Dünyada en zengin portföy yöneticilerinin bir davranış modelleri vardır ki o da,daima durgunluğun yaşandığı,ümitsizliğin,kötümserliğin sürdüğü veya bu tür yorumların yapıldığı dönemler hisse senetleri alımı için en uygun zamandır şeklinde düşünce tarzıdır.Tıpkı Buffet'in söylediği gibi, der ki;fiyatı düşen hisselerin kötü algılanması sadece yatırımcı yanılgısıdır.Örneğin önceden 2 liraya yenilen bir hamburgerin fiyatı 1 liraya düşmüsse gidip daha çok yerim ben çünkü tadı yine aynıdır .Bu görüş çok da doğrudur mantıken,öncesinde fiyatı 30.000 lira iken alamadığım iyi yerdeki bir arsa herhangi bir nedenle 10.000 liraya düşmüşse, hemen alırım, ki bu fiyat bir fırsat oluşturur.Hisse senetleri de böyledir.Aşırı düşen borsada uzun vadeli olarak gelecek beklentisi olan hisse senetlerine yatırım daima kazandırmıştır.Yani herkesin tersini yapmak borsada ve diğer alanlarda kazanç yaratabilir belli şartlar altında. En son Almanya'da açıklanan yılın 2.çeyreğindeki 2.2 oranındaki büyüme,son Yunanistan borç kriziyle oluşan dalgalanmanın atlatıldığına dair gösterge olabilir.Yine Euro kullanan ülkelerde son açıklanan büyüme verileri de beklenenin üzerinde görülmekte.Abd'de ise henüz yavaş büyüme ortamı Fed'in 0-0.25 aralığındaki gösterge faizini uzun bir süre aynı tutacağını göstermekte,mortgage'lerden gelen gelirin ise devlet borcunun satın alımında kullanılacağının açıklanması 10 yıllık abd tahvil faizlerini düşük tutmaktadır.Çin'de ise sanayi üretimi temmuzda %13.4 artmışsa da son 11 ayın en düşük artışı olması ile dikkat çekmektedir.Özellikle bu sene kuzey yarım kürede, son yüzyılın en yüksek sıcaklara haiz yaz mevsiminin yaşanması aslında üretim ve tüketimde , dolayısıyla da büyümelerde fazlaca artış yaratmadıysa da bu durumun eylül öncesinde değişmekte olduğuna dair ön veriler,özellikle BDİ'den(Baltık kuru yük endeksi)gelmektedir. BDİ ,yaz dönemi kuzey yarım kürede sonlanmadan belirgin bir hareketlilik sinyalleri vermeye başlamıştır.Bu olumlu sinyal,abd,ab ve çin eksenli ,kış mevsimine üretim amaçlı stok yapma başlangıcı amaçlı bir hareketlenme olup,özellikle eylül ayından başlayarak büyümelerde artış olabileceği anlamına da gelebilir bence.Bilindiği gibi ab ,abd ve çin eksenli ilk baharda yaşanan sorunlar ve yaz durgunluğunun da mevsimsel etkisini BDİ endeksi, 26 mayıs 2010 tarihinde 4209 seviyesinden başlattığı düşüşü 1.700'e dek sürdürmüş se de ,temmuz 2010 tarihinden başlayarak 13 ağustos 2010 tarihine kadar ise 1.700'den 2468 endekse yükselerek de, kış sezonu öncesinde üretim amaçlı ham madde trafiğinin artmakta olduğunu göstermektedir.Kış öncesinde Çin'in özellikle kömür ve demir cevheri,Hindistan'ın da artmakta olan enerji ihtiyacı için kömür cevheri ithalatının ilave 100-120 capesize gemi talebi demek olacağı bilindiğinden, abd ve ab ülkeleri ham madde talebi de düşünülürse bu kış BDİ endeksinde önemli artışların görülmesi ve ülke büyümelerinde geçmiş çeyreklere göre daha iyi gelişmeler olabileceği de tahmin edilebilinir bana göre.Bu arada Brezilya'da yılın ilk altı ayında demir cevheri ihracatının %23.5 artması ise,ithalatçı ülkelerde kullanım yerlerinde talebin de oluşmaya başladığının yani, belirgin bir tüketim talebinin olduğunun da karinesi gibidir. Bilindiği gibi genel kural,ekonomiler iyiye gidiyorsa önce emtialara talep artacak,emtia fiyatları yükselecek,yok eğer ekonomide kötüye gidişler var ise(mevsimsellikten arındırmak gerekir)bu kez para basılıp,bu kez altın v.b türünde bazı pasif yatırımlar prim yapacaktır.(istisnai durumlara da dikkat edilmelidir) Türkiye'de ise 2010 GSYH büyümesinin yıl sonunda 5 civarında oluşması beklenmekte,mali kuralın 2012 yılına ertelenmesi ise ,2011 genel seçim öncesinde kamu harcamalarını artacağı,işsizliğin nispeten azalabileceği,uzun süre faizlerin artmayabileceği anlamına gelmektedir.Her ne kadar cari açık artıyorsa da,finansmanında sorun olmaması,piyasalarımıza yabancı yatırımların devamı halinde döviz ve faiz oranlarında önemli radikal değişmelerin olmayacağı da şu andaki görünüme göre söylenebilinir.Eğer 12 eylül referandumunda piyasaların beklentisi dışında sonuç çıkmaz ise bu durumdan en çok İMKB yararlanacak gibi durmaktadır.Son İTO verilerine göre,gelecek 6 aylık dönemde sektörel genel ekonomik durum beklentilerinde gıda ve tekstilde iyimserlik sınırın üzerinde,tarım, ve taşıt sektörlerinde ise iyimserlik sınırında bulunulmaktadır.Bu da, personel yoğun üretim kesimlerde iyileşme beklentisi olumlu demektir. Bu