Kırıkkale'ye giden Başbakan Erdoğan cemaati kastederek "Şimdi hesapları neymiş biliyor musunuz? Bu seçimde bizi 35'in altına indireceklermiş, nisan ayında Hükümeti devireceklermiş." dedi.
"Senin peşinde olduğun hocan bizim başörtümüze furuattandır' dedi. 'Üniversiteye gideceksiniz başlarınızı açın' dedi. Yeri geldiğinde de, onlar için amaç her şeyi meşru kılar, 'O zaman bir kadeh de atabilirsiniz' dedi. Bunlar için her yol meşru' dedi."
"Bunların derdi ne? 17 Aralık'ta güya bizi yıkacaktı, darbe yapacaklardı. Tutmadı, 25 Aralık'ı denediler, o da tutmadı, ocakı denediler o da tutmadı. Şimdi hesapları neymiş biliyor musunuz? Bu seçimde bizi 35'in altına indireceklermiş, nisan ayında Hükümeti devireceklermiş."
"Bunlar vatandaşı miting meydanından kovuyor, vatandaşım bunları 30 Mart'ta sandıktan kovacak. Vatandaşıma yumruk atıyor, vatandaş da 81 vilayette bunlara sandıkta yumruğu vuracak."
"Bu darbe girişimini onların burunlarından fitil fitil getireceğiz. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Bu parelel yapının yolsuzluklarını özellikle ortaya çıkaracağız. Kurban derilerinde nasıl yolsuzluk yaptıklarını, himmet adı altında makbuzsuz topladıkları paraları nasıl kullandıklarını, şantajlalarını, tehditlerini bütün illegal işlerini tek tek ortalığa dökecek ve bunun da hesabını soracağız."
Başbakan Erdoğan, Kırıkkale'de, partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde halka hitap etti.
Erdoğan, yaptığı konuşmada, Kırıkkale ve ilçelerin isimlerini sayarak halkı selamlarken, "Aziz şehitlerin şehri Kırıkkale, bozkırın şehri, aşıkların, ozanların şehri Kırıkkale, bu ne güzel manzaradır, bu ne güzel muhabbettir. Kırıkkale bugün bir daha tarih yazıyor, Kırıkkale bugün kabına sığmıyor, seni yürekten selamlıyorum Kırıkkale" diye konuştu.
Konuşmasının başında, Merhum Neşet Ertaş'ın "Yeni geldik Dinek Dağı gurbetten, başım haldan kazadan dertten, adama kötülük mü gelir, merdoğlu mertten, kötülerin dalı olmaz gölgesi olmaz" türküsündeki dizeleri söyleyen Erdoğan, "Allah rahmet eylesin ne güzel insandı, Neşet Ertaş. Bu toprakların sesiydi, Kırşehir, Kırıkkale'nin sesiydi. Hak bildiği yoldan ayrı gitmedi. Dedikodular getirip gıybet etmedi. Gönüller kırıp can incitmedi. Bir garip olar geldi sazını çaldı ve gitti. Kendisini rahmetle, minnetle hürmetle anacağız" diye konuştu.
Neşet Ertaş'ın, "Aşkınan çalışan yorulmaz. Ne zaman ki öldüm işte o zaman yoruldum" sözünü her yerde hatırlattığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Aşkla çalışan yorulmaz. Millet için çalışan yorulmaz. Milletine ülkesine bayrağına vatanına hizmet için çalışan yorulmaz. 12 yıldır, siz hizmetinizdeyiz. 12 yıldır 81 vilayetin, 780 bin kilometrekarenin bu vatan topraklarının her bir zerresinin her bir canın hizmetindeyiz. Buraya nereden geldik? Adıyaman'dan geldik. Ah bugün Adıyaman'ı bir görseydiniz. Nasıl biliyor musunuz? Aman Yarabbim, insan seli. O ne büyük bir coşkudur, ne muhteşem bir manzaradır. Buraya gelene kadar gittiğim 13 ilin hepsi birbiriyle yarışıyor. Ben buraya geldim baktım ki Kırıkkale de onlarla yarışıyor."
Erdoğan, sözlerinin, "Bu millet seninle gurur duyuyor" şeklindeki sloganlarla kesilmesi üzerine, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Arkasında böyle millet olunur da onunla gurur duyulmaz mı, be" ifadelerini kullandı.
"12 yıldır büyük devlet vizyonuyla hareket ediyoruz" Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Büyük devlet Kırıkkale'ye yol yaparken, dağları aşarken, tüneller açarken elini ta Myanmar'a kadar uzatabilen devlettir. Büyük devlet Kırşehir'e hizmet ederken Gazze'ye el uzatan devlettir. Büyük devlet Çankırı'ya okul yaparken, Somali'ye, Mogadişu'ya hastane yapan devlettir. İşte 12 yıldır büyük devlet vizyonuyla hareket ediyoruz. Bu büyük milletle bu yolda yürüyoruz. Siz bize o gücü verdiniz. Siz bizim rotamızı çizdiniz, siz bizim istikametimizi belirlediniz. 81 vilayete ulaşıyor, dünyadaki tüm kardeşlerimize yardım elimizi, barış elimizi, dostluk elimizi uzatıyoruz."
