Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Genç Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi tarafından ATO Meclis Salonu'nda düzenlenen Aile Şirketleri Arasındaki Kuşak Farkı Paneli'ne katıldı. Çağlayan, MÜSİAD'ın Türkiye'de hamuru karılmaya başladığında onlardan biri olduğunu ifade ederek, iyi bir hamur kardıklarını ve o hamurdan iyi bir MÜSİAD çıktığını görmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Ankara Sanayi Odası Başkanı olduğu dönemde "Aile Şirketleri" başlığı altında çalışma yaptıklarını belirten Çağlayan, bu çalışmada aile şirketlerinin yapısını ve Türkiye'deki durumunun incelendiğini bildirdi.
Çağlayan, "Aile şirketlerinin dünya ve Türkiye ekonomisinde önemli bir yeri var. Dünyanın birçok ülkesinde özellikle Japonya'da bin 200 senedir devam eden aile şirketi bulunuyor, ancak Türkiye'de aile şirketi yaşı 25'i geçmiyor" dedi.
"Türkiye'de arsaların bölünüp, mendil haline döndüğü ve tarımda gerekli sonucun alınamadığı bir ortamda aile şirketlerimizin de belli bir seviyeye geldiğinde paramparça olduğunu, zaten zayıf olan sermaye yapısı ve yönetim gücünün daha da zayıfladığını, küçüldüğünü hep birlikte görüyoruz" diyen Çağlayan, kendisinin de 1979'da üniversiteyi bitirdikten sonra kardeşiyle 10 yıllık ortaklığında başarılı çalışmalar yaptığını ancak 1990 yılında çeşitli nedenlerle ayrıldıklarını anlattı. Çağlayan, bu bölünme olmasaydı şirketlerinin bulundukları konumdan çok daha farklı konumda olacağını söyledi.
Avrupa'da son 8 yılda bin 600 şirketin kapanma sebebinin yaş ortalamasının 45 olması, nüfusunun azalması ve işi devredeceği yeni jenarasyonun olmamasından kaynaklandığını belirten Çağlayan, şöyle konuştu:
"Türkiye böylesine bir imkana sahip. Böyle olmasaydı son 10 yılda 131 milyar dolardan fazla uluslararası doğrudan yatırım Türkiye'ye gelir miydi? Gelen bu uluslararası doğrudan yatırımın yüzde 75'i Avrupa'dan gelir miydi? Cumhuriyetimizin kuruluşu 1923. 2002 yılına kadar ülkemize gelen toplam uluslararası doğrudan yatırım miktarı 14.6 milyar dolardır, 80 yılda. Son 10 yılda bu rakam 80 yılda gelenin 9 katından fazla. Avrupalı bizim kaşımıza gözümüze, boyumuza posumuza mı geldi? Ama bunlar Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarına geldi. Türkiye'nin makro ekonomide son 10 yıldaki başarısına geldiler. Türkiye'nin niteliği ve niteliği her geçen gün artan genç nüfusuna ve 76 milyonluk önemli bir iç pazara sahip olan bir Türkiye'ye geldiler."
"81 il ihracat yapar hale geldi" Bugün Türkiye'nin 81 ilinin ihracat yapar hale geldiğini vurgulayan Çağlayan, ihracatta İstanbul'un ağırlığının 10 yıl önce yüzde 55 olduğunu, bugün ise yüzde 47'lere düştüğünü, ihracatı artık Anadolu'nun yaptığını anlattı.
Krize meydan okuyan Türkiye'nin, dünya ekonomisinin küçüldüğü, Avrupa ekonomisinin yerlerde süründüğü bir ortamda milli gelirinin 786.3 milyar dolara çıktığını ifade eden Çağlayan, "10 yılda bunları yapan bir Türkiye, gelecek 10 yılda, geçtiğimiz 10 yılın tecrübesi ve bilgi birikimiyle, dünyada daha fazla tanınırlıkla bunları daha çabuk yaparız. Ama bu sadece temenni etmekle olmuyor, bunun şartlarını, altyapısını, sistemini bunun altına koymak lazım. Bunun için işe teşvik sisteminden başladık. Cumhuriyet tarihinin en iddialı teşvik sistemini yaptık" diye konuştu.
