Borsa operasyonları nasıl yapılıyor?

BORSAGUNDEM.COM/ÖZEL HABER

Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) hakkında çok sayıda suç duyurusunda bulunduğu, binlerce yatırımcıyı mağdur eden Yusuf Teker’in on yıl boyunca yanında bulunan Hüseyin Atabey, Karsu Tekstil konusunun yeniden incelenmesi gerektiğini ileri sürüyor. Hüseyin Atabey, Fevzi Ş.’nin Adana’ya gelerek Yusuf Teker ile birlikte işi organize ettiğini, görüşmelerin de kendi ofisinde yapıldığını iddia ediyor. Okan ve Yusuf Teker’in bu görüşme sonrası işlemlere başladığını ve patron hisseleri dahil ellerindeki hisseleri birkaç ay içerisinde sattığını öne sürüyor.
Bu arada Karsu Tekstil, 30 kuruştan 4 liraya kadar yükselmiş, ardından sert bir düşüşe sahne olmuştu.
“Dosyada sadece Fevzi’nin ismi var ama asıl işi yapanlardan biri de Yusuf Teker” diyen Atabey açıklamalarına şöyle devam ediyor:
“Malı satan Yusuf, benim yanımda oldu. O dönem borsadan bir şey anlamıyordum ama şimdiki duruma bakarsan iyi kötü biraz bir şeyler biliyorum. Mal satmanın ne demek olduğunu öğrendik. Bunu da tahtayı yukarı çekerek Yusuf yaptı. Yusuf ve Fevzi tahtayı yaptılar. Okan’da sağa sola mal aldırıyordu.
Okan’ın Yusuf’un çocukluk arkadaşı olduğunu söyleyen Atabey, şu an görüşmediklerini belirtiyor.

YUSUF’UN OFİSİNİ SABİT E. TUTTU

Bir dönem Yusuf Teker ve Siirtli Fevzi’nin işlem yaptığı hisselerde ismini çok sık duyduğumuz Sabit E.’i de yakından tanıdığını söyleyen Hüseyin Atabey iddialarına devam ediyor:
“Sabit, zaten borsanın içerisindeydi. Sabit ile bir şekilde bağlantı kurdular. Sabit, Yusuf ile ofis tuttu. Burcu bu iki ismi de yakından tanıyordu. Borsa Gündem’in yaptığı haberden sonra herkes ofisten kaçtı. Baysan, Bilici, Denge, Hitit, bu hisselerin hepsi birlikte yapılmadı. Parça parça yapıldı bunlar. O hesapların da çoğu zaten bizim bulduğumuz hesaplardı. Sabit, yaklaşık 20-25 trilyon para koydu borsaya. Kaybettiği para ise 5 ila 7 trilyon arasında. Kazandığı para ise 12- 15 trilyon çünkü Sabit ile Yusuf danışıklı dövüş. Adana ‘daki ofis ile ilgili haber yazıldığında Sabit bizim yanımızdaydı. Sabit ile Yusuf önce hesap açıyorlardı. Hesabın üzerinde Sabit başka bir hesap açıyordu, paraları ufaktan oralara kaydırıyorlardı ve çekiyorlardı. Yusuf, Sabit’e kendi arabasına kadar verdi. Kredi çekti sağdan soldan bir dünya, ‘Battım’ diyecek tabi ki. Kredileri çekti bir vurgun yaptı neredeyse 200 trilyon para kaldırdı.
Hatay’da başkalarının adına bir iki iş daha yapıyor diye duydum. Sabit’in borsa ya en son 10 trilyon para yatırdığını duydum. Şu anda Yusuf ile görüşmüyor. Başka bir ekip ile beraber çalışıyor. Kenan, çok büyük para kaldırdı. Aksel’in babası o zaten. Aksel’i bize getiren de Kenan. 8 liralarda getirdiler malı kafamıza koydular tahta oldu 25 lira. Yusuf’un arabasına bindik, hiç uyumadan İstanbul’a gittik, İstanbul’da bir ton işin içine düştük.

“NEDEN YUSUF TEKER’İN YANINDA KALDIM?”

