E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaKulisCem Uzan'dan bomba açıklamalar!---

Cem Uzan'dan bomba açıklamalar!

Cem Uzan'dan bomba açıklamalar!
07 Ekim 2013 - 08:29 borsaningundemi.com

Fransa’ya sığınan ünlü işadamı ve medya patronu Cem Uzan, suskunluğunu ilk kez bozdu. Bunları ilk kez duyacaksınız...

Star Gazetesi’nin sahibiyken, manşetleri Hurşit Tolon’un attığını söyleyen Uzan, “28 Şubat ve diğer darbelerin sivil ayağıyla ilgili savcıya ifade vermeye hazırım” dedi
Taraf'tan Hüseyin Özay'ın haberine göre, TMSF tarafından tüm mallarına 2003-2004’te el konmasının ardından zor günler geçiren ve dört yıl önce Fransa’ya sığınan ünlü iş adamı ve medya patronu Cem Uzan, suskunluğunu bozdu. Uzan, 28 Şubat postmodern darbesinin sivil ayağı ve medyanın darbelerdeki rolü konusunda da önemli bilgiler verdi. 28 Şubat’ı soruşturan savcılara, “ifade vermeye hazırım” mesajı gönderen Uzan, Türkiye’den ayrılma kararını ise Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ile yaptığı görüşmenin ardından aldığını söyledi. Uzan, Savcı Öz’ün, “Davalardan vazgeç. Hayatını riske atma” diye uyardığını bunun üzerine de, “time check out" (çıkış zamanı) diyerek harekete geçtiklerini söyledi.
UZAN İLE PARİS’TE İKİ GÜN
Uzan ile 2009’un Ekim ayında yerleştiği Paris 16. Bölge’deki Parc Ramelagh manzaralı evinde görüştük. Özel şifrelerle girilen evde, birçok yardımcı ve güvenlik elemanı görev yapıyor. Uzan, bizi simge haline gelen beyaz gömleği ile karşıladı. İki gün boyunca, Cem Uzan ile Paris’te birlikte olduk. Zaman zaman Paris sokaklarında da tur attık.
Röportaja, “Türkiye’ye ve siyasete dönmeyi asla düşünmüyorum” diyerek başlayan Cem Uzan, dört yıl sonra suskunluğunu niye bozduğunu şöyle açıkladı:
Ben bugün, şahsıma aileme ve soyadıma atılan iftiraları temizlemek için konuşuyorum. Mallarımın kimler tarafından ne şekilde çalındığını belgelemek istiyorum. Hukuk mücadeleme devam edeceğim. Alın terimle kazandığım, benden ve ailemden çalınan malların bedelini er ya da geç tahsil edeceğim. Türkiye’ye, siyasete dönmeyi asla düşünmüyorum. Buna ne sağlığım, ne de çocuklarım izin verir.
Şirketlerinize 2004’te el kondu. Bu süreçte beş yıl Türkiye’de yaşadınız. 2009’da ise sürpriz bir kararla Fransa’ya yerleştiniz. Neden Türkiye’den ayrılma kararı verdiniz?
Yaklaşık beş buçuk yıl adeta hapis hayatı yaşadım. Bazen iki ay evimden hiç çıkmadığım oluyordu. Bugün çocuklarımın banka hesabı açma yetkisi yok. Çalışma izni yok. Hiçbir yerde maaş alma imkânı yok. TMSF yüzünden tedbirli. Hepsinde tedbir var. Bir yerde işe giremezler. Ben niye Türkiye defterini kapattım sanıyorsun.
DOMATES BİLE SATAMAM
Domates satsam dahi aldığım parayı evime götüremeyeceğim. Aylık bin lira alma hakkım yok. Benim evladım bankaya el konduğunda 17 yaşındaydı. Bugün çalışma hakkı yok. En küçük çocuğum bankaya el konduktan bir buçuk ay sonra doğdu. 6 aylıkken mahkemeye götürdüm. Bunların bir kısmı Hanefi Avcı’nın kitabında yazıyor. “Anayasa Mahkemesi’ne gittik baskı yaptık” diyor.
