E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaBoğa piyasası mı, tuzak mı?---

Boğa piyasası mı, tuzak mı?

Boğa piyasası mı, tuzak mı?
06 Haziran 2023 - 14:52 borsaningundemi.com

ABD borsalarında bir süredir devam eden teknoloji güdümlü ralliden, henüz gerçekleşmemiş resesyon ve daha fazla olumsuz olasılık arasında nasıl bir ders çıkarılabilir?

BORSAGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Sene başından bu yana dirençli bir seyir izleyen ABD borsaları teknoloji güdümlü son ralliyle yatırımcıların oğa piyasası umutlarını artırdı. Uzmanlar ise yükselişe rağmen temkinli olunması gerektiğini düşünüyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, geçen seneden bu yana ayı piyasasında olan ABD borsaları, 2023 ile birlikte toparlanma işaretleri gösterse de yatırımcıları tam anlamıyla ikna edebilmiş değil. Bunda yüksek enflasyon, Fed’in faiz artırım hamleleri, resesyon endişeleri gibi birçok sorunun etkisi bulunuyor.

Bloomberg’den John Authers and Isabelle Lee’nin analizi, ABD borsalarının boğa piyasasına giriş mi yaptığını yoksa bir ayı piyasası rallisiyle mi karşı karşıya olunduğunu masaya yatırıyor. Peki S&P 500'de teknoloji devlerinin öncülüğünde yaşanan ralliden geleceğe yönelik ne gibi çıkarımlar yapılabilir?

Boğa piyasası veya ayı piyasası rallisi

Piyasa gözlemcileri, Ekim ayındaki düşük seviyesinin yüzde 20 oranında üzerine çıktıktan sonra Pazartesi günü kısa bir süre için boğa piyasasına girdiği ilan edilen hisse senetlerindeki rallinin bir avuç mega teknoloji firmasına ve şirketlerin kırılgan görünümüne fazla bağımlı olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.

Morgan Stanley Wealth Management Baş Yatırım Yetkilisi Lisa Shalett, bunu şu şekilde ifade ediyor: “Yeniden canlanan ABD Doları ile birlikte yapay zeka etrafındaki coşku, ana hisse senedi endekslerinde aşırı sapma ve yoğunlaşma riski üretti. Bu tür bir darlık, yeni boğa piyasalarının üzerine inşa edildiği şey değil.”

Bunun iyi ya da kötü olup olmadığı herkese göre değişebilir. Yatırımcılar arasında cevabınız muhtemelen nasıl konumlandığınıza bağlı olacaktır. Points of Return, geçtiğimiz Çarşamba günü S&P 500'ün yoğunluğunu ve yığılma derecesini inceledi ve piyasa genişliğinin o kadar da kötü olmadığı sonucuna vardı. Aslında tarih, özsermaye artışının tipik olarak dar bir şirket grubundan geldiğini gösteriyor. Ayrıca, bu büyük kazanç sağlayan şirketlerin göreli performansları düştüğünde, daha geniş pazarın tarihsel olarak gayet iyi durumda olduğu, yani kazançların kayıplardan fazla olduğu da gözleniyor.

Artık ralli yüzde 20'yi aştığına göre sorulması gereken soru şu: “Bu yeni bir boğa piyasası mı yoksa devam eden ayı piyasası içindeki bir ralli mi?” Argümanları daha yakından değerlendirmek gerekiyor.

Boğa piyasası senaryosu

Geleneksel tanım

Mantıksız olsa da en ünlü tanıma göre, endeks son dip noktasından yüzde 20 veya daha fazla yükseldiyse boğa piyasası ilan edilebiliyor. Bu keyfi bir oran gibi gözüküyor ve pratikte yatırımcılara pek yardımı olmuyor. Pazartesi günü S&P 500'ün, seansın bir noktasında Ekim'in en düşük seviyesinden yüzde 20 oranında sıçrayarak göstergeyi boğa piyasası dönüm noktasının zirvesine yerleştiren bir ralliyi uzattığı doğru olsa da bu gerçek değişmiyor.

Görece uzun zaman

Kesin olarak söylemek gerekirse kabaca 236 gün geçti. Hisse senedi piyasasının bu kadar uzun süre üzerinde kaldıktan sonra en düşük seviyeye geri dönmesi fazlasıyla sıra dışı olurdu. Bu döngünün en düşük noktası, gösterge yükselmeden önce 12 Ekim 2022 tarihinde 3.577,03 puandı. O zaman, S&P 500 diplerine kadar olan ortalama işlem günü sayısı 318’di. Bu sayının 1946 yılında 761 ve 1929 yılında 678 olduğu ve 2020'de 23 gün ve 1990'da 62 gün olduğu düşünüldüğünde, Ekim ayı gerçekten dip seviyeydiyse, ayı piyasasının sadece 195 gün sonra sona ermesinin şaşırtıcı kabul edilmesi gerekiyor.

