Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son bir yıldır devam eden barış sürecindeki kazanımların artık müzakereye dönüşmesini istediklerini söyledi.
Fransa'nın başkenti Paris'te Fransız Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi François Asensi’nin ev sahipliğinde "Kaynayan Ortadoğu'da Kürtlerin Durumu" başlıklı konferans düzenlendi. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Galatasaray Üniversitesinden profesör Ahmet İnsel ve gazeteci Laure Marchand'ın konuşmacı olarak katıldığı konferansta Demirtaş, konuşmasına, Abdullah Öcalan'la görüşüp görüşmediği yönünde gelen bir soruya cevap vererek başladı.
Demirtaş, partisinden bir milletvekili heyetinin Öcalan'ı geçen haftasonu ziyarete gittiğini ve Öcalan'ın dışarıda barış ve demokrasi isteyen herkese selam söylediğini ifade etti. Öcalan'ın, ocak ayından bu yana başlayan sürecin temel aktörü ve muhattabı olduğunun altını çizen Demirtaş, şunları söyledi:
"Bu sürecin içinde olan, sürecin aktörlerinden biri olan bir parti olarak da Türkiye'de devam eden barışçıl çözüm arayışlarını başından beri tereddütsüz bir şekilde destekliyoruz. Aslında bizim neredeyse 20 yıldan fazla bir süredir politik olarak da mücadelesini verdiğimiz Kürt sorununun demokratik çözümünde bu yöntem, şu anda Türkiye'de denenen yöntem bizim tercih ettiğimiz tek yöntemdir. Çünkü biz sorunları konuşarak, bir masa etrafında müzakereyle çözülebileceğine inandık. Silahların, savaşın, çatışmanın çözüm değil çözümsüzlk üreteceğine inandık ve sayın Öcalan'ın da PKK'nın da 1993'den bu yana defalarca bu yöntemi denediğini bu yöntemde ısrarcı olduğunu bizler de parti olarak takip ettik. Sayın Öcalan'ın yürüttüğü süreci son bir yıldır yürütülen bir süreçten çok 20 yıllık bir arayışın, 20 yıllık bir barışçıl mücadelenin sonucudur diye görüyoruz."
Kalıcı barış ve kalıcı çözüm için müzakere
Demirtaş, İmralı sürecinin diyalog aşamasını bitirdiklerini ve bu noktada konuşabilecek zemini yakalaması açısından değerli ve kazanımlarla dolu bir yıl olarak tamamladıklarını dile getirdi.
Bu süreçte karşılıklı ateşkes sağlandığını ve Türkiye'de ordunun ilk defa ateşkese fiilen riayet ettiğini söyleyen Demirtaş, bu dönemde elde edilen kazanımları ise şöyle sıraladı:
"Birincisi, PKK da silahlı gerillalarının önemli bir kısmını Türkiye sınırları dışına Güney Kürdistan'a doğru çekerek ateşkese fiilen ve kesintisiz bir şekilde uydu. Bu büyük bir kazanımdı. İkincisi gerçekten de İmralı'da hükümet adına bir heyet süreci başlatmak ve diyaloğu genişletmek için resmi olarak görüşmeleri sürdürdü. Belki İmralı süreci, dünyadaki diğer uluslararası sorunların veya müzakere süreçlerinin bir benzeri olarak tıpa tıp aynı şekilde yürümüyor. Kendine özgü koşulları ve kendine özgü yanları var. Şimdi geçen bir yılda elde edilen bütün bu kazanımların kalıcı barış ve kalıcı çözüm için müzakereye dönüştürülmesi gerektiği inancındayız. Sayın Öcalan da verdiği mesajlarda artık müzakereye geçilmesi gerektiğini ifade ediyor."
Demirtaş, bundan sonraki sürecin İmralı'da tartışılması gerektiğine vurgu yaparak, hükümet kanadından, müzakerelere ne zaman geçileceği konusunda da herhangi bir açıklama gelmediğini belirtti. BDP'nin bu konuyla ilgili 3 temel önerisi ve talebi olduğunu ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu:
"Birincisi, Kürtlerin kendi dilini tüm kamusal alanlarda sınırsız ve özgürce kullanabilmesi gerekir. Sadece eğitim dili olarak kamusal tüm alanlarda sınırsız kullanabilmeli. Kürtlerin kendi kimlikleriyle örgütlenebilmesi, siyaset yapabilmesi, dernek kurabilmesi yani yaşamın her alanında Kürt kimliğiyle faaliyet yürütebilmeli. Üçüncüsü de "Kürtlerin kendi özyönetim hakkı. Biz 'özerklik' şeklinde bunu formüle ediyoruz."
"17 yaşında Kürt olduğumu öğrendim"
Demirtaş, konferansta Kürtçe yerine neden Türkçe'yi tercih ettiğini ise hayatından örnek vererek açıkladı.
Kürt olduğunu gençlik dönemine kadar bilmediğini anlatan Demirtaş, şunları kaydetti:
"Ben 17 yaşında Kürt olduğumu öğrendim. Ailem 17 yaşıma kadar Kürt olduğumuzu sakladı, Türkiye'deki baskılar ve Türkiye'deki faşizmden dolayı. Bugün Türkiye'nin en büyük Kürt partisinin eş genel başkanıyım. Konuşmamı tabi ki Kürtçe yapabilmeyi çok isterdim. Ama 20 yıldır Türkçe eğitim aldım. Bugün halkımın derdini ve sorunlarını hangi dilde en iyi anlatabiliyorsam o dili konuşuyorum. Ama ümit ediyorum ki yakın zamanda hem anadilim lehçem olan Zazaca'da hem de Kürtçe'nin Sorani ve Kurmançi lehçesinde konuşabilecek aşamaya geleceğim. Çünkü hızlı bir şekilde öğreniyorum ve öğrenmeye çalışıyorum. Bu benim utancımdan ya da çelişkimden çok Türkiye'deki Kürt sorununun hazin bir tablosudur."