YATAĞINA EL KOYARIZ
Kira sözleşmesi olduğu için oturduğumuz konuta el koymadılar. Ancak TMSF yöneticileri altı sene boyunca, “Otur oturduğun yerde sesini çıkarma. Yoksa çocuğunun yatağını da alır, evden atarız seni” dediler. Senelerce niye sustum sanıyorsunuz. İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu. Bakan emriyle 2003’te yurtdışına çıkış yasağı koydu. Beş buçuk, altı sene ev hapsinde yaşadım. Evden de ne zaman atılacağımı bilmiyorum. Her görüşmede ima ediyor. TMSF yöneticileri, “Evden atacağız” diye mesaj gönderiyor. Cemil Çiçek’in “Niye o evde oturuyor” diye beyanatı var.
ZEKERİYA ÖZ TEHDİT ETTİ
En son Zekeriya öz tehdit etti. Şubat 2009’da beni çağırdı. Levent Ersöz’le hayatımda bir kez görüştüm. Gizli kameralarla kaydetmiş. Tanık olarak çağırdı. Görüntüyü seyrettirdi. “Bu siz misiniz” dedi. “Evet” dedim. Beş dakika kadar kaseti ve görüşmeyi konuştuk. Sonra konu Libananco davasına geldi. Savcı ile bir saat Libananco konuştuk. “Bak Cem Bey” dedi. “Eski servetin yok. Fena da yaşamıyorsun. Bunu kapatsan. Bu davalardan vazgeç. Sağlığını düşün, hayatını niye riske atıyorsun” dedi. Ben de bütün alarmlar çaldı. Yurtdışından bir iki kişiyi aradım. Bunları anlattım, ne düşünüyorsunuz dedim. Onlar da “time check out (otelden çıkış) zamanı gelmiş” dedi. Çıkış için düğmeye bastık.
Öldürülmekten mi korktunuz?
Öldürülmekten daha çok mahkûmiyet bekliyordum. Öldürülme riski muhakkak vardı. Vurmak daha az ihtimal. Hapis cezasının da olmaması gerekir. Ama bilirkişi hokkabazlığını biliyorum. Kumpaslar kurulduğunu biliyorum. Onun için her şey olabilirdi.
YAVUZ, “FATİH ÇEKİRGE’Yİ AT” DEDİ, DİNLEMEDİM
O zaman hapis korkusu mu etkili oldu?
Korkmadım dersem yalan söylemiş olurum. Bugün bir sürü davadan içerde olan insanlar da atılacaklarını tahmin etmiyorlardı. Cesur olmak ile akıllı davranmak başka şey. “Bana bir şey olmaz,” demek doğru olmaz. 2003 yılının Şubat ayı idi. Genç Parti’nin büyük kongresi vardı. Kongreden bir hafta sonra Yavuz Onursal geldi. “Patron, Çeaş ve Kepez’e el koyacaklar” dedi. Otelin kral dairesinde oturuyorum. “S.... git lan” dedim. “Çeaş ve Kepez’in kimseye borcu yok, 30 milyon dolar da temettü dağıtacak. Bunlar masal” dedim. Yavuz ısrar etti, “Sen beni dinle, çalışma yapılıyor. Sen Fatih Çekirge’yi kov” dedi. Ben insanlara sadık davranırım. İhtimal vermedim. Ama hepsi oldu.
ÖZ, HAYATIMI KURTARDI
Zekeriya Öz’ün söylediği sözler belki de benim hayatımı kurtardı. Bunu bilinçli yaptığını sanmıyorum. Belki de boş bulundu söyledi. Zekeriya Öz’ü hiç tanımam. Hayatımda da bir kez gördüm. Her ne niyetle olursa olsun söylediği sözler bende alarm zillerinin çalmasına yol açtı.
Yavuz Onursal, 2003’te Fatih Çekirge’nin işten atılmasını niye istedi?
Hükümet aleyhine yayın yaptığı için. Yavuz’un bununla ilgili bazı gerekçeleri vardı. Bazı şeyleri de daha sonra öğrendim.
ÇEKİRGE’Yİ İŞTEN NİYE ATTIM
Yanılmıyorsam Fatih Çekirge o tarihlerde işten ayrıldı...