"İnsan olan insanı darıltır mı hiç" Merhum Neşet Ertaş'ın, "Allah sevmediğini yaratır mıydı hiç? İnsan olan insanı darıltır mı hiç" sözlerine de işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yunus Emre de bir başka şekilde ne diyor; Yaradılanı yaradandan ötürü severim, diyor. İşte onun için bizim dinimizde, bizim inancımızda,Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Roman, Boşnak, Arnavut, böyle bir ayrım var mı? Siyah beyaz ayrımı var mı? Biz insanı insan olduğu için severiz. İşte AK Parti'nin farkı bu. AK Parti hiçbir etnik unsurların birebir partisi değil veya bir dini unsurun partisi değil. 77 milyonun partisi. AK Parti, 780 bin kilometrekarenin partisi. AK Parti, bu ülkede milletine efendi olmaya gelen parti değil. Milletine hizmetkar olmaya gelen bir parti. 77 milyonu her zaman bir gördük, beraber, birlikte gördük. Ayırmadık, dünya üzerinde her insana can olarak baktık. Allah'ın kulu olarak baktık, gönüller kırmaya değil gönüllere yapmaya, gönülleri fethetmeye, bunun mücadelesini verdik."
"Biz hep yapan olduk, yapar olacağız" "Birileri yıkmanın mücadelesini veriyor. Varsın versinler" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle dedi:
"Başkaları tahrip etmenin mücadelesini veriyor, varsın versinler. Bu milletin içine fitne sokmaya çalışanlar, varsın versinler. Ama bilesiniz ki hesabın üzerinde bir hesap vardır. Bilesiniz ki kaderin üstünde bir kader var ve bu fitneyi, bu fesadı milletimizin içine sokanlar bunun hesabını er veya geç verecekler. Başkaları, bozmanın, dağıtmanın, parçalamanın mücadelesini veriyor, varsın oyalansınlar. Biz hep yapan olduk, yapar olacağız. Biz inşa eder olduk, imar eden olduk, öyle devam edeceğiz."
"Kardeşlerim, biz laf değil icraat ürettik" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama diğerlerine bakın. Biz yine icraat üreteceğiz. Televizyonlardaki AK Parti'nin reklamlarını izliyorsunuz, değil mi? Nasıl, benim Anadolu'daki insanım, 'ben laf değil icraata bakarım' diyor ya. O kadar. İşin zaten idraki içinde, benim milletim. Ben laf değil icraate bakarım. Kara kışta kapısının önüne paletli ambulans gelen hamın kardeşim söylüyor, 'ben laf değil icraata bakarım' diyor. Makineleri tıkır tıkır işleyen, özlediği istikrara kavuşan, ihracatını her yıl artıran sanayici kardeşim, bunu söylüyor; 'ben laf değil icraat bakarım' diyor. Konya'dan Ankara'ya hızlı trenle gelen, okulunda, üniversitesinde derslerine girip akşam yine Konya'ya, evine dönen kız kardeşim söylüyor, 'ben laf değil icraate bakarım' diyor. Van-Bitlis çile yoluydu. Van-Bitlis arasındaki Kuzkıran tünelden geçen şoför kardeşim, ne söylüyor? 'Ben lafa değil, icraate bakarım' diyor. Oranın temelini attığım zaman Vanlı, Bitlisli kardeşim diyor ki, 'Başbakanım burası bitecek mi?' Ben demiştim ki, 'Biz Ferhat'ız Ferhat. Ferhat nasıl dağları delip geçtiyse, biz de Bitlis'i Van'a kavuşturacağız' dedik. Ankara-Kırıkkale arasını yapmadık mı? Neydi bu Elmadağ yolları? Neydi? Çile çile… Buralar ölüm kavşaklarıydı, ölüm mezarlarıydı. Buraları yapmadık mı, yaptık. Buraları gören ne der; 'ben laf değil icraate bakarım' der. Biz eser siyaseti yapıyoruz, biz milletine, derdine derman olacak, yarasına merhem olacak işlerin peşinde koşuyoruz."
Erdoğan, partisinin Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitinginde, Kırıkkale'nin Ankara'ya mesafesinin 70 kilometre olduğunu belirterek, alandakilere muhalefet partileri genel başkanlarının kente kaç defa geldiklerini sordu.
