HAFTANIN STRATEJİSİ: Para politikalarının desteği ve güçlü ekonomik veriler, AB borç sorunu riskinin piyasalar üzerindeki baskısını hafifletmiş görünüyor.
Borç sorununun yayılma riski ile ilgili olarak, özellikle İspanya ve İtalya ekonomilerinden gelecek açıklamalar ve beklentilerin yönü kritik olacak. İspanya’dan son çeyrekte gelebilecek büyüme rakamı, İtalya’nın daha sağlam bir görünüm yansıtması piyasalardaki güven ortamının tekrar tesis edilmesinde destekleyici olabilir.
Ayrıca, AB istikrar fonu ve Fed’in niceliksel gevşeme miktarının artma olasılıkları da gündemde tutuluyor.
Geçen haftaya göre daha rahat ancak Aralık ayını içermesi dolayısıyla yeni bilgi niteliği taşıyan veri takviminin iyileşme sinyallerini sürdürmesi durumunda, toparlanma eğiliminin devam etmesi beklenebilir.
Geçen hafta
Para politikası ve veri desteği ile risk algılamasında yatışma… Küresel piyasalar geçen hafta, AB borç sorununun yayılma riskinin bir şekilde kontrol altına alınmasıyla toparlanma fırsatı buldu. Nitekim, geçen hafta başında yayımladığımız strateji raporumuzu “Risk iştahında toparlanma fırsatı”başlığı altında oluşturmuştuk.
Aslında, haftanın ilk günlerinde, sorunlu ülkeler sınıfınaİrlanda’dan sonra Portekiz, İspanya, Belçika hatta İtalya’nın bile girebileceği korkusuyla piyasalardaki zayıflama devam etmişti. Ancak, özellikle Belçika ve İtalya ekonomisine ilişkin yapılan analizlerin bu korkuların fazla abartıldığına işaret etmesi piyasalardaki tansiyonun düşmesini sağladı.
Çin ve Avrupa bölgesinden gelen güçlü satın alma müdürleri endeksleri; ABD ekonomisinden ADP tarım dışı istihdam, ISM ve tüketici güveni endekslerine yönelik olumlu açıklamalar piyasaların veri duyarlılığını artırdı. ABD’de sorunlu sektörlerden olan inşaatta harcamaların azalış beklentisine karşın ciddi bir artış göstermesi riskli varlıklara yönelimi yine gündeme getirdi. Haftanın son işlem gününde açıklanan zayıf tarım dışı istihdam verisine olumsuz tepki ise, Fed’den gelen parasal genişleme sinyalleriyle sınırlı kaldı.
Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım miktarının artırılması gibi yeni önlem kararı almamasına karşın, standart olmayan kriz önlemlerine devam etmesi risk iştahını destekleyen diğer önemli bir unsur oldu. Ek olarak piyasadaki gelişmelere duyarlı olacağını söylemesi, ihtiyaç halinde para politikası otoritesinin piyasaların yanında olacağı görüşünü desteklemiş oldu.
Endekslerde kazanımlar… S&P 500 ve DJ endeksleri, sırasıyla % 3 ve % 2,6’lık artışlarla 1.225 ve 11.382 puana çıkarken; DAX endeksi % 1,4 yükselişle 6.948 puana ulaştı.
Euro-dolar’da önce düşüş sonra toparlanma… AB borç sorunu baskısıyla 1,30’un altına inen parite, risk iştahındaki düzelmeyle 1,33-1,34’e yükseldi. Bir tarafta hafta sonu gündeme gelen ancak daha sonra yalanlanan Almanya’nın Euro kulübünden ayrılma olasılığı, diğer tarafta AB istikrar fonunun artırılma olasılığı, Fed’in ek likidite miktarını artırabileceği beklentisi ve risk iştahında toparlanma çabası paritede yön bulma çabasını zorlaştırabilir.
Petrol ve altındaki yükseliş devam etti. Ekonomik verilerden gelen güçlü sinyaller, petrol fiyatlarındaki yükselişin 88-89 dolar bandına aralıksız ralli ile gelmesini sağladı.
Altın fiyatları ise, ekonomik belirsizlikleri azaltıcı güçlü verilere karşın, tam olarak gündemden düşmeyen AB endişeleri ve daha fazla parasal gevşeme sinyalleriyle 1.410 doların üzerine yükseliş gösterdi.
Bu hafta
Endekslerdeki kazanım devam edebilir. Fed’den sonra Avrupa Merkez Bankası’nın da piyasalara ihtiyaç halinde yanında olacağı mesajı vermiş olması, borç sorununun yayılma endişelerinin kontrol altında kalmasını sağlayabilir.
Borç sorunun yayılma riski ile ilgili olarak, özellikle İspanya ve İtalya ekonomileri ile ilgili önümüzdeki günlerde gelecek açıklamalar ve beklentilerin yönü oldukça kritik olacak. IMF ve Dünya Bankası’nın son tahminlerine göre bu yıl daralma göstermesi beklenen İspanya ekonomisinin son çeyrekte öngörüldüğü gibi küçük de olsa pozitif bir büyüme rakamı göstermesi endişeleri yatıştırıcı bir etki yaratabilir. Gelecek yıl ise % 1 civarında büyümesi bekleniyor.
İtalya ekonomisi ise hem büyüklüğü hem de büyüme hızı açısından çok daha güvenilir bir görünüm yansıtıyor. Bu yıl ve gelecek yıl % 1 civarında büyüyebileceği, bu yılın son çeyreğinde ise % 1,3’lük bir büyüme hızına ulaşabileceği öngörülüyor.