yıl ve sonrasında birçok ülkede hedge fon'lara vergi sınırlamaları uygulamaları ise İMKB'ye belirgin bir avantaj sağlayabilir de.Normal fonlar dışında bu tür fonların da tahvil,yatırım fonları ve İMKB hisse senetlerine yönelmeleri durumunda(referandum ve genel seçimler süresince ve sonrasında)İMKB'nin (eğer bu günden bilinmeyen veya görülemeyen başkaca dış ve iç riskler çekinceler yaşanmaz ise)2011 süresinde 80.000'li seviyeleri görmesi doğal gelişme olabilir.Eğer 2007 ekim ayındaki 58.000 endeks seviyesinin bu günlerde hala (4 yıl sonra), 58.000'lerde bulunduğu düşünülürse, referandum ve bir genel seçim sonrasında 80.000 üzerine gidilebileceği görüşüm(çekincelerim oluşmamış ise)5 yıl sonra %30 civarı(yani 2011 içinde) bir prim yapma olasılığı, düşüşlerde beklentisi olan hisselerden kademeli portföy yapılıp uzun vadeli taşınması ile ,faiz,döviz,ve diğer yatırımlardan çok daha fazla verim vaad etmektedir sübjektif statik analizime göre. Hangi hisseler değerlenebilir dersem,yine sübjektif değerlemelerim(çekinceler olmayacak ise) şöyle olmaktadır. a)Öncelikle borsanın düşüş/çıkış formasyonları iyi takip edilmelidir .Kısa vadede 60.500 endeksten geriye geliş,çıkış kadar hızlı olmuş ve 57.500-59.000 arası dalgalanma ,iç ve dış haftalık verilerle sürmektedir.Bu dalgalanmanın 13 eylülde biteceği belli olduğundan,özellikle referandum öncesinde evet,hayır hakkındaki kamu oyu yoklamaları iyi takip edilmeli ve eğilime göre portföy kademeleri ayarlanmalıdır. b)Her halükarda faizlerin yıllık 9'larda olacağı(hatta daha da gerileyebileceği) düşünüldüğünde hisse senetleri verimi bir yıllık beklentide faizlerin çok üzerinde olacağı açıktır.Bu nedenle doğru hisseleri,doğru zamanda almak önem taşır.Alım zamanı da herkesin borsayı kötü gördüğü,düşülerde kademeli şekilde toplamak şeklinde hareket en mantıklı yöntemdir.Nasıl ki en borsayı bilmez kişilerin sizlere(borsayı bir ölçüde bilenlere), acaba borsadan hisse alsam mı diye sordukları zaman satış zamanının geldiğini gösteriyorsa,yine en borsadan uzak ancak elinde hisse bulunan kişilerin borsanın önemli düşüşlerinde veya kötümserliğin arttığı ortamlarda acaba zararına da olsa hisselerini satmak düşüncesine geldiği ortamlarda ,ya da bazı borsa yazarlarının(meslekten olmayan,brokerlik yapmamış,ancak borsada oynayan)sürekli kötü borsa ortamı yazıları yazdığı 2.dip 3.dip gibi (mevcut ekonomik verilerin göstermemesine rağmen)dillendirmeler zamanı da alım zamanının geldiğini rahatlıkla belirlemeye yarayabilir(ekstra durumlar hariç). c)Nakdi bol,o nakdi iyi kullanıp karlı işler yapan f/k ve pd/dd rasyoları ortalamaların altında olan hisseler dikkatle incelenmelidir.Eğer nakdi bol ,borcu az olmasına rağmen karı da az ve o hisse fiyatı düşük ise nedeni de araştırılmalıdır.Ola ki nakdi iyi değerlendiremiyor,faiz ve dövizde tutup(düşük verim ortamında)yeni işlere giremiyor ise bu tür hisseler verim açısından iyi sonuç da vermeyebilir buna da dikkat edilmelidir.(yani bazı iyi verilerde olsa, aslında şirketin akıllıca yönetilmediğini de gösterebilir.) d)Buna karşın belli durumlarda zararda olan fakat,gelecekte doğru işler yapma beklentileri bulunan,kara geçebilecek,iştirakleri değerlenebilen veya var ise arsa,arazi veya binaları çok değerlenmiş ancak yeniden değerleme yapılamadığından bu tür değerleri ancak bir yatırımda veya bir varlık satışı sırasında gerçek değerleriyle ortaya çıkıp önemli özvarlık artışı ve karlılık sağlayabilecek veya yabancı yahut yerli bir ortak alarak yüksek iş hacmi ve defter değeri artımını sağlayabilecek,kısacası yeni bir konseptle faaliyetlerini sürdürebilecek hisselerin önceden görülüp düşük fiyatlardan toplanması da en yüksek primi getirebilir gelecekte yatımcıya. e)Borsanın uzun vadeli yatırım yeri olduğu hiç unutulmamalı,ayrıca kısa zamanda gerekecek para borsaya sokulmamalıdır.Borsa uzun vadeli fonların, tasarrufların karşılaştığı yatırım yerleri olduğundan borç kaynaklarla hisse senedine girip,5-10 misli açığa işlem yaparak tasarrufları tüketmemek de çok önemlidir. Özetlersem;faizlerin yıllık % 9 civarlarında ve belki de daha aşağıda uzun süre seyredeceği bir finans ortamında doğru yatırım modellemeleri ve iyi analizlerle(doğru alım zamanlamasına da dikkat edilerek) seçilebilecek hisse senedi yatırımlarında(piyasa koşulları gereğince zaman zaman yaşanacak ara realizasyonlara rağmen)uzun sürede iyi para kazanılabilinir görüşündeyim. NEHİR ER/MALİ ANALİST
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.