurtdışından Türkiye’yle ilgili önceden sorulan sorularla son bir kaç yılda sorulan sorular farklı mı? Amerika’da sıradan vatandaşın çok fazla bilgisi yok. Orada bir kısım iş alemi Türkiye için iç kavgalardan dolayı bölünmüş durumda diyor. Kimisi iyi olacak kimisi kötü olacak diyor. Türkiye’nin bir şeyi kaybetmemesi lazım. Türkiye ABD için batı için önemli. Bütün bölge için önemli. Türkiye yüzünü batıdan çevirirse o zaman batıda yüzünü bütün o bölgeden çevirir.
Türkiye’nin yüzünü batıdan çevirdiğini mi düşünüyorlar… Çevirmişliği olmasa bile öyle bir görüntüsü PR’ı var. Demek istediğim 100-200 sene önce nasıl bir cumhuriyet olacağına karar verilmiş. Bilim, teknoloji ve inovasyon nereden çıkıyor bunların hepsi belli, ABD, Avrupa…
İstanbul’da kurmak istediğiniz bir vakıf vardı. Ona ne oldu? İstanbul’daki vakıf kurulamadı. Bürokrasi engeline takıldı. Ofisim hala duruyor. Chobani’nin vergiden arındırılmış gelirlerinin yüzde 10’u bir vakıfta toplanıyor. Fakat bu bizim burada yapacağımız işleri engellemiyor.
HAMDİ ULUKAYA KİMDİR? 1972 yılında Erzincan'da doğdu. 1994 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken Amerika'ya göç etti. 1997 yılında University of Albany'de eğitim görmeye başladı. 2005'te Kraft'a ait kapalı eski bir yoğurt fabrikasını satın aldı ve Chobani adını verdiği şirketi kurdu. Amerikan yoğurt pazarında önemli bir paya sahip Chobani’nin kurucusu olan Ulukaya’nın Amerika ve Türkiye’de aldığı pek çok ödül bulunuyor.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.