Ancak, bir iyileşmenin bu kadar uzun süre devam etmesi ve düşük seviyeye geri dönmemesi ve daha uzun süre devam etmemesi de alışılmadık bir durum olarak öne çıkıyor. Strategas Research Partners'tan Todd Sohn, S&P 500'ün Nisan ayında yıldan yıla 12 aylık negatif getiri serisini kırdığına dikkat çekiyor. Negatif getirilerin bu kadar uzun süre devam etmesi alışılmadık bir durum ve tarihsel olarak piyasa, bu her gerçekleştiğinde çizgiyi kırdıktan sonraki yıl yükseliyor. Böyle bir dönemdeki getiriler yüzde 2 ile yüzde 38 arasında değişiyor ancak Sohn'un ifade ettiği gibi, en azından bu, belki de en kötüsünün geride kaldığını gösteriyor.

Volatilite yok denecek kadar az

Geçen Cuma günü iki yılın en düşük seviyesine düşen CBOE Volatilite Endeksi'ndeki göreli sakinlik ise biraz kafa karıştırıcı gözüküyor. ‘Korku endeksi' olarak da bilinen VIX, S&P 500'e bağlı bir opsiyon maliyeti göstergesi olarak öne çıkıyor ve kargaşa zamanlarında tipik olarak daha yüksek seyrediyor. Endeksin son aylarda yaşanan keskin piyasa dalgalanmalarına neredeyse hiç tepki vermemesi ise kafa karıştırıyor.

SentimenTrader'dan Dean Christians, “VIX'teki çok yıllık dipler, ayı piyasalarında değil, boğa piyasalarında meydana gelme eğilimindedir. Ağustos 2000 dışında, VIX'teki her iki yılın en düşük seviyesi, hisse senetlerinde yukarı yönlü bir eğilime yol açan bir boğa aşamasında meydana geliyor” diyor. Christians, bu yüzyılda VIX için iki aşırı düşük seviyenin her ikisinin de tam piyasa düşmek üzereyken geldiğini, ancak endeksin bu noktaya ulaşmadan önce çok daha fazla düşmesi gerektiğini unutmamak gerektiğini belirtiyor.

Kazanç durgunluğu mu?

Wall Street, korkunç bir kazanç döngüsü için hazırlanıyordu, ancak şimdiye kadar işlerin yolunda gittiği görülüyor. Aslında, S&P 500 için tahminler daha yüksek oranda revize edildi. Bu, kurumsal kâr artışı beklentilerinin birçok kişinin düşündüğünden daha iyi göründüğünü ve ayrıca, en önemlisi, Ekim ayındaki en düşük seviyede birçok kişinin inandığından çok daha iyi olduğunu ima ediyor.

Böyle bir sonucun kanıtı, dirençli satışlarda, daha düşük nakliye ve enerji maliyetlerinde ve zayıflayan dolarda bulunabilir. JPMorgan Private Bank'in Pazartesi günü yayınlanan 2023 yıl ortası görünümünde de, tüm bunlar bir araya geldiğinde analistlerin kazanç beklentileri arttığı için yatırımcılara bazı dikkate değer giriş noktaları verilmiş olduğu belirtiliyor.

Elbette, 2022 satışlarını doğru bir şekilde tahmin ettikten sonra Wall Street'in en büyük ayı piyasası savunucularından biri olan Morgan Stanley'den Mike Wilson gibi bazıları, bu yıl henüz fiyatlandırılmamış anlamlı bir kazanç durgunluğu olabileceğini ve bunu 2024/2025'te keskin bir EPS toparlanmasının izleyeceğini düşünüyor.

Düşüş eğilimi büyüyor

Bu yıl tutarlı olan bir şey varsa, o da karamsarlık. Bunu anlamak için, Amerikan Bireysel Yatırımcılar Derneği'nin (American Association of Individual Investors’) haftalık anketinde kendilerini boğalar ve ayılar olarak tanımlayanlar arasındaki dağılımdan başka bir yere bakmaya gerek yok.

