SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul kotundan çıkmak isteyen şirketlere ilişkin açıklamalar yaptı.
KOTEDER, SPK ve YÖİKK ev sahipliğinde Yatırım Ortamını Birlikte İyileştirmek, Payları Borsada İşlem Gören Şirketlerin Kurumsal Yönetim Konfersansı'nda konuşan Ertaş, Borsa İstanbul kotundan çıkan şirket sayısının 6'ya ulaşabileceğini söyledi.
Ertaş, borsa kotundan çıkışı AB düzenlemesine paralel olarak düzenlediklerini söyledi.
Ertaş, açılış konuşmasında, YOİKK'in, 11 Aralık 2001 tarihli Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile kabul edilen "Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı" çerçevesinde oluşturulduğunu anımsatarak, Türkiye'deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri rasyonel hale getirmek, yatırım ortamının rekabet gücünü artıracak gerekli düzenlemeleri tespit ederek politika önerileri geliştirmek, ve işletme dönemi de dahil olmak üzere yatırımın her safhasında, ulusal ve uluslararası yatırımcıların karşılaştığı idari engellere çözüm üretmek amacını taşıdığını söyledi.
Finansal krizin üzerinden 7 yıl geçtiğini, ancak krizin neden çıktığı ve nasıl çözüleceğine dair tartışmaların halen devam ettiğini dile getiren Ertaş, bir yandan istikrarlı bir ekonomik büyüme ve istihdam artışı hedeflenirken, diğer taraftan da borçluluk düzeyini aşağıya çeken politikaların benimsendiğini anlattı.
Ertaş, ekonomik büyüme ve istihdam artışının şüphesiz yeterli yatırımın varlığı bağlı olduğunu, tasarrufların reel ekonomiye uzun dönemli yatırım olarak aktarımında sermaye piyasalarının daha etkin kullanılmasının bugünün koşullarında kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, kurumsal yönetimin de bu çerçeve içinde önemli bir bileşen olduğunu aktardı.
Kurumsal yönetimin kısaca; açıklık, şeffaflık, şirket için prosedürlerin belirli ve yazılı olması ve karar süreçlerinde tüm paydaşların çıkarlarının dikkate alınmasını öngören bir dizi ilkeler bütünü olduğunu anlatan
Ertaş, şunları kaydetti:
"Neden kurumsal yönetim? Batıda yapılan birçok akademik araştırma kurumsal yönetim ilkelerini tam ve sürekli uygulayan şirketlerin; hem bankalardan hem de sermaye piyasalarından daha kolay ve daha ucuz kaynak bulabildiğini, hisse senetlerinin borsa performanslarının ilkelere uymayan şirketlere göre daha yüksek olduğunu, nitelikli kişileri istihdam etme fırsatı sağladığını, yatırımcı güveninin artmasına katkı sağladığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle kurumsal yönetim ilkelerinin (KYİ) etkin ve tutarlı şekilde uygulanması, günümüz koşullarında vazgeçilmez bir zorunluluktur."
Ertaş, 2008 krizinin neden ortaya çıktığı sorusuna verilen cevaplardan birisinin, ülkelerin, şirketlerin ve bireylerin aşırı borçluluğu yanında "kurumsal yönetim alanında yaşanan zafiyetler" olduğunu belirtti.
Başta finans sektörü olmak üzere, şirketlerin risklerini yeterince değerlendirmediklerini ve ortaklarına bu konuda şeffaf olmadıklarını gösteren pek çok rapor yayımlandığını belirten Ertaş, "Özellikle şirketlerin risk yönetim politikaları, üst düzey yöneticilerin ücretlendirilmesi, yönetim kurullarının başarısızlıkları, krizin ortaya çıkmasında önemli olan faktörlerden sadece birkaçıdır. Yapılan araştırmalar, sermaye piyasalarına ve şirketler kesimine güvenin azaldığını ortaya koymaktadır" dedi.
