Son yıllarda, görünmeyen bir el medyayı yeniden dizayn ediyor. Hatta aslında herkesin bildiği bu gizli el o kadar hızlı ki medya köşe bucak kalmadan dizayn edildi bile. Türk siyasetinin tasarımında görünmeyen aktörlerin başrollerde olduğu bir tuhaf sinemayı izliyoruz hep birlikte; okyanus ötesindeki, İmralıdaki ve de medyadaki gizli el. Genel yayın yönetmenleri istemese de, patronlar gönülsüz (!) olsa da gittikçe daha çok gazeteci, köşe yazarı ve muhabir kovuluyor. Üstelik kovulma fiilinin, kovan ve kovulan açısından incitici olmayan bir fiili de dilimize yerleşti: Gazeteci artık kovulmuyor, gazetesiyle yolları ayrılıyor! Medyadan uzaklaştırılan isimler, uzaklaştıklarıyla kalsalar iyi, gölgeleri medyada kalanların üzerine düşüyor. Gidenler direnenler ise, kalanlar teslim olanlar mı? Yoksa onlar için bulunan sözcükler uyumlu çocuklar mı? Onlara yazık olmuyor mu gönderilenlere olduğu kadar? Yandaş olanları dahil etmek bile değerlendirmenin gücünü düşüreceğinden onları konuya dahil etmiyorum. (İktidarı) Rahatsız edici(!) olanlar gönderiliyor. Daha geçen aylarda Ergenekon soruşturmalarından tutuklananlara bakarak İçeride olmak mı daha kötü, dışarıda olmak mı ? sorusunu soranlar gibi⦠Şimdi medya emekçileri, onun bunun eteğine tutunarak yükselenler değil gerçek medya emekçileri, benzer soruyu (Bugünlerde kovulmak mı daha kötü kovulmamak mı sorusunu) sormaya başladılar içten içe⦠Habertürk, Sevgili Bekir Coşkunu göndermiş. Göndermiş fiili, kovulmak ve yolları ayırmak yerine seçtiğim sözcük. Bekir Coşkunun söyledikleri doğrudur, Habertürkten ayrılmasını Fatih Altaylı istememiştir. Fatih Bey, Bekir Bey'in kalması için elinden geleni de yapmıştır. Ya da Bekir Coşkunun kalması için Fatih Altaylının elinden bir şey gelmemiştir. İkisi de aynı kapıya çıkıyor işte. Geçen yıl bu zamanlar⦠Medyamızın gizli el tarafından okşatmak için başını eğdiği günler⦠Benim Habertürkten gittiğim, Bekir Coşkunun geldiği günler⦠Benim gazeteden ayrılmamı isteyen de Fatih Altaylı değildi. Kalmam için de elinden bir şey gelmemişti. Habertürkten gönderilme şeklimizdeki fark, durumu Bekir Coşkuna Fatih Altaylının, bana Doğan Satmışın açıklamış olması. Fatihe kırgınlığım benimle çalışmadığı için değildir, benimle çalışmayacağını kendisi söylemediği içindir. İlişkiler, aşk vs. üzerine yazıyor olsaydım köşesiz kalmayacağım kesindi. Hiç uslu ve söz dinleyen bir kaleme sahip olmadığım için kendime kızmalı mıyım? Gazeteciler gönderiliyor bir bir⦠Gözlerimizin önünden geçip gidiyorlar⦠Hiçbiri neden sorusunu sormuyor giderken. Nedeni de biliyorlar, gizli elin, kimleri eli olduğunu bildikleri gibi. Bekir Coşkunun Habertürkten ayrılışının benim ayrılışıma denk düştüğü günlerde yaptığımız bir telefon konuşmasını anımsadım yeniden. Kendisini kutlamak için aradığımda, Seninle aynı gazetede yazacağız artık. Buna seviniyorum demişti. Benden Artık Habertürkte yazmıyorum yanıtını alınca, Dalga geçme, dedi, Nasıl olur? Senin ne kadar çok okunduğunu ben biliyorum. Sonra eklemişti Sen yazmalısın, bunu Fatihle ve Kenan Beyle konuşacağım. Konuşmayın, bir işe yaramaz, demiştim. O ise ısrarlıydı. Konuştu mu, konuşmadı mı sormadım bile sonraları. Geriye dönüp bakma adetim yok diye de kendime kızmalı mıyım? O konuşmamızın vicdanımı sızlatan bir bölümünü hiç aklımdan çıkarmadım. Bekir Bey Sen orada yazamıyorsan, bana da yazdırmazlar o zaman. Bu kötü, dediğinde yanıtım Olur mu hiç, ben sizin kadar şöhretli ve mükemmel yazan biri değilim. Gazetem beni gizlemek için elinden geleni yaptı ama siz koskoca Bekir Coşkunsunuz, size bir şey yapamazlar. O gün Sevgili Bekir Coşkuna Olur mu hiç? demese miydim, hafif yollu dikkatini çeksem iyi olmaz mıydı, hep kendime bunu sordum. Habertürkten ayrıldığım hafta, tirajı 244 bin 381di ve çıkalı da sadece 6 ay olmuştu. Benden sonra şu isimler transfer edildi; Elif Şafak, Amberin Zaman, Yiğit Bulut ve onlarla çok aynı kulvara düşmese de Ece Temelkuran. Hepsi de yeni zamanlarda yıldızı parlayan isimler⦠Büyük harcamalarla duyuruldu transfer haberleri. Ve şimdi⦠Gazete çıkalı birbuçuk yıl oldu. Milyarlarca lira tanıtım harcaması yapıldı. Bilinirliği arttı. Bunlara rağmen bugün Habertürkün tirajı 255.423! Onca transfere ve harcamaya rağmen 11 bin 42 fark sadece. Bekir Coşkunun okur sayısını düşünürsek, transferlerin erittiği tirajı yerinde tutmayı başarmış olması büyük iş. Oysa başka türlü olabilirdi⦠O günleri hatırlayanlar varsa, beklenti o kadar yüksekti ki Habertürkten. Bir gazetenin kötü yönetilip yönetilmemesine sadece bir işletme sorunu olarak bakarsak, insanların yaşadığı hayal kırıklığını hangi işlem kalemiyle açıklayabiliriz? Unutmaya başladığımız bir gerçeği anımsatmakta yarar var: Evet, bir gazeteyi köşe yazarları sattırmaz ancak köşe yazarları bir gazeteye karakterini verir ve karakter çok şeydir! Nuran Yıldız / Odatv.com
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.