E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket HaberleriBEKLENEN KRİZ YAŞANMADI ANCAK...---

BEKLENEN KRİZ YAŞANMADI ANCAK...

BEKLENEN KRİZ YAŞANMADI  ANCAK...
30 Haziran 2010 - 07:43 borsaningundemi.com

Erdoğan ve Obama, Toronto'da görüştü,dertlerini birbirine iki dost ve müttefik ülkenin anlatması gerektiği gibi anlattı.

Türkiye'de ve dünyada pek çokları tarafından beklenen kriz yaşanmadı, Erdoğan ve Obama, Toronto'da görüştü,dertlerini birbirine iki dost ve müttefik ülkenin anlatması gerektiği gibi anlattı. Buluşmadan geriye sadece olumlu izlenimler kaldı. Hatta iki lider birbiriyle Dünya Kupası üstünden şakalaştı. Üstelik İsrail ile olan ilişkileri yüzünden Amerika'yı kırdığı iddia edilen Türkiye, Obama'dan PKK ile olan mücadelesinde destek bile istedi. Üçlü mekanizmanın daha etkin hale getirilmesini, Kuzey Irak'taki otorite boşluğunun giderilmesini talep etti. İsrail gerilimi konusunda da Obama yönetimine dosya verildi, özür ve tazminat taleplerinin İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için şart olduğunun belli ki altı çizildi. Yani Türkiye, İran ve İsrail ile olan ilişkilerini Amerika'nın arzu ettiği biçimde yönetmiyor diye Amerika'nın tepkisiyle karşılaşmadı. Tek dostça uyarı Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Philip Gordon'dan geldi, o da "Bizden bazı konularda destek istiyorsanız sizi savunabilmemiz için bize malzeme sağlayın" anlamına gelecek şeyler söyledi -ki Gordon haklıydı- çünkü Türkiye, sadece Obama yönetiminden değil uzun yıllardır her yönetimden Senato ve Temsilciler Meclisi ile olan ilişkilerinde yardım istedi. Kendi tarihi ile bir türlü barışıp tabularından kurtulamayan, ayrıca Ermenistan ile olan ilişkilerini yıllardır rayına oturtamayan Türkiye, coğrafi önemini öne sürüp işbaşındaki yönetimlerden destek bekledi. 24 Nisan tarihi ile soykırım lafının bir araya gelmemesini sağlamak için tüm diplomatik enerjisini kullandı. Unutmuş olabilirsiniz ama çok değil daha iki ay önce Türkiye, soykırım tartışması yüzünden yeni atadığı büyükelçisini geri çekmiş ve Obama yönetimini diplomatik yöntemlerle uyarmıştı. Bunun üzerine de Türkiye'yi küstürmek istemeyen yönetim devreye girmiş ve bir 24 Nisan ‘krizi' daha kazasız belasız atlatılmıştı. Gordon'un söylediği, böyle giderse gelecek yıl yönetimin aynı hassasiyeti gösteremeyeceği yönünde okunmalı. Ben, Türkiye'nin gelecek yıla kadar soykırım korkusundan kendini kurtarmış, Ermenistan'la imzaladığı protokolleri hayata geçirmiş olacağını umuyorum. Bu yüzden Amerikan yönetimi ile daha eşit bir ilişki yürütebileceğimize, Kıbrıs'ta ve Kuzey Irak'ta onların desteğine ihtiyaç duymayacağımıza inanmak istiyorum. Ancak aklım, Amerika'ya olan ihtiyacımızın gelecek yıl da görünür bir gelecekte de bitmeyeceğini söylüyor. Bu yüzden de Türkiye'nin kendi bölgesini ilgilendiren gerçekçi beklenti ve çıkarlarıyla Amerika ile olan ilişkileri arasındaki hassas dengenin korunmasının şart olduğunu düşünüyorum. Bölgesel çıkarlarımızdan ya da Amerika ile olan ilişkilerimizden fedakarlık etmek istemiyorsak dış politika yapma üslubumuza çok dikkat etmemiz gerektiğinin bir kez daha altını çizmenin yararlı olacağını zannediyorum. Başta Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu olmak üzere tüm AK Parti iktidarı, kendileri hakkında bitmek tükenmek bilmez kuşkuları bir vaka olarak kabul etmek ve ona göre hareket etmek zorundalar. Özellikle dış politikayı ilgilendiren konularda İslami referansları güçlü hiçbir laf etmemek durumundalar. Kendilerine en masum ve doğal gelen eylemlerin anılması dahi var olan kuşku ve kaygıların pekişmesine, Türkiye'nin ekseninin kaydığı tartışmalarının alevlenmesine neden oluyor. Unutmayalım ki eksen kayması tartışması ne kadar saçma olursa olsun, kendi gerçekliğini yarattı ve ne yazık ki böyle bir şeyin mümkün olabileceğini gündeme getirdi. Şimdi dışarıdan bakanlar Türkiye'nin, İsrail'e, yaptıkları yüzünden değil Müslüman bir iktidar tarafından yönetildiği için tepki gösterdiğini ispatlamaya çalışıyor. İddialarının delili olarak da kullanılan dili gündeme getiriyor. Doğrudur, Türkiye'de ve dünyada pek çok makul insan İsrail'in neler yaptığını, Ankara'nın hangi nedenlerle İran'a yaptırım uygulanmasına karşı çıktığını anlatabilir. Türkiye'nin dış politikasındaki yeni değişimin müttefiklerimiz tarafından hazmının kolaylaştırılmasına katkıda bulunabilir, fakat üslup sorunu konusunda AK Parti yönetimi dışında kimse bir şey yapamaz. | Mensur Akgün /REFERANS

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)