Her iki ekonomide de, İrlanda’dan farklı olarak deflasyonist bir durum sözkonusu değil.
Cari açık ve işsizlik oranları açısından ise, İtalya daha makul seviyelerde bulunurken; İspanya’da daha endişeli bir görünüm bulunuyor.
Dolayısıyla, sorunlu AB ülke potasına yeni ülkelerin katılmaması ve bölgede stres testi sonrası izlenen stratejiye benzer etkili bir beklenti yönetimi uygulanabilmesi durumunda, yılsonu yükseliş hareketinin daha etkin işleyebileceğini söyleyebiliriz. Ayrıca, AB fonu ve Fed’in ek parasal genişleme miktarının artma olasılıklarının da gündemde tutulduğu gözleniyor.
Başarılı bir beklenti yönetimi aynı zamanda, sorunlu AB ülkelerinin gelecek yılın Mart-Nisan döneminde yoğunlaşacak borç geri ödemelerinin sorunsuz atlatılması açısından da önemli olacak.
Verilerin desteği… Geçen haftaya göre daha rahat ancak Aralık ayını içermesi dolayısıyla yeni bilgi niteliği taşıyan bir veri takvimi sözkonusu. ABD’de Aralık Michigan güven endeksi, IBD tüketici güveni, Kasım istihdam trendleri, bütçe, Ekim tüketici kredileri, toptan stoklar, dış ticaret; AB’de Aralık sentix endeksi, Almanya’da Ekim sanayi siparişleri ve üretim verileri açıklanacak.
Geçen çeyreğin sonundan itibaren gözlenen iyileşme sinyallerinin yılın son ayı itibariyle de korunduğunun gözlenmesi, piyasalardaki alım eğiliminin güçlenmesini sağlayabilir.
İç Piyasalar
PİYASA GÖRÜŞÜ: Küresel endişelerin yatışması, beklediğimiz gibi iç piyasaların güçlü dinamiklerini ön plana çıkarıyor.
Geçen hafta enflasyon cephesinde yaşanan olumluluk, bu hafta büyüme tarafıyla devam edebilir.
Hem endekste hem de TL’de değerlenme süreci sürebilir.
Sıcak para girişini sınırlandırmaya yönelik vergi artışı gibi bir önlemin ise kısa vadede gündemde olmadığını düşünüyoruz. Nitekim Ekonomi Bakanı Babacan, serbest kur rejimi ve serbest sermaye hareketleri gibi politikalardan taviz verilmeyeceği; zaten Tobin vergisini uygulayan Brezilya’nın bu konuda istediği sonucu alamadığı; Türkiye ekonomisinin hem doğrudan yatırımlara hem de portföy yatırımlarına açık olduğu gibi önemli açıklamalarda bulundu.
Geçen hafta
Yıllık enflasyondaki düşüş hızlandı. Kasım enflasyonu, beklediğimiz yavaşlamayı daha belirgin bir şekilde gösterdi. Aylık TÜFE artışı % 0,03 ile, % 0,47’lik iyimser tahminimizin bile oldukça altında kaldı (piyasa beklentisi % 0,96 idi). Böylece, yıllık enflasyon oranı % 8,6’dan % 7,3’e hızlı bir iniş yaşadı.
Yılsonu tahminimizi % 7,4’ten % 7’ye çektik. Gelecek yılın ilk çeyreğinde, baz etkisi nedeniyle % 5’li seviyelere kadar bir iniş gözlenebilir. 2011 sonu tahminimiz ise % 6,3.
Düşük Kasım enflasyonunda ana etken, gıda fiyatlarında beklenen düzeltme hareketinin gerçekleşmiş olması. Gıda dışı kesimde, TL’deki değer kaybının olumsuz etkisi gözlense de, ana enflasyon dinamiklerindeki rahat görünüm devam ediyor. Çekirdek enflasyon göstergelerinden “I” endeksinde yıllık artış % 2,5 gibi oldukça düşük bir seviyede.
Enflasyondan gelen olumlu sinyaller, Merkez Bankası’nın düşük faiz politikasını devam ettirmede elini de güçlendiriyor. 16 Aralık’ta yapılacak toplantıda, politika faizlerinin uzun süre düşük tutulacağı söylemi rahatlıkla yinelenebilecektir.
Öte yandan, ekonomik aktivitede ve kredi kullanımında son çeyrek itibariyle gözlenen ivmelenme doğrultusunda, TL zorunlu karşılık oranlarında yeni bir artırım kararı duyabiliriz.
Bu hafta
Büyüme performansı tekrar ön plana çıkabilir. Cuma günü açıklanacak üçüncü çeyrek büyüme rakamlarında yukarı bir sürpriz yaşanabilir. Beklentimiz ilk iki çeyrek rakamlarına göre yavaşlama yansıtsa da, % 7,7 gibi yine yüksek bir büyüme oranının yakalanabileceği yönünde (piyasa beklentisi % 6,6). İlk yarıdaki büyüme oranı % 11 idi.
Üçüncü çeyrekte sanayi üretimindeki yıllık artış % 10 olarak gerçekleşmişti.
Ayrıca, bu hafta Ekim sanayi üretimi rakamı da son çeyreğe nasıl bir başlangıç yapıldığını gösterecek. Ekonomik aktiviteden alınan olumlu sinyaller, güçlü bir aylık artış olabileceği sinyali veriyor. Ekim’de % 6,7’lik yıllık üretim artışı bekliyoruz (piyasa beklentisi % 6,1).
DESTEK MENKUL
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.