Fatih Çekirge’nin işten ayrılması, daha doğrusu benim işten atmam, İmarbank’a el konmasının ardından oldu. Bankaya el kondu. Aydın Doğan medyası her gün küfür ediyor... Kimseye “Cevap verin” bile demedim, bekliyorum. 15-20 gün geçti, bizim medyadan ses yok. Gazetenin olduğu kat var ya, “Mikrofon koyun ben geliyorum” dedim. Herkesi topladım. Geçtim mikrofonun başına, “Adamlar her gün hırsız diye bağırıyor. Ben hırsız değilim, ailem de değil. Aranızda benim ve ailemin hırsız olmadığına inanmayan kimse varsa, tazminatını alsın gitsin” dedim. Yarım saat sonra Fatih (Çekirge) geldi. “İstifa ediyorum” diyecekmiş. İstifa edeceklerini önceden duymuştum. Yılmaz Özdil, Fatih Çekirge, Barbaros ve diğerleri... Hiç biriyle görüşmedim. Sekretere de “S... gitsinler” dedim.
ÜÇ MİLYON DOLAR ÖDEDİM
Bu insanları baştacı etmiş olmak ve bu kadar imkânlar vermek benim hatam. Ben her zaman yöneticilerime “Hatalarınızı açıklamaktan çekinmeyin” derdim. Karar veren kişi her zaman hata yapar. Sen 10 karar verirsin, üç hata yaparsın. Hiçbir zaman “Hata yaptım” demekten gocunmadım. Bu kadro da benim hatam.
Söz konusu yöneticilere yaptığınız transfer ödemeleri de sektörde her zaman tartışma konusu oldu. Örneğin Fatih Çekirge’ye 5-6 milyon dolarlık transfer ödemesi yaptığınız doğru mu?
Hayır, Star gazetesini kurarken, Fatih Çekirge’ye transfer parası olarak 3 milyon dolar verdim. Ekibin kurulmasına ve yayın politikasına ise hiçbir zaman karışmadım. Diğer yöneticileri kendileri seçti.
Sözleşme süresinden önce gazetenizden ayrılan yöneticilerden tazminat istediğiniz iddia edildi, bu doğru mu?
Kimseden tazminat istenmedi. Ancak sözleşmeler belirli süreler için imzalandı. Transfer parası alan bazı yöneticiler ise sözleşmede yer alan süre dolmadan ayrılmak istedi. Bu kişilerden talep edilmiş olabilir. Örneğin Uğur Dündar, sözleşme süresi dolmadan şirketten ayrıldı ve kendisi transfer parasının kalan kısmını iade etti. Yine, Star’ın ilk yıllarında temsilcilik yapan Erdal Sağlam da sözleşme süresinden önce ayrıldı. Dönemin Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp Kemal (Uzan) Bey’i aramış. Transfer parasının talep edilmemesini istemiş. Kemal Bey de bana söyledi. Ben de “Benim paramı niye bağışlıyorsun” diyerek karşı çıkmıştım. Buna benzer olaylar yaşandı. Yoksa hiçbir çalışan o dönemde mağdur edilmedi.
MANŞETLER TOLON’DAN
Star’ın o dönemdeki yayınları hep tartışma konusu oldu. Özellikle, sizin bu yayınlarla darbeleri desteklediğiniz öne sürüldü. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Star, 1999’da yayına başladı. Kuruluşundan itibaren başında Fatih vardı. Ben yayınlara hiç karışmadım. Yayınları Fatih Çekirge ve Yılmaz Özdil belirliyordu. Hurşit Tolon’un talimatları ile her gün manşet atıldığını bilmiyordum. Bilseydim o an kovardım. Çekirge, “Benim babam kontrgerilladır” diye övünen bir adamdır. Ergenekon’da birçok davada olduğu gibi, masum olanlar da var, olmayanlar da vardır. Ancak böyle bir darbe olayı varsa, Fatih Çekirge dibine kadar içindedir. Aydın Doğan da içindedir. Birçok insan mahkemelerde yargılanıyor. Bununla ilgili olarak birçok kişi ceza aldı. Savcılara “Gelin, bana sorun” diyorum. 28 Şubat için, diğer darbeler için, bildiklerimle savcılara hazırım. İsterlerse yazılı, isterlerse sözlü olarak ifade vermek istiyorum.
Siyaset kulislerinde, yöneticilerinizin askerin darbe yapacağı konusunda sizi yanılttığı konuşulur. Hatta yıllardır kulislerde Fatih Çekirge’nin, size “Patron, şimdi Genelkurmay’dan çıkıyorum, askerler çok kızgın yakında darbe yapacak” dediği konuşulur. Bu rivayetler doğru mu?
Fatih bana, “Darbe olacak” diye doğrudan bir şey söylemedi. Hep, “Mutlaka bir şeyler yapacaklar ama buna izin vermezler” tarzında söylerdi. O günlerde ben siyasetteyim. Darbe olmasını ister miyim? Onun için öyle bir şey söylemesi mümkün değil. Gazetecilere anlatmıştır. Bana böyle bir şey söylemedi. “Müsaade etmezler, izin vermezler, yaptırmayacaklar” derdi. Darbe olsa, genel başkan olarak beni de götürürlerdi.
ERSÖZ’DEN HUYLANDIM
Ergenekon operasyonu sırasında Levent Ersöz ile yaptığınız görüşme de gündeme geldi. Görüşmenin amacı neydi?

