Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TÜMSİAD'ın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Erdoğan, iftarda yaptığı konuşmada, hayal gibi görünenlerin nasıl gerçeğe dönüştüğüne şahit olduklarını belirterek, "Uçurumun kenarındaki bir ülkenin yıllık ortalama yüzde 5 büyüme ile nasıl bir güçlü ekonomiye sahip olduğunu, geleceğe nasıl umutla baktığını hem görüyor hem birlikte yaşıyoruz. İstikrar ve güven sağlam bir zeminde ilerliyor. Birliğimiz, kardeşliğimiz sağlam bir zeminde ilerliyor. Türkiye yarın ne olacağını bilemez bir haldeyken, şu anda 2023 diyor, 2053 diyor, 2071 diyor. Birçoğumuz yurtdışına gittik. Batı ülkelerinde, gelişmiş ülkelerde toplumun sahip olduğu imkanları gördük. Eğitimde, sağlıkta ne büyük bir konfor içinde olduklarını gördük. Altyapının, yolların, parkların, enerjinin, su ve elektriğin, çevrenin standartlarını gördük. Uçakları gördük. Hızlı trenleri gördük. Otobanları gördük. Onyıllar boyunca milletimiz gerek o ülkelerde gerek televizyonlarda buruk bir halde oralardaki gelişmişliği izledi. İşte bugün hayranlıkla izlediklerimize biz de sahip olduk sahip oluyoruz" dedi.
"YENİ TÜRKİYE" Yeni Türkiye'nin mücadelesini verdiklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Allah'ın izniyle, artık, yeni, güçlü, itibarlı Türkiye'de yaşamanın gururunu hep birlikte taşıyoruz. Sevgili kardeşlerim, her ne yaptıysak birlikte yaptık. Türkiye'yi bugünlere birlikte taşıdık. Türkiye'nin hasretini çektiği kardeşliği, dayanışmayı, demokrasi ve özgürlüğü temin ettik. İşte bu seviyelere ulaştık. Çetelerle, vesayetle mücadele ettik. Bu başarıları elde ettik. Bu kazanımlardan taviz vermeyecek, Türkiye'nin geriye gitmesine artık müsaade etmeyeceğiz. Benim partim bu konuda kararlılığını güçlü şekilde muhafaza ediyor ve edecek. Sivil toplum örgütlerimiz, TÜMSİAD gibi derneklerimiz, vakıflarımız bu kazanımlara sahip çıkacaklar. Her şeyden önce milletimiz ve gençliğimiz yaşadığı bu değişime sahip çıkacak. Bu değişimin kesintiye uğramasına inşallah izin vermeyecek. Gelecek Türkiye için çok daha aydınlık olacaktır."
İSRAİL'İN GAZZE SALDIRILARI Salı günkü Ak Parti grup toplantısında Başbakan olarak son kez seslendiğini vurgulayan Erdoğan, “Orada ifade ettiğim bir hususu burada tekrarlamakta fayda görüyorum. Bakınız, 1948 yılında Ortadoğu'nun kalbinde İsrail devleti kuruldu. İsrail devleti daha kurulmadan, bazı terör örgütleri eliyle Filistinlilere karşı acımasızca katliamlar gerçekleştirdi. Bu katliamlar İsrail'in devlet olmasından sonra da devam etti. Bir yandan adım adım Filistin topraklarını işgal ettiler, bir yandan da kitlesel halde Filistinlileri sürgüne yolladılar. Ya da katlettiler. Açıkçası dikensiz bir gül bahçesinde ilerlediler. Egemen güçler her zaman arkalarında oldu. İslam dünyası suskun kaldı. Ortadoğu'daki bölünmüşlük, dağılmışlık, iç çatışmalar İsrail'e katliamları için eşsiz bir zemin hazırladı. Her yaptığı katliamda İsrail ödüllendirildi. Her katliamla, özellikle İsrail daha da şımardı. Daha da hukuksuz hareket etmeye başladı. Geldiğimiz noktada artık hiçbir uluslararası kuralı tanımayan, hukuk tanımayan, hiçbir tepkiye kulak asmayan, şımarıklığı zirve yapmış bir terör devleri ile karşı karşıyayız. Bizim bunu dile getirmemizden rahatsız oluyorlar. İstiyorlar ki Türkiye de sussun. Türkiye de konuşmasın. İstiyorlar ki Türkiye de bu şımarıklığa, bu kuralsızlığa boyun