Başbakan Ahmet Davutoğlu, Konya Havalimanı'nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Davutoğlu, Şırnak'ın Cizre ilçesinde PKK yanlıları ile Hüda-Par'lılar arasında yaşanan olaylarda hedefin çözüm süreci olduğunu vurguladı ve paralel yapılanmanın farklı kanallarla olayı büyütmek istediğini iddia etti.
Cizre'de yaşanan gerginliği İçişleri Bakanı Efkan Ala ile sürekli temas halinde anlık takip ettiğini ve Türkiye'de her ne suretle olursa olsun kamu düzeninin bozmak isteyen kim olursa olsun gerekli tedbirlerin alınacağını vurgulayan Davutoğlu, "Etrafımızdaki ateş çemberini bahane edip, Türkiye'nin özellikle sınır ilçelerinde bir şekilde şiddete başvurarak dışarıdaki huzursuzluğu ve çatışmayı içeri taşımak isteyenlere kesinlikle müsamaha gösterilmeyecektir" dedi.
"BU PROVOKASYONLAR ATILAN ADIMLARI ENGELLEMEYECEKTİR" Vatandaşlara sükunet tavsiye eden, güvenlik güçlerinin olaylara ilk andan bir müddet sonra hemen müdahil olduklarını, gerek Cizre, gerekse Silopi ve çevresinde gerekli her türlü tedbiri aldıklarını ifade eden Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Cizre'ye şu veya bu şekilde sızmak ve orada huzursuzluk çıkararak, Suriye ve Irak'taki ateş çemberine Türkiye'yi de almak isteyen provokatörlere karşı her türlü tedbiri almaya kararlıyız. Çözüm Süreci'nde ne zaman olumlu bir seyir olsa mutlaka bir provokasyonla karşılaşıyoruz. Ekim başında son derece olumlu bir hava varken 6-7 Ekim olayları cereyan etti. Son 2 haftadır da yine Çözüm Süreci bağlamında olumlu, psikolojik bir atmosfer oluşmuşken böylesine bir provokasyonla tekrar dikkatleri çatışma ortamına çekmek isteyen çevreler var. Gerek sosyal medyada gerek medyada bu olay gelişir gelişmez yapılan yayınlara baktığımızda, bir anda sanki büyük bir kargaşa ortamı geliyormuşcasına fırsatçılık yapıp bunu kullanmak isteyen unsurlar oldu.
Bu provokasyonlar, Çözüm Süreci bağlamında atılan adımları engellemeyecektir. Çözüm Süreci ile ilgili olumlu yönde gelişmeler olduğu her anda böylesi provokasyonlarla karşılaşmamız aslında bir çok çevrenin Çözüm Süreci'nden ne kadar rahatsız olduğunu ortaya koyuyor. Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın da artık sükuna, huzura, ekonomik kalkınmaya ihtiyacı var. Bu konuda gerekli her türlü tedbiri almaya kararlıyız. Bu gelişmeler şu anda Meclisimizde olan İç Güvenlik Reformu ve Özgürlüklerin Korunması Reformu paketinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Her ne suretle olursa olsun bir kez provokatörler şu veya bu gerekçeyle ve son derece illegal yöntemlerle harekete geçtikleri zaman o provokasyonlardan herkes etkilenmektedir. Provokatörlere karşı tedbir almanın en önemli yolu da kamu düzeninin tümüyle ihdas edilmesi ve bir şekilde kamu düzenini bozan unsurlara karşı alınacak tedbirlerin hayata geçirilmesi, bu konuda da hiçbir tereddüt gösterilmeyecektir."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, yaşanan provokasyonlar üzerinden, son yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bazı ilçelerinde, mahallelerinde tek sesli ve diğer hiçbir farklı görüşe müsamaha göstermeyecek şekilde bir baskı yöntemi uygulamaya çalışan zihniyetin Çözüm Süreci ile mahkum olduğunu belirterek, "Belli ilçelerde oranın eşrafından veya esnaflarından, oranın köklü ailelerinden kişileri oradan çıkararak ya da başka yöntemlerle, farklı siyasi görüş, düşünceye sahip olanlara baskı uygulayarak, tekelci, tek tipçi bir anlayışı yaygınlaştırmak isteyenlere karşı, bütün toplumun duyarlı ve çoğulcu yapının demokrasinin bir parçası olduğunu idrak ederek davranması lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Vatandaşlardan, Cizre'deki asayiş olayları gibi durumlarda müdahaleyi güvenlik güçlerine bırakmalarını, kesinlikle çatışma ortamına girmemelerini isteyen Davutoğlu, "Farklı siyasi görüşlere sahip kişilerin, grupların çatışma ortamının içine sürüklenmemeleri önem taşıyor. Devlet her yerde her türlü tedbiri almaya muktedirdir. Dün yine olayı daha da fazla tırmandırmak isteyen bazı provokatif unsurların Cizre'ye sızma çabalarına karşı da çok etkin tedbirler alınmış, bu provokatörler hem yakalanmış, bazıları da bu süreç içinde kontrol altına alınmışlardır. Bunlar da bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuzu açık şekilde göstermektedir. Olay bütün detayıyla incelenecek ve bu tür provokatif sızma faaliyetlerine karşı da alınması gereken her türlü tedbir alınacaktır" diye konuştu