Levent Ersöz ile hayatımda bir kez görüştüm. O da bunu gizli kameralarla kaydetmiş. 2004’ün Şubat’ı. “Şener Eruygur görüşmek istiyor” dediler. Medya sahibisin. Jandarma komutanı çağırdı gitmeyecek misin? Gittik karargâha. Orada “Yandan girin, garajdan girin, ordan girin, burdan girin” diyerek, dolaştırdılar beni. Bir kata çıktık. Bir albay geldi. Levent Ersöz’ün odasına geçtik. Tanımıyorum. Ben huylandım. Onunla görüşmeye gelmedim ki. Sohbet, muhabbet. O sırada bir iki soru sordu. Bu hükümeti siyasi olarak sevmiyorum. Huylandığım için diplomatik davrandım. “Ne yapacağınız beni ilgilendirmez” dedim. “Darbe yapacağız” şeklinde bir sözleri olmadı. Onlar da benim temkinli olduğumu gördüler. Ona göre davrandılar.
Bu görüşmenin dışında, Genelkurmay’a veya komutanlıklara gitmediniz mi?
O görüşmemin dışında gitmedim. Bir de daha önce anlattığım 28 Şubat sürecinde Özkasnak Paşa’dan fırça yeme olayı var. Ben o günlerde Londra’da yaşıyordum. Medya olarak sadece Star TV vardı. Başında da Allah rahmet eylesin ve nur içinde yatsın Ufuk Güldemir gibi omurgalı bir insan vardı. O yüzden, 28 Şubat sürecinin içinde en ufak bir şekilde bile olmayan tek medya grubu Star Medya Grubu’dur. Ama, Aydın Doğan ve Dinç Bilgin, Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Fatih Altaylı, Sedat Ergin, Fatih Çekirge 28 Şubat’ın her yerinde vardır.
“Mesut Yılmaz bizi cezalandırdı”
Aydın Doğan ve Dinç Bilgin’in, 28 Şubat’a verdikleri destek nedeniyle aldıkları rüşvet Poaş ve Etibank olmuştur. Mesut Yılmaz geldikten sonra ilk cezayı bize kesti. Mesut Yılmaz hükümeti döneminde bir gün akşam üstü Hakan (Uzan) aradı, “Abi battık” dedi. “Ne oldu” dedim. “Devlet bizden bir hafta içinde, nakit olarak 500 milyon dolar istiyor” dedi. Meğer, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e talimat vermişler. Karamehmet ve bizden, 500’er milyon dolarlık lisans bedellerini istiyorlar. Üstelik talimatta, “500 milyon doları vezneye yatırın” demişler. Yani parayı, bakanlığa getirmemizi istiyorlar. Amaçları bizi zor durumda bırakmak. Üç ay içinde parayı ödedik. Yani iki medya grubu ödüllendirilirken, biz ise cezalandırıldık.
YILMAZ'IN KARDEŞİ OFİSİ BASTI
Star TV ’de, Uğur Dündar dönemiydi. Bir gün Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut ofisime geldi. Başladı, hakkında çıkan haberlerle ilgili konuşmaya. Bağırıp çağırıyor... “Dur” dedim, Uğur’u (Dündar) çağırdım. Uğur geldi, “Ne meseleniz varsa halledin” dedim. Anlaşamamışlar. Konu davalık oldu. Bir gün avukatlar, Uğur Dündar’ın mahkemeye verdiği ifadeyi masama getirdi. Baktım, “Ben sadece spikerim, sadece hazırlanan haberleri okurum” diye ifade vermiş. Buna çok kızdım. Bu olay, Uğur ile yollarımızın ayrılmasına neden oldu.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (17)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • AHMET DAGISTANLI12 Aralık 2013 22:32