Kürtler Avrupa'dan torpil beklemiyor
Demirtaş, konuşmasında Avrupa Birliği ve üye ülkelere de Kürt politikalarını revize etmeleri çağrısında bulundu. Bu aşamada "torpil beklemediklerinin" altını çizen Demirtaş, Fransa, Almanya gibi Avrupa'nın güçlü ülkelerinin evrensel insan haklarına riayet etmeleri gerektiğini dile getirdi.
Fransız hükümetinden barış sürecine destek beklediklerini vurgulayan Demirtaş, bunun yolunun Kürtlerin haklarını daha fazla savunmaktan geçeceğini dile getirdi. Demirtaş, Paris'te öldürülen PKK'nın kurucu üyelerinden 3 kadının katillerini bulmanın Fransa'nın boynunun borcu olduğunu ifade etti.
"Bizim gözümüz açıldı, demokrasinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz"
Toplantıda konuşan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Fransız hükümetinin Kürtlerle ilişkilerinin pek de iyi olmadığına işaret ederek Kürt sorunun tarihinden ve Fransa'nın Ortadoğu'daki rolünden bahsetti.
Müslim, Fransız hükümetinin Suriye'de aldığı tavrı da eleştirerek, kendi kararlarını kendilerinin verebileceklerini vurgulayarak "Şam'daki rejimle mi savaşmamızı mı istiyorlar, Cenevre Konferansı'na anlaşmazlık içinde gitmemizi mi istiyorlar. Bizim gözümüz açıldı, demokrasinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz, kendi yolumuzu çiziyoruz" ifadelerini kullandı.
Galatasaray Üniversitesinden Profesör Ahmet İnsel de Kürtlerin teoride tüm haklara sahip olduğunu ancak bu hakları Kürt kimliklerini öne çıkartmadan kullanabildiklerini söyledi. Çözüm süreciyle beraber Kürt meselesinde ciddi mesafeler kaydedildiğini anlatan İnsel, konuyla ilgili bir an evvel harekete geçilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Gazeteci Laure Marchand ise çözüm sürecinin ilk başta büyük umutlar vaad ettiğini ancak bugün geçen sürecin sekteye uğrayarak tıkandığını söyledi. Demokratikleşme paketini de Kürtler açısından yetersiz bulan Marchand, Kürtlerin Türkiye'den daha cesur adımlar beklediğine işaret etti.
Erdoğan'ın Diyarbakır gezisiyle ilgili konuşan Demirtaş, "Özel ilgi alanımıza girmiyor. Ama vereceği mesajlar özellikle Diyarbakır ziyareti vesilesiyle şu anda tıkanmış olan çözüm sürecine, çözüm arayışlarına dair söyleyeceği şeyler önemlidir. Beklentimiz daha çok bu konuda daha açık daha cesaretlendirici, sürecin önünü açan mesajlar verebilmesi yönündedir" yorumunda bulundu.
Ziyaretin zamanlamasının ve içeriği hakkında da "iyi niyetli değil" yorumunda bulunan Demirtaş, "Çok da heveslisi değiliz Sayın Başbakan ile görüşmenin ama çözüm sürecinin başından bu yana Başbakan ile bir araya gelmiş değiliz" ifadesini kullandı.
Barzani'nin ziyareti
Konferanstan ayrılan Demirtaş, Erdoğan'ın Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile görüşmesini de değerlendirerek, görüşmeden çıkacak mesajların Kürt birliğine hizmet etmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Sayın Barzani tabi ki Diyarbakır'ı uzun bir aradan sonra ziyaret ediyor olmasını önemseriz. Hevler (Erbil) kadar Diyarbakır da kendi evidir. Kendisi aynı zamanda AKP'nin bu türden yerel seçim yatırımı olarak yaptığı bir hamleye Kürtlerin genel çıkarları ve sürecin genel çıkarları açısından pirim vermeyecek kadar deneyimli bir siyasetçidir. İnşallah kendisiyle bu konudaki Kürtlerin genel yaklaşımlarını genel hassasiyetlerini dikkate alan bir pozisyonda olacaktır. Kendisinin de Diyarbakır ziyaretiyle vereceği mesajlar Kürt birliğine hizmet etmeli. Çözüm arayışlarına hizmet etmelidir."
Ulusal Kürt Konferansının ertelenmesi
Demirtaş, Ulusal Kürt Konferansı'nın ertelenişini "büyük talihsizlik" olarak değerlendirerek, şöyle konuştu:
"İkinci defadır erteleniyor ve konferansın yapılabilme ihtimalini her seferinde zayıflatıyor. Kürt halkının da moralini bozan bir gelişmedir. Bütün Kürt siyasetçilerin artık şunu çok iyi bilmesi lazım; bugün herkes bu konferansın yapılması gerektiğini, sokaktaki her Kürt canı gönülden istiyor. Siyasetçilerinin de Kürt liderlerinin de partilerin de artık bunu dikkate alması lazım''
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.