Piyasalara dair olumsuz duygu geçen sonbaharda, en düşük seviyeye gelmeden hemen önce aşırı bir seviyeye ulaşmıştı. Bu, tam olarak Küresel Finans Krizi'nden sonraki en düşük seviyeye karşılık gelen Mart 2009'un başından bu yana anketteki en yüksek düşüş eğilimine karşılık geliyordu. O halde, karamsarlık, bunun gerçekten de yeni bir boğa piyasası olduğuna dair saygın bir argüman sunacak kadar güçlü duruyor. Genel olarak, boğa piyasaları ancak tüm umutlar kaybolduğunda ve spekülatif aşırılıkların her biri piyasalardan temizlendiğinde gerçekleşebiliyor ve bu da bunun geçen Ekim ayında olmuş olma olasılığını artırıyor.

Boğa tuzağı senaryosu

Çok pahalı

Boğa piyasaları, hisse senetleri ucuz olduğunda başlıyor. Piyasa değeri şu anda bu seviyenin çok üzerinde seyrediyor. Bu nedenle, Yale Üniversitesi Profesörü Robert Shiller tarafından popüler hale getirilen ve döngüsel olarak ayarlanmış fiyat-kazanç oranı kavramının ötesindeki tüm önceki ayı piyasası diplerine daha yakından bakmak gerekiyor. Shiller F/K (fiyat/kazanç) oranı, yalnızca önceki 12 ayın değil, önceki 10 yılın ortalama enflasyona göre düzeltilmiş kazançlarına dayanıyor.

Çoğunlukla uzun vadeli öngörüler için fazlasıyla işlevsel olan Shiller fiyat kazanç oranına göre, 2022 yılı Ekim ayındaki dip seviyenin, önceki piyasa diplerine hiç benzemediği görülüyor.

Fiyat kazanç oranının bir diğer varyasyonu olan 'CAPE oranı’nda ise getiri ne kadar yüksek olursa, hisse senetleri de o kadar ucuz oluyor. 10 yıllık tahvil getirileri yakından incelendiğinde, dönüm noktalarının, iki varlık sınıfı senkronize olmadığında ortaya çıkma eğiliminde olduğu gözleniyor. 2009'daki son boğa piyasası, hisse senetlerinin tahvillerden çok daha ucuz olmasıyla başlarken, 2000 yılı ayı piyasası, Hisse senetlerinin çok daha pahalı olmasıyla başlıyor.

Piyasa genişliği yetersiz

Düzinelerce stratejist tarafından en çok dillendirilen başlık ise piyasa genişliği, daha doğrusu yaşanan yükselişin hisse senetlerini geniş anlamda kapsamaması ve belli başlı bazı şirketlerin bu ralliye öncülük etmesi tespiti. Gerçekten de piyasa genişliğinin çok dar olduğu görülüyor. Ancak daha yakından bakıldığında, 2000 yılındaki ralliye öncülük eden ilk 10 şirketin bile Piyasa genişlik oranının yüzde 20,3 ile bugünkü yüzde 26 seviyesinden daha dar olduğu görülüyor.

Daha da ilginci ise bu öncü hisse senetlerinin getirileri. Geçmişte, ilk 10'un ağırlıklı getirileri genel piyasayı gölgede bırakırken bu kez senaryonun farklı olduğu görülüyor. Wilshire Indexes'te pazar araştırması genel müdürü Philip Lawlor, “Mevcut yoğunlaşma etkisi o kadar ‘muazzam’ ki, yalnızca daha büyük bir yoğunlaşma değil, aynı zamanda geri dönüş katkısına daha fazla bağımlılık görüyoruz” diyor.

Başka bir deyişle, en büyük mega sermayelerin dışındaki hisse senetlerine yatırım yapma riskini almanın getirisi nadiren oluyor veya hiç olmuyor. ‘Kaputun altına’ bakılarak bu rallinin ayakları olmayabileceğine dair daha fazla işaret ise Bloomberg tarafından derlenen ve S&P 500'de Mayıs ayındaki 52 haftanın en yüksek seviyelerinden daha fazla hisse senedinin 52 haftanın en düşük seviyelerinde olduğunu gösteren verilerde yatıyor. Genel kabul boğa piyasalarında genel bir iyimserliğin hakim olduğu şeklindedir ve bu iyimserliği tüm Hisse senetlerini yükseltme eğiliminde olduğu kabul edilir. Ancak bu durum, bugünkü rallide gerçekleşmiyor.