    UZAN SULUGUNDEN KURTULUPTA AKP SULUGUNUN PENCESINE DUSEN YATIRIMCIYI ALLAH BILE KURTARAMIYACAKTIR.

  • HALE AYGÜN08 Ekim 2013 14:05

    MİSYONUNU DOLDURDU YAPMASI GEREKENİ YAPTI ÖŞÜR PAYLAŞILDI VE GİTTİ GERİYE SADECE PARASINI KAPTIRANLAR KALDI

  • kral07 Ekim 2013 22:40

    insan yazıyı okuyunca ne kadar da duygusallaşıyor. acıma hislerim hemen devreye girdi. Türk siyaseti ne kadar da büyük bir değerini kaybetmiş şimdi daha iyi anladım. alın teriyle çalış- çabala sonra bir gecede elinden alıversinler bütün malını. olacak şey değil

  • vatandaş07 Ekim 2013 22:07

    Okumaya bile gerek yok amma velakin Türk siyasinde yeni rezilliklerin yolda olduğunu anladık...

  • METİN ÇOK07 Ekim 2013 20:52

    Türk ticaret hayatının sülükleridir bunlar herşey oldu bitti ya Pir-i Pak'ız diyorlar...Hadi canım sende!!...

  • mehmet ali07 Ekim 2013 18:58

    ÇEAŞ, Aktaş temettü vercekmiş el konulmasaymış...

  • Vatandas07 Ekim 2013 16:32

    Uzanlar ve ve yapilan soyguna canak tutanlarin hepsini tek kelimeyle asicaksin,

  • Vatandas07 Ekim 2013 16:29

    Madem hakli oldugunu inaniyorsun(Ki Allah Bir dersen Onu inanirim)Niye yurddisina kaciyorsunda ordan atip tutuyorsun,

  • PL07 Ekim 2013 16:06

    28 şubat balyoz Ergenekon davaları derken bu çakal da bir yerlerden pay çıkarıp kendini kurtarma derdinde.

  • mustafa07 Ekim 2013 15:35

    uzan gurubu ve cem doğrusöylüyor olabilir

  • gökhan07 Ekim 2013 15:28

    senin evladın evlatta, babasının helal parasını sana kaptıran evlat ne. sen çaldığın paraların peşindemisin hala. imar bankasındaki para benim babamın yıllarca çalışıp kazandığı, emeklilik tazminatıydı. senin çocuğun zıkkımlanamadı diyemi üzüleceğiz.

  • uzan07 Ekim 2013 14:17

    çeaş daqn hiç bahsetmemiş ama yazısı daha devam edecek gibi.

  • marlalı07 Ekim 2013 14:00

    imar bankasında çıfte hesap tutarak yapılan hortuma cevap yokkk

  • vedat07 Ekim 2013 12:32

    Bir hırsızın anatomisi. Bu adamın hala yakalanamadığına inanamıyorum. Az kalsın benim değerli halkım bir pilav tavuğa adamı başbakan yapacaktı.

  • ky07 Ekim 2013 10:50

    Uzan bey, benim çiftlikte 1500 tl ye eleman aranıyor. Ister siz ister çocuğunuzu gönderin..

  • mustafa07 Ekim 2013 10:49

    aynen katılıyorum daha bilinmeyen neler var kim bilir birden başbakan olacaktı bu adam bu ülkede kimlerin hakkını yedin sömürdün de bunlar başına geldi arkadaş alma mazlum ahını çıkar aheste aheste...

  • aysel gözde07 Ekim 2013 08:48

    Milletten söğüşlediklerinle ömür boyu krallar gibi yaşarsın çlışmanıza gerek yok zaten