"Kaç kez gelip derdinizi dinlediler, hal hatırınızı sordular" diyen Erdoğan, kendisinin ise 81 şehre defalarca gittiğini, 100'ün üzerinde başkenti, ülkeyi ziyaret ettiğini belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ama onlar şurada 70 kilometre mesafede Kırıkkale'ye gelmiyorlar, gelemiyorlar. Seçimden seçime yola çıkıyorlar, meydanlara çıkıyor sınırlı sayıda miting yapıyorlar. Sivas'tan öteye pek gidemezler, Sivas'ta kalırlar. Bunlar Hakkari, Van, Bitlis buralara gidemezler. Bunların siyaseti esersizlik siyaseti, bunları siyaseti kaset siyaseti. CHP genel müdürü, biliyorsunuz, kasetle geldi şimdi kasetle gideceği günü bekliyor. MHP Genel Başkanı da kasetlerle tehdit edildi. Şimdi o da kaset siyaseti yapıyor. Beni de kulaklarımdan tutup çekip getirecekmiş. Duymadınız mı? Sen kendine bak. Sen bir defa ayaklarının üzerinde durmasını bir öğren, kendine bak. Yıllar yılı şu MHP'nin başındaki zat, işte gördünüz bir iktidar fırsatı yakaladı, ne kadar kaldı? 5 yıllığına geldi 3,5 yıl kaldı sonra kaçtı gitti. Niye duramadın 5 yıl? Hani 5 yıl çalışacaktın? Millet sana 5 yıl fırsat verdi, niye yapmadın? Bu MHP'den bir şey olmaz. Onun için diyorum ki, ey MHP'ye gönül veren kardeşlerim, başınızı iki elinizin arasına alın, şöyle bir düşünün. Ey başkan, sen bir kere nasıl olduysa bir fırsat yakaladın, sana 5 yıllığına bu millet bir koalisyon ortaklığı verdi. Onda da 3,5 yıl kaldınız kaçıp gittiniz. Ben sana daha nasıl güveneyim? Sakarya'da deprem oldu batırdınız, Düzce, Kocaeli depremlerinde batırdınız. Oradaki yolsuzlukların bini bin para."
"Tutturmuşlar bir kasettir gidiyorlar" Onların Ziraat Bankasını, Halk Bankasını, Vakıfbank'ı batırdıklarını, '42 milyar dolar görev zararı' diyerek "millete yutturduklarını" ifade eden Başbakan Erdoğan, şimdi ise bu bankaların kazandığını vurguladı. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suç olduğu halde, Anayasa'ya, yasalara aykırı olduğu halde en başta insanlığa, vicdana, dürüstlüğe, mertliğe aykırı olduğu halde günlerdir ne yapıyorlar? Tutturmuşlar bir kasettir gidiyorlar. CHP Genel Başkanı, kimden aldığı görevi malum, halef salef olduğu zatın kasetleri yayımlandığında yarım saat içinde durduran ben oldum. Meclis'te Anayasa müzakerelerindeydik, bakanıma talimat verdim engelledik. MHP'nin aynı şekilde genel başkan yardımcısı vesaire için bu tür yayınları yaptılar, engelledim. Neden? Bizim ne inancımızda bunu yeri var, ne bizim kültürümüzde, ahlak değerlerimizde bunun yeri var. Şimdi bunlar bizim bu yaklaşımımızı farklı şekilde değerlendirmek istiyorlar. Şimdi bu CHP ve MHP bunların ikisinin başındaki, biliyorsunuz, ruh ikizidir. Şimdi bunlar yanlarına bir kişi daha buldular, üç kafadar oldular. Üçüncüsü kim? Pensilvanya. Şimdi üçlü oldular. Şimdi bunların derdi ne? 17 Aralık'ta bunlar güya bizi yıkacaktı, darbe yapacaklardı tutmadı. 25 Aralık'ı denediler o da tutmadı. Ocak'ı denediler o da tutmadı. Şimdi hesapları neymiş biliyor musunuz? Bu seçimde bizi 35'in altına indireceklermiş ve Nisan ayında hükümeti devireceklermiş."
"Bunlar için her yol meşru" "Burada bazı ablalar sokaklarda, sokak aralarında dolaşıyorlarmış" ifadelerinin kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
"Nasıl ablaysa onlar, neyin ablasıysa onlar? Bunlardan sizin kapısını çalanlar oldu mu? Eğer kapınıza geliyorlarsa onlara siz birkaç kelime söyleyin. Sen utanmıyor musun, Senin şu Elmadağ'ın virajlı yolları düzeldikten sonra buralara hangi yüzle gidip geliyorsun. Sen bu ülkenin dünyada gündemi belirlenen değil gündem belirleyen ülke olmasından rahatsızlık mı duyuyorsun deyin. Senin peşinde olduğun hocan, bizim başörtümüze 'furuattandır' dedi. 'Üniversiteye gideceksiniz başlarınızı açın' dedi. Yeri geldiğinde de, onlar için amaç her şeyi meşru kılar, o zaman 'bir kadeh de atabilirsiniz' dedi. Bunlar için her yol meşru. Ben de şimdi diyorum ki gece yarılarında, yurtlarında çocukları kaldırıp, şahsıma beddua seansları yapıyorlarmış. Bize lanet okuyorlarmış. Bu öyle bir şeydir ki bumerang gibi döner sahibini vurur."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.