Ben Yusuf Teker’i neden bırakamadım çünkü ben Yusuf’un yanına darp olayından sonra yerleştim. Benim ortağım olan Murat diye bir arkadaş var. Onun adına hesap açıyorlar, bu çocuğun Maliye’ye borcu var. Bankadan ya da Maliye’den bir adam bulup, yarım saatlik haczi kaldırıyorlar. O sırada benim adıma hesap açıp bütün parayı benim adıma gönderiyorlar. Garfa ‘da iş yaptıklarında 183 milyarlık hesaba, daha sonra da 1.3 milyon liralık trilyonluk mal çizdiler bu hesaba. Aracı kurumdaki kız bunların adamıydı. Aksi takdirde buna hiçbir kurum izin vermez.
Yusuf o dönemlerde İstanbul’da Ali O. ve Suat O.’nun yanındaydı. Hesap benimdi.  Ali O.’yu Garfa işinde bir kez gördüm. İkincisi olmadı. İstanbul’da Ak Merkez’in karşısında bir ofisi vardı, gittik. Sıkıntılı bir görüşme oldu. Paramı vermediler.  Yusuf ise bu hesap patladıktan sonra bana dedi ki, “Kardeş paramız yok.” 
Peki, tamam yoksa yok. Sonra döndü dedi ki, bu borcu kapatacağım namus şeref haysiyet sözü. Ancak senin borcu kapatabilmemiz için hesabın patladı bize yeni düzgün birisini bul. Ben üç beş kuruş birinden bulup hesap açayım yavaş yavaş ödeyelim. Üç ay geçti, beş ay geçti, bir de işin işleyişini bilmiyorsun, ben sadece şoförlüğünü yapıp götürüp getiriyorum. Kendi işimi yapıp arada o işlere bakıyordum. Bazen bize parke inşaat işleri veriyordu, onları yapıyorduk ortağımla beraber, boş zamanlarımda onun yanındaydım. Aradan üç sene geçti ve bombası patladı, mahkeme de biz suçlu çıktık. Henüz bunu çözemedim zaten. Bu konuyla ilgili gerçekten SPK’ya soracağım. Benim adıma olmayan emirde bire on, bire onikilik mal çizilip de beni borçlu çıkarmaları nasıl izah edilebilir?  Şu an halen o borç üstümde duruyor. Benim üzerime internet hattı aldı, onların hala borçları duruyor. Ben Yusuf’u bu yüzden bırakamadım çünkü bizi bildiğiniz kendisine gebe etti.”
Üzerine yüksek miktarda borç yıkıldığı için mecburen, bunları kapatabilmek umuduyla Yusuf  Teker’in yanında kalmaya devam ettiğini söyleyen Hüseyin Atabey şöyle konuşuyor:
“Mecbur, kalacaksın. 15 bin lira bir kağıttan para verdi bana. Bu 15 bin liranın 5 bin lirasını kendisine harcattı. 15 bin lirayı Aksel Holding’ten verdi. Ben çok büyük bir mal aldırdım. Dedim ki, ‘Bana bu müşteriyi bulan bir çocuk var, ona da en azından bir harçlık ver’. ‘Sana 15 bin lira yollayacağım, yarısını çocuğa ver, yarısı sende kalsın’ dedi. Bir o paraya aldım. Bir de İztar’ın malı satıldı, 10 bin lira oradan aldım. Okan ve Yüksel de aldı. En az parayı ben aldım.  Ben dört buçuk ay önce bir olaya karıştım; artık psikolojim o kadar bozulmuş ki, ilaç kullanıyordum hiç tanımadığım bir kişiyle tartışmışım, yara vermişim. Denetimli serbestlik aldık. Ben İstanbul’da bunu buldum, ‘Geleceğim’ dedim ve gittim İstanbul’a. Bu Ali O.’nun ofisindeydi. ‘Bak benim denetimli serbestliğim var, Adana’dan dışarı çıkamıyorum, sadece seninle görüşmek için İstanbul’a geldim. Ben imzamı verip yine Adana’ya döneceğim’ dedim. O da, ‘İmzanı buraya taşı, yanıma gel senin şu borçlarını yavaş yavaş kapatalım, seni düze çıkartalım, ben seni atmam satmam, sen benim evladımsın’ diye bir ton yalan söyledi. Ben tutup lafına yine inandım ama son inanışım oldu. İmzayı Adana’dan İstanbul’a taşıdım, sonrasında adama ulaşamadım. Adana ile bağlantım koptu. Üstümde param yok. En son işin bitmesine, imzamın bitmesine yakın çıldırdım. Ben de, ‘Çoluğumun çocuğumun yanında değilim, para gönderemiyorum’ diyerek bayağı sert bir mesaj yazdım. Şu an 5 ay oldu neredeyse kendi evlatlarımı göremiyorum onun yüzünden.  Adama diyorum ki, senden sadaka istemiyorum, elden para verdim bunları istiyorum. Üstümdeki borçları kapat, yarısını ver, ben en azından sağdan soldan aldığım borç paraların bir kısmını vereyim, insanları susturayım. Gidip sigortalı iş bulup çalışayım. ‘Yok’ dedi, ‘Söz, ben her şeyi bitireceğim’ dedi. Ankara’ya çağırdı, ‘Tamam geliyorum’ dedim, ‘Gerek yok, gelme’ dedi. Ben, ‘Geleceğim’ dedim ve gittim. Çankaya ‘da Prenses Otel var, oraya yerleştim. ‘Öğlen seans arasında görüşelim’ dedi. Köroğlu Caddesi’nde mangal var, oturdum, bunlar geldi.  Tam konuşmaya başladık Umut geldi, Burcu’nun erkek kardeşi. Sonra Savaş G. diye yeni bir şoför almış yanına hepsi oradaydı, çok rahat konuşamadık. ‘Sen Adana’ya git, yengenin orada arkadaşı var, sana üç dört günlük araba versinler, ben sana iki üç bin lira bir para yollayayım git çocuklarını gör, iki üç gün kafanı dinle’ dedi. Tamam mı, tamam. ‘Bir de abi tedavi olacağım. Hastanede film falan çekilmek için 1000 lira paraya ihtiyacım var’ dedim. ‘Söz, git sana vereceğim’ dedi. ‘Ben zaten hafta sonu Adana’dayım’ dedi.  Adana’ya geldim, ne 1000 lirayı yolladı, ne arabayı yolladı, ne telefonuma baktı…”

HİSSE OPERASYONLARINI NASIL YAPIYORLAR?

10 yıldır Yusuf Teker’in yanından ayrılmayan Hüseyin Atabey, borsada yapılan işlemleri ve sistemin nasıl işlediğini ise şöyle anlatıyor:
“Patronla anlaşmadan önce malı satıyorlar. Bunlar önceden malı topluyor. Daha sonra gidip diyorlar ki, ‘Bak kardeşim, biz senin kağıdını topladık, senin malın tamamı bizde’. Ya da patron gelip bunları buluyor. Halka arzını yaptığı firmaları zaten bunlar yapıyorlar, patron ile o zaman anlaşma yapıyorlar. Yüzde 25’ini peşin alıyorlar, sonra ‘şöyle olacak, böyle olacak’ diye patronla anlaşma yapıyorlar. Paralarını ona göre alıyorlar. Genellikle bunlar ya patron malı satıyorlar ya da halka arzda gelen malı piyasaya sürüyorlar. Patronun zaten bunlarla bir şekilde bir ilişkisi oluyor. Araya adam sokuyorlar. Patronla anlaşıp, ‘Sen bize şu haberleri yay firmanla ilgili’ diyorlar. Yusuf her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceliyor. Mesela diyor ki patrona, ‘Şu dönemde şu firmayla bir anlaşman var senin, o zaman bu anlaşmanın haberini şu tarihte çıkaracaksın’. Bu şekilde tahtayı alevlendiriyorlar. Mesela ellerinde trade hesap olmadığı zaman farklı sistemlerle tahtayı yukarı çıkarıp farklı sistemler kuruyorlar. Patronlar haber çıkartıyorlar. Yabancı ortak mesela Suatların yabancı fonu var yurt dışında. O fonu devreye sokuyorlar. İnsanları kandırıyorlar. Sonra ellerinde patlıyor. Bunlar her kağıtta farklı bir sistem kullanıyorlar.”

YENİ BİR HALKA ARZA MI HAZIRLANIYORLAR?

Yusuf Teker’in son günlerde sağa sola yeni bir halka arza hazırlandığını söylediğini öne süren Hüseyin Atabey, “Cep telefonu numarası hesap sahibinin adına, internet bilgisayar hesap sahibinin adına, yakalanma riskin yüzde 90’ken otomatikman yüzde 30’a düşüyor. Bilgisayarı onlar kullanıyor. Adamları da biz zaten yanımızda tutuyorduk. İdris Atabey benim öz yeğenimdir.  Şu an cezaevinde. Başka suçtan yatıyor ama borsadan da ona ceza gelecek. Yusuf onun adına hat aldı, internet aldı, hiç birini ödemedi, şu an mesela telefon şirketine dünya kadar borcu var. Kurumdan kendi adamları haricinde bir adam aradığı zaman telefonu hemen ona veriyorlar. Ya da, ‘Şu anda burada değil, 10 dakikaya kadar aratıyoruz’ diyerek konuşturuyordu” diyor.

Yusuf Teker’in kara kutusu anlatıyor

Yusuf Teker'in kara kutusu konuştu… Kilit isim Burcu Ç. mi?

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.