eğsin" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'Yİ SUSTURAMAYINCA MISIR'I SUSTURDULAR" "Bakın, Mısır Sayın Muhammet Mursi yönetiminde Türkiye ile birlikte bu şımarıklığa karşı çıkıyordu. Darbe yaptılar. Sayın Mursi'yi oradan kanlı bir şekilde uzaklaştırdılar. Sayın Mursi'nin ilk icraatlarından biri, Refah Sınır Kapısı'nı açmaktı. Darbecilerin ilk yaptığı ise kapatmak oldu. Türkiye'yi de susturamayınca, Mısır'ı susturdular. Hani Sisi Müslümandı? Sen nasıl Müslümansın ya? Müslümansan, oradaki Müslüman kardeşlerine insanî yardım için Refah kapısını nasıl kaparsın? Şu anda ilaç alamıyorlar, ilaç! Hastanelerde ameliyatlar için gerekli olan malzeme yok. Bu malzeme olmadığı için o yavruların kolları kesiliyor. Elleri kesiliyor. Ey Sisi! Bunun hesabını nasıl vereceksin?"
17 VE 25 ARALIK OPERASYONLARI Gezi olaylarının gayelerinden birinin Türkiye'yi susturmak olduğunu anlatan Erdoğan, “17 Aralık, 25 Aralık operasyonu, efendisinden aldığı talimatla Pensilvanya'nın Türkiye'yi susturma girişimi idi. Bakın şu anda operasyonlar başladı. Senaryolar var. Yandaş televizyonlarında dramatik sahneler çiziyorlar. Geçen akşam bir tanesini izledim. 'Ramazan-ı Şerif'te Kur'an hatmediyordum. 5 cüzüm kalmıştı. Şimdi bunu bitiremeden cezaevine gidiyorum. Bütün dostlarıma sesleniyorum. Benim kalan o 5 cüzümü de siz tamamlayın.' Buna verilecek cevap kolay. En rahat yer, cezaevi. Giderken yanına bir Kur'an-ı Kerim al. O kalan 5 cüzü de orada tamamlarsın. Yani bunlar milleti ne zannediyorlar. Anlamak mümkün değil. En rahat yer orası. Hatta Kur'an-ı Kerim değil, meal al. Hem Kur'anı oku, hem meailini oku. Burası bu noktada çok çok ferasetin de açıldığı bir yer."
"BİZDE SOYKIRIM OLMAZ" Erdoğan, kendilerini dışarıda anti-semitist gibi gösterme gayretleri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunu niye yapıyorlar? Bunu biz anti-semitist olduğumuz için değil, bu iftira ile bizi sindirmek için yapıyorlar. Anti-semitizmin insanlık suçu olduğunu söyleyen belki de dünyada ilk Müslüman Başbakanım. Ama Batılılara İslamafobyanın bir insanlık suçu olduğunu, Varşova'daki bir uluslararası toplantıda sonuç bildirgesine koydurttuk. Ama Batılı hâlâ İslamafobyayı yaşıyor. Bizim ne olduğumuzu bilen çok iyi biliyor. Biz İspanya'dan kovulduklarında Musevilere kucak açmış, asırlarca da onlara sahşip çıkmış bir ecdadın izindeyiz. Bizde ırkçılık olmaz. Bizde soykırım olmaz. Biz de farklı dinlere inançlara tahammülsüzlük olmaz. Milletimizin ve ülkemizin tarihinde anti-semitizim hiç olmadı. Bugün de yok, yarın da olmayacak. Ama bizi susturmak, sindirmek için, bir yandan katliam yapıp bir yandan da bu iftirayı atmayı sürdürecekler. Şaron İsrail'in başında, İsrail ziyareti yaptım. Ve bu İsrail ziyaretinde konuşuyoruz. Hiç unutamıyorum. O zaman Ariel Şaron'un şu ifadesi çok manidardı; 'Hayatımda en mutlu olduğum an, Filistin topraklarında tankların üzerinde Filistinlileri öldürmekti' dedi. Şok oldum. Dedim, "Ne diyorsun sen ya? Bununla mutlu olunur mu, bununla şeref duyulur mu? Ama bak 6-7 yıl, 8 yıl biliyorsunuz nasıl yaşadı. Çünkü o mazlumların ahı yerde kalmayacaktı. Aynı şeyi yine başka bir İsrailliden dinledim. İsmini onun da ayrıca vermeyeceğim, o da 'Tanklarla gireceğiz' dedi. Bunlar aynı kafa. Çünkü genler aynı. Bunların genlerinde ne yazık ki ciddi manada Müslüman düşmanlığı var. Onlar ahlaklarının, meşreplerinin gereğini yapıyorlar."