Gerçekten de, dev teknoloji şirketlerinin popülaritesi devam eden güven eksikliğini yansıtıyor. Citi Global Wealth Management'ın Kuzey Amerika Yatırımları başkanı Kristen Bitterly, kredi koşullarının ve ekonomik belirsizliğin sıkılaştığı bir dönemde güçlü nakit akışlarına ve kârlarına işaret ediyor ve yatırımcıların onları tutma konusundaki argümanlarını şu şekilde özetliyor: “Eğer piyasaya para giriyorsa ben nerede olmak istiyorum? Cevap, güçlü sonuçlar gösteren ve gelecekteki büyümeyi ve yeniliği fiilen finanse edecek nakit akışı olan şirketlerde.” Buradan ise, 'ekonomi konusunda daha fazla güven olsaydı, yatırımcılar da daha heyecanlı olurdu ve pazar daha geniş olurdu’ sonucu çıkıyor.

Hangi durgunluk?

Bir yıldan fazla bir süredir ABD, tarihinde belki de ilk defa en çok beklenen durgunluk olarak bilinen duruma hazırlanıyor ancak fikir birliği, ekonominin henüz bir durgunluğa girmediğini söylüyor. Örneğin, Nuveen'in baş yatırım yetkilisi Saira Malik, Pazartesi günü yazdığı bir notta, ‘sıkı para politikasının büyümeyi azaltıcı etkileri ekonomiye yayıldığı için’ 2024'te bir ara hafif bir durgunluk beklediğini yazıyor.

Durgunlukların boğa piyasaları üzerinde basit bir etkisi bulunuyor. Ekonomi birincisine girene kadar ikincisi başlayamıyor. Kusurlu bir endeks olan ancak 19. yüzyıla kadar uzanan ABD hisse senedi piyasasının oldukça doğru bir temsilini veren Dow Jones Sanayi Ortalamasını kullanarak, bu ön kabulün tek istisnasının 1942'de başlayan boğa piyasasında geldiği görülüyor. Bugün ise savaş çabaları son hızına ulaşmış durumda ve ekonomi yıllar sonra Kovid-19'dan çektiğinden daha büyük bir şok yaşıyor.

Bu başlıkla ilgili bir nokta da borsanın dip yapmadan önce Fed'in oranları düşürmeye başlamasını bekleme eğiliminde olması olarak öne çıkıyor. Bu gerçekten yeni bir boğa piyasasıysa, bunun, Fed hala yükselişteyken boğa piyasasının başladığı ilk piyasa olma özelliği taşıdığı anlamına geliyor. Sonuç olarak, ekonomik döngünün bu noktasında bir boğa piyasasının başlamasının çok garip olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Aşırı alım

Piyasa teknisyenleri, piyasanın aşırı alımlı göründüğünden şikayet ediyor, bu da şu anda bir miktar köpük olduğunu gösteriyor. Bu, dipten yüzde 20'lik yükselişin gönderdiği olumlu sinyale ne kadar güvenmemiz gerektiği sorusunu da gündeme getiriyor.

Cuma günü, endeks 2023'ün yeni zirvelerine tırmandığında, aynı zamanda Temmuz 2021'den bu yana en aşırı alım seviyesinden kapandı. Bespoke Investment Group, “S&P 500'ün 50 günlük hareketli ortalamasının 2,47 standart sapmasını aşarak ‘aşırı' seviyeye düştüğünü gösteriyor” diyor.

Bu yalnızca kısa vadeli bir gösterge olsa da, yine de, ayı piyasası başladığından bu yana borsa her seferinde bu kadar ileri gittiğinde bunu bir satış dalgasının takip etmesi dikkate değer olarak kabul edilmeli. Geriye dönüp bakıldığında, zaten uzun vadeli bir boğa evresinde olduğumuzu söyleme olasılığımız da bulunuyor. Piyasa dip seviyeyi geçsin ya da geçmesin, bunlar tarihsel olarak gerçekten de garip zamanlar. Ancak en açık mesaj, ABD hisse senetlerinin sırf düşük seviyelerinden yüzde 20 kazandılar diye buradan düz bir çizgide yükseleceğini kimsenin varsaymaması gerektiği.

Piyasalarda 'Fed' belirsizliği sürüyor

 

Piyasalar normalleşme çabasında

 

Borsalar FED beklentisiyle yükseliyor

 

Ralliye rağmen açığa satışlar rekor düzeyde

 

Kritik uyarı: ABD'de hisse senedi rallisi durabilir

 

Borsa rallisini karamsarlık mı ateşliyor?

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)