''TÜRKİYE, İSTİKRAR VE HUZUR HAVZASI" Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin provokasyonlarda bulunan kişilerin şehrin dışından ya da Suriye'den geldiğine dair istihbari bilgi bulunup bulunmadığı sorusuna da şu cevabı verdi:
"Suriye sınırı zaten burası, son derece hassas bir bölge. Türkiye, ateş çemberinin ortasında bir istikrar ve huzur havzası. Irak, Suriye, Ukrayna bütün bu çevredeki ateş çemberini gözönüne aldığınızda Türkiye demokrasisiyle, kamu düzeni ve istikrarıyla bir şekilde önemli bir çekim alanı, bu istikrar ve güvenlik ortamına sığınan can güvenliğini temin etmek isteyen mülteciler için. Onun için 2 milyona yakın kardeşimiz Suriye'den, Irak'tan Türkiye'ye girdiler, Ukrayna'dan gelen bazı mültecilerimiz oldu. Türkiye'deki bu istikrar ve huzurdan rahatsız olan ve Türkiye'yi de bir şekilde çatışmaların parçası haline getirmek isteyenler de Türkiye'ye sızmak ve bir kaos ortamı çıkarmak isteyenler de var. Türkiye'nin istikrarından rahatsız olan kimler varsa bu ortamdan istifade edip, fırsatçılıkla ve provokatif yollarla bu istikrarı etkilemeye dönük çabalar içinde. Bunu ilk defa görmüyoruz, 6-7 Ekim olaylarında da bu konuda uyarıda bulunmuştuk. Hatip Dicle'nin yapmış olduğu açıklama bu konuda önemlidir. 6-7 Ekim olaylarında bu açıklamayı yapmadıkları için olaylar büyümüştü, bu açıklamayı yapıp onların da provokasyonu görmüş olması önemlidir. Provokasyonları görmek yetmez, onlara karşı da herkesin duyarlı ve hazır olması lazım. Biz zaten güvenlik tedbirlerimizi her yerde artırdık, bütün sınır ilçelerimizde, illerimizde. Bu yönde de dün çok etkin bir tedbir ve müdahale ile olaylar kontrol altına alındı."
Yaşanan gerilimden fırsatçılık yapan çevrelerin Türkiye'deki değişik siyasi görüşlere sahip insanlar arasında da iç çatışma çıkarmak istediklerine işaret eden Davutoğlu, provokasyonun sadece devlete dönük olmadığını, siyasi gruplar arasında çatışma çıkarmak isteyenlere karşı da hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi.
Cizre'deki olayların daha başında sosyal medya ve diğer yayınlarla Cizre'de kontrolün kaybolduğu, tam bir kaos yaşanıyormuş gibi algı oluşturulmaya çalışıldığını da vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Cizre olayları üzerinden özellikle paralel yapılanmanın hangi kanallarla bu olayları daha da abartarak, toplumda huzursuzluk çıkarma çabası içinde oldukları da gözümüzden kaçmadı. Olayları provoke edenler var ve olaylar çıktıktan sonra bunu bütün toplum sathına yayacak şekilde abartarak, olayın lokalize olmasını engelleyip, genel bir toplumsal huzursuzluk çıkarmak isteyenler var" dedi.
"DEVLETİMİZ HER BİR İLÇEMİZDE GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAYA MUKTEDİRDİR" Davutoğlu, yaşananların Türkiye'nin istikrarından rahatsız olan kesimlerin belli aralıklarla bu provokatif eylemlere gireceklerinin de bir göstergesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Ben Cizre'deki bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum, ülkemdeki vatandaşlarıma sesleniyorum; devletimiz her bir ilçemizde gerekli tedbirleri almaya muktedirdir, bu tedbirleri alır. Kimse kendi tedbirini kendisi almaya kalkmamalıdır. Bu tür çatışmalarda psikolojik ortamı bozacak eylemlere girmemek lazım. Herhangi bir kitle, kesim belli bir yerde bir mahallede 'burası diğer siyasi görüşlere, yaklaşımlara kapalıdır' gibi baskıcı yöntemlerle farklı düşünenleri oralardan uzaklaştırmak gibi bir niyete yönelirlerse bilsinler ki onlara bu imkan tanınmayacaktır. Bu provokasyonlardan rahatsız olanlar belli dönemlerde uygulanan baskı yöntemlerine karşı aynı duyarlılığı göstermesi lazım.
Türkiye'nin her bir yerindeki her tür vatandaşımız her türlü siyasi faaliyeti yapar, farklı görüşlere sahip vatandaşlarımız görüşlerini ifade eder, kimse de bu farklı görüş ve siyasi tavır dolayısıyla baskı altında tutulamaz. Bütün bu olaylar demokrasinin ülkemiz için ne kadar önemli bir sosyal barış aracı olduğunu da ortaya koyuyor. Demokrasi, çoğulculuk herkesin her yerde farklı kanaatlere sahip olmakla birlikte siyaset yapabilmesi, görüş beyan edebilmesi hakkıdır. Zaten İç Güvenlik Reformu ile kastettiğimiz tam da budur. Birileri yüzlerine maske takarak, başka yöntemlerle terör estirerek belli bölgelerde, mahallelerde bütünüyle farklı düşünenleri oralardan uzaklaştırma, tasfiye etme yoluna giderlerse buna izin verilmeyeceğini herkesin bilmesi lazım."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.