"BUNLAR HİTLER'İ AŞTI" Başbakan Erdoğan, kendisine "İsrail'i niye Hitler'e benzetiyorsun?" diye sorulduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Ben onları Hitler'e benzetmiyorum, Hitler'in yaptıklarını da yadırgıyorum. Onun da karşısındayım. Ama bunların Hitler'i aştığını söylüyorum. Hitler'in zulmünden daha fazlasını yaptığını söylüyorum. Bunların partilerine bakın, malum medyaya özellikle bakın. O malum köşe yazarlarının yorumcularına bakın. Türkiye'yi kastediyorum. İsrail'in şımarıklığını perdelemek için ne yapmaları gerekiyorsa, dalkavukluğun gereği neyse, onu hakkıyla yapıyorlar. İsrail her gün Gazze'de çocukları öldürüyor. Burada CHP, MHP, Pensilvanya medyası, diğer medya elbette ki katliamı perdelemek için her türlü çirkinliğe başvuruyorlar. Şimdi CHP'nin Genel Müdürü çıkmış, 'Türkiye eskiden sözü dinlenen bir ülkeydi' diyor. Gazze'nin yerini sorsanız, haritada yerini gösteremez. Zaten tarih derseniz, sıfır. Genel Müdürlük derseniz, sıfır işte."
"CHP BAAS PARTİSİ ZİHNİYETİNİN KOLU" CHP'nin Baas Partisi zihniyetinin kolu olduğunu savunan Erdoğan, "Bugün de Baas zihniyetinin gereği neyse onu yapıyor. Gazze'de katliamın başladığı günden beri, işte bu içerideki İsrail lobisi işi gücü bıraktılar, hükümete iftiralarla saldırıyorlar" dedi.
Türkiye'nin barış için çaba gösterdiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bakın 1 haftadır benim özel temsilcim bu konularla ilgili olarak Katar'daydı. O geldi, şimdi Dışişleri Bakanımı gönderdim, o orada. Şimdi oradan bu işlerle ilgili inşallah Fransa'ya geçecekler. Acaba süratle bir ateşkes nasıl sağlarız, insanî yardımları Gazze'ye nasıl ulaştırırız, biz bunun derdi içerisindeyiz. Biz de dertliyiz, dertli. Biz bir mazlumun, bir Müslümanın bir yerde vücudunun bir azası rahatsızlansa, biz oradıyız. Biz rahat duramayız. Ama diğerleri durur. Ve istismar yapıyorlar. Diyorlar ki, 'Türkmenlere ellerini uzatmadılar.' Bırakın Arabı diyor, bırakın Rabia'yı diyor. Türkmenlere elini uzatsana diyor. Türkmenlere ne yaptığımızdan haberi yok ki, dedim. Paçalarından cehalet akıyor. Lazkiye'deki Türkmenlere insanî yardım ulaştırmaya giden TIR'ların önünü kesen kimdi? Pensilvanya... Pelsinvanya'nın her iki ayağı. Güvenlik güçleri, yargı. Beraber operasyon yaptılar. O TIR'ları durdurdular. Aynı şekilde Irak'taki Türkmen kardeşlerimize lütfeder de sorarlarsa, oraya bizim nasıl sahip çıktığımızı çok açık, net görürler. Biz zalimler karşısında boynunu büken bir iktidar olmadık. Olmayacağız."
Erdoğan, konuşmasının ardından, yine Haliç Kongre Merkezi'nin bir salonunda Rumeli TV tarafından verilen iftar yemeğine konuk oldu.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.