Geçmişte şirketi kuran babaların vazgeçilmez olduklarını zannettiklerini anlatan Çağlayan, "Öyle bir nesil geldi ki bize 5 kere tur attırırsınız. Gerek insan kapasitesiniz gerek teknolojinin verdiği nimetlerle gösterdiğiniz dünyayla irtibatınız, aldığınız eğitim bizlerden çok çok farklı" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de Anayasa kitabının fırlatıldığında kriz yaşandığını anımsatan Çağlayan, şunları söyledi:
"Bugün dünyada krize meydan okuyoruz. 10 yıl önce ihracatımızın yüzde 58'ini Avrupa'ya yapardık, Avrupa'ya ihracatımız geçen yıl yüzde 38'lere düştü. Dünyanın ihracatını en fazla artıran ikinci ülkesi olduk. Türkiye böyle dinamik bir ülke. Böyle bir krizde kendi pazarının bağımlı olduğu Avrupa'da kriz yaşanırken, ciddi bir kriz içine girmeliydi eğer eski sistem olmuş olsaydı. Bunun için avuçlarını ovuşturanlar oldu ama avuçlarını yaladılar."
Çağlayan, başka ülkelerin başarı hikayeleriyle büyüdüklerini belirterek, "Ama şimdi gençliğimiz Türkiye'nin ekonomi başarı hikayesinin dünyada konuşulduğu bir ortamda yaşıyor. Bir çok insanın yurt dışına giderken pasaportundaki şanlı şerefli ay yıldızı saklamaya çalışırdı. Bugün üzerinde ay yıldızı olan pasaportumuz geçiş belgesi olarak ortaya çıkıyor. Türkiye'nin itibarı arttı. Niye? Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarı sağladı" diye konuştu.
İzmir'in EXPO 2020 adaylığı İzmir'in EXPO 2020 adaylığına da değinen Çağlayan, "Maalesef kaybetti. Canımız sağolsun, biz kaybetmedik aslında bana göre EXPO kaybetti. İzmir'de olsaydı EXPO kazanırdı" dedi.
Dünyanın, yeni dünyaya geçtiğini, bir kapitalizmin tarihi ve tarifinin değiştiğini ifade eden Çağlayan, birçok şirketin kaybolduğunu, Türkiye'de ve dünyada rekabet etmenin şartlarının değiştiğini, rekabetin eskisi gibi yapılmadığını kaydetti. Çağlayan, "Bugün dünden zor, yarın bugünden daha zor olacak" dedi.
Yaşanan krizin şirketlerin huylarını, karakterlerini ve davranışlarını değiştirdiğini belirten Çağlayan, "Balıkların bile huyu değişti. Eskiden büyük balık, küçük balığı yutardı. Şimdi hızlı balıklar, yavaş balıkları yutuyor. Herşeyde çok hızlı olmak zorundayız" diye konuştu.
Çağlayan'ın konuşmasının ardından aile şirketleri sahipleri ve oğulları şirketleri hakkında bilgi verdi.
Daha sonra panelin kapanış konuşmasını yapan Bakan Çağlayan, önemli olanın şirketin büyütülüp, rekabetçi ve güçlü hale getirilmesi olduğunu belirterek, yapılması gerekenin şirketin yerelden ulusala, ulusaldan bölgesele, bölgeselden uluslararası konuma getirilmesi olduğunu kaydetti.
Kendilerinin zor şartlarda bu işleri yaptıklarını anlatan Çağlayan, şöyle konuştu:
"Şimdi 90 sonrasında doğanlar ve bugün yaşayan gençlerimiz Türkiye'nin o zor şartlarını görmediler, inşallah hiç de görmezler. Yeni bir dünya, yeni bir sistem ve yeni bir Türkiye var. Aramızdaki fark bizler eski Türkiye'nin insanlarıyız, sizler yeni Türkiye'nin insanlarısınız. Bizim sizden beklediğimiz önce 2023 sonra Türkiye'yi 2071'e götürecek, dünyanın şampiyonlar liginde oynatacak bir fikir oluşturmanızdır. Bu konuda gençleri tanıdıkça, kendi evlatlarını gördükçe buna olan inancım her geçen gün daha fazla artıyor."
Panelin kapanış konuşmasının ardından Bakan Çağlayan ve panelistlere tablo hediye edildi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.