'BİR ŞİRKETTE YÖNETİM KURULU FIRTINALI BİR OKYANUSTA GEMİSİNİ YÜRÜTEN KAPTANA BENZER' Küresel ölçekte yatırımcı güvenini sağlayabilmek için tüm ülkelerin, tüm finansal kuruluşların kurumsal yönetim ilkelerini benimseme ve uygulama konusunda daha ileri adımlar atmalarına ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Ertaş, bu adımların kapsayıcı, sürdürülebilir ve dengeli büyüme hedefi için son derece önemli olduğunu dile getirdi.
Ertaş, bunu başaran ülkeler ve şirketlerin sermaye piyasalarından daha kolay ve daha düşük maliyetle kaynak sağlayacağını, diğerlerinin ise yarışta geride kalacağını söyledi. Son dönemde global risk algısında bir değişim yaşandığını, Fed'in faiz politikaları ile birlikte tasarrufların ABD piyasalarına yöneldiğini ifade eden Ertaş, "Böyle bir konjonktürde şirketlerimizin küresel yarışta yer alabilmeleri ve finans kaynaklarına kolay ve düşük maliyetle erişebilmelerinin olmazsa olmaz şartı kurumsal yönetim ilkelerini bünyelerine taşımalarıdır" dedi.
Türkiye'deki yatırım ortamının hiç şüphesiz rekabet etme gücünü belirleyen temel unsur olduğuna dikkati çeken Ertaş, Dünya Ekonomi Forumu'nun 2014-2015 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre Türkiye'nin 144 ülke arasında 45. sırada bulunduğunu ve sağlanan ekonomik ve siyasi istikrarla birlikte Türkiye'nin son 4 yılda 16 basamak yükseldiği bilgisini paylaştı. Vahdettin Ertaş, Türkiye'nin genel rekabet ivmesinin pozitif olmakla birlikte, gelinen noktayı yeterli görmeyip daha yüksek sıralara ulaşmak için kurumsal yönetim ilkelerinin kritik öneme sahip olduğuna işaret etti. Kurumsal yönetim ilkelerinin sadece borsaya kote şirketler için değil aile şirketleri ve kamu yönetimini kapsayan bir anlayışa dönüştüğünü belirten Ertaş, şunları kaydetti:
"Bu anlayışla SPK olarak uluslararası normlar, ilkeler ve ülkemizin bu konudaki tecrübelerini de dikkate alarak kurumsal yönetim mevzuatımızı yeniledik, zorunlu ve gönüllü ilkeleri belirledik. Bizim beklentimiz bu ilkeleri SPK istedi diye değil şirketlerimizin bunun faydasına inanarak kendiliğinden bu aksiyonu almalarıdır. Bu anlayış daha şeffaf ve daha dürüst bir finansal raporlama sürecini başlatacaktır. SPK olarak en önemli yol alma ihtiyacımız yönetim kurullarının yapılanmasıdır. Bir şirkette yönetim kurulu fırtınalı bir okyanusta gemisini yürüten kaptana benzer. Yönetim kurulları hem şirketlerin performansını hem de ülke ekonomisinin geleceği için son derece önemlidir."
Bağımsız yönetim kurulu üye bulundurma zorunluluğu kuralını getirdiklerini anımsatan Ertaş, "Bakıyoruz, üniversiteden arkadaşım, kulüpten arkadaşım, hısım akraba gibi gerekçelerle seçilen bağımsız yönetim kurulu üyelerinden bir fayda gelmez, bu amaçların hiçbirine hizmet etmez" dedi. Burada şirketlere düşen görevin, yöneticilik deneyimine sahip, bilgisi ve profesyonel deneyimleri elverişli, nitelikli kişileri seçmeleri gerektiğini dile getiren Ertaş, bu şartın küresel rekabet ve şirket performansı için oldukça önemli olduğunu söyledi.
Ertaş, yönetim kurulu başkanı ile genel müdürlük görevinin de birbirinden ayrıştırılması gerektiğini, bu yolla yönetim kurullarının bağımsızlığı ve şirket performansının artırılmasının sağlanacağını kaydetti.
"YA KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN YA DA BÜYÜK OLSUN BİZİM OLSUN SEÇENEKLERİNDEN BİRİNİ SEÇECEĞİZ" Vahdettin Ertaş, payları BIST ulusal, ikinci ulusal ve kurumsal ürünler pazarında işlem gören şirketlerin yönetim kurullarında kadın üye oranı için yüzde 25'ten az olmamak kaydıyla bir hedef oran ve hedef zaman belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşmak için politika oluşturulması istendiğini anımsatarak, "Kota düzenlerimizin üzerinden iki genel kurul dönemi geçmiş olmasına rağmen kadın yönetim kurulu üye oranlarımızda ve sayımızda artış henüz yeterli düzeye ulaşmış değil" diye konuştu.
Şirketlerde "yatırımcı ilişkileri bölümünün" son derece önemli olduğunu anlatan Ertaş, her halka açık şirketin böyle bir departmanı oluşturması ya da bu konuda bilgili ve tecrübeli kişilerin istihdam edilmesi gerektiğini ifade etti.
Ertaş, OECD'nin finansal istikrar bakımından temel 12 uluslararası standarttan birisi olarak kurumsal yönetim ilkelerini belirlediğini, bu ilkelerin statik olmayıp değişen ekonomik şartlara ve edinilen tecrübelere göre zaman zaman revize edildiğini söyledi.
SPK'nın OECD kurumsal yönetim ilkelerinin gözden geçirilmesi çalışma grubunda olduğunu ve iki hafta önce yeni ilkelerinin taslağını açıkladıklarını anlatan Ertaş, kasım ayında G20'de başkanlar düzeyinde bu ilkeleri dünyaya duyuracaklarını ve ilkelerin ismini de "İstanbul İlkeleri" olarak koymak için çalıştıklarını aktardı.
Dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri olma hedefi yolundaki Türkiye'nin şirket kültürünü geliştirmek, asırlık küresel ölçekte şirket oluşturmak için kurumsal yönetim prensiplerinin uygulanması ve yaygınlaştırılması gerektiğini dile getiren Ertaş, "Kısaca ya 'küçük olsun benim olsun (KOBO)' ya da 'büyük olsun bizim olsun (BOBO)' seçeneklerinden birini seçeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.
KOTEDER BAŞKANI ERKARAKAŞ: HALKA AÇILMALAR ÖZENDİRİLMELİ Borsaya Kote Ortaklık Yöneticileri Derneği (KOTEDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nalan Erkarakaş ise KOTEDER olarak üke kalkınmasında itici gücün özel girişime dayalı halka açık anonim ortaklıklar olduğu fikrinden yola çıkarak, halka açılmaların özendirilmesi, Türkiye'deki yatırım ortamının finansmanında krediye bağımlılığın azaltılması ve şirketlere uzun dönemde değer yaratma ve büyümenin yolunun sermaye piyasalarından geçtiğinin anlatılmasının amaçları olduğunu söyledi. Tüm bunların yanı sıra halihazırda halka açık şirketlerin mevzuat ve uygulamada yaşadıkları sorunların çözümünde kendilerine destek olduklarını ifade eden Erkarakaş, şirketlerle birlikte yerli ve yabancı fonların, tasarrufların öncelikli adreslerini oluşturacak sermaye piyasası oluşturmalarına katkıda bulunduklarını kaydetti.
Konferansta "Kurumsal Yönetim ve Borsa Şirketleri, Genel Kurullar ve Yatırımcı Hakları Yönetim Kurulları, Kamuyu Aydınlatma Yükümlülükleri" ile "Türkiye'de Kurumsal yönetim Uygulamaları: Fırsatlar ve Zorluklar" konulu iki faklı oturum